Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/328 E. 2021/720 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/328 Esas
KARAR NO : 2021/720

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 03/07/2020
KARAR TARİHİ : 04/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Müvekkili şirkete ait … adresinde 27.02.2018 tarihinde, … tarafından yapılan çalışma esnasında … kablonun hasara uğradığını, söz konusu hasar ile müvekkili şirketin 2.833,33-TL tutarında zararı meydana geldiğini ancak işbu zararın sorumlular tarafından karşılanmadığını, bunun üzerine 4.617,50-TL alacağın tahsili için … 28.İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, borçlu/davalının aleyhindeki bu takibe vekili aracılığıyla haksız olarak yapmış olduğu itiraz neticesinde icra takibinin durduğunu, davalı/borçlunun itirazında haksız ve kötü niyetli olduğunu beyanla … 28.İcra Müdürlüğünün…E. sayılı dosyası ile yapılan takibe karşı davalının itirazının iptaline, takibin takip tarihi itibariyle 4.617,50-TL alacağın üzerinden devamına, % 20’den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına ve temerrüt faizine hükmedilmesine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; davanın öncelikle görev yönünden reddedilmesini talep ettiklerini, dava konusu eylem hizmet kusuru niteliğinde olduğundan görevli mahkemenin idare mahkemeleri olduğunu, yine huzurdaki davanın haksız fiil nedenine dayalı olarak açıldığından, yetkili mahkemenin haksız fiilin vuku bulduğu yer mahkemeleri olduğunu, hasar tarihinden itibaren faiz istenilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkili idarenin 2560 sayılı kanun ile kurulmuş tüzel kişiliği haiz bir kamu kuruluşu olduğunu, aleyhlerine işletilmesi gereken faizin yasal faiz olduğunu, davacının tazminat alacağına avans faizi işletilmesi istemini kabul etmediklerini, hak kaybı oluşmaması açısından zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazları da olduğunu, davacının iddia olunan hasara ilişkin hiçbir ayrıntıdan bahsetmediğini, hasarın nedeni ve müvekkili ile ilgisi hakkında hiçbir açıklamada bulunmadığını ve tespit ve sair ekspertiz raporu ile kanıt niteliğinde sair hiçbir belge tebliğ ettirmediğini, nitekim müvekkilinin yükleniciler ile yapmış oldukları sözleşmelerde yüklenicilerin üçüncü kişilere verebilecekleri zarar ve hasarlardan yüklenicilerin sorumlu olduklarını açıkça belirttiklerini; ancak davacının böyle bir iddiası da bulunmadığı gibi müvekkillerinin de mezkur adreste herhangi bir çalışması da bulunmadığını, tazminat sorumluluğunun doğması için, tazminat talep edilenin, zarara neden olayda kusurunun olması, tazminat talep edilen hasar ile fiili arasında illiyet bağının bulunması gerektiğini, müvekkili idarenin olayda kusurlu olmadığını, zararın idari eylem veya işlemden değil de, zarar görenin veya bir başkasının eyleminden doğması halinde, zararla idari eylem arasındaki illiyet bağının kesildiğini ve zararın idari eyleme ve idare tüzel kişiliğine bağlanması imkanının ortadan kalktığını, idarenin üçüncü şahıslara verilen zarardan sorumlu tutulabilmesinin mümkün olmadığını beyanla öncelikle davanın usule ilişkin dava şartları yönünden incelenerek usulden reddine, davanın esasa ilişkin nedenlerle tümüyle reddine, davanın reddi halinde alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davacının icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama masraflarının ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava; haksız fiilden dolayı oluşan tazminat alacağı talebine dayalı olarak başlatılan icra takibine itirazın iptali ve takibin devamı ile icra-inkar tazminatı tahsili davasıdır.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, … 20.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası celbedilmiş ve dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptılarak bilirkişi raporu alınmıştır.
