Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/351 E. 2022/255 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/351 Esas
KARAR NO :2022/255

DAVA:Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:02/10/2014
KARAR TARİHİ:31/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkilinin, dava dışı …’ın kiralayanı bulunduğu … Mah. … Cad. 11. Sk. No:3/3 …/İstanbul adresinde bulunan işyerini 01/08/2012 başlangıç tarihli sözleşme ile kiraladığını, davacının işyerinde, genel olarak dokuma diye adlandırılan ”tül ve diğer kumaşların imalatının” yapıldığını, belirtilen adreste … numaralı elektrik aboneliğinin de davacı adına kayıtlı olduğunu, iş yerindeki çalışmanın fiili olarak 14/08/2012 tarihinde başladığını, belirtilen adresteki aboneliği sağlayan elektrik sayaçlarının muayene ve kontrol için davalı çalışanlarınca söküldüğünü, yerine müvekkilinin aldığı yeni sayacın takıldığını, sonraki günlerde davalı firma çalışanlarının müvekkiline sökülen elektrik sayaçlarının hatalı ölçüm yaptığından bahisle 13.596,15-TL borç çıkardığını ve elektrik akımını kestiklerini, bu tutarın ödenmemesi halinde elektriklerin açılmayacağı kendisine bildirilen müvekkilinin, iş yerinde elektrik olmadan çalışılmaması ve borcun da kendi kullanımından kaynaklandığının söylenmesi nedeniyle davalı şirkete borcu taksitle ödemek için taksitlendirme protokolünü imzalamak zorunda kaldığını, müvekkilinin 30/05/2014 günü ilk taksit olarak 2.238,70-TL ödemesi üzerine işyerinde kapalı olan elektriklerin açıldığı ve yapılan ödeme karşılığında kendisine … adına olan borcun ödendiğini gösterir bir makbuz verildiğini, müvekkilinin, tahsilat makbuzunu teslim aldıktan sonra ödenmesi için kendisi ile protokol yapılan borcun gerçekte 3.şahıs … adlı kişiye ait olduğunu öğrendiğini, yapılan protokole itiraz ederek ödemenin iadesini isteyen müvekkiline, taksitlendirme protokolünü imza ettiğinden bahisle yapılacak bir şey olmadığının bildirildiğini, geçen sürede defalarca işyerine gelerek kullanılan elektrik akımının kesileceği ve saatlerinin mühürleneceğini ifade eden kurum çalışanlarının, müvekkilinin kendi adına abone olarak kullandığı elektrik sayacına ait ödenmemiş bir fatura ve borç bulunmadığı bildirilmesine rağmen sonuç alınamamakta, sürekli olarak elektriklerinin kesileceğinin tehdidine muhatap olduğunu, davalının, müvekkilinin ticarethanesinin bulunduğu yerde, başkaca kişi ya da kişilerin kullandığı ve bedeli ödenmeyen elektrik faturasından sorumlu tutulmasının adalet ve hakkaniyet ilkeleriyle bağdaşmadığı aşikar olmakla birlikte yapılan işlemin usul ve yasaya aykırılığının da ortada olduğunu, müvekkilinin iş yerinde, 29/05/2014, 14/07/2014, 19/07/2014, 08/08/2014, 12/08/2014 ve 08/09/2014 tarihlerinde elektriklerin kesildiğini, halende işyerinde kullanılan elektriklerin kesilmesi için davalı çalışanlarının işlem yaptığını, müvekkilinin çalışmasını engellediğini, müvekkiline ait işyerinde kendi adına elektrik aboneliği bulunan sayaçlara ait ödenmemiş fatura ve borç bulunmadığı halde, 2007 yılında kullanıldığı söylenilen ve abone ismi de … olarak davalı şirket kayıtlarında yer alan başka bir şahsa ait 13.569,15-TL tutarındaki borç sebebiyle kendisine bilgi verilmeksizin ve sanki kullandığı ve sayaç arızası sebebiyle kaydedilmeyen bir borç imiş gibi gösterilerek ödenmesi hususunda taahhüt yaptırılmış olması, bu tutarın da 30/05/2014 tarihinde 2.278,01-TL kısmının tahsil edilmesi nedeniyle anılan borçtan müvekkilinin sorumlu olmadığının tesbitiyle ödenen tutarın ticari faizi ile iadesiyle işyerinde kullanılan elektriklerin kesilmemesine dair de ihtiyati tedbir kararı verilmesi için işbu davayı açma zaruretinin hasıl olduğunu beyanla öncelikle müvekkilinin kiracı olarak bulunduğu işyerindeki elektrik enerjisinin kesilmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalı kurumla müvekkilinin yaptığı 30/05/2014 tarihli taksitlendirme protokolünün iptali ile davacının karşı tarafa 13.569,15 TL borçlu olmadığının tespitine, müvekkilinin davalı firmaya 30/05/2014 tarihinde ödediği 2.278,01 TL’nin ödeme tarihinden itibaren ticari faizi ile tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; müvekkili şirket kayıtlarında yapılan incelemede dava konusu … numaralı tesisatta, 19/02/2014 tarihinde yapılan kontrolde, sayacın eksik kayıt yaptığından şüphelenilip E/… seri numaralı sayaç değiştirme tutanağı ile sayaç sökülerek laboratuar muayenesine sevk edildiğini, davacıya ait … seri numaralı … marka sayaç sökülerek yerine … seri numaralı Luna marka bir sayacın takıldığını, müvekkili kurum personelinin sayaç değişim işlemi ardından işbu dilekçe ekinde sunulan Sayaç Değiştirme Tutanağının düzenlendiğini ve sayacın değişim nedeni olarak sayacın eksik kayıt yaptığının söz konusu tutanağa hasrettiğini, sökülen … Marka … seri numaralı sayacın laboratuara gönderildiğini, laboratuar raporunda sayacın damgaları ile oynandığı, sayacın dış gövdesinin arka tarafından kırıldığı, 22/04/2009 tarihinde gövde kapağı açılma ikazının olduğu, sayaç içerisinden ”R, S ve T” fazlarına ait akım ölçüm uçlarının direnç vasıtasıyla ”şönt” yapıldığı, ”R” fazından -%55,8, ”S” fazında -%56,1, ”T” fazında -%56,5 eksik kayıt yapar hale getirildiği sonucunun çıkartıldığını, müvekkili kurum personelince yapılan kontrol neticesinde F/… seri numaralı Kaçak Elektrik Tespit Tutanağının düzenlendiğini, laboratuar sonucuna istinaden sayacın dış gövdesinin arkadan kırılmış olduğunun, ”R, S ve T” fazlarına ait direnç vasıtasıyla şönt yapıldığının, sayacın eksik tüketim yapar hale getirildiğinin tespit edildiğinin tespit edildiği tutanağın açıklamalar kısmında belirtildiğini, ayrıca davacının dava dilekçesinde belirtildiği gibi kaçak elektrik tüketim tahakkuku başkasına ait olmayıp, tutanak kayıtlarından ve laboratuar sonuçlarından da anlaşıldığı üzere bu borcun ilgili tarihlerde sayaca müdahale ederek kaçak elektrik kullandığı açık olan davacıya ait olduğunu, tahakkuk eden bedele … Dağıtım Yönetmeliği veznesinde 30/05/2014 tarihinde yapılan taksitte 2.278,01-TL peşinat alındığını, peşinat tahsil makbuzunun sistemden kaynaklanan sorun nedeniyle 2007 yılında kaçak tahakkuk borcu bulunan …’ın ismine basıldığını, ancak yapılan taksitin davacı adına tahakkuk ettirilen F/… seri numaralı tutanağa ait olduğunu, bu sebeple başkasına ait borcun kendisinden tahsil edildiğini beyan eden davacının bu iddiasının haksız olup sayaca müdahalesi de göz önüne alındığında kötü niyetli olduğunun görüleceğini, yapılan tüm incelemeler neticesinde davacının sayaca müdahalesinin olduğu ve kaçak elektrik kullandığının açık ve net bir şekilde tespit edildiğini, zabıt için tespit esnasında yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri ve yeni takılan sayacın günlük tüketim ortalaması dikkate alınarak hesaplama yapıldığını ve bu hesaplama neticesinde 719,30-TL kaçak bedeli; 14.031,20-TL kaçak ek tahakkuku olmak üzere toplam 14.750,50-TL bedelin tahakkuk ettirildiğini, söz konusu tahakkukun mevzuat hükümleri kapsamında ve yeni sayacın günlük tüketim ortalamasının baz alınarak hesaplandığını beyanla davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddine, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, İİK’nun 72 maddesi kapsamında menfi tespit ve istirdat istemlerine ilişkindir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, taraflar arasındaki abonelik sözleşmesi celbedilmiş, davacıya ait abonelik dosyası celbedilmiş, olay mahallinde keşif ve dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak bilirkişi raporu alınmıştır.
