Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/367 E. 2021/739 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/367 Esas
KARAR NO : 2021/739

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 01/03/2010
KARAR TARİHİ : 16/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili, dava dilekçesinde ve özetle; taraflar arasında müvekkili davacıya ait bulunan 25 adet taşınmazın satışının pazarlanması amacıyla sözleşme yapıldığını, sözleşme süresince davalının taşınmazların inşaatının tamamlanması için maddi destek vermeyi 12 aylık süreç içinde taşınmazları satmayı, bedellerini davacıya ödemeyi üstlendiğini, sözleşmede belirtilen süre sonunda davalının uhdesine aldığı ve müvekkili şirket tarafından inşaat edilen taşınmazları satamadığını, fakat sözleşmeye aykırı davranarak müvekkiline iade etmediğini, sözleşmenin 4.maddesi gereğince bakiye 100.000.-DEM finansman tutarını ödemediğini, sözleşme koşullarına uyulmamasından dolayı müvekkilinin 2.5.2001 tarihli bildirim ile sözleşmeyi feshettiğini, 400.000.-DEM ceza koşulu ile davalıya devredilen taşınmazların iadesinin istenildiğini, bu aşamadan sonra davalı şirketin … tarafından devralındığını, taşınmazların satılarak bedelinin davalı şirket kasasına girdiğini, sözleşmede belirtilen bedelin 1.500.000.-DEM olup 150.000.-DEM ödeme yapıldığından bakiye 1.350.000.-DEM’in ödenmesi gerektiğini, karşılığının 716.211.00.-TL olduğunu belirterek davalının sözleşme gereğince bedelsiz olarak devraldığı 25 adet taşınmazın sözleşmede belirlenen değerine göre 716.211,00.-TL’nin 092.05.2001 tarihinden itibaren yürütülecek reeskont faizi ile birlikte müvekkili şirkete ödenmesine ve sözleşmenin 6.maddesi gereğince sözleşme koşullarına uyulmaması halinde ödenmesi kararlaştırılan 400.000.-DEM’in 02.05.2001 tarihindeki TL karşılığı olan 212.210,00 -TL’nin reeskont faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA /
Davalı … Tic. A.Ş. Vekili, cevap dilekçesinde ve özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, taraflar arasında bağıtlanan 02.03.2000 tarihli sözleşmenin davacı tarafından 02.05.2001 tarihinde feshedildiğini ve 10 yıldan fazla süre geçtikten sonra dava ikame edildiğini, dava dışı … tarafından … 1. Asl.Huk.Mah…. Esas sayılı dosyası ile davacı şirket hakkında “tapu iptali ve tescil” davası açıldığından davacının husumet ehliyetinin bulunmadığını, müvekkili şirketin sözleşmenin 3.maddesi kapsamında herhangi bir borç ve taahhüt altına girmeyip sadece davacıya destek olma yönünde irade beyanında bulunduğunu, davacının sözleşmedeki edimini yerine getirmediğini, 25 adet taşınmazın davacı kusuru ile satışa hazır hale getirilemediğini ve bu nedenle müvekkilinin pazarlama faaliyetinde bulunamadığını, ayrıca sözleşmenin 4.maddesi kapsamında davacıya ödenen 150.000.-DEM’in sözleşmenin 4/a maddesinde açıklanan işlemlerle ilgili olarak kullanılmadığını, davacının kendi kusuru ile sözleşmenin ifasını imkansız kıldığından alacak ve cezai şart talebinde bulunamayacağını, talebin fahiş olduğunu, müvekkilinin de davacıdan 39.361.-DEM tutarında cari hesap alacağının bulunduğunu, ayrıca davacıya sözleşme gereği 154.929,52.-DEM tutarında ödeme yapıldığını belirterek toplam 194.290,52.-DEM alacağın 6.3.2000 tarihinden itibaren yürütülecek faizi ile birlikte davacı alacağından takas ve mahsubuna karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, cevap dilekçesinde; müvekkili kurumun Bankacılık Kanununun 111.maddesi gereğince kurulduğunu, kamu tüzel kişiliğine haiz olduğunu, dava dışı …TAŞ’nin BDDK’nın 15.03.2001 tarih 198 sayılı kararı ile ve 4389 Sayılı Yasanın 14/3 ve 4 nolu bentleri uyarınca …’ye devredildiğini,… grubuna dahil olan davalı şirketin ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin de 5020 Sayılı Kanunla değişik 4389 Sayılı Kanunla 15/7.a maddesi gereğince fon tarafından devralındığını, borçlu şirketin tüzel kişiliğinin devam ettiğini, davacı ile diğer davalı arasında bağıtlanan sözleşmeden dolayı müvekkili kurumun sorumlu tutulamayacağını, sözleşme gereğinin yerine getirilmesi ile ilgili yükümlülüğünün bulunmadığını, dava konusu taşınmazlar üzerinde fonun 6183 Sayılı Yasadan kaynaklanan kamu alacağının bulunduğunu ve tahsilat yapılamadığını, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında verilen tedbir kararı nedeniyle taşınmazların satışının yapılamadığını, davacının inşaatları zamanında bitirip teslim etmeyerek kendi kusuru ile diğer davalı şirketin pazarlama faaliyetini engellediğini, davanın kötü niyetli olduğunu, BK.nun 126.maddesindeki 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini savunmuştur.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, sözleşmenin davacı tarafından haklı nedenle feshi iddiasına dayalı alacak ve ceza koşulunun ödetilmesi istemine ilişkindir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, davacı ile davalılardan …A.Ş.arasında bağıtlanan 02/03/2000 tarihli sözleşme örneği, davacı ile dava dışı kooperatif arasında bağıtlanan … tarih … yevmiye numaralı “Kat Karşılığı İnşaat ve Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi” örneği, … 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyasına ait karar örneği, tapu kayıt örnekleri, davacının … tarihinde … 24. Noterliğinden keşide edilen … yevmiye numaralı fesih bildirimi dosya içine alınmış, dosya içeriği delillerle taraf şirketlerin uyuşmazlık konusu döneme ilişkin ticari defter ve kayıtları ile dayanağı belgeleri üzerinde inceleme yapılarak bilirkişi raporu düzenlenmiştir.
