Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/343 E. 2021/898 K. 28.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/343 Esas
KARAR NO : 2021/898

DAVA : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
DAVA TARİHİ : 24/05/2006
KARAR TARİHİ : 28/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkili şirket ile davalılardan … Tic. AŞ. arasında mevcut ticari ilişkiye istinaden muhtelif tarihli ve muhtelif bedelli çekleri müvekkillerine verdiğini, ancak söz konusu borca istinaden verilmiş bulunan çeklerin süresinde ödenmediğini, bu nedenle … 11.İcra Müdürlüğü’nün …-…-… Esas sayılı dosyalarından takibe başlandığını, … 6. İcra Müdürlüğünün…-…-… Talimat sayılı dosyalarından hacze gidildiğini, haciz mahallinin boş olduğunun görüldüğünü, borçlunun aciz halinin tutanaklar ile saptandığını, haciz tutanaklarının İİK.105. madde anlamında geçici aciz vesikası niteliğinde olduğunu, akabinde … Tapu Sicil Müdürlüğüne borçlu şirkete ait gayrimenkule rastlanması halinde kayden haczedilmesini teminen tezkere gönderildiğini, … 1. ve 3. Bölge Tapu Sicil Müdürlükleri tarafından borçlu şirket adına gayrimenkul bulunmaması nedeniyle haciz işleminin yapılamadığı yönünde cevap verildiğini, …Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından ise “… 70 Ada 1 Parsel’de kayıtlı olan gayrimenkulün … AŞ. Tarafından … Ltd. Şti’ne satıldığı, daha sonra aynı gayrimenkulün …, … ve …’e satıldığına dair bilgi verilmek suretiyle haciz taleplerinin reddedildiğini, bu nedenle müvekkili şirketin alacağının tahsil edemediğini, dava konusu gayrimenkulün sahte karar defteri ve sahte imzalar ile satıldığını, alım satım işlemlerinin yapıldığı tarihlerde borçlu davalı … AŞ’nin kurucu ortağı ve şirket denetçisi olan .. isimli şahıs, aynı zamanda diğer davalı .. ortağı ve yöneticisi konumunda olduğunu, üstelik … AŞ.’nin ortağı ve yönetim kurulu başkanı …’ın ise eş zamanlı olarak davalı … Ltd. Şti’nin Ankara temsilcisi olduğunu, davalı/borçlu … AŞ.’nin karar defterlerinde dava konusu gayrimenkulün satılmasına yönelik olarak ne Genel Kurulda ne de Yönetim Kurulunda alınmış bir karar bulunmadığını, yasanın şekil, ehliyet ve içerik bakımından aradığı koşulları içermeyen hukuki işlemin mutlak olarak geçersiz olduğunu, dolayısıyla da hiç bir hukuki sonuç doğurmayan böyle bir işlemin hüküm ifade etmeyeceğini, dava konusu satış işleminin ehliyetsiz, sahte belgelerle hukuk nezdinde kendilerini yetkili gösteren kişiler tarafından gerçekleştirildiğini, bu nedenle Borçlar Kanunun 19-20 madde delaletiyle yapılan satış işleminin mutlak butlanla batıl olduğunu, sahte belgeler ile yapılan satış işlemi nedeniyle müvekkili şirketin alacaklarını tahsil edemediğinden zarar gördüğünü, bu nedenle 30.12.2004 tarihli satış işleminin mutlak butlanla batıl olduğuna ve herhangi bir hukuki sonuç doğurmadığına ilişkin karar verilmesini ettiklerini, diğer taraftan anılan tasarrufun borçlu muvazaası sebebiyle de iptale tabi olduğunu, müvekkili şirkete borçlu bulunan … Tic. AŞ. ile … Tic. Ltd. Şti. arasında yapılan 30.12.2004 tarihli satış tasarrufunun İİK. M. 277 ve devamı mucibince iptaline karar verilmesini talep ettiklerini, satış işleminin taraflarını teşkil eden her iki şirket arasında organik bağ bulunduğunu, şirket yetkililerinin aynı kişi olduğunu, … AŞ. ‘nin ortağı ve yönetim kurulu başkanı …’ın eş zamanlı olarak davalı … Ltd. Şti. ‘nin Ankara temsilcisi olduğunu, tasarrufun iptali taleplerine mesnet teşkil etmek üzere İİK. M.280’de özel haller düzenlendiğini, tapuda kayıtlı taşınmaza alıcı olan bir şirketin, satış tarihindeki koşullarda borçlunun ödeme gücünü kaybettiğini bilebilecek hayat deneyimine sahip olduğunun kabulü gerekeceğini, dava konusu olayda gayrimenkulü devralan şirket ile devreden şirket yetkilileri arasındaki ilişki ve satış işleminin yapılabilmesini temin için başvurulan hileli yolların ortaya konulduğunu, iki şirket yetkililerinin aynı olması nedeniyle damalılardan … borçlu …’ nin tüm borçlarını ve bu borçlarını ödemediğini, temerrüde düştüğünü bilmesinin muhakkak olduğunu, bu itibarla davalı borçlu … AŞ. ile diğer davalı … alacaklılardan mal kaçırma kastına yönelik olarak bu işlemi yaptıklarını, satılan gayrimenkulün sıradan bir gayrimenkul olmayıp, bulunduğu yerde bilinen, değerli bir gayrimenkul olduğunu, davalı … bu gayrimenkulü üçüncü şahsa devretmesindeki amacının kanuna karsı hile olduğunu, gerek … ‘nin gerekse … arasında mevcut organik bağ nedeniyle tapuda … malik olarak gözükmesinin alacaklılardan mal kaçırma amacının sağlanması için engel teşkil edeceğinden, gayrimenkulün muvazaalı olarak 3. şahıslara satılması ile bu engelin aşılmaya çalışıldığını, bu nedenle diğer davalıların da bu amaca hizmet etmek için gayrimenkulün alıcısı olduklarının aşikâr olduğunu, davalıların iyi niyetli 3. şahıs konumunda olmadıklarını, bu deliller çerçevesinde gerek … ve gerekse …’lerin silsile halinde alacaklılardan mal kaçırma iradesine ortak oldukları ve bu şekilde alacaklı müvekkili şirketi zarara uğrattıkları için İcra İflas Kanunu mucibince yapılan satış işlemlerinin iptaline ve gayrimenkul mülkiyetinin davalılardan … adına tescil edilmesine karar verilmesini ettiklerini, bu nedenlerle dava dilekçesindeki gerek butlan sebebiyle, gerekse muvazaa sebebiyle yapılan satış işleminin iptali ile gayrimenkul mülkiyetinin davalılardan … AŞ. adına tesciline, davalılardan …’lerin iyi niyetli oldukları düşünülse dahi bu kez de söz konusu taşınmazın ikinci kez el değiştirmesi de dikkate alınarak iptal davasının İİK.283/2 maddesi gereği diğer davalı …Tic. Ltd. Şti’nin elinden çıkarmış olduğu gayrimenkulün yerine geçen “reel değere taalluk eden miktar üzerinden ve alacağımız nispetinde nakden tazminata hükmedilmesini, sonuç olarak davalılardan … AŞ. tarafından alacaklılardan mal kaçırmak kastıyla ve sahte belgelere dayalı olarak yapılmış olan satış işleminin öncelikle mutlak butlan nedeni ile iptaline, mutlak butlan taleplerinin kabul görmediği takdirde bu kez, yapılan satış işleminin alacaklılardan mal kaçırma kastına yönelik olarak muvazaalı yapılmış olması nedeniyle İİK.277. madde ve devamı maddeleri mucibince iptaline, son malik konumundaki davalılar …, …, … ve …’in iyi niyetli olabileceklerinin kabulü halinde iptal davasının İİK.283/2 maddesi gereği diğer davalı … San. İnş. ve Tic. Ltd. Şti’nin elinden çıkarmış olduğu gayrimenkulün reel değerinin … 11.