Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2020/313 Esas
KARAR NO:2021/56
DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:09/07/2012
KARAR TARİHİ:21/01/2021
….Asliye Hukuk Mahkemesi 21/11/2012 tarih, … Esas ve … Karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararını vererek dava dosyası tevzien mahkememize gönderilmiş ve Mahkememizin … Esas sayılı sırasına kaydedilmiştir. Mahkememizden verilen 30/05/2016 tarih, … Esas ve…sayılı kararının Yargıtay …Hukuk Dairesinin 07/10/2019 tarih, …/… Esas ve …/… Karar sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiş olduğu akabinde davanın mahkememizin 2020/313 Esas sayılı sırasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; 05/11/2011 tarihinde davalı … A.Ş.tarafından …. poliçe numaralı ZMMS sigortası düzenlenen ve davalı … yönetimindeki … plakalı aracın müvekkilinin içinde bulunduğu dava dışı … yönetimindeki … plakalı araca çarptığını, kazada davacı …’nün yaralandığını belirterek bu kaza nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere uğranılan maluliyet nedeniyle 10.000 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 30.000 TL manevi tazminatın davalı …’tan faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya müvekkilinin %100 kusurlu olduğu kabul edilerek yapılan hesaplama sonucu tazminatın sigorta tarafından ödendiğini, davacının müşteki sıfatıyla verdiği beyanında aylık 1.200 TL kazancı olduğunu bildirdiğini, açılan davanın sebepsiz zenginleşmeye yol açacağını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin sorumluluğunun sigorta limiti ve sigortalının kusuru oranında olduğunu,… plakalı araç için 20/12/2010 – 20/12/2011 tarihleri arasını kapsayan trafik poliçesi düzenlendiğini, davacıya maluliyet, sürekli iş göremezlik kapsamında 56.147,08 TL’nin açılan hasar dosyası sonucunda ödendiğini, müvekkilinin temerrüde düşmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Tedavi evrakları, SGK kayıtları, … Asliye Ceza Mahkemesi’nin …/… Esas numaralı dosyası, hasar dosyası ve poliçenin bir örneğinin bulunduğu davacıya ibraz ettiği belgeler karşılığında 56.147,08 TL’nin kaza nedeniyle 01/03/2012 tarihli ödeme dekontu, hasar dosyasında 24/02/2012 tarihli aktüer bilirkişi raporu, nüfus kayıt örnekleri, sosyal ekonomik durum araştırma tutanakları ve taraflarca gösterilen diğer deliller toplanmıştır.
… Adli Tıp Kurumu Üçüncü İhtisas Kurulunun 25/02/2015-… karar sayılı raporunda; …’nün 05.11.2011 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen arızası, 11.10.2008 tarih ve … sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve mesleği bildirilmemekle Grup1 kabul olunarak:
Gr1 II (1……..35) A = % 39
E cetveline göre %38.2 (yüzdeotuzsekiznoktaiki) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı,
İyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 1,5 (birbuçuk) aya kadar uzayabileceği görüşünde bulunmuştur.
… Adli Tıp Kurumunun 14/10/2015 tarih ve …/…. – … sayılı yazısı ile; ”…Adli Tıp İhtisas Kurulu 25/02/2015 tarih ve … Karar sayılı mütalaasının kişinin Kurulda yapılmış olan muayenesi sonucunda tespit edilen arızalarının Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü Çerçevesinde değerlendirilmesi ile düzenlenmiş olduğu dosyada mevcut … Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 23/12/2011 tarih … sayılı özürlülük raporu ile Kurul mütalaasının çelişki oluşturmadığı, Özürlülük ve maluliyet kavramlarının farklı mevzuatlarda tanımlanan farklı kavramlar olduğu aralarında çelişkiden söz edilemeyeceği, Adli Tıp Kurumu Kanunu 15.maddesi kapsamında geçerli gerekçe bildirilmediği, dosyanın bu haliyle Adli Tıp Kurumu Kanunu 15.Maddesi kapsamında değerlendirilmediğinden Genel Kurul Gündemine alınmasını gerektirecek özellikler taşımadığından iadesine karar verildi. Yukarıda bahsedilen nedenlerle dosyanın Adli Tıp Genel Kurulunda herhangi bir işleme tabi tutulmaksızın iadesinin uygun olacağına karar verilmiştir…” görüşü bildirilmiştir.
Mahkememizce alınan ATK raporu dikkate alınarak kusur bilirkişisi … ve aktüer bilirkişi …’ın 21/03/2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı sürücü …’un %100 oranında kusurlu olduğu, yolcu olarak dava dışı …’in kullandığı araçta bulunan davacının ve dava dışı …’in kusursuz oldukları, alınan maluliyet raporuna göre davacının 100.764,95 TL (davalı sigorta şirketinin yaptığı ödeme güncellenerek hesaplanan tutardan düşüldükten sonra) talep edebileceği, davalıların bu tutarın tamamından birlikte sorumlu olduğu, manevi tazminat taleplerinin sigorta poliçesi kapsamında olmadığı bildirilmiştir.
Davacı vekili, 16/05/2016 tarihli dilekçesiyle davadaki talep miktarını toplam 100.764,95 TL’ye çıkardıklarını bildirdiği ve 27/05/2016 tarihinde ıslah harcını yatırdığı anlaşılmıştır.
Mahkememizin 30/05/2016 tarih, … Esas ve …/… Karar sayılı ilamı ile; “100.764,95 TL tazminatın (davalı …’nın poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere) davalı …’dan 24/11/2011 tarihinden itibaren yasal faiziyle, davalı …’tan kaza tarihi olan 05/11/2011’den itibaren yasal faiziyle müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 10.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 05/11/2011’den itibaren yasal faiziyle davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine,” dair hüküm kurulduğu ve bu hükmün davacı vekili tarafından manevi tazminat yönünden temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay …Hukuk Dairesine gönderilmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesinin 07/10/2019 tarih, 2016/… Esas ve 2019/… Karar sayılı ilamı ile; ”…Dava, trafik kazasında yaralanma nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
BK’nın 47. maddesindeki (6098 sayılı TBK m. 56) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi,mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri gözönünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen hususlar ve olay tarihi, davacının maluliyet oranı ile yolcu konumunda olup kusurunun bulunmayışı, olayın meydana geliş şekli gibi hususlar da dikkate alındığında, davacı için takdir edilen manevi tazminatın az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 07/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.” şeklinde karar vermiştir.
Mahkememizin 01/10/2020 tarihli celsesinde Davacı vekili; “Bozma ilamına uyulsun, müvekkilimin geçirmiş olduğu kaza içerisinde yolcu olarak bulunmuş olduğu araca davalının kullanımdaki araçla şerit ihlali yaparak %100