21/01/2013 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı şirkete ait 2000 yılı ticari defter ve kayıtlarının kapanış tasdikinin mevcut olmadığı, kebir defterinin incelemeye sunulmadığı, bu nedenle usulüne uygun olarak düzenlenmedikleri, söz konusu borç ve alacakların ne şekilde oluştuğu konusunda bir tespit yapılamadığı, davalı tarafından davacıya 150.000.-DEM tutarında destek bedelinin ödendiği, davacının sözleşme konusu taşınmazların inşasının zamanında karşılayamaması ve bu taşınmazlar üzerinde yer alan takyidatları kaldıramaması yüzünden davalının satış ve pazarlama yükümlülüğünü yerine getiremediği, sözleşmenin 10.maddesi kapsamında 02/03/2001 tarihinde sona ereceğinin kararlaştırıldığı, ancak taraflarca belirsiz süreli olarak uzatıldığından ve davacı kendi kusuru ile davalının edimini yerine getirememesine yol açtığından sözleşmenin 6.maddesindeki ceza koşulunun istenemeyeceği ancak sözleşme konusu 25 adet taşınmazın satış ve pazarlanması davalı tarafından süresinde yapılamadığından davacının bu taşınmazların satış bedelini davalıdan talep etmeye hak kazandığı, sözleşme koşullarına göre yapılan hesaplama sonucunda toplam taşınmaz bedeli tutarının 1.275.000.-DEM olduğu, davalının da davacıdan 189.361.-DEM tutarında alacaklı olduğundan bu tutarın takas ve mahsubu gerektiği, alacakların fesih tarihindeki TL karşılığının takas edilmesinin uygun bulunduğu belirtilmiştir.
İtirazlar üzerine düzenlenen 27.06.2013 tarihli Ek Bilirkişi Raporunda; davacının alacak talebinin 02.05.2001 fesih tarihinde muaccel olduğu, ve BK.nun 125.maddesindeki 10 yıllık genel zaman aşımı süresi içinde davanın açıldığından davalı yanın zaman aşımı definin yerinde olmadığı, davalıdan 1.500.000.-DEM’nin 02.05.2001 fesih tarihindeki karşılığı olan 795.790,51.-TL tutarındaki taşınmaz satış bedeli ile 400.000.-DEM ceza koşulunun aynı tarihteki TL karşılığı olan 212.210.-TL tutarında alacak hakkını isteyebileceği , davalının taahhüt ettiği finansal desteği sağlamaması nedeni ile davacı tarafından 25 adet taşınmazın inşası tamamlanamadığından davalının öncelikli yükümlülüğünü ihlal etmiş olduğu, bu nedenle 150.000.-DEM finansal destek ödemesinin iadesini isteyemeyeceği ancak 39.361.-DEM’lik cari hesap alacağının karşılığı olan 20.888,07.-TL’nin takas edilebileceği belirtilmiştir.
Getirtilen tapu kayıt örneklerinden dava ve sözleşme konusu olan 25 adet taşınmazın halen davalı … adına kayıtlı bulunduğu, 02/03/2012 tarihi itibariyle henüz bir satış işleminin gerçekleşmediği tespit edilmiştir.
.. 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında, davacı … A.Ş.tarafından dava dışı …hakkında açılmış bulunan sözleşmenin feshi ve müdahalenin önlenmesine ilişkin davada, davanın reddine karar verildiği ve kesinleştiği tespit edilmiştir. Davacı ile davalılardan … AŞ arasında bağıtlanan 02.03.2000 tarihli sözleşme kapsamındaki davanın BK.nun 125.maddesinde belirtilen 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde ikame edildiği anlaşılmakla davalıların zamanaşımı def’i yerinde görülmemiştir.
… 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında, dava dışı SS Halikarnas Yapı Kooperatifi tarafından …A.Ş. ve dava dışı kişiler hakkında açılmış bulunan tapu iptali ve tescil istemli davanın takip edilmediğinden HMK.nun 409/5 maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verildiği tespit edilmiştir.
Mahkememizin 2010/141 esas, 2013/289 karar sayılı kararında “İddia, savunma, dosya içeriği deliller ve alınan bilirkişi raporlarına göre, davacı ile davalılardan … AŞ arasında bağıtlanan 02.03.2000 tarihli sözleşme ile mülkiyeti davacı şirkete ait bulunan 25 adet taşınmazın kararlaştırılan süre içinde satış ve pazarlanmasının davalı tarafından üstenildiği, davacının da bu amaçla taşınmazların mülkiyetini davalı şirkete devretmeyi üstlendiği ve davacı ediminin gerçekleştirildiği anlaşılmıştır. Getirtilen tapu kayıtlarının incelenmesinden sözleşme konusu taşınmazların halen davalı adına malik sıfatı ile kayıtlı bulunduğu ve üçüncü kişilere satışının yapılmadığı tespit edilmiştir. Davacı tarafından keşide edilen 02.05.2001 tarihli ihtarname ile davalı …A.Ş.’nin sözleşmede kararlaştırılan süre içinde sözleşme konusu taşınmazların pazarlanmasını ve satışını gerçekleştirmediğinden sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediği iddia edilerek sözleşme feshedilmiştir. Bağıtlanan sözleşmenin kapsamı ve taşınmazların davalı tarafından üçüncü kişilere satışının yapılmadığı tarafların kabulünde olup bu durum çekişmesizdir. Davalı vekili davacının sözleşme konusu taşınmazların inşasını zamanında tamamlayamadığını, taşınmazların tapu kayıtları üzerinde yer alan sınırlandırılmaların kaldırılamadığını ve bu yüzden satış ve pazarlama faaliyetini yapamadığını savunmuştur. Başka bir anlatımla, davacının kendi kusuru ile davalının edimini yerine getirmesinin engellendiği savunulmuştur. Bağıtlanan sözleşmenin 4/a maddesinde davalının sözleşmenin başlangıcında davacıya 250.000.-DEM finansal destek sağlayacağı kararlaştırılmış ise de sadece 150.000.-DEM tutarında ödeme yapıldığı, geriye kalan 100.000.-DEM kısmının ise ödenmediği çekişmesizdir. Bu durumda öncelikli yükümlülüğü yerine getirmeyen davalının davacı edimini yerine getirmediğini iddia etmesi iyi niyet kurallarına uygun bulunmamıştır. Saptanan durum bu olunca, davalının davacıya sözleşmenin 6.maddesi uyarınca 400.000.-DEM tutarında ceza koşulunu ödemesi gerekmektedir. Bu tutarın 02.05.2001 fesih tarihi itibariyle karşılığı 212.210.-TL’dir ve davalı tarafından davacıya ödenmesi
gerekmektedir. Davalının finansal desteği sağlamaması nedeni ile davacının 25 adet taşınmazın inşasını tamamlayamadığı, dosya içeriği delillerle anlaşılmaktadır. Taşınmazlar halen satılmamış durumda ve davalının mülkiyetinde bulunduğundan bedellerinin davalı tarafından davacıya ödenmesi gerekmektedir. Bilirkişi raporunda yapılan hesaplama sonucunda taşınmazlara ilişkin davacı alacağı 1.500.000.-DEM olup, davalı şirketin ise davacıdan 189.361.-DEM tutarında alacağı bulunduğu çekişmesiz olup bu alacağın davacı alacağından takas ve mahsubuna karar vermek gerekmektedir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; davacının bağıtlanan sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği, sözleşme kapsamındaki 25 adet dairenin halen davalı mülkiyetinde bulunduğu anlaşıldığından bunlara ilişkin olarak 1.500.000,00 -DEM karşılığı 795.790,50 -TL tutarındaki davacı alacağının davalı tarafından davacıya ödenmesi gerektiği, davalının 39.361-DEM cari hesap alacağı ile 150.000 -DEM peşin destek ödemesinin karşılığı olan 100.467,50 -TL’nin mahsubu sonucunda davacının 695.322,93.-TL tutarındaki alacağının davalı …A.Ş.tarafından davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Ayrıca sözleşmenin 6.nolu maddesi uyarınca, yükümlülüklerini yerine getirmeyen davalının 400.000.-DEM tutarında ceza koşulunu ödemesi gerektiği, fesih tarihindeki karşılığı olan 212.210.-TL’nin de davacı yararına davalıdan istenebileceği davalı şirketin dosyaya yansıyan ekonomik verilerine göre istenilen ceza koşulu tutarının ekonomik yönden davalı şirketin yıkımına yol açmayacağı sonucuna varılmıştır. Davalı … hakkında dava ikame edilmiş ise de, adı geçen davalının 5020 Sayılı Kanunla değişik 4389 Sayılı Bankalar Kanununun 15/7.a maddesi uyarınca diğer davalı şirketin ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin fon alacaklarının tahsiline yönelik olarak devralındığı, şirketin tüzel kişiliğinin halen devam ettiği, bu nedenle davacı ile diğer davalı … A.Ş.arasındaki sözleşme nedeniyle taraf olmayan …’nin yükümlü tutulamayacağı anlaşılmıştır. HMK.nun 114/1-h maddesi uyarınca husumet bir dava koşulu olup sonradan giderilmesi de mümkün bulunmadığından davalı … hakkındaki davanın “pasif husumet yokluğu” nedeniyle ve HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca usulden reddine karar vermek gerektiği sonuç va kanaatine varılarak aşağıdaki biçimde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile verilen karar Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin, 2014/7517 esas, 2015/4146 karar sayılı ve 24/03/2015 tarihli ilamı ile bozulmuştur. Yargıtay bozma ilamında; “1- Davacı vekilinin temyizi, davalı … hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddinin isabetsiz olduğuna ilişkindir.