Taraflar arasındaki ihtilafın; davacının kaçak elektrik kullanıp kullanmadığı, kullanmış ise davaya konu yapılandırma bedelinin yönetmelik hükümlerine uygun tahakkuk ettirilip ettirilmediği noktasında toplandığı tespit edilmiştir.
Mahkememizin -bozma öncesi … Esas sayılı dosyası- 23/03/2015 tarihli duruşmasının (7) numaralı ara kararı ile; ”Tacir olan davacının taksit ödeme planı çerçevesinde ödemekle yükümlü olduğu bedelleri ödememesi nedeniyle davalı kurumun elektriğinin kesilmemesi yönündeki davacı vekili isteminin, davacının tacir olması, taksitlendirme protokolünün imzalanması ve protokol çerçevesinde yapacağı ödemenin daha sonra kurumdan istirdatının mümkün olması ve ödeme miktarı gözetilerek, telafisi güç ve imkansız zarar doğmayacağından davacı vekilinin tedbir isteminin HMK 289 v.d. Maddeleri gereğince reddine,” karar verilmiş
Mahkememizin -bozma öncesi … Esas sayılı dosyası- 14/09/2015 tarihli duruşmasında dinlenen davacı tanığı Ziya …; “davacı … dayımın kızıdır, davacı … iş yerinde tekstil işi yapar, kendisi iş yerini açtı, … isimli şahıstan iş yerini 2012 yılı Ağustos ayında iş yerini kiraladı ve çalışmaya başladı, elektrik kurumundan gelip elektrik sayacını söktüler, sökerken de saati parçaladılar, …’ın babası bir sorun çıkar mı diye sordu, görevliler zaten bu sayacı sen bu hale getiremezsin dediler, sayacı sökerken uğraştılar, sayaç çıkmadı, bundan sonra sayacı kırarak söktüler” şeklinde, aynı tarihli duruşmada diğer davacı tanığı …’ın ise; “ben … …’ın amcasıyım, …’ın …’dan kiraladığı iş yerini bilirim, … 2012 yılı 8.ayında bu iş yerini kiraladı, tekstil örme işi yapar, elektriği kullanmaya da kira tarihinden itibaren başladı, …’ın babasının ismi …’dir, …’ın iş yerine o da gider, ben gittiğimde … oradaydı, elektrikler yoktu, aşağıda elektrik saatini görevlilerin söktüğünü söyledi, önceki abonenin borcu olduğu için saati söktüklerini söylediler, saati çekiçle vurarak kırıp o şekilde söktüler, çıkaramadıklarını düşündük, önceki borcun …’a ait olduğunu kağıtta yazması nedeniyle gördüm ve biliyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizin -bozma öncesi … Esas sayılı dosyası- 14/09/2015 tarihli duruşmasının (1) numaralı ara kararı ile; ”Davaya konu elektrik tüketiminin yapıldığı … Mh. … Cd. 11. Sk. No:3/3 …/İstanbul adresinde bulunan iş yerinde refakate 2 elektrik 1 hukuk bilirkişisi alınarak keşif yapılmasına, keşif sırasında sayacın değiştirilmesine dair tutanağı tutan zabıt mümzisi tanıkların dinlenmesine,”, aynı tarihli duruşmanın (3) numaralı ara kararı ile de; ”Davacı tanığı …’ın dinlenmesinden vazgeçilmesine,” karar verilmiş, işbu doğrultuda mahalde keşif yapıldığı ve keşif mahallinde dinlenen tutanak tanığı …; “gösterilen tutanakta ismim altındaki imza bana aittir, biz genel uygulama olarak sayacı söküp muayenesi yapıldıktan sonra tutanağı tutarız, her ne kadar tutanakta 2 adet tarih var ise de, sonraki tarih olan 06.03.2014 de tutanak tutulmuş olmalı, sayacı da ben söktüm, söktükten sonra muayeneye verdim, bundan sonra tutanağı tuttuk, sayacı ampermetreye ve detonama bağladık, buna göre eksik ölçüm yaptığını gördük ve söktük, sökerken sayaçta başkaca bir arıza tespit etmedik, laboratuvar sonucuna göre sayacın şönt yapılmış olduğunu anladık ve gösterilen tutanağı tuttuk, sayacın arkasındaki deliği görerek