İcra Müdürlüğü’nün …-…-… Esas sayılı dosyalarındaki alacakları nispetinde (Asıl alacak, faiz ve tüm fer’iler dâhil) nakden tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı İflas İdaresi vekili sunmuş olduğu 18.02.2011 havale tarihli dilekçesinde özetle; müflis … Tic. A.Ş.’nin halen sürmekte olan iflâs tasfiyesi kapsamında 11.02.2011 tarihinde yapılan olağanüstü alacaklılar top­lantısında, derdest olan tasarrufun iptali davasının iflâs idaresi tara­fından takip edilmesine karar verildiğini, aynı toplantıda derdest tasarrufun iptali davasının takip edilmesi için bir avukata vekâlet verilmesinin kararlaştırıldığını, öncelikle mahkemede görülmekte olan tasarrufun iptali davası der­destken davalılardan …Tic. A.Ş iflâs ettiğinden, müflisin iflâs masasına giren ve girecek mal ve haklar üzerinde tasarruf yetkisi kalmadığını, İİK m. 191/ l maddesinin “Borçlunun iflâs açıldıktan sonra masaya ait mallar üzerinde her türlü tasarrufu alacaklılara karşı hükümsüzdür”. Şeklinde olduğunu, müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi ve masaya giren mallara yönelik dava takip yetki­si sınırlanarak, masanın kanunî temsilcisi olan iflâs idaresine geçtiğini, derdest tasarrufun iptali davasının eski davacısı …Tic A.Ş’nin de dava takip yetkisi sona ermiş olup, davacı tarafta dava takip yetkisinin borçlunun iflasıyla iflâs idaresine geçtiğini, İİY: nın 193. maddesine göre iflâsın açılmasıyla borçlu aleyhinde haciz yoluyla yapılan takipler duracağı ve iflâs kararının kesinleşmesi ile bu takipler düşeceğinden, eski davacının iptal davasının dayanağı olan icra takibinin de düştüğünü, derdest iptal davasında dava takip yetkisi kalmayan eski davacının alacağını, … İflas (21.icra) Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasına kaydettirmekte muhtar olup, bundan sonra ancak bir iflâs alacağına sahip olarak masa malvarlığından yapılacak paylaştırmaya katılabileceğini, İİK. nın 187. maddesinde yer alan, “201 inci madde ile 277 den 284 üncüye kadar olan maddeler mucibince iptal davasına mevzu olabilecek bütün şeylerin masaya intikali için iflâs idaresi lâzım gelen davaları açar” hükmü gereğince derdest iptal davasında dava takip yetkisini iflâs idaresinin kullanacağını, derdest iptal davasının eski davacısının dava takip yetkisi kalmadığından, dava İİK. M. 277/1,2 uyarınca iflâs idaresince yürüteceğini, bu nedenlerle iflastaki iptal davasında davacı iflâs idaresi olduğundan ve icra takibi düşmüş bulunan, derdest iptal davasının eski davacısının dava takip yetkisi sona erdi­ğinden, iflâs idaresinin davacı olarak duruşmalara kabulüne, müflis …tic. A.Ş. ile davalı … Tic. A.Ş. ve diğer davalılar …, …, … ve … arasında dava konusu taşınmazla il­gili olarak yapılan tasarrufun iptaline, iptale tâbi tasarruf işlemi konusu taşınmazın davalılarca bir başka kişiye dev­rinin önlenmesi için, İİY. Nın 281/2. maddesi gereğince teminatsız ihtiyaten haczine, dava konusu taşınmazın iflâs idaresince paraya çevrilerek satım bedelinin iflâs alacaklıları arasında paylaştırılabilmesi için, iflâs masasına girmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalılar …, …, … ve … vekili yanıt dilekçesinde özetle; açılan davanın iki ayrı konuda iki davanın birlikte açılmış hali olduğunu, davalardan birincisinde davacının; davalılardan … Tic. A.Ş.nin alacaklılardan mal kaçırmak kastıyla ve sahte belgelere dayalı olarak … Tic. Ltd. Şti ile yapmış olduğu satış işleminin öncelikle mutlak butlan sebebiyle iptaline yönelik olduğunu, bu davanın danışıklı tasarrufun iptali veya mutlak butlanla yokluk nedeniyle işlemin iptaline yönelik olduğundan gayrimenkulün aynına yönelik bir dava olduğunu, gayrimenkulün aynına yönelik davaların HUMK.13.maddesine göre gayrimenkulün bulunduğu yerde görülmesi gerektiğini, bu durumda İstanbul Mahkemelerinin yetkisinin bulunmadığını, davaya bakma görevinin Ankara Mahkemelerine ait olduğunu, davalardan ikincisinin ise …Tic. Ltd. Şti. ile dava dilekçesine göre 3, 4, 5 ve 6 sırada bulunan müvekkilleri aleyhindeki davanın İİK.277 vd. maddelerin devamı şeklinde talep edilen tasarrufun iptal davası olduğunu, şahsi dava olarak görülecek olan bu dava da yetkinin HUMK. 9 ve müteakip maddelerine göre belirlendiğini, bu durumda müvekkillerinin tamamının adreslerinin …’da bulunması, davaya konu ticari işin …’da gerçekleşmesi, İcra dosyasında taraf olmamaları nedeniyle İstanbul Mahkemelerinin yetkili olmadığını, bu nedenle yargılamanın … Mahkemelerinde yapılması gerektiğinden davanın yetki yönünden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, esasa ilişkin ise müvekkillerinin boya fabrikası olan ve toptan boya satışı yapan tacir olduğunu, aile şirketi ve kardeş olmaları nedeniyle yapmış oldukları ticaretten elde ettikleri kazançları da genelde beraberce yeni yatırımlara yönlendirdiklerini, boya ticareti yanında, genel de kazançlarını gayrimenkul alımına yatırdıklarını, davaya konu gayrimenkulü yatırım amacı ile satın aldıklarını, müvekkillerinden …’in abi konumunda olup tüm işleri organize eden kişi olduğunu, … Gazetesinin satılık arsa başlıklı sütun altında verilen satış ilanı üzerine verilen … no.lu telefonu aradığında karşısına …Ltd. Şti. yetkilisi adının …olduğunu sonradan öğrendikleri emlakçinin çıktığını, emlakcı ile yaptıkları görüşmelerden sonra kendisine yer gösterildiğini, yerin beğenilmesi sonucunda yapılan sıkı pazarlık ile gayrimenkulün 1.550.000,00 YTL’ye (Bir trilyon beş yüz elli milyar Türk lirası) satın alındığını, bu paranın 790.000,00, 00.YTL’si … Bankası … Şb. den … hesabına havale