… 28.İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyanın dosyamız arasına alındığı ve takip dosyası kapsamından; davacı tarafın davalı hakkında toplam 3.764,99-TL alacağın eklentileri ile birlikte ödetilmesi istemiyle ve ilamsız takip yoluyla icra takibinde bulunulduğu, davalının yasal süresi içinde vaki itirazı sonucu, icra takibinin İİK’nun 62.maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği durumu ve dava tarihine nazaran, bu itirazın iptali davasının İİK.nun 67.maddesi hükmünde öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki bir yıllık süresi içinde açıldığı tespit olunmuştur.
HMK’nun 320.maddesi uyarınca taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; davacı şirketin alt yapı tesislerinde meydana gelen 27/02/2018 tarihli hasar nedeniyle davacının davalıdan tazminat alacağının varlığı ve miktarı, gerçek hasar tutarının ne olduğu, hasar ile davalının eylemleri arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise davacının hasarın meydana gelişinde müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı, takibe itirazın haklı olup olmadığı, temerrüt, işlemiş faiz ve icra-inkar tazminatı talep koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
Mahkememizin 19/11/2020 tarihli celsesinde Davacı vekilinin “Dava dilekçemizi tekrar ediyoruz, dava dilekçesinde harca esas değer 4.617,50-TL olarak gösterilmiş ise de takip talebindeki değer 3.764,99-TL’dir, davanın 3.764,99-TL üzerinden değerlendirilmesini talep ediyoruz.” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizin 21/01/2021 tarihli celsesinde “Davacının tüzel kişi tacir, davalı …’nin de TTK’nun 3, 11, 16/1.maddeleri ve 2560 sayılı Kanun hükümleri uyarınca faaliyetlerini özel hukuk hükümlerine göre sürdüren tacir tüzel kişi olması ve davacı ile davalı arasındaki hukuki ilişkinin de haksız fiilden doğması nedenleriyle, başka bir deyişle her iki taraf da tacir olduğundan ve tacirler arasındaki haksız fiilden doğan davada özel görevli mahkeme olan Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görevli olması nedeniyle davalı vekilinin görev itirazının Reddine” ve ayrıca “Hukuk Muhakemeleri Yasası’nın 6.maddesinde her davanın yasada aksine bir düzenleme bulunmadıkça, davanın açıldığı tarihte davalının Medeni Yasa gereğince yerleşim yeri sayılan yer mahkemesinde görüleceği, daha özel bir düzenleme içeren aynı Yasa’nın 16. maddesi gereğince de haksız eylemden doğan davalarda, haksız eylemin gerçekleştiği yer mahkemesinde veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yerde ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği, böyle bir durumda davayı hangi mahkemede açacağı konusunda seçimlik hakkı bulunan davacı yanın, davasını dilerse davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde, dilerse haksız eylemin gerçekleştiği yer mahkemesinde açabileceği, eldeki davanın da konusunun haksız fiil nedenine dayanması ve davalının adresi itibariyle İstanbul Adliyesi yargı çevresinde olduğundan Mahkememizin yetkili olduğu anlaşıldığından davalının yetki itirazının Reddine” dair karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin 27/05/2021 tarihli celsesinde Tanık …: “Ben 2015 yılının 8.ayından itibaren … Müdürlüğünde tekniker olarak çalışmaktayım, bana göstermiş olduğunuz 27/02/2018 tarihli hasar tespit tutanağı altındaki imza bana aittir, ayrıca tutanağa da ben kendim tanzim ettim, tutanağın düzenlendiği tarihlerde ben sahada çalışıyordum, hasar ihbarı geldiğinde ben ihbarın geldiği yere ekiple birlikte gidip tespit yapıyordum, davaya konu olay hatırladığım kadarıyla hasarın meydana geldiği gün sistemimize birçok ihbar geldi, birden fazla hasar geldiğinde ben tek gittiğimden bu tutanağı da ben tek tanzim ettim, hasar mahalline gittiğimde orada …’nin çalışma yaptığını ve kablolarımızdan bir tanesinin hasarlı olduğunu tespit ettim, fotoğraflamalarını yaptım daha sonra tutanağı tanzim ettim, arızayı giderdik, kablo değişimi yapıldı ve görev yerine geri döndüm, Hasar mahallinde çalışanlarının üzerinde …’ye ait kıyafetler vardı ayrıca yapılan çalışma yağmur ve atık suyu çalışması şeklinde olduğunu düşünüyorum, ben sadece hasar mahallini çektim ayrıca kurumlar arasında hala bu tip sorunlar yaşanmaktadır, hasar mahalline gidildiğinde de … çalışanları fotoğraflarının çekilmesini istemediğinden bazen sorun çıkmaktadır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizin 27/05/2021 tarihli celsesinin (1) numaralı ara kararı ile; ”… Altyapı Koordinasyon Müdürlüğüne müzekkere yazılarak”davalı … tarafından davaya konu … adresinde herhangi bir çalışma/kazı çalışması yapılıp yapılmadığının” Mahkememize bildirilmesi istenilmiş,… 12/03/2021 havale tarihli cevabi yazısında; belirtilen mahalde ve tarihte altyapı kazı çalışması yapılması için herhangi bir kuruma, gerçek veya tüzel kişiliğe altyapı kazı ruhsatı verilmediğinin tespit edildiği bildirilmiştir.