Davacı vekili, hükmü katılma yolu ile temyiz etmiştir. Oysa, davalı … vekilinin hükmü temyiz etmediği anlaşılmaktadır. Davacı vekilinin katılma yoluyla temyizi, davalılardan …A.Ş.’nin temyizi üzerine yapılmış olup, bu davalı hakkında bir temyiz sebebi ileri sürülmemiştir. O halde davacının, davalı … yönünden usulüne uygun bir temyiz istemi bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
2- (a) Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı … Tic. A.Ş.vekilinin zamanaşımı def’ine yönelik temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- (b) Mahkemece, hükme esas alınan ek bilirkişi raporu, kök bilirkişi raporu ile tamamen farklı bir değerlendirme ve görüş içermektedir. Aynı bilirkişi heyeti tarafından birbiri ile çelişen iki farklı rapor düzenlenmesi nedeniyle ek raporun somut olay bakımından hükme esas alınması doğru değildir. Bu durumda mahkemece, konusunda uzman kişilerden oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi heyetinden önceki çelişkileri de giderecek ve itirazları değerlendirecek biçimde ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli yeni bir rapor alınarak, deliller hep birlikte değerlendirilip, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçeleri ile ” Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin reddine, 2 (a) bendinde gösterilen nedenlerle davalı …Tic. A.Ş. vekilinin zamanaşımı def’i ile ilgili temyiz itirazlarının reddine, 2 (b) bendinde belirtilen nedenlerle adı geçen davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre, davalı … Tic. A.Ş.vekilinin öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına” karar verilmiştir.
Bozma sonrası dosya mahkememizin 2016/760 esasına kaydedilmiş, bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda oluşturulan yeni bilirkişi kurulunca düzenlenen 25/05/2017 tarihli raporda; taraflar arasında bağıtlanan sözleşmenin 02/05/2001 tarihinde feshedildiği, bu süreçte davalının davacıdan 39.369 DEM karşılığı 20.882,07 TL cari hesap alacağının bulunduğu, ayrıca destek bedeli altında yapmış olduğu 150.000 DEM in TL karşlığı olan 79.579,05 TL tutarında daha alacaklı olduğu, bu alacağın davacı alacağından takas ve mahsubunun yapılabileceği, bağıtlanan sözleşme kapsamında davalı şirket uhdesinde bulunan satışa konu edilen 25 adet taşınmaz satış bedelinin davacı tarafından davalıdan istenebileceği, sözleşmenin 4/e bendi uyarınca; 1.500.000 DEM satış bedelinden %15 lik kısmı düşülmek suretiyle hesaplama yapılarak 1.275.000 USD tutarındaki davacı alacağının TL karşlığı olan 676.421,93 TL den davacının yukarıda açıklanan alacaklarının takas ve mahsubu sonucunda davacının net alacağının 575.960,81 TL olduğu ve 02/05/2001 temerrüt tarihinden itibaren faizi ile davalıdan istenebileceği belirtilmiştir. Bağıtlanan sözleşmenin 6.maddesinde öngörülmüş olan 400.000 DEM ceza koşulu alacağı istenilmiş ise de; davacının yükümlülüklerini zamanında yerine getirmemesi nedeniyle davalının da edimini yerine getiremediği, her iki tarafın birbirine bağlı olarak kusurlarının bulunduğu, davalının tek başına sözleşmeden doğan yükümlülüğünü ihlal etmediği için davacının sözleşmenin 6.maddesinde öngörülen ceza koşulu alacağına hak kazanmadığı belirtilmiştir.
İtirazlar üzerine düzenlenen 20/03/2018 tarihli ek bilirkişi raporunda; davacının edimini yerine getirmemesinin davalı tarafından pazarlanan 25 adet taşınmaz bedelinin davacıya ödenmemesi bakımından engel oluşturmadığı, davacının bu bedele hak kazandığı, taşınmazların fiilen hangi bedel üzerinden satıldığı anlaşılamadığından sözleşmenin 4/e maddesinde öngörülen + – %15 esneklik payının satış bedelinden düşülmesinin yerinde olduğu belirtilmiştir. Tarafların yükümlülüklerinin sözleşmenin 4.maddesinde belirtildiği, davacının taşınmazların mülkiyetini davalıya devredeceği, davalının da davacıya 250.000 DEM finansal destek sağlayacağının kararlaştırıldığı, bu tutarın 150.000 DEM inin davacının piyasa borçlarının ödenmesinde ve hukuki takyidatların kaldırılmasında kullanılacağının, 100.000 DEM inin ise 804 parsel 1-2-5-21 ve 805 parsel 13 nolu konutların inşaatını tamamlamak üzere kullanılacağının kararlaştırıldığı, ödenen miktarın davacı tarafından sözleşmede kararlaştırılan şekilde kullanılmadığı ve bu noktada davalıdan kaynaklanmayan kusur sebebiyle davacının inşaati süresinde tamamlayamadığı, davalının da taşınmazların pazarlama ve satışını gerçekleştiremediği, kararlaştırılan 100.000 DEM i davacıya ödemeyerek sözleşmeye aykırı davranışta bulunduğu, buna göre; sözleşmede yer alan yükümlülüklerin karşılıklı olarak ihlal edildiği, kusurun sadece davalıya yüklenilemeyeceği ve sözleşmenin 6.maddesinde öngörülen ceza koşuluna ilişkin davacı isteminin dayanağı olmadığı belirtilmiştir.