yapıldığını, bakiyesi tapu işlemlerinden önce … Finans Müdürü …’a teslim edildiğini, daha sonra tapu tescil işlemleri yapıldığını, nakit ödemenin … Bankası … Şubesinden çekilen kredi ile ödendiğini, tapuda belirtilen miktarın Belediye Emlak Müdürlüğünün 2006 yılı Emlak Vergisi beyanlarına göre hesaplanarak belirlenen miktar olduğunu, müvekkilinin bu işlemi tüm Türkiye’de vatandaşların yaptığı şekilde yaptığını, muvazaalı bir satış yapılmış olsa daha yüksek bir bedel gösterilerek şüpheye mahal bırakılmayacağını, müvekkillerinin bu gayrimenkulün alımı nedeniyle … Tic. Ltd. Şti.nin yetkilisi ile telefonla görüştüğünü, daha önceden bu şirket ve yetkililerini tanımadıkları gibi ticari bir işlerinin olmadığını, bu şahısları tanımadığını, gayrimenkulün fiyat pazarlığında telefonla görüştüğünü, tapudaki işlemlerini de avukatları vasıtasıyla yaptığını, gayrimenkulünü aldıkları şirketi hiçbir şekilde tanımadıklarından dolayı, ticari yaşamlarını, aciz halinde veya iflas durumunda olduklarını bilme durumları olmadığını, müvekkillerinin kötü niyetli olduğunun ispatının davacılara düştüğünü, …Tic. A.Ş ile …Tic. Ltd. Şti.nin yetkililerinin aynı olduğu konusunda bilgileri olmadığını, davacı alacaklının İstanbul firması olduğunu, davalılardan …’ nin … firması olduğunu, yapılan 3 icra takibinden faizsiz alacaklarının 478.841,00.YTL olduğunu, davacının dilekçesinin 7.maddesinde “davalılardan … bir an için iyi niyetli oldukları düşünülse dahi ” şeklinde belirtilen beyanın davacıların kendileri ve müvekkiller yönünden davalarıyla çelişkili olduklarını gösterdiğini, şüphe üzerine davanın açılmaması gerektiğini, açılmış ise reddolunması gerektiğini, davacı şirketin 478.841,00.YTL riskle çalıştığı …’ nin gayrimenkulü 2004 yılında …’a sattığını bilmemeleri ne kadar gerçekse benim müvekkillerimin de…’yi tanımaması, ekonomik durumunu bilmemesi aciz halinde olduğunu bilmemesinin o kadar gerçek olduğunu, müvekkillerinin iyi niyetli olduklarını, gerçek bir gayrimenkul alımı olduğunu, İİK.277-278-279-280-281ve 282. maddeleri esas alınarak açılan bu dava da 279.maddenin son fıkrasına göre müvekkillerinin gayrimenkul alım satımını gazete ilanı ve emlakcı aracılığıyla yaptığından davanın reddi gerektiğini, bu nedenlerle öncelikle davanın yetki nedeni ile reddine, Mahkemenin kabul etmemesi halinde davadan dolayı uğradıkları zarar ve kar kaybı haklarının saklı tutulmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı … Ltd. Şti vekili yanıt dilekçesinde özetle; İ.İ.K. nın 277/1 bendine göre tasarrufun iptali davası ikame edebilmek için davacının elinde kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gerektiğini, davacının elinde böylesi bir aciz belgesi bulunmadığını, dava ikame edilirken dosyaya sunulan haciz zabıtlarının geçici aciz belgesi olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle aciz belgesi bulunmaksızın açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, takip konusu alacağın tasarruf tarihinden sonra doğduğunu, İ.İ.K. nın 278/1 maddesinin “haczin veya aciz vesikası verilmesinin sebebi olan alacaklardan en eskisinin tesis edilmiş olduğu tarihe kadar geriye doğru olan bütün bağışlamalar ve ivazsız tasarruflar batıldır.”şeklinde olduğunu, dava konusu olay değerlendirildiğinde dava konusu gayrimenkulün 30.12.2004 tarihinde borçlu tarafından müvekkiline satıldığını, 17.03.2006 tarihinde ise müvekkilinin başka kişilere sattığını, davaya dayanak yapılan icra dosyaları incelendiğinde alacak nedenleri olarak gösterilen çeklerden en eskisinin keşide tarihinin 15.12.2006 olduğunu, icra takiplerinin borçlusu …Tic. A.Ş. nin tasarruf tarihinin ise 30.12.2004 olduğunu, bu nedenle İİK 278/1 maddesine göre tasarrufun iptalinin mümkün olmadığını, müvekkilinin iyi niyetli olduğunu, …’ nin borçlularını ızrar kastı ile hareket etmediğini, dava dilekçesinde ileri sürülen hususların umumi heyetin denetiminden geçtiğini, umumi heyetin tanzim ettiği sözleşme ve ibraname ile tüm tarafların ibra edildiğini, … nin teminat mektuplarına ve akreditiflerine kefil olması nedeniyle … şirketinin büyük zarar gördüğünü, … zararının daha fazla katlanmaması için … den satın alınan gayrimenkulün üçüncü şahsa satıldığını, 22.12.2003 tarihli karardaki imzaların sahte olduğuna yönelik iddiaları kabul etmediklerini, bahse konu karar alındıktan sonra, karara imza koyan kişilerin … 6. Noterliğinden … yevmiye numarası ile imza sirküleri tanzim ettirdiğini, buna göre kararın altında imzası bulunan tüm ortakların kararın doğru olduğunu teyit ettiklerini, müvekkilimiz bedelini nakden ödemek suretiyle gayrimenkulü satın aldığı ve … ile yapılan sözleşmenin kendisine verdiği haklı nedene dayalı olarak da gayrimenkulü sattığını, dava dilekçesinde ileri sürülen hususların … ile müvekkili arasındaki ihtilafa ilişkin olduğunu, bu durumun müvekkili ile … nin işbirliği içinde borçluları ızrar kastı ile hareket etmediklerini gösterdiğini, davacının … den takiplere konu çek alacağının, gayrimenkulün müvekkiline satıldıktan ve müvekkili şirketin ortaklarının … den ayrıldığı tarihten sonraki bir tarihe ilişkin olduğunu, müvekkilinin gayrimenkulü … den gerçek değerinde satın aldığını ve … ye büyük miktarda kaynak aktardığını, ayrıca … nin kullandığı teminat mektuplarına kefil olduğunu ve kefil olduğu mektupları ödemeye devam ettiğini, bu durumun müvekkilinin …’ nin borçlularını ızrar kastı ile hareket etmediğinin açık göstergelerinden birisi olduğunu, dava dilekçesinde ileri sürülen diğer iddianın savcılık şikâyeti ve tapu iptal davası vs. şikâyet ve davaların işbu tasarrufun iptali davasında değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, dava ve şikâyetlerdeki iddiaların tümünün asılsız olduğunu, tüm bu nedenlerle davacı tarafından açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, İİK’nun 277. ve İzleyen maddeleri hükümlerine dayalı olarak açılmış olup, davalılar arasında yapılan taşınmaz mal temlikine ilişkin tasarrufların iptali istemine ilişkindir.