sökmedik, akıma göre söktük, sayacı şüphe üzerine söktük, mutat değişim değildi, söktüğümüz sayaç dijital sayaçtı, biz tutanak tarihi itibariyle eksik ölçümü tespit ettik, aynı sayaç ve önceki abone zamanındaki eksik ölçüm miktarını kurum ve laboratuvar hesaplıyor” şeklinde, yine keşif mahallinde dinlenen tutanak tanığı …’ın ise; “gösterilen tutanakta ismim altındaki imza bana aittir, tutanak tarihi üstte olan 06.03.2014 olmalı, sayacı sökerken delik olup olmadığını hatırlamıyorum, ampermetre ile ölçümde sayacın eksik ölçtüğünü gördüğümüz için şüphe üzerine sayacı söktük ve muayene için laboratuvara verdik, laboratuvar sonucuna göre de tutanağı tuttuk, sayacı söktükten sonra söküm tarihi olan 19.02.2014 de yerine sıfır yeni sayaç taktık, … refakatinde bu işlemi yaptık, dosyada bulunan sayaç değiştirme tutanağını da tuttuk, çıkarılan sayacın bilgileri sayaç değiştirme tutanağında vardır, önceki borçtan dolayı sayacı sökmedik, şüphe üzerine söktük, aynı gün diğer sayaçları da kontrol ettik, o gün diğer sayaçlarda da söküm yapıp yapmadığımızı hatırlamıyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur. Mahallinde yapılan keşif sonucu alınan ve Elektrik Mühendisi …, Hukukçu … ile Elektrik Mühendisi … tarafından tanzim edilen 21/12/2015 teslim tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle;
-Sayaçla oynamanın davacının döneminde olmadığı, davacıdan iki önceki abone döneminde yapılmış olduğu,
– …’ın tahakkuk ettirmiş olduğu kaçak tüketim ve kaçak ek tüketim bedelinin, eski abone … değil, davacı dönemine ait (Eksik kayıt ile ilgili) olduğu,
-Yargıtay kararlarına uygun olarak, kullanılan kaçak elektriğin (Eksik Kayıt) çıplak bedelinin, tespit edilen güç üzerinden normal tarifelere göre hesaplandığında, değerinin 5.932,68-TL olduğunun tespit edildiğini,
-İdare tahakkuku olan 14.750,50-TL borcun 13/11/2015 tarihi itibarı ile 15.446,10-TL’sine baliğ olduğu, ödenmemiş ve icra takibinde olduğunun anlaşıldığı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizin 24/03/2016 tarih, … Esas ve 2016/262 Karar sayılı ilamı ile; “Davacının 2.278,01 TL istirdat talebinin reddine, davacının menfi tespit talebinin kısmen kabulü ile davalı şirkete 5.932,68 TL borçlu, 7.636,47 TL borçlu olmadığının tespitine, davacının 30/05/2014 tarihli taksitlendirme protokolünün iptali talebinin reddine…” karar verildiği, verilen karara davalı vekili tarafından temyiz yoluna başvurulması üzerine dosyanın Yargıtay’a gönderildiği, Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 05/04/2018 tarih , 2016/13724 Esas ve 2018/3537 Karar sayılı ilamı ile; ”…Hal böyle olunca, tutanak tarihindeki yönetmeliğe uygun olmayan bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm verilemeyeceğinden, mahkemece öncelikle dosyanın önceki bilirkişi kurulu dışında yeni bir bilirkişi kuruluna verilerek, fiilin kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak nitelendirilmesi ve buna göre tutanak tarihinde yürürlükte olan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından yayımlanan 29.12.2005 günlü 622 sayılı kararı ile Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak hesaplama yapılması konusunda denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA,…” kararı verilerek dosya Mahkememize gönderilmiş ve Mahkememizin …Esas sırasına kaydedilmiştir.