Mahkememizin 2016/760 esas, 2018/829 karar sayılı, 17/07/2019 tarihli kararında; “İddia savunma dosya içeriği deliller ve alınan bilirkişi raporlarına göre; taraflar arasında bağıtlanan sözleşme ile mülkiyeti davacı şirkete ait taşınmazların kararlaştırılan süre içinde satış ve pazarlamasının davalı tarafından üstlenildiği, davacının da taşınmazların mülkiyetini davalı şirkete devretmeyi üstlendiği ve 25 adet taşınmazın mülkiyetinin davacı tarafından davalıya devredildiği tarafların kabulünde olup davalı tarafından davacıya 250.000 DEM tutarında destek bedelinin ödenmesi kararlaştırılmış, bunun 150.000 DEM lik tutarı ödenmiştir. Davalının kararlaştırılan sürede 25 adet taşınmazın satış ve pazarlamasını gerçekleştirmediği, davacının taşınmazların satış bedelin davalıdan istiyebileceği sonucuna varılmıştır. Satış bedeli 1.500.000 DEM olup, davalı tarafından davacıya ödenmesi gerekmektedir. Her ne kadar bilirkişi raporunda sözleşmenin 4/e maddesi uyarınca; taşınmazların hangi bedel üzerinden satıldığı anlaşılamadığından %15 lik esneklik payının düşülmesi gerektiği belirtilmiş ise de; davalı öncelikle 250.000 DEM finansal destek sağlama yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmediği için; davacının 25 adet taşınmazın satışından hak kazandığı, tutardan indirim yapılmasına gerek görülmemiştir. Davacı alacağı 1.500.000 DEM in 02/05/2001 fesih tarihi itibarıyla karşılığı olan 795.790,50 TL olarak kabul edilmiştir. Davalının da yürüyen ticari ilişki sonucunda davacıdan 39.361 DEM karşılğı 20.882,07 TL cari hesap alacağı bulunmaktadır. Ayrıca davalı tarafından destek bedeli altında yapılmış olan 150.000 DEM in TL karşılığı olan 79.05 TL nin de davacı alacağından takas ve mahsubu gerekmektedir. Buna göre yapılan hesaplama sonucunda davacının davalı … A.Ş den (795.790,50- 20.888,07- 79.579,05 TL =) 695.322,93 TL tutarında alacak hakkının bulunduğu ve 07/05/2001 temerrüt tarihinde itibaren yürütülecek reeskont faizi ile birlikte davacı yararına davalıdan tahsili gerektiği sonucuna varılmıştır.
Davacı tarafından ayrıca bağıtlanan sözleşmenin 6.maddesi uyarınca; 400.000 DEM karşılığı 212.210,00 TL tutarında ceza koşulunun ödetilmesi isteminde bulunulmuştur. Sözleşmenin 6.maddesi uyarınca; tarafların herhangi biri mücbir sebep dışında sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerini yerine getirmez veya sözleşmeye aykırı davranırsa zarar dışında 400.000 DEM ceza koşulunun ödeneceğinin kararlaştırıldığı ve fahiş olmadığı kabul edilmiştir. Davalının sözleşme ile üstlendiği yükümlülüklerini yerine getirmediği ileri sürülerek davacı tarafından ceza koşulu isteminde bulunulmuştur. Yapılan yargılama da toplanan delillere göre; davalının destek primi ödemesine ilişkin yükümlülüğünü tam olarak yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Ancak davalı tarafından davacıya ödenen 150.000 DEM in davacı tarafından sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde kullanılmadığı, davalıya yüklenebilecek kusur sebebiyle inşaatin davacı tarafça süresinde tamamlanamadığından bahsedilemeyeceği, davalının da satış ve pazarlama işlemlerini sözleşmede kararlaştırılan sürede gerçekleştirilemediği, açıklanan nedenlerle tarafların sözleşmesel yükümlülüklerini karşılıklı olarak ihlal ettikleri, sadece davalının kusuru ile sözleşmenin yerine getirmediğinden bahsedilemeyeceği, tarafların karşılıklı kusurlu davrandıkları açıklanan nedenlerle davacının ceza koşulu isteminin hak kazanmadığı ve bu istemle ilgili davanın reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki biçimde hüküm kurulmuştur.
Davalı … hakkında mahkememizin 2010/141 Esas 2013/289 karar sayılı 19/11/2013 tarihli kararı ile; 4389 sayılı Bankalar Kanununun 15/7.a maddesi uyarınca diğer davalı şirketin ortaklık hakları ile yönetim ve denetimini fon alacaklarının tahsiline yönelik devraldığı, diğer davalının tüzel kişiliğinin halen devam ettiği, bu nedenle davacı ile diğer davalı ….A.Ş arasındaki sözleşmede taraf olmayan … ne husumet yöneltilemeyeceği, gerekçesi ile HMK nın 114/1-h ve 115/2 maddeleri uyarınca; davanın usulden reddine karar verilmiş olup bu karar kesinleşmiş bulunduğundan adı geçen davalı yönünden yeniden hüküm kurulmasına gerek görülmemiştir.” gerekçeleri ile verilen karar Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 12/06/2019 tarih 2019/173 esas 2019/3752 karar sayılı ilamı ile bozulmuştur. Yargıtay bozma ilamında; “1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacı vekilinin yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Davalı … Tic.A.Ş vekilinin temyizine gelince,
Dava taraflar arasındaki 02/03/2000 tarihli sözleşmenin tam olarak uygulanamamasından kaynaklanan davacı alacağının tahsilini amaçlamaktadır. Taraflar arasındaki bu sözleşmeye göre davacı kendisine ait 25 adet gayrımenkulü satış ve pazarlaması için davalıya devretmiştir. Sözleşmenin 4/c maddesi gereğince davalı bu taşınmazlardan T1 tip için 80.000 DEM ,T3 tip için 60.000 DEM, I veya L tip için 40.000 DEM üzerinden davalıya satış fiyatı üzerinden %15 esnek hareket edebilecektir. Yine sözleşmenin 4/e maddesine göre belirtilen eksiklikler de davacı tarafından giderilecektir. Sözleşmeye göre davacının bir diğer sorumluluğu da taşınmazlar üzerindeki takyidatların kaldırılmasıdır. Davalının da davacıya finansal destek amacıyla sözleşmenin 4/e maddesinde belirtildiği gibi 250.000 DEM ödeyeceği bunun 150.000 DEM’inin piyasa borçlarının kapatılması 100.000 DEM’in ise tapudaki takyidatların kaldırılması için kullanılacağı kararlaştırılmıştır. Aynı sözleşmenin 4/ı maddesi gereğince davalı yaptığı bu ödeme için ödeme tarihinden geri tahsilat tarihine kadar geçen süre için yıllık %15 faiz uygulanacağı belirtilmiştir. Yapılan tahkikat ile davalının davacıya