Hükmün istem bölümünde belirtilen taşınmazın … İlçesi, …Köyü, 70 Ada, 1 Parselde kayıtlı olduğu, borçlu müflis … Tic. AŞ tarafından 30.12.2004 tarihinde 650.000,00 -TL bedel karşılığında davalı … Tic. Ltd. Şti’ne devredildiği, adı geçen davalı şirket tarafından 17.03.2006 tarihinde davalılar …, …, … ve …’e satış ve temlikinin yapıldığı anlaşılmıştır.
… 11. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının … Tic. A.Ş; borçlunun …Tic. A.Ş, takibin 15.12.2005 tarihli 28.059 Euro bedelli, 15.01.2006 keşide tarihli 17.600,00 Eur7o bedelli, 20.01.2006 Keşide tarihli 14.000,00 Euro bedelli, 25.01.2006 Keşide tarihli 17.600,00 Euro bedelli, 30.01.2006 keşide tarihli 14.000,00 Euro bedelli ve 10.02.2006 keşide tarihli 17.600 Euro bedelli çeklere istinaden toplam 174.245 TL asıl alacak ve 6.294,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 180.539,00 TL alacağa ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
… 11. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının …Tic. A.Ş; borçlunun … Tic. A.Ş, takibin 20.02.2006 tarihli 14.000 Euro bedelli, 20.02.2006 keşide tarihli 17.600 Euro bedelli, 30.02.2006 keşide tarihli 14.000,00 Euro bedelli, 10.03.2006 keşide tarihli 17.600 Euro bedelli, 20.03.2006 keşide tarih9li 18.100 Euro bedelli, 20.03.2006 keşide tarihli 14.000,00 Euro bedelli ve 30.03.2006 keşide tarihli 13.900 Euro bedelli toplam 109.200 Euro karşılığı 170.488,00 TSL asıl alacak, 8.524,00 TL çek tazminatı, 1.896,00 TL işlemiş faiz, 511,00 TTL Komisyon olmak üzere toplam 181.419,00 TL alacağa ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
… 11. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının …Tic. A.Ş; borçlunun …Tic. A.Ş, takibin 30.03.2006 keşide tarihli 111,00 TL bedelli çeke istinaden 111.000,00 TL asıl alacak, 5.550,00 TL çek tazminatı, 333,0 TL komisyon olmak üzere toplam 116.883,00 TL alacağa ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık; borcun doğumunun tasarruf tarihinden sonrasına ilişkin olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mahkememizin 2011/12 esas, 2012/115 karar sayılı 17/05/2012 tarihli kararı ile; yapılan yargılama sonucunda tasarrufun 30.12.2004 tarihinde gerçekleştiği, incelenen takip dosyalarına dayanak en eski keşide tarihli kambiyo senedinin 15.12.2005 tarihini taşıdığı, bu nedenle, dava konusu tasarrufun borcun doğumundan önce gerçekleştiği ve bu nedenle davanın yasal koşullarının oluşmadığı sonucuna varılarak reddine, karar verilmiştir.
Mahkememiz kararı Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 19.11.2013 tarihli, 2012/13713 E., 2013/16009 K. Sayılı kararı ile bozulmuştur.
Yargıtay bozma ilamında; “Dava, İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. Tasarrufun iptali davalarında kural olarak, tasarrufun iptal edilebilmesi için borcun doğum tarihinin iptali istenilen tasarruf tarihinden önce olması gerekir. Somut olayda davacının dayandığı … 11. icra müdürlüğünün …-…-… sayılı takip dosyalarında borcun kaynağı olarak en eskisi 15.12.2005 keşide tarihli çekler gösterilmiş olup iptali istenilen tasarruf ise 30.12.2004 tarihli olup buna göre borcun tasarruf tarihinden sonra doğmuş olduğu kabul edilebilir. Ancak uygulamada çeklerin keşide tarihlerinden önceki bir hukuki veya akdi ilişki nedeniyle düzenlendiği de bir vakıadır. Davacı taraf alacaklarının 2002 tarihinen itibaren başlayan ticari ilişkilerinden kaynaklandığını ileri sürerek buna ilişkin fatura, çek vs. gibi bir kısım belgeler ibraz etmiş ancak mahkemece bu konuda yeterli inceleme yapılmamıştır. Bu durumda mahkemece davayı açan … Sistemleri San. ve Tic. A.Ş. ile borçlu … A.Ş.nin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi vasıtası ile inceleme yapılarak aralarındaki ticari ilişkinin ne zaman başladığı, tasarruf tarihi itibariyle borçlu davalının davacı şirkete bir borcu olup olmadığının belirlenmesi, bu inceleme sırasında davacı tarafından ibraz edilen belgelerin de göz önünde tutulması ondan sonra toplanan ve toplanacak olan tüm delillerin birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.” denilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı yerinde görülerek uyulmasına karar verilmiş ve bu doğrultuda inceleme yapılarak bilirkişi raporu alınmıştır.
17.04.2015 tarihli bilirkişi raporunda; davacı …. AŞ’nin 2003 ve 2004 yıllarına ait ibraz edilen muhasebe defterleri üzerinde yapılan incelemeye göre davacı şirket ile müflis borçlu şirket arasındaki ilk ticari işlemin 05.07.2003 tarihinde yapılan muhasebe kaydı ile başladığı, 2003 yılında davacı şirketin müflise borçlandığı, 30.12.2004 tarihinde davacının müflis şirkete 43.257,97 -TL tutarında borçlu olduğu, müflis şirketin belgeleri üzerinde yapılan incelemede bu durumun aksine bir bilgiye rastlanmadığı tespit edilmiştir.
İtirazlar üzerine düzenlenen 17.11.2015 tarihli ek bilirkişi raporunda; 2004 yılında müflis şirket tarafından düzenlenen veya ciro edilen 3 adet çekin davacıya verildiği, 2005 yılına devreden 3 adet çekin her birinin 2005 yılında iade edildiği, davalı …’nin davacıya 173.082,73 -TL borcu oluştuğu, bu 3 çek dışında 2005 yılında 20.04.2005 tarihinden sonrada davalı … çeklerini davacı tarafından tahsil edilemeyerek iade edildiği, 15.11.2005 tarihinde yapılan çek iadesi ile birlikte davacının davalı …’den olan alacağının 351.255,46 -TL’ne ulaştığı, davacının 15.11.2005 tarihli son işlemle alacağına dayanak oluşturan çeklerin düzenlendiği, verdikleri tabloda belirtildiği açıklanmıştır.