Mahkememizin -bozma öncesi …Esas sayılı dosyası- 10/01/2019 tarihli duruşmasında ”Usul ve yasaya uygun Yargıtay Bozma İlamına uyulmasına” karar verilmiş ve aynı tarihli duruşmanın (1) numaralı ara kararı ile; ”Dosyanın Mahkememizce resen seçilecek 3 elektrik mühendisi bilirkişiden oluşacak heyete tevdii ile Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda rapor tanziminin istenilmesine…” dair karar verilmiş ve bu doğrultuda Elektrik Mühendisleri …, … ve Prof. Dr. … tarafından tanzim edilen 08/02/2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; davalı tarafından davacı adına düzenlenmiş olan 19/02/2014 tarihli F/… seri numaralı kaçak/usulsüz elektrik tespit tutanağında, “Sayaç damgaları ile oynanmış, Sayacın dış gövdesi arka taraftan kırılmış, 22.04.2009 tarihinde gövde kapağı açılma ikazı var, Sayaç içerisinden “R” “S” “T” fazlarına ait akım ölçüm uçlarına direnç vasıtasıyla “ŞÖNT” yapılmış, “R” fazında -%55,8, “S” fazında -%56,1, “T” fazında -%56,5 eksik kayıt yapıyor.” şeklinde belirtilen elektrik kullanımı her ne kadar 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu‘na dayanılarak hazırlanan ve 25/09/2002 günlü resmi gazete yayınlanarak yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği(EPMHY)‘nin; “Kaçak elektrik enerjisi tüketimi başlıklı; “Gerçek veya tüzel kişiler tarafından, dağıtım sistemine veya sayaca veya ölçü sistemine ya da tesisata müdahale edilerek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle, elektrik enerjisinin eksik veya hatalı ölçülerek veya hiç ölçülmeden veya yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirilmeden mevzuata aykırı bir şekilde tüketilmesi, kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilir.” düzenlemesini içeren 13.maddesine göre kaçak elektrik kullanımını gösterse de; Davacının dava konusu adresteki işyerinin, dava konusu … numaralı elektrik tesisatındaki dava konusu … Marka … seri numaralı elektrik sayacına; gövde kapağının açılmak suretiyle müdahale edildiğinin 22.04.2009 tarihinde gerçekleştiği, elektrik sayacının Laboratuvar Muayenesi sonucunda kesinlik kazandığı, davacının ise dava konusu adresteki bu işyerini, dava konusu elektrik sayacına müdahale yapıldığı tespit edilen 22.04.2009 tarihinden çok sonra 01.08.2012 tarihi itibari kiralamış olması ve işyerindeki faaliyetinin Ağustos/2012 tarihi itibari ile hazırlıklarını tamamladığı ve davalı kurum ile 10.10.2012 tarihinde imzalamış olduğu sözleşme ile de dava konusu adresteki iş yerinde elektrik kullanmaya başlamış olduğunun ispatlandığı yukarıda rapor içeriğinde TESPİT EDİLEN HUSUSLAR bölümünde belirtildiği üzere anlaşılmakta olduğu, dolayısıyla rapor içeriğinde yapılan açıklamalar ve ispatlara istinaden davanın konusu, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu‘na dayanılarak hazırlanan ve 25/09/2002 günlü resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği(EPMHY)‘ne göre değerlendirilemeyeceği, Kaçak elektrik kullanımından davacının değil, dava konusu sayaca müdahale edildiği tarih olan 22.04.2009 tarihinde dava konusu işyerini kullanan abonenin sorumlu olmasının gerektiği, fakat dava konusu elektrik sayacına daha öncesinde yapılmış olan müdahale nedeniyle, davacının bu sayaç üzerinden elektrik kullandığı dönemlerde, dava konusu elektrik sayacı eksik kayıt yapmış olduğundan davalı kurumun zararının oluştuğu, bu zararın da, sayacın eksik tüketim oranı kadar kaydetmemiş olduğu tüketim miktarının yani eksik tüketim bedelinin davacı tarafından ödenmesi gerektiği, Yargıtay Bozma İlamında belirtilen ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Tarafından yayınlanmış olan 29.12.2005 günlü 622 Sayılı Kararı ile dava konusu dönemde yürürlükte olan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği‘nde; md.19 ve md.20’de belirtilen Sayacın Tüketim Kaydetmemesi ve Sayacın Doğru Tüketim Kaydetmemesi durumunda, yapılacak olan Eksik Tüketim Bedeli Hesabında, herhangi bir süre sınırlaması belirtilmemiş olduğundan, bu yönetmeliğe uygun olarak, Rapor içeriğinde yapılan açıklamalar ve hesaplamalar ile davacının abonelik başlangıç tarihi olan 