sadece 150.000 DEM ödediği saptanmış ancak davacının tasınmazlardaki sözleşmenin 4/e maddesinde belirtilen eksiklikleri giderip gidermediği, hukuki takyidatları kaldırıp kaldırmadığı tam olarak saptanmamıştır. Davalı şirkete … tarafından el konulması nedeniyle dava konusu tasınmazlara elkonulup dava dışı 3. kişilere satılmış olmaları nedeniyle davalı şirket tarafından artık bunların satışının yapılması mümkün değildir. Dairemizin önceki bozma kararı taraflar arasındaki sözleşmenin eksik uygulanması nedeniyle davacının davalıdan alacağı olup olmadığı ve varsa miktarının hesaplanması için rapor alınması yönünde olmasına rağmen alınan bilirkişi raporları hüküm kurmaya elverişli olmayıp yukarıda bahsedilen sözleşme hükümleri dikkate alınmamıştır. Mahkemece yapılacak iş konusunda uzman bilirkişi heyetinden alınacak raporla öncelikle sözleşme gereğince davalıya devredilen taşınmazların tiplerine göre sözleşmedeki satış fiyatı bakımından davalı tarafça kaç DEM’e satılması gerektiğinin saptanması ,sözleşmeyle davalıya bu bedelden %15 daha düşük fiyatla satış hakkı tanındığından bu iskonto uygulanarak en az satış değerinin bulunması , taşınmazlarda bulunan ve davacı tarafından giderilmesi gereken eksik işlerin tamamlanıp tamamlanmadığının saptanması, tamamlanmamış işler bakımından taşınmazlardaki toplam değer noksanının bulunup bu noksanlığın ifade ettiği tutarın taşınmazların asgari satış tutarından düşülmesi, taşınmazların üzerinde bulunan hukuki takyidatların davalı şirket ya da … tarafından kaldırılmış olması halinde hak sahibi üçüncü kişilere yapılan ödeme varsa bu ödemelerin yukarıda açıklanan ilkelere göre tespit edilecek taşınmaz değerinden düşülerek davacının alacağının tespiti en son olarak da davalının davacıya yaptığı 150.000 DEM ‘in de ödeme tarihinden iş bu davanın açıldığı tarihe kadar işleyecek yıllık % 15 oranındaki faizi ile birlikte hesaplanarak bu tutarın da davacı alacağından düştükten sonra elde edilen tutarın davacı alacağı olarak saptamaktan ibarettir. Eksik ve yanılgılı gerekçelerle hüküm tesisi doğru görülmemiş hükmün bozulması gerekmiştir.” gerekçeleri ile “Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan sebeplerle hükmün davalı …Tic.A.Ş yararına BOZULMASINA,” karar verilmiştir.
Bozma sonrası dosya 2020/367 esas sayısına kaydedilmiş, 15/12/2020 tarihli celsede Yargıtay bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda; Sözleşme konusu taşınmazların (25 adet) tapu kayıtlarının, ilk tesislerinden itibaren tüm takdiyatları ile birlikte celp edilerek incelenmiş, dosya içeriği deliller ile davalı … AŞ nin 2000 vd. yıllarına ait ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak davacı alacağının varlığı, miktarı ve davalı … AŞ nin takas ve mahsup def’inin değerlendirilmesi; ayrıca bozma ilamında belirtilen; sözleşme gereğince davalıya devredilen taşınmazların tiplerine göre sözleşmedeki satış fiyatı bakımından davalı tarafça kaç DEM’e satılması gerektiğinin saptanması, sözleşmeyle davalıya bu bedelden %15 daha düşük fiyatla satış hakkı tanındığından bu iskonto uygulanarak en az satış değerinin bulunması, taşınmazlarda bulunan ve davacı tarafından giderilmesi gereken eksik işlerin tamamlanıp tamamlanmadığının saptanması, tamamlanmamış işler bakımından taşınmazlardaki toplam değer noksanının bulunup bu noksanlığın ifade ettiği tutarın taşınmazların asgari satış tutarından düşülmesi, taşınmazların üzerinde bulunan hukuki takyidatların davalı şirket ya da … tarafından kaldırılmış olması halinde hak sahibi üçüncü kişilere yapılan ödeme varsa bu ödemelerin yukarıda açıklanan ilkelere göre tespit edilecek taşınmaz değerinden düşülerek davacının alacağının tespiti, davalının davacıya yaptığı 150.000 DEM ‘in de ödeme tarihinden iş bu davanın açıldığı tarihe kadar işleyecek yıllık % 15 oranındaki faizi ile birlikte hesaplanarak bu tutarın da davacı alacağından düşülerek varsa davacı alacağı olarak saptaması için bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir.
09/07/2021 teslim tarihli bilirkişi raporunda özetle; dosya ile dosyaya sunulan deliller ve belgeler üzerinde yapılan inceleme neticesinde; davacı … ile davalı … arasında, davacının inşa etmekte olduğu taşınmazlardan 25 adedinin satışı/pazarlanması amacı ile 02/03/2000 tarihli sözleşme imzalanmış olduğu, sözleşmeye göre taşınmazların toplam satış bedelinin 1.500.000,- DEM olarak belirlendiği, an
cak satıcı şirkete %15 iskonto imkanı tanındığı, bunun sonucu olarak toplam satış bedelini n 1.350.000,- DEM olacağı, Davalı …’nın davacıya 250.000,- DEM finansal destek sağlamasının kararlaştırıldığı, bunun 150.000,- DEM inin davacıya ödenmiş olduğu, kalan 100.000 DEM in davalı tarafından öden memiş olduğu, davacının dava konusu taşınmazlardaki eksik imalatı tamamlamadığı, davacının da satış ile ilgili işlem yapmamış olduğu, sözleşmenin 02/05/2001 tarihinde davacı tarafından tek taraflı olarak feshedildiği, daha sonra davalı …’nın …’ye devredildiği, davaya konu taşınmazlar üzerindeki takyidatların davacı tarafından kaldırılmış olduğu, davacının 01/03/2010 tarihinde işbu davayı ikame ettiği, davaya konu taşınmazların … tarafından mevcut halleri ile 12/01/2012 tarihinde 825.000 TL sına 3. kişiye satılmış olduğu, yapılan hesaplama sonucunda davacının davalıdan dava tarihi itibarı ile 282.490,- TL alacaklı olduğu görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı ile davalılardan … A.Ş. arasında bağıtlanan 02/03/2000 tarihli sözleşme ile mülkiyeti davacı şirkete ait bulunan 25 adet taşınmazın kararlaştırılan süre içinde davalı tarafından satış ve pazarlanmasının üstenildiği, sözleşmenin 4. Maddesinde tarafların yükümlülüklerinin, 6.maddesinde cezai şartın, 7.maddesinde ise fesih koşulları ve sonuçlarının düzenlendiği tespit edilmiştir.