Mahkememizin tarih 2014/711 esas 2016/147 karar sayılı, 23/02/2016 tarihli kararı ile; alınan bilirkişi raporlarına göre davacı ile müflis şirket arasındaki ticari ilişki 05.07.2003 tarihinde başlamış olup, 2004 yılında müflis şirket tarafından ciro edilerek davacıya verilen ve ödenmediğinden 2005 yılına devreden 3 çekin iade edilerek kaydının yapıldığı, müflis şirketin 2005 yılında davacıya olan borcunun 173.082,73 -TL olduğu, 2005 yılında 20.04.2005 tarihinden sonra da müflis şirket çeklerinin davacı tarafından tahsil edilemeyerek iade edildiği, son olarak 15.11.2005 tarihli işlemle çek iadesinin yapıldığı ve toplam alacağın 351.255,46 -TL’ne yükseldiği anlaşılmıştır. Buna göre davacı alacaklı şirketle müflis arasındaki son işlem 15.11.2005 tarihinde yapılmıştır. İncelenen takip dosyalarına göre ise, takibe konu çeklerin en eskisinin keşide tarihi 15.12.2005 tarihini taşımaktadır. Takip dosyalarına dayanak alınan çeklerin son işlem tarihi olan 15.11.2005 tarihinden önce ve yeni vadeli olarak düzenlendiğini davacının kanıtlaması gerekmektedir. Davacı taraf ise iptale tabi taşınmaz temlikinin borcun doğumundan sonra yapıldığını kanıtlayamamıştır. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; dava konusu 30.12.2004 tarihli tasarruf işleminin borcun doğumundan sonra yapıldığı iddiası kanıtlanamadığından koşulları oluşmayan davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen 23/02/2016 tarih 2014/711 esas 2016/147 karar sayılı kararı davacı tarafça temyiz edilmiş, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 10/04/2018 tarih ve 2016/9835 esas 2018/3975 karar sayılı ilamıyla bozulmuştur.
Yargıtay bozma ilamında; “Mahkemece, dairemiz bozma kararı gereğince bilirkişi raporu alınmış isede alınan rapor gerekli inceleme ve araştırmayı içermediği gibi istenilen bilgiler konusunda yeterli açıklığa sahip değildir. Asıl üzerinde durulması gereken husus, alacaklı ile borçlu arasındaki ticari alışveriş gereği, alacaklı tarafından borçluya satılan mallara ilişkin olarak ne zaman ve nasıl bir ödemenin yapıldığı, alınan raporda borçlunun verdiği çeklerin iade edildiği belirtildiğinden iade edilen çeklerin hangi satışa ilişkin olduğu, takip konusu çeklerin iade edilen çeklerin yerine verilip verilmediği, verilmiş ise hangi tarihli satış ve çeke ilişkin olarak verildiğinin tesbitidir. Yapılacak iş, konusunda uzman bir muhasebeci bilirkişiden, belirtilen hususların tesbiti için alacaklı ve borçlunun ticari defterleri üzerinde yeniden inceleme yapılarak alınacak raporun sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan, yetersiz inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Kabule göre ise, tasarrufun iptali davalarının görülmesi için gerekli olan borcun, iptali istenilen tasarruftan önce doğması gerektiği koşulu gerçekleşmediği gerekçesi ile dava red edildiğine göre karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2 maddesi gereğince maktu vekalet ücretine hükedilmesi gerekirken yazılı şekilde nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetli değildir. Yukarda açıklanan nedenlerle davacı Müflis … Tic.A.Ş. iflas idaresi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına,”denilmektedir.
Mahkememizin 01/12/2020 tarihli celsede yargıtay bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
03/09/2021 tarihli bilirkişi raporunda; 120.01.034 Kodlu muavin defter dökümüne göre; taraflar arasındaki ticari ilişkinin 05.07.2003 tarihinde müflis şirkete 223.127.362 TL (223,13 TL) alacak kaydedilen işlemle başladığı,120.01.177 Kodlu muavin defter dökümüne göre; müflis şirket adına en son 17.12.2004 tarih, 610637 sayılı ve 154.975.536 TL (154,97 TL) tutarlı faturanın düzenlendiği, müflis şirketin anılan tarihteki borç bakiyesinin 115.493.740.289 TL (115.493,74 TL) olduğu, borca karşılık 28.12.2004 tarihinde 72.240.765.062 TL (72.240,76TL) tutarında ileri vadeli çeklerle tahsilât yapıldığı, müflis şirket borç bakiyesinin anılan tarih itibariyle 43.252.975.227 TL’ye (43.252,97 TL) gerilediği, borç bakiyesinin 31.12.2004 tarihinde 120.02.005 kodlu hesaptaki müflis şirket cari hesabına aktarılarak hesap bakiyesinin kapatıldığı, 120.02.005 Kodlu muavin defter dökümüne göre; müflis şirketin 30.09.2004 tarihi itibariyle 103.153.143.626 TL (103.153,14 TL) olan borcuna karşılık, 30.09.2004 tarihinde alınan ileri vadeli çeklerle borç bakiyesinin kapatıldığı, 31.12.2004 tarihinde “120.01.177 hesap virmanı” nedeniyle müflis şirket hesabına 43.252.975.227 TL (43.252,97 TL) borç kaydedildiği, müflis şirket alacağının 26.676.600.173 TL’ye (26.676,60 TL) gerilediği, alacak bakiyesinin 31.12.2004 tarihinde 329.02.005 kodda izlenen müflis şirket hesabına aktarıldığı, Müflis şirketin, 30.09.2004 ve 28.12.2004 tarihleri itibariyle doğan cari hesap borçlarına karşılık aynı tarihlerde vermiş olduğu 30.01.2005 ve 20.04.2005 vadeli çekler nedeniyle 31.12.2004 tarihi itibariyle 26.676,60 TL alacaklı duruma geçtiği, müflis şirketçe verilen ileri vadeli çeklerin ödenmediği, ödenmeyen çek bedellerinin müflis şirkete borç kaydedilmesinin gerektiği, bu durumda müflis şirketin 146.406,10 TL borçlu olacağı, Bahsi geçen çeklerin birkaç kez ötelendiği, takibe konu edilen çeklerin de bu öteleme işlemleri nedeniyle alındığının iddia edildiği, İddianın dayanağı olarak sunulan Excel formatındaki çek listelerine göre; takibe konu edilen çeklerin birkaç kez yapılan öteleme işlemleri sonunda alındığı, ödenmediği, Çek listelerinin delil olma niteliği taşıyıp taşımadığı hususunun hukuki değerlendirmeye muhtaç olduğu, …’un 2005-2006 yıllarına ait ticari defterleri ve müflis şirketin 2005-2006 yıllarına ait muavin defter dökümleri ile “Çek Alım” veya “Çek İadesi” nedeniyle düzenlenmiş dekont veya başkaca belgenin sunulmadığı, bu nedenle tasarruf tarihinden önce verilen ve ödenmeyen ileri vadeli çeklerin ötelenmesi amacıyla verilen çekler ile takibe konu edilen çeklerin 2005-2006 yıllarına ait ticari defterlere yansıtılıp yansıtılmadığı hususuna yönelik olarak herhangi bir tespitin yapılamadığı belirtilmiştir.