10.10.2012 tarihi ile dava konusu elektrik sayacının söküldüğü yani zabıt tarihi olan 19.02.2014 tarihi arasındaki Eksik Elektrik Tüketim Bedelinin 5.932,08 TL. (Beş Bin Dokuz Yüz Otuz İki Lira, Sekiz Kuruş) olduğu, davacının davalı kuruma 30.05.2014 tarihinde ödemiş olduğu 2.278,01-TL‘nin, 5.932,08-TL Eksik Elektrik Tüketim Bedelinden mahsup edilmesi ile davacının davalı kuruma 3.654,07-TL (Üç Bin Altı Yüz Elli Dört Lira, Yedi Kuruş) borçlu olduğu görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizin 11/04/2019 tarih, …Esas ve 2019/383 Karar sayılı ilamı ile; “Davacının istirdat talebinin reddine, davacının menfi tespit talebinin kısmen kabulü ile davalıya 9.915,08-TL tutarında borçlu olmadığının tespitine, davacının 30/05/2014 tarihli protokolün iptaline yönelik talebinin kabulü ile protokolün iptaline…” karar verildiği, verilen karara davalı vekili tarafından temyiz yoluna başvurulması üzerine dosyanın Yargıtay’a gönderildiği, Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 17/02/2020 tarih, 2019/5281 Esas ve 2020/1350 Karar sayılı ilamı ile;
“…Dava; kaçak tahakkuku nedeniyle istirdat ve menfi tespit istemine ilişkindir.
1-)Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazının reddi gerekir.
2-) Mahkemece, her ne kadar bozmaya uyma kararı verilmiş ise de, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması üzerine, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.)
Dairemizin bozma ilamında; davacının fiilinin kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak nitelendirildiği, davacının sorumlu olduğu tüketim bedeli hesaplamasının, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği hükümleri ve 622 sayılı Kurul Kararı dikkate alınarak yapılması gerektiği açıkça ifade edilmesine ve mahkemece de bozma ilamına uyulmasına rağmen; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, sayaçta oynamanın davacıya ait dönemde gerçekleşmediği, davacının kaçak elektrik tüketim bedelinden sorumlu tutulamayacağı belirtilmiş olup, bozma ilamında belirtilen ilkeler gözetilmeksizin alınan bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Hal böyle olunca, mahkemece; dosyanın önceki bilirkişi heyetine tevdi ile kaçak tahakkuku nedeniyle davalı kurumun, davacı taraftan isteyebileceği bedelin duraksamasız belirlenmesi noktasında, Dairemizin 05.04.2018 tarihli ve 2016/13724 E. – 2018/3537 K. sayılı bozma ilamında da belirtildiği üzere, davacının kaçak elektrik kullandığı, hesaplamanın, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği hükümleri ve 622 sayılı Kurul Kararına göre yapılması gerektiği dikkate alınarak, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli ek rapor alınarak, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, bozma gerekleri yerine getirilmeksizin, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-) Kabule göre de; “Taraflardan yalnız birinin temyizi halinde, Yargıtay, hükmü temyiz edenin aleyhine bozamaz. (Aleyhe bozma yasağı). Bundan başka,taraflardan yalnız birinin hükmü temyiz etmesi halinde, Yargıtay’ın (temyiz eden tarafın lehine olarak) verdiği bozma kararına uyan yerel mahkeme de artık, temyiz eden tarafın, önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm veremez. Buna da “aleyhe hüküm verme yasağı” denir. Taraflardan yalnız birinin temyizi üzerine verilen bozma kararına uyan mahkemenin temyiz eden tarafın, önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm vermemesi ilkesi, usule ilişkin kazanılmış hak müessesesi ile de yakından ilgilidir.” (Prof.Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt; 5, 2001, s; 4732 -4737)
Somut uyuşmazlıkta; mahkemece, ilk kararda, davacının davalı kuruma 7.636,47 TL’den borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, anılan karar sadece davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ve yukarıda anılan nedenlerle bozulmuştur. Bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde ise, davacının davalıya 9.915,08 TL’den borçlu olmadığının tespitine yönelik hüküm tesis edilmiş olup, davalı aleyhine verilen bu karar ile davalının kazanılmış hakkı ihlal edilmiştir.