Mahkememizin 27/05/2021 tarihli celsesinin (3) numaralı ara kararı ile; ”Davacının iddiası, davalının savunması ve tüm dosya kapsamına göre; ön inceleme duruşmasında tespit edilen, “davacı şirketin alt yapı tesislerinde meydana gelen 27/02/2018 tarihli hasar nedeniyle davacının davalıdan tazminat alacağının varlığı ve miktarı, gerçek hasar tutarının ne olduğu, hasar ile davalının eylemleri arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise davacının hasarın meydana gelişinde müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı, takibe itirazın haklı olup olmadığı, temerrüt, işlemiş faiz ve icra-inkar tazminatı talep koşullarının oluşup oluşmadığı” yönündeki uyuşmazlıkların halli için dosya üzerinde mahkememizce re’sen seçilecek elektrik-elektronik mühendisi bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmasına” karar verilmiş ve bu doğrultuda Elektrik Mühendisi Kadir Şahin tarafından tanzim edilen 30/06/2021 teslim tarihli bilirkişi raporunda özetle; hasarın meydana geldiği … bölgesindeki … Saha Operasyonları Yöneticiliği … Müdürlüğünce İstanbul Bölge Müdürlüğüne gönderilen 14/03/2019 tarihli yazılarınde; 27/02/2018 günü saat 09:00’da … İlçesi, … önünde müteahhitliğini …’nin yapmış olduğu alt yapı kazı çalışmaları esnasında koparılmak ve kırılmak suretiyle … … mm. … kablosuna ait hasarın, keşif hesapları ve standart birim fiyatlarıyla tanzim edilen e-faturanın içeriğinin yukarıda 4.sayfada belirtildiğini, 19/02/2021 tarihli … Büyükşehir Belediyesi Yol Bakım ve Altyapı Koordinasyon Daire Başkanlığı Altyapı Koordinasyon Müdürlüğü’nün cevaben Mahkemeye sunduğu yazılarından, Müdürlüğümüz kayıtlarında yaptığımız inceleme sonucunda dava konusu olan …’de 27/02/2018 tarihinde altyapı kazı çalışması için herhangi bir kuruma, gerçek veya tüzel kişiliğe altyapı kazı ruhsatı verilmediği tespit edilmiştir. Şeklinde bilginin verildiğini, davacı …Ş’nin kablo hasarının alt yüklenicisi olan …Ltd. Şti tarafından hasar tespit tutanağının düzenlendiği 27/02/2018 tarihinde aynı gün içerisinde saat 18:00’de hasarın giderilerek telekomünikasyon kablosunun devreye alındığının tespit edildiğini, 2.833,33-TL asıl alacak olan hasar bedelinin … 28. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı, 17/01/2020 tarihli icra takip talebindeki 3.764,99-TL üzerinden değerlendirilmesinin talep edildiğini, 27/02/2018 tarihli hasar tespit tutanağı tarihi ile 17/01/2020 icra takip tarihi arasındaki 607 günlük sürede (29/06/2018) tarihli, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Tebliğine göre yıllık %19,5 temerrüt faizi oranı üzerinden: 2.833,33-TL x 607 gün x % 19,5 / 360 = 931,57-TL faizi ile birlikte davalı …’nin, davacı …Ş.’ne 3.764,90-TL borçlu durumda olduğu görüşü bildirilmiştir.