Dava İİK’nun 277 ve devamı maddeleri kapsamında tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan hususlar; taraflar arasındaki ticari ilişkinin ne zaman başladığı, iptali talep edilen 30/12/2004 tasarruf tarihi itibariyle borçlunun davacıya bir borcu olup olmadığı, alacaklı ile borçlu arasındaki ticari alışveriş gereği, alacaklı tarafından borçluya satılan mallara ilişkin olarak ne zaman ve nasıl bir ödemenin yapıldığı, borçlu tarafından davacıya verildiği ve iade edildiği belirtilen çeklerin hangi satışa ilişkin olduğu, takip konusu çeklerin iade edilen çeklerin yerine verilip verilmediği, verilmiş ise hangi tarihli satış ve çeke ilişkin olarak verildiği, davalılar …, …, … ve …’in kötü niyetli olup olmadıkları, 30/04/2022 tarihli tasarrufun iptali koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
Tasarrufun iptali davasının amacı; borçlunun haciz veya iflastan önce yapmış olduğu ve aslında geçerli olan tasarruf işlemleri ile; malvarlığından uzaklaştırdığı mallardan; bunlar sanki borçluya aitmiş gibi alacaklıların tatmin edilmesini sağlamaktır. İptale tabi tasarruflar, İİK’nun 278, 279, 280 maddelerinde düzenlenmiştir. İİK’nun 278 maddesine göre; borçlunun son iki yıl içerisinde yaptığı tüm bağışlamalardan, ivazsız tasarruflardan ve kanunun bağışlama hükmünde kabul ettiği, yakın hısımlar arası, ivaz olarak çok aşağı fiyat kabul edilen tasarruflardan, davacının alacağının doğumundan sonra ve hacizden, acizden veya iflasın açılmasından geriye doğru iki yıl içerisinde yapılmış olanlar iptale tabidir. Bundan daha eski tasarruflar iptale tabi değildir. İİK’nun 279 maddesinde ise borçlunun aciz halinde iken yaptığı tasarruflar düzenlenmiştir. Buna göre; borçlunun teminat göstermeyi daha önce taahhüt ettiği haller hariç olmak üzere; aciz halinde bulunan borçlunun son bir yıl içerisinde mevcut bir borcu temin için yaptığı verdiği rehin ve ipotekler, son bir yıl içerisinde paradan veya olağan ödeme araçlarından başka biri ile yaptığı ödemeler, son bir yıl içerisinde kişisel borçların kuvvetlendirilmesi için taşınmazların tapu siciline verdirmiş olduğu şerhler iptale tabidir. İİK’nun 279/son fıkrasına göre; lehine tasarrufta bulunulan üçüncü kişi borçlunun aciz halinde olduğunu bilmediğini ispatla yükümlüdür. Bir yıllık süre hacizden, acizden veya iflasın açılmasından itibaren geriye doğru hesaplanır. Ayrıca davacı alacağının tasarrufun yapılmasından önce doğmuş olması gerekir. İİK’nun 280 maddesi ise hileli tasarruflara ilişkin düzenleme içermektedir. Buna göre malvarlığı borçlarına yetmeyen borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastı ile yaptığı tasarruflar iptale tabidir. Burada ispat yükü davacıda olup, davacı, lehine tasarruf yapılan üçüncü kişinin borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastını bildiğini veya bilmesi gerektiğini ispat etmek zorundadır. Aksi halde tasarrufun iptali davası dinlenmez. İİK’nun 280 maddesine dayalı dava, hileli işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıllık hak düşürücü süre içerisinde takip yapılmış ise, tasarruf tarihinden itibaren beş yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılabilir. Bu halde de davacı alacağının tasarruf tarihinden önce doğmuş olması şarttır.
Tasarrufun iptalinin talep edilebileceği hallerin tamamı için ön koşul, davacı alacağının tasarrufun gerçekleştiği tarihten önce doğmasıdır. Bu nedenle tasarrufun iptaline dair diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilebilmesi için öncelikle, alacağın; iptali talep edilen tasarruftan önce doğup doğmadığının tespiti gerekmektedir.
İptali talep edilen tasarrufa konu taşınmaz; … ili … İlçesi, … Köyü, 70 ada 1 parsel sayılı taşınmaz olup, celbedilerek incelenen tapu kayıtlarından ve dosya kapsamından, taşınmazın borçlu … şirketi tarafından 29/12/2003 tarihinde 850.000.000,000,00-TL bedelle satın alındığı, aynı taşınmazın 30/12/2004 tarihinde 650.000.000.000,00-TL bedelle davalı … Şirketi’ne satıldığı, 17/03/2006 tarihinde ise 1.640.000,00-YTL bedelle davalılar …, …, … ve …’e satıldığı tespit edilmiştir.
Davacı Winkhous şirketi tarafından; borçlu … şirketi aleyhine taraflar arasındaki ticari ilişkiye istinaden verildiği iddia olunan çeklere dayalı olarak … 11. İcra Müdürlüğünün …, …, … esas sayılı kambiyo takipleri başlatılmıştır. Her üç takibe dayanak çekler; 15/12/2005 tarihli 28.059,00-Euro bedelli, 15/01/2006 keşide tarihli 17.600,00-Euro bedelli, 20/01/2006 keşide tarihli 14.000,00-Euro bedelli, 25/01/2006 keşide tarihli 17.600,00-Euro bedelli, 30/01/2006 keşide tarihli 14.000,00 Euro bedelli, 10/02/2006 keşide tarihli 17.600-Euro bedelli, 20/02/2006 tarihli 14.000,00-Euro bedelli, 20/02/2006 keşide tarihli 17.600-Euro bedelli, 30/02/2006 keşide tarihli 14.000,00-Euro bedelli, 10/03/2006 keşide tarihli 17.600-Euro bedelli, 20/03/2006 keşide tarihli 18.100,00-Euro bedelli, 20/03/2006 keşide tarihli 14.000,00-Euro bedelli, 30/03/2006 keşide tarihli 13.900,00-Euro bedelli, 30/03/2006 keşide tarihli 111.000,00-TL bedelli çeklerdir.
Takip konusu çeklerin tamamının keşide tarihleri iptali talep edilen tasarruf tarihi olan 30/12/2004 tarihinden sonra olmakla birlikte, burada ifa yerine edim(ifa ikamesi) değil, ifa amacıyla edim söz konusudur. İfa amacıyla edim, borçlanılan edim ifa edilmeden alacaklının ekonomik açıdan geçici olarak tatminini ifade eder. İfa amacıyla edimde, ifa edilen edim ilk borçlanılan edim olmayıp, ifa amacıyla yapılan başka bir edimdir. Alacaklı ifa amacıyla edimi kabul ederek, yerine getirilen edimi paraya çevrimek suretiyle elde ettiği veya tahsil etttiği parayı asıl borçlanılan edime mahsup etmektedir. Başka ifade ile ifa amacıyla yapılan edimde, ifa yerine edimde olduğu gibi asıl borç sona ermez. Asıl borç; ancak ifa amacıyla yerine getirilen edimin paraya çevrilmesi ve alacaklının tatmin edilmesiyle sona erer. İfa amacıyla edimin en tipik örneği para borcunun ifası için alacaklıya çek veya bono verilmesidir(bkz. Eren, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 8. Bası, Beta Yayınevi, İstanbul 2003, s.879 vd). Somut olayda da; borçlu şirket tarafından davalıya verilen çeklerin keşide tarihleri ilk davacı Winkhous’un alacağının doğduğu tarihler olarak kabul edilemez. Davacı alacağının doğduğu tarih, … şirketinin çek vererek ifasını amaçladığı borcun doğduğu tarihtir. Bu nedenle Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere; iptali talep edilen 30/12/2004 tasarruf tarihi itibariyle borçlunun davacı Winkhous şirketine bir borcu olup olmadığı, alacaklı ile borçlu arasındaki ticari alışveriş gereği, alacaklı tarafından borçluya satılan mallara ilişkin olarak ne zaman ve nasıl bir ödemenin yapıldığı, takip dayanağı çeklerin bu borcun ifası amacıyla verilip verilmediği araştırılmak durumundadır.