O halde; mahkemenin, davalı yararına kazanılmış hakkı ihlal ederek, aleyhe hüküm verme yasağına aykırı olacak şekilde karar vermiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nın 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA….” kararı verilerek dosya Mahkememize gönderilmiş ve Mahkememizin 2020/351 esas sırasına kaydedilmiştir.
Mahkememizin 03/12/2020 tarihli duruşmasında; “Mahkememizce usul ve yasaya uygun görülen Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’ nin 17/02/2020 tarih, 2019/5281 esas, 2020/1350 karar sayılı bozma ilamına uyulmasına” karar verilmiş, aynı tarihli duruşmanın (2) numaralı ara kararı ile; “…Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda dosyanın önceki bilirkişi heyetine tevdii edilerek tarafların beyan ve dilekçeleri, dosyadaki deliller ve belgeler ile Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nin 17/02/2020 tarih, 2019/5281 Esas ve 2020/1350 Karar sayılı bozma ilamı nazara alınarak özellikle davalı kurumun, davacı taraftan isteyebileceği bedelin belirlenmesi hususunda ek rapor düzenlenmesinin istenilmesine” karar verilmiş ve bu doğrultuda Elektrik Mühendisleri …, … ve Prof. Dr. … tarafından tanzim edilen 25/05/2021 teslim tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda özetle; Davacı şirketin 12.970,37-TL menfi tespit talebinin olabileceği, davacı şirketin yapmış olduğu ödeme doğrultusunda dava tarihine kadar 457, 88-TL (fazladan yapılan ödeme) + 22.85-TL (dava tarihine kadar işlemiş faiz)=480,73 TL talebinin olabileceği görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizin 14/10/2021 tarihli duruşmasının (1) numaralı ara kararı ile; “davalı vekilinin bilirkişi raporuna yönelik itirazlarının değerlendirilmesi ve itirazlarını karşılayacak mahiyette ek rapor tanzimi için dosyanın önceki bilirkişi heyetine tevdiine” karar verilmiş ve bu doğrultuda alınan 26/01/2022 tarihli bilirkişi heyeti 2.Ek raporunda özetle; davada sayaca kasıtlı müdahale söz konusu olduğundan davalı kurum uygulamasının mevzuata (EPDK 622 Sayılı Kurul Kararı) uygun olmadığını, 25.05.2021 tarihli raporlarındaki kanaatlerinin aynen devam ettiği görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Bilirkişi raporları Mahkememizce dosya kapsamına uygun, teknik anlamda yeterli ve denetime elverişli bulunarak hükme esas alınmıştır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamında göre; taraflar arasında 10/10/2012 tarihli elektrik abone sözleşmesinin akdedildiği, davacının abonelik sözleşmesini yaptığı sırada dava konusu iş yerinde bulunan 3813516 numaralı sayaca 2009 tarihinde gövde kapağı açılmak suretiyle müdahale edildiğinin, davalı şirket görevlilerince 06/03/2014 tarihinde yapılan kontrol sırasında anlaşıldığı buna istinaden tutanak düzenlendiği, yine bu tutanağa istinaden davacı adına 13.596,15-TL kaçak elektrik bedeli tahakkuk ettirildiği, bu bedel için taksitlendirme yapıldığı, davacının 2.278,01-TL’lik ilk taksidi ödediği, 06/08/2014 tarihli kontrol sırasında arızalı olduğu anlaşılan sayacın söküldüğü, yerine yeni bir sayaç takıldığı, sökülen sayacın laboratuar incelemesinden yaklaşık olarak %50,42 ve %58,89 oranında eksik kayıt yaptığının tespit edildiği, yapılan keşif, dinlenen davacı ve tutanak tanıkları, alınan raporlar ve tüm dosya kapsamına göre, kaçak elektrik tespit tutanağına konu sökülen ve eksik kayıt yaptığı tespit edilen sayacın gövdesine 2009 yılında müdahale edildiğinin, davacının ise dava konusu iş yerini 2012 yılı Ağustos ayında kiraladığının ve abonelik sözleşmesini 10/10/2012 yılında yaptığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce Yargıtay Bozma ilamı doğrultusunda alınan, teknik anlamda yeterli ve denetime elverişli görülerek hükme esas alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere; davacı şirketin 12.970,37-TL menfi tespit talebinin olabileceği, davacı şirketin yapmış olduğu ödeme doğrultusunda dava tarihine kadar 457, 88-TL (fazladan yapılan ödeme) + 22.85-TL (dava tarihine kadar işlemiş faiz)=480,73 TL talebinin olabileceği kanaatine Mahkememizce de varılmışsa da, Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 17/02/2020 tarih, 2019/5281 Esas ve 2020/1350 Karar sayılı ilamında da açıkça belirtildiği üzere ”Aleyhe bozma yasağı”, ”Usuli kazanılmış hak” ilkeleri ve Mahkememizce daha önce verilen kararları sadece davalı vekilinin temyiz ettiği hususları nazara alınarak Mahkememizce davacının istirdat talebinin reddine, davacının menfi tespit isteminin ise kısmen kabulü ile; davacının davalıya 7.636,47-TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine, Davacının 30/05/2014 tarihli protokolün iptaline ilişkin talebinin kabulü ile, ilgili protokolün iptaline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Zira Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 17/02/2020 tarih, 2019/5281 Esas ve 2020/1350 Karar sayılı ilamında da açıkça belirtildiği üzere ”Aleyhe bozma yasağı”, ”Usuli kazanılmış hak” ilkesi ve Mahkememizce daha önce verilen kararları sadece davalı vekilinin temyiz ettiği hususları nazara alındığında davacının sorumlu olduğu tutar 5.932,08-TL olarak Mahkememizce kabul edilmiştir. Davacı taksitlendirme protokolü çerçevesinde ödenen 2.278,01-TL’nin, davacının sorumlu olduğu 5.932,08-TL den düşük olduğu anlaşıldığından istirdat talebi Mahkememizce yerinde görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Davacının istirdat talebinin REDDİNE,
2-Davacının menfi tespit isteminin ise KISMEN KABULÜ İLE; davacının davalıya 7.636,47-TL borçlu olmadığının TESPİTİNE, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Davacının 30/05/2014 tarihli protokolün iptaline ilişkin talebinin KABULÜ İLE, ilgili protokolün İPTALİNE,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 521,64-TL nispi karar ve ilam harcından başlangıçta yatırılan 231,75-TL peşin harcın mahsubu ile, bakiye 289,89-TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yatırılan 231,75-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacının kendisini bir vekil aracılığı ile temsil ettirdiği anlaşılmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap olunan 5.100,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalının kendisini bir vekil aracılığı ile temsil ettirdiği anlaşılmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap olunan 5.100,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 25,20-TL başvuru harcı, 195,40-TL keşif harcı, 4.150,00-TL bilirkişi ücreti ve 275,00-TL posta gideri olmak üzere toplam 4.645,60-TL yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre (%56) 2.601,53-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı tarafından yapılan 156,25-TL yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren 68,75-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Davalı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
11-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından geriye kalan kısmının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinde itibaren 15 günlük süre içerisinde Yargıtay’da TEMYİZ kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.31/03/2022

Katip …

Hakim …