İddia, savunma, tanık beyanı, dosya içeriği deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre; dava konusu uyuşmazlığın, haksız fiilden doğan zararın tazmini nedeniyle başlatılan ilamsız icra takibine itirazın iptali isteminden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Davaya konu uyuşmazlığın yasal dayanağı 6100 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49.maddesinde düzenlenmiştir. TBK’nın 49. maddesine göre, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Haksız fiile dayalı bir borcun doğabilmesi için; hukuka aykırı bir fiil bulunmalı, fiili işleyenin kusuru olmalı, sonuçta bir zarar doğmalı ve zarar ile işlenen fiil arasında da uygun nedensellik bağı bulunması gerekir. Davacı tarafın iddiası hasar tespit tutanağına dayanmaktadır. Davalı savunmasında, dava konusu yerde davalı kurum tarafından herhangi bir çalışma yapılmadığını bildirmiştir. Zira … Altyapı Koordinasyon Müdürlüğünün 12/03/2021 havale tarihli cevabi yazısında da; belirtilen mahalde ve tarihte altyapı kazı çalışması yapılması için herhangi bir kuruma, gerçek veya tüzel kişiliğe altyapı kazı ruhsatı verilmediği tespit edilmiştir. Her ne kadar tanık … belirtilen mahalde …’nin çalışma yaptığını ve çalışma esnasında kablolara zarar verildiğini, … çalışanlarının fotoğraflarının çekilmesini istemediğinden sadece hasar mahallini çektiğini belirtmişse de öncelikle tanık … beyanında da belirttiği üzere davacı kurumun halihazırda çalışanı olduğundan Mahkememizce tam anlamıyla tarafsız bir kamu tanığı olmadığından beyanına itibar edilmemiştir. Bununla birlikte kendisi … çalışanlarının fotoğraflarının çekilmesini istemediğinden hasar mahallini çektiğini belirtmişse de … tarafından mahalde çalışma yapıldığını belirttiğinden hasar mahallinde …’ye ait araç-alet veya ekipmanların da fotoğraflarının çekilmediği Mahkememizce dosyaya sunulan fotoğraflardan tespit edilmiştir. Tüm bu nedenlerle davacı tarafından dava konusu hasara davalı tarafından sebep olunduğuna dair somut bir belge veya fotoğraf dosyaya ibraz edilmediği anlaşılmaktadır. Bu halde, davacı tarafından zarara davalının sebep olduğuna dair tanzim edilen tutanağı destekleyen somut bir delil bulunmadığından iddiasını kanıtlamakla yükümlü olan davacının davasını ispatlayamadığı anlaşılmakla davanın reddine ve davacının takip başlatmakta haksız ve kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalının kötü-niyet tazminatı talebinin yasal şartlar oluşmadığından reddine karar verilmiştir. Bununla birlikte 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabulucuk Kanunu’nun 18/A-14; ”Bu madde uyarınca arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.” hükmü de nazara alınarak İstanbul Arabuluculuk Bürosu tarafından suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk tarife bedelinin Mahkememizce davacıdan alınarak hazineye irad kaydına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötü-niyet tazminatı talebinin yasal şartlar oluşmadığından REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan tahsiline, peşin alınan 78,86-TL harçtan mahsubu ile hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde artan harcın davacıya iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 3.764,99-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri ve yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
7-İstanbul Arabuluculuk Bürosu tarafından ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk tarife bedelinin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
8-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından geriye kalan kısmının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 04/11/2021

Katip …
¸

Hakim … ¸