Sözleşmenin 4.maddesi ile … davacı şirkete, tapu takyidatlarının kaldırılması, piyasa borçlarının ödenmesi ve eksik inşaatların tamamlanması için 250.000,00-DEM finansal destek sağlamayı, sözleşme konusu ve kendisine devredilen 25 adet taşınmazları, T1 tip için 80.000,00-DEM, T2 tip için 60.000,00-DEM, I veya L Tip için 40.000,00-DEM bedelle satmayı taahhüt ettiği, sözleşme ile …’ya yukarıda fiyatlar üzerinden +,- %15 esnek hareket imkanı tanındığı; …’nin ise sözleşme konusu 25 adet taşınması …’ya devretmeyi, taşınmazlar üzerindeki takyidatları kaldırmayı, taşınmazların inşaatlarını bitirmeyi, … tarafından kendisine sağlanan 250.000,00-DEM finansal desteği ve cari hesaba göre …’ya olan 39.361,00-DEM borcunu geri ödemeyi taahhüt etmiştir. Sözleşmenin 4/i bendi ile davacının, …’dan aldığı finansal desteği geri öderken ödeme tarihi ile tahsilat tarihi arasında geçecek süre için yıllık %15(DEM üzerinden) faiz ödemeyi de taahhüt ettiği görülmüştür.
Sözleşmenin cezai şart başlıklı 7.maddesinde; taraflardan herhangi birinin mücbir sebepler dışında sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerini yerine getirmemeleri veya sözleşmenin herhangi bir maddesine aykırı davranmaları halinde, sözleşmeye aykırı davranan tarafın, diğer tarafa, maddi ve manevi zarar ziyanı haricinde, 400.000,00-DEM ceza-i şart ödeyeceğinin kararlaştırıldığı görülmüştür.
Sözleşmenin fesih başlıklı 7.maddesinde; … tarafından sözleşmeden doğan yükümlülükler yerine getirmesine rağmen, …’nin sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemesi, inşaat programına uygun şekilde inşaatları tamamlayarak teslim etmemesi halinde …’nın sözleşmeyi tek taraflı feshederek tüm alacaklarını talep edebileceği; …’nın sözleşmenin imzalanmasından itibaren 6 ay içinde herhangi bir satış yapamaması ve finansman kaynağı yaratmaması halinde, … tarafından …’ye sağlanan finansman desteği tutarına, sözleşmede belitlen faiz oranına göre hesaplanacak tutarın ve …’nin …’ya olan 39.361,00-DEM borcunun ilavesi ile bulunacak toplam tutara rayiç değerlerine göre karşılık gelecek kadar taşınmazın … elinde kalması kaydıyla, davacı tarafından …’ya devredilmiş taşınmazların 3 gün içerisinde …’ye iade edileceği, bu durumda …’nin sözleşmeyi tek taraflı feshetmiş sayılacağı kararlaştırılmıştır.
Davacı tarafça; … tarafından sözleşmenin 4.maddesindeki yükümlülüklerin yerine getirilmediği, taşınmazların satışının yapılamadığı, … tarafından sağlanması gereken finansal desteğin sağlanmadığı, bu nedenle sözleşmenin 02/05/2001 tarihli ihtarname ile tek taraflı feshedildiği, sözleşmenin 7.maddesi uyarınca davalıya devredilen taşınmazların iade de edilmediği, davalı şirketin daha sonra …’ye devredildiği ve … tarafından bu taşınmazların satıldığı iddia olunarak, taşınmazların sözleşmeye göre toplam satış bedelleri olan 1.500.000,00-DEM’den davacı tarafından ödenen 50.000,00-DEM finansal desteğin düşülmesi sonucu bakiye 1.350.000,00-DEM’in 02/05/2001 fesih tarihindeki kur karşılığı değeri olan 716.211-TL ile, 400.000,00-DEM ceza-i şartın 02/05/2001 tarihinden itibaren işletilecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsili talep edilmiştir.
Davalı … tarafından ise; davacının sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediği, davacıya, tapu takyidatlarının kaldırılması ve piyasa borçlarının ödenmesi için 150.000,00-DEM finansal destek ödemesi yapılmasına rağmen, bu yükümlülüklerin yerine getirilmediği, eksik inşaatların tamamlanmadığı, davacıya yapılan 150.000,00-DEM ödemenin ödeme tarihinden itibaren yıllık %15 faiz işletilerek ve davacının davalıya olan 39.611,00-DEM cari hesap borcunun mahsubunun gerektiği, cezai şart koşullarının ise oluşmadığı savunulmuştur.
Mahkememizce dosya kapsamında bulunan tapu kayıtları incelendiğinde, davacı tarafından davalıya sözleşme uyarınca devirlerin yapıldığı, davalı tarafından davacıya 150.000,00-DEM ödeme yapılmasına rağmen, dava tarihi itibariyle dahi taşınmazların tapu kayıtlarında bulunan takdiyatların kaldırılmamış olduğu tespit edilmiştir. Davacı tarafından taraflar arasındaki sözleşmenin 4/e bendine aykırı davrandığı ve yükümlülüğünü yerine getirmediği anlaşılmıştır. Öte yandan davalı … tarafından, eksik inşaatların tamamlanması için davacıya geri ödenmek kaydıyla sağlanacağı taahhüt edilen 100.000,00-DEM tutarındaki finansal desteğin sağlanmadığı, bu nedenle inşaatlardaki eksikliklerin davacı tarafından giderilemediği, davalı tarafça da sözleşmenin 4/1-a maddesine aykırı davranıldığı anlaşılmıştır. Her iki taraf için de sözleşmenin tek taraflı feshi koşullarının oluştuğu görülmektedir, ancak tek taraflı fesih hakkı davacı tarafından kullanılarak sözleşme ilişkisi sona erdirilmiştir.
Sözleşmenin sona ermesi akabinde sözleşme ilişkisi tasfiye ilişkisine dönüşür, artık tarafların alacakları tasfiye kapsamında iade alacağına dönüşür. Somut olayda da sözleşmenin sona ermesi nedeniyle taraflar birbirlerinden tasfiye kapsamında varsa iade alacaklarını isteyebileceklerdir. Buna göre davacının davalı …’dan sözleşme kapsamında davalıya devrettiği taşınmazların sözleşmeye göre kararlaştırılan asgari satış bedellerinin (… tarafından taşınmazlar üçüncü kişilere satıldıklarından) iadesini talep etme, davalı …’nın ise davacıdan sözleşme ile taraflarca varlığı kabul edilen 39.361,00-DEM cari hesaba dayalı bakiye alacağını ve ödeme tarihinden itibaren yıllık %15 faizi ile birlikte geri iade edilmek üzere davacıya ödediği 150.000,00-DEM finansal desteği iade alacağı mevcuttur. Nitekim davalı iade alacakları yönünden cevap dilekçesi ile takas def’ini ileri sürmüştür. Davacı tarafından sözleşmenin 7.maddesi ile 25 adet taşınmazdan üç adedi davacı uhdesinde bırakılarak finansal desteğin iadesi ve cari hesap borcunun ödendiği savunulmuş ise de; davacı dava dilekçesinde 25 adet taşınmazın tamamının değeri üzerinden 150.000,00-DEM mahsup edilerek talepte bulunulmuş, başka ifade ile finansal desteğin de kendilerine ait olduğu belirtilerek 25 adet taşınmazın satış değerinden bu tutar mahsup edilerek, aslında 25 adet taşınmazın tamamının satış bedeli talep edilmiştir. Şu halde davacı tarafça iade borcunun ödendiğinden bahsedilemez.