Mahkememizce bozma ilamı doğrultusunda alınan bilirkişi raporundaki tespitler aşağıdaki şekildedir:
-Davalı … şirketi ile davacı … arasındaki ticari ilişkinin 2003 yılında başladığı, davalı şirketin davacı şirket ile 2003 yılında olan ticari ilişkisini 120.01.034 kodlu muavin defterde izlediği, bu deftere göre davalının davacıya 31/12/2003 tarihi itibariyle 19.952.090.962,00-TL borçlu olduğu, hu tutarın 2004 yılına devrettiği da davacı Winkhous’a 19.950,09-TL borçlu olduğu ve bakiyenin 2004 yılına devrettiği,
-Davalı şirketin davacı şirket ile 2004 yılında olan ticari ilişkisini 120.01.177 kodlu, 120.02.005 kodlu ve 329.02.005 kodlu muavin defterler üzerinden izlediği,
-… kodlu defterde davacının en son kestiği faturanın 17/12/2004 tarihli 154.975.536,00-TL bedelli fatura olduğu, bu faturanın da davalı aleyhine borç kaydı üzerine, 17/12/2004 tarihi itibariyle davalının davacıya 115.493.740.289,00-TL borçlu göründüğü, davacıya 28/12/2004 tarihinde verilen toplam 72.240.765.062,00-TL bedelli çekler ile davalı borcunun 43.252.975.227,00-TL tutarına düştüğü,
-… kod nolu deftere göre davalının 30/09/2004 tarihi itibariyle davacıya 103.153.143.626,00-TL borçlu göründüğü, aynı tarihte davacıya verilen toplam 103.153.143.626,00-TL bedelli iki adet çekin deftere işlenerek hesabın sıfırlandığı, bu kez 28/12/2004 tarihinde davacıya verilen 69.929.757.400,00-TL çekin kaydedildiği ve davalının bu tutarda alacaklı konuma geçtiği, davalının 31/12/2004 tarihinde … kodlu defterde davacıya olan 43.252.975.227,00-TL borcunu, … kod nolu hesaba virman ettiği ve bu borcunun mahsubu ile davacıdan olan alacağını 26.676.600.173,00-TL’ye düşürdüğü,
-Davalının 005 kodlu muavin defterde davacıdan alacaklı göründüğü 26.676.600.173,00-TL tutarı bu kez aynı tarihte 329.02.005 kodlu muavin deftere virman ettiği,
-Davalının, davacıya verdiği çekleri yukarıda açıklandığı şekilde, nakit ödeme gibi borcuna mahsup etmesi sonucu, tüm muavin defterlerin icmali akabinde hem 30/12/2004 tasarruf tarihi hem de 31/12/2004 hesap kapanış tarihi itibariyle davacıdan 26.676.600.173,00-TL alacaklı göründüğü,
-Davalı tarafından davacıya verilen Euro cinsinden çeklerin TL ye çevrilerek defterlere kaydedildikleri tespit edilmiştir.
Yukarıda da izah edildiği üzere davalı tarafça defterlere kaydedilen bu çekler, borcun ifası amacıyla verilmiş olduklarından( çeklerin ifa yerine verildikleri de ispat olunamadığından), çek bedelleri tahsil edilmediği sürece borç devam eder. Dolayısıyla çeklerin verildikleri tarih itibariyle muhasebesel olarak yapılan mahsup borcun sona erdiği anlamına gelmez.
Davacı tarafça; … 11 İcra Müdürlüğü’nün …,…,… esas sayılı takiplerine konu edilen en erkeni 15/12/2005 keşide tarihli, diğerlerinin tamamı 2006 keşide tarihli toplam 218.059,00-Euro ve 111.000,00-YTL bedelli 14 adet çekin, daha önce davalı tarafından kendilerine verilen ve yukarıda da defterlere ne şekilde kaydedildiğini açıkladığımız çeklerin iade alınması nedeniyle, iade alınan çeklerin yerine verilmiş yeni çekler oldukları, yeni bir ticari ilişkiye dayanmadıkları, çeklerin dayanağı olan ticari ilişki ve alacağın 30/12/2004 tarihinden önce doğduğu iddia olunmuştur.
Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu; davalının davacıya 2004 yılı içerisinde ileri vadeli toplam 160.514,00-Euro bedelli 7 adet çek verdiği, bu çeklerden 66.995,00-Euro bedelli dört adet çekin tahsil edildikleri tespit edilmiştir. Tahsil edilemeyen çekler ise davalının…kodlu muavin defterine 30/09/2004 tarihinde kaydettiği 31/01/2005 vadeli/keşide tarihli, … seri numaralı 33.560,00-Euro bedelli(deftere 62.315.617.520,00-TL olarak kaydedilmiştir), 31/01/2005 vadeli/keşide tarihli, … seri numaralı, 21.993 Euro bedelli(deftere 40.837.526.106,00-TL olarak kaydedilmiştir) iki çek ile 28/12/2004 tarihinde kaydettiği 20/04/2005 vadeli/keşide tarihli, 0303211 seri numaralı, 37.966,00-Euro bedelli(deftere 69.929.575.400,00-TL olarak kaydedilmiştir.) çektir. Çeklerin TL cinsinden toplam tutarı 173.082.719.026,00-TL’dir.
Davacıya 30/12/2004 tasarruf tarihinden önce verilen ileri vadeli bu çeklerin, davalının diğer muavin hesaplarında davacıya olan borcu da dikkate alındığında, tasarruf tarihinden önce doğmuş borcun ifası amacıyla verildikleri tespit ve mahkememizce kabul edilmiştir.
Davacı tarafından; bu çeklerin ödenmemeleri nedeniyle davalıdan yeni çekler alındığı iddia olunmaktadır. Mahkememizce daha önce yaptırılan inceleme sonucu alınan 17/11/2005 teslim tarihli bilirkişi ek raporunda ve 09/09/2021 tarihli kök raporda; bu üç adet çekin 2005 yılında davalıya iade edildikleri ve davacı tarafından sunulan excel tablolarına göre; 20/04/2005 tarihi itibariyle davalının ( TL’den altı sıfırın atılması nedeniyle) davacıya 2004 yılından devir nedeniyle 173.083,72-YTL borçlu olduğu tespit edilmiştir.