Dava konusu taşınmazlar davalı şirketin devrolunduğu … tarafından satılmış, ancak satışın yapıldığı tarih itibariyle inşaatlarda eksiklikler bulunup bulunmadığına ilişkin bir tespit yapılmadığından, dosya kapsamı deliller çerçevesinde taşınmazlarda bulunan ve davacı tarafından giderilmesi gereken eksik işlerin tamamlanıp tamamlanmadığının saptanması ve tamamlanmamış işler bakımından taşınmazlardaki toplam değer noksanının tespiti ve taşınmazların asgari satış değerinden düşülmesi mümkün olmamıştır. Yine davalı … ve … tarafından taşınmazlar üzerinde bulunan hukuki takyidatların davalı şirket ya da … tarafından kaldırılmış olması nedeniyle hak sahibi üçüncü kişilere ödeme yapılıp yapılmadığı konusunda herhangi bir beyanda bulunulmamıştır. Bu nedenle bu tutarların tespiti ve asgari satış değerinden düşülmesi de mümkün olmamıştır.
Mahkememizce yargıtay bozma ilamı doğrultusunda dosya bilirkişi heyetine tevdii edilmiş; ancak raporda yer alan hesap ve yöntem hataları mahkememizce re’sen giderilmiştir. Buna göre bilirkişi raporunda her ne kadar taşınmazların %15 indirim üzerinden asgari satış değeri toplamı 1.350.000,00-DEM olarak hesaplanmış ise de bu hesabın hatalı olduğu tespit edilmiştir. T1 tip 11 adet bağımsız bölüm için satış bedeli 80.000,00-DEM olarak kararlaştırılmıştır. Buna göre T1 tip bir adet taşınmazın asgari satış değeri (80.000,00-DEM x 15)/100=68.000,00-DEM’dir. 11 adet taşınmaz için toplam asgari satış değeri 748.000,00-DEM’dir. T3 tip 3 adet bağımsız bölüm için satış bedeli 60.000,00-DEM olarak kararlaştırılmıştır. Buna göre T3 tip bir adet taşınmazın asgari satış değeri (60.000,00-DEM x 15)/100=51.000,00-DEM’dir. 3 adet taşınmaz için toplam asgari satış değeri 153.000,00-DEM’dir. I veya L tip 11 adet bağımsız bölüm için satış bedeli 40.000,00-DEM olarak kararlaştırılmıştır. Buna göre I vey L tip bir adet taşınmazın asgari satış değeri (40.000,00-DEM x 15)/100=34.000,00-DEM’dir. 11 adet taşınmaz için toplam asgari satış değeri 374.000,00-DEM’dir. 25 adet taşınmazın toplam asgari satış değeri 748.000,00-DEM + 153.000,00-DEM + 374.000,00-DEM=1.275.000,00-DEM’dir.
Davalı tarafça davacıya yapılan 150.000,00-DEM’e, sözleşmenin 4/i bendine göre ödeme tarihi ile dava tarihine kadar geçecek süre için yıllık %15 faiz ilavesi sonucu davalının iade alacağı bulunabilecektir. Buna karşılık taraflarca dosyaya ödeme tarihine ilişkin delil sunulmamış, sözleşmede de finansal desteğe ilişkin bir vade kararlaştırılmamıştır. Ancak sözleşmenin 4/a bendi ile davalının 250.000,00-DEM finansal destek sağlayacağı, davacının da bunun karşılığında taşınmazların davalıya tapuda devrini sağlayacağı kararlaştırıldığına göre, edimlerin en geç aynı anda ifa edilmeleri gerekecektir. Bu nedenle, davacı tarafından taşınmazların davalıya 30/03/2020 tarihinde devredildiği, davalının en geç bu tarihte finansal destek ödemesi yaptığı kabul edilerek, ödeme tarihi 30/03/2020 tarihi olarak kabul edilmiştir. Ödeme tarihi ile dava tarihi arasında 9 yıl 11 aylık bir süre bulunmaktadır. Bilirkişiler tarafından da bu süre baz alınarak hesaplama yapılmış ve 223.125,00-DEM işlemiş faiz hesap edilmiştir. Buna göre davalının davacıdan 150.000,00-DEM + 223.125,00-DEM =373.125-DEM finansal destek iade alacağı bulunmaktadır. Yine davalının davacıdan sözleşme ile de kararlaştırıldığı üzere 39.361,00-DEM cari hesaba dayalı alacağı mevcuttur.
Yukarıda yapılan hesaplamalara göre; davacının dava tarihi itibariyle davalıdan 1.275.000,00-DEM taşınmazların asgari satış değeri tutarında iade alacağı bulunduğu, bu tutardan davalının takas def’ine konu ettiği 373.125,00-DEM finansal destek alacağı ile 39.361,00-TL cari hesap alacağının mahsubu sonucu davacının davalıdan dava tarihi itibariyle 862.514,00-DEM iade alacağı mevcuttur.
Davacı dava dilekçesinde taşınmazların satış bedelinin 02/05/2001 ihtarname tarihindeki TL cinsinden değerini talep etmiştir. Sözleşme, ihtarname ve dava tarihleri itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 83/3 fıkrası uyarınca;Yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklı, bu borcu vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini isteyebilir. Anılan madde ile yabancı para alacaklısına, sözleşmede aynen ifa yönünde bir düzenleme yoksa, alacağını doğrudan döviz cinsinden talep etme, vade tarihindeki kur üzerinden TL’ye çevrilerek ödenmesini talep etme veya fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden TL’ye çevrilerek ödenmesini talep etme seçimlik yetkisi tanınmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 7.maddesine göre tarafların iade borçları sözleşmenin sona ermesi ile muaccel hale gelecektir. Sözleşme 02/05/2001 tarihinde sona ermiş olduğundan muacceliyet tarihi vade tarihidir. Buna göre yabancı para alacaklısı olan davacı seçimlik yetkisini, 818 Sayılı Kanun’un 83/3 fıkrası uyarınca alacağının vade tarihindeki kur üzerinden TL’ye çevrilerek ödenmesi yönünde kullanmıştır. Mahkememizce 02/05/2001 tarihli TCMB döviz efektif atış kurunun 1,00-DEM=530,527-TL olduğu belirlenmiştir. Buna göre davacının dava tarihi itibariyle mevcut 862.514,00-DEM iade alacağının 02/05/2001 vade tarihindeki TL cinsinden değeri 862.514,00-DEM x 530,527-TL=457.586.964,878-(eski)TL=457.586,96-TL’dir. Bu tutarın davalı … tarafından davacıya ödenmesi gerekmektedir. Mahkememizce kısa kararda 458.117,49-TL yönünden hüküm kurulmuş ise de; davacı alacağı vade tarihindeki kur üzerinden TL ye çevrilirken 862.514,00-DEM yerine sehven 863.514,00-DEM üzerinden hesaplama yapıldığı, bu nedenle (863.514,00-DEM x 530,527-TL = 458.117.491,878-(eski)TL=458.117,49-TL olarak) hesap hatası yapıldığı anlaşılmıştır. 6100 Sayılı HMK’nun 304/1 fıkrası uyarınca hükümdeki hesap hataları, hüküm taraflara tebliğ edilemeden önce mahkemece re’sen düzeltilebileceğinden, kısa karardaki hesap hatası anılan hüküm çerçevesinde gerekçeli kararda tashih edilmiştir. Davacı tarafından davalıya gönderilen ihtar ile verilen üç günlük mehlin son günü hafta sonuna rastladığından, davalının 07/05/2001 tarihinde temerrüde düştüğü kabul edilmiş ve araya hafta sonu tatilinin girmesi nedeniyle 457.586,96- TL’nin 07/05/2001 temerrüt tarihinden itibaren yürütülecek reeskont faizi ile birlikte davacı yararına davalıdan tahsiline dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Davacının cezai şart isteminin değerlendirilebilmesi için, dava konusu sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın hukuki niteliği tespit edilmelidir. Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı BK’nun 158 maddesine göre; “Akdin icra edilmemesi veya natamam olarak icrası halinde tediye edilmek üzere cezai şart kabul edilmiş ise, hilafına mukavele olmadıkça, alacaklı ancak ya akdin icrasını veya cezanın tediyesini isteyebilir.
Akdin muayyen zamanda veya meşrut mahalde icra edilmemesi halinde tediye olunmak üzere cezai şart kabul edilmiş ise, alacaklı hem akdin icrasını hem meşrut cezanın tediyesini talep edebilir. Meğer ki alacaklı bu hakkından sarahaten feragat etmiş veya kayıt dermeyan etmeksizin edayı kabul eylemiş olsun.
Borçlunun, cezai şartı tediye ile akitten rücu etmek hakkını ispat edebilmek salahiyeti mahfuzdur.”
Hükmün birinci fıkrasında akdin hiç veya gereği gibi ifa edilememesi halinde ödenecek cezai şart düzenlenmiştir. Bu türden cezai şarta, uygulama ve öğretide “ifa yerine ceza-i şart/seçimlik cezai şart” da denilmektedir. İfa yerine cezai şartın kararlaştırıldığı hallerde, aksi sözleşmede kararlaştırılmamışsa, alacaklı ya sözleşmenin ifasını ya da cezai şartın ödenmesini talep edebilir.
Hükmün ikinci fıkrasında ise borcun belirlenen ifa yerinde veya belirlenen ifa zamanında ifa edilmemesi halleri için kararlaştırılan cezai şart düzenlenmiş olup, bu türden cezai şarta uygulama ve öğretide “ifa yerine ceza-i şart” adı verilmektedir. İfaya ekli cezai şartın kararlaştırıldığı hallerde, ifayı çekincesiz olarak kabul etmemiş veya cezai şart talep hakkından açıkça feragat etmemiş alacaklı, borcun belirlenen yer ve zamanda ifa edilmemesi halinde hem ifayı hem de cezai şartı talep edebilir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin cezai şart başlıklı 7.maddesinde; taraflardan herhangi birinin mücbir sebepler dışında sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerini yerine getirmemeleri veya sözleşmenin herhangi bir maddesine aykırı davranmaları halinde, sözleşmeye aykırı davranan tarafın, diğer tarafa, maddi ve manevi zarar ziyanı haricinde, 400.000,00-DEM ceza-i şart ödeyeceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Bu maddede, borcun ifa yeri ve ifa zamanında ifa edilmemesi hali değil, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesi hali cezai şarta bağlandığından, taraflarca kararlaştırılan cezai şart ifa yerine/seçimlik cezai şarttır. Sözleşmede aksi kararlaştırılmadığı için, davacı tarafından aynı anda hem ifanın hem de cezai şartın talep edilmesi mümkün değildir. Davacı tarafından sona eren sözleşme sonrası, davalıya devredilen ve üçüncü kişilere satılıp devredilen taşınmazların iadesi talep edilemediğinden, tasfiye kapsamında taşınmazların sözleşmede kararlaştırılan satış değerlerinin tahsili yanında cezai şartın da talep edildiği sabittir. Sözleşmede kararlaştırılan cezai şart ifa yerine/seçimlik cezai şart mahiyetinde bulunduğundan, davacı tarafından 818 Sayılı TBK’nun 158/1 fıkrası uyarınca hem ifa hem de cezai şart istenemez. İzah edilen gerekçelerle davacının cezai şart koşuluna ilişkin isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Davalı … hakkındaki mahkememizin 19/11/2013 tarihli 2010/141 Esas 2013/289 Karar sayılı ve davanın usülden reddine ilişkin kararı kesinleşmiş bulunduğundan adı geçen davalı yönünden yeniden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Davalı … Tic. A.Ş hakkındaki davanın KISMEN KABULÜNE,
A) 457.586,96- TL’nin 07/05/2001 temerrüt tarihinden itibaren yürütülecek reeskont faizi ile birlikte davacı yararına davalıdan tahsiline, fazla istemin REDDİNE,
B) Ceza koşulu alacağına ilişkin istem yönünden davanın REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 31.257,77-TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 10.635,75-TL ve tamamlama harcı 3.152,00-TL olmak üzere toplam 13.787,75 harcın mahsubu ile eksik kalan 17.470,02-TL harcın davalı … Tic. A.Ş’ den alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan ve tamamlanan toplam 13.787,75-TL harcın davalı …Tic. A.Ş’ den tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 6.100,00-TL bilirkişi ücreti ve 490,20-TL posta masrafı olmak üzere toplam 6.590,00- TL yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre 2.636,00-TL sinin davalı …Tic. A.Ş’ den alınarak davacıya verilmesine,
6- Kabul edilen kısım yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT ye göre hesap olunan 39,929,35-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Reddedilen kısım yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT ye göre hesap olunan 38.522,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Tic. A.Ş’ ye verilmesine,
8-Davalı …Tic. A.Ş tarafndan yapılan 259,50-TL yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre 155,70-TL sinin davacıdan alınarak davalı … Tic. A.Ş’ verilmesine,
9-Davalı … Tic. A.Ş’ tarafça yatırılan gider avansından artan kısmın hüküm kesinleştiğinde davalıya iadesine,
10-HMK nun 333. Maddesi gereğince davacı tarafça yatırılan gider avansından artan kısmın hüküm kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Taraf vekillerinin huzurunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde mahkememize verilecek dilekçe ile Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıklandı.16/11/2021

Başkan
¸e-imzalıdır

Üye
¸e-imzalıdır

Üye
¸e-imzalıdır

Katip
¸e-imzalıdır