Davacı tarafından sunulan excel tablolarına göre; bu üç çek dışında, 20/04/2005 tarihinden sonra, davacı tarafından davalıya iade edilen… vadeli, … seri numaralı 21.993,00-Euro bedelli, 31/05/2005 vadeli, … seri numaralı 33.560,00-Euro bedelli, 15/09/2005 vadeli, … seri numaralı, 14.030,00-Euro bedelli, 15/10/2005 vadeli, … seri numaralı, 14.030,00-Euro bedelli, 15/11/2015 vadeli … seri numaralı, 18.700,00-Euro bedelli beş adet daha bulunduğu bilirkişiler tarafından tespit edilmiştir. Çeklerin toplam bedeli 102.313,00-Euro’dur. Bu beş çekin davacıya 2004 yılında verilen çekler arasında olmadıkları, davacı ile davalı arasında 30/12/2004 tasarruf tarihinden önceki ticari ilişkiye ve alacağa karşılık verildiklerine ilişkin de taraf defter ve kayıtlarında bilgi bulunmadığı tespit edilmiştir.
Davalı … kendi defterlerine göre 30/12/2004 tarihi itibariyle kendi defterlerine göre davalıya 26.676.600.173,00-TL alacaklı görünmektedir. 2004 yılında, tasarruf tarihinden önce doğduğu mahkememizce kabul edilen borcun ifası amacıyla davacıya verilerek tahsil edilemeyen üç adet çekin toplam TL cinsinden bedeli 173.082.719.026,00-TL’dir. Buna göre davacı tasarruf tarihi itibariyle davalıdan 146.406.118.853,00-TL alacaklı görünmektedir. TL’den altı sıfırın atılması nedeniyle bu tutar 146.406,10-YTL olacaktır. Davalı …’nin, 30/12/2004 tasarruf tarihinden önce doğmuş alacağa istinaden aldığını ispat edemediği beş adet çekin toplam bedeli yukarıda belirttiğimiz üzere 102.313,00-Euro’dur. Davacının tasarruf tarihinden önce doğmuş alacağa istinaden aldığı üç adet çek ile tasarruf tarihinden önce doğmuş alacağa istinaden aldığını ispat edemediği beş adet çekin toplam bedeli ise 195.832,00-Euro’dur. Bu tutar, davacının iade aldığı çekler yerine keşide edilerek kendisine verildiğini belirttiği ve … 11 İcra Müdürlüğü’nün …,…,… esas sayılı takiplerine konu edilen 14 adet çekin toplam bedeli olan 218.059,00-Euro ve 111.000,00-YTL’den düşüktür. Kaldı ki davacının 2004 yılında verilen ve tahsil edilemeyen üç adet çekten bakiye alacağının, çeklerin toplam tutarı değil, defter ve kayıtlara göre 146.406,10-YTL olduğu da mahkememizce tespit edilmiştir. Aksini ispat eder kayıt sunulmamıştır. Öte yandan, davacının 102.313,00-Euro bedelli beş adet çeki tasarruf tarihinden önce doğmuş alacağa istinaden aldığını ispat edemediği de mahkememizce kabul edilmiştir.
Yukarıda yapılan tüm saptamalar karşısında; davalının 30/04/2012 tasarruf tarihi itibariyle davalıdan 146.406,10-YTL alacaklı olduğu, bu tutarın tasarruf tarihinden önce doğmuş alacağa istinaden aldığı ve tahsil edilemeyen üç adet çekten bakiye alacak olduğu ve davacının tasarruf tarihinden önce doğmuş alacağın ifası amacıyla aldığı çekler yerine keşide edilerek kendisine verildiğini belirttiği, … 11 İcra Müdürlüğü’nün …,…,… esas sayılı takiplerine konu edilen 14 adet çekin toplam tutarının çok altında olduğu, davacının 102.313,00-Euro bedelli beş adet çeki tasarruf tarihinden önce doğmuş alacağa istinaden aldığını ise ispat edemediği, böylece davacının anılan takiplere konu ettiği çeklerin dayandığı alacağın tasarrufun gerçekleştiği 30/12/2004 tarihinden önce doğduğunu ispat edemediği mahkememizce sabit görülmekle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında; davalı ve takip borçlusu … şirketi’nin … 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/06/2007 tarihli … E- … K. Sayılı kararı ile iflasına karar verildiği ve iflas tasfiye işlemlerinin … 21. İcra Müdürlüğünün… İflas sayılı dosyası üzerinden yürütüldüğü tespit edilmiştir. İİK’nun 277/2 fıkrası uyarınca borçlu şirketin iflas etmiş olması halinde tasarrufun iptali davasında dava açma hakkı kural olarak iflas idaresine aittir. Ancak İİK’nun 245 maddesi uyarınca; iflas idaresinin masa tarafından takibine lüzum görmediği bir iddianın takibi hakkı bunu talep eden alacaklıya iflas idaresi tarafından devrolunur. Devam eden tasarrufun iptali davalarında da takip borçlusu şirketin iflas etmesi halinde, İİK’nun 245 maddesinde düzenlenen istisna mevcut değil ise, diğer değişle iflas idaresi davanın masa tarafından takip edilmeyeceğine dair bir karar alarak, takip hakkını davanın ilk davacısına devretmediği sürece artık davacı sıfatı iflas idaresine geçer. Eldeki iptal davasında da iflas idaresi tarafından davanın masa tarafından neticelendirileceği belirtildiğinden, davacı sıfatının davalı müflis … şirketi devam ettirilerek sonuçlandırılmıştır. Bu durum İİK’nun 226/1 ve 277/2 maddelerine uygun bulunduğundan iflas idaresinin davacı sıfatı kabul edilmiştir.
Her ne kadar İİK’nun 277/1 fıkrası uyarınca borçlu sıfatı müflis şirket iflas idaresine geçmiş ise de; dava tarihi itibariyle şirketin müflis olmadığı, davayı ilk davacının açtığı, bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden ilk davacının da yerine geçen davacı ile birlikte sorumlu tutulması gerektiği anlaşıldığından, yargılama gideri ve vekalet ücretinden hem ilk davacı hem de davacı müflis şirket iflas idaresi birlikte sorumlu tutulmuştur.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 6.464,40 TL harçtan mahsubu ile artan 6.405,10 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalılara verilmesine,
4-HMK 333.maddesi gereğince davacılar tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
5-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar …, …, …, … tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 45,00-TL yargılama giderinin davacılardan alınarak adı geçen davalılara verilmesine,
7-Davalı …Tic. Ltd.Şti tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 984,50 -TL yargılama giderinin davacılardan alınarak adı geçen davalıya verilmesine,
Dair, davacı müflis … iflas idaresi vekilinin, davacı Winkhaus vekilinin, davalı … vekilinin yüzlerine karşı, diğer davalıların yokluğunda tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde mahkememize verilecek dilekçe ile Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 28/12/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

HARÇ BEYANI /
6.464,40 -TL PEŞİN HARÇ
59,30 -TL KARAR HARCI /
6.406,10 -TL TALEP HALİNDE İADE HARÇ

DAVALI … GİDERİ /
884,50 -TL BOZMA ÖNCESİ
100,00-TL POSTA MAS. /
984,50-TL TOPLAM

DAVALI …, …
…, … GİDERİ /
15,00 -TL TEBLİĞLER
30,00 -TL TANIK GİDERİ /
45,00 -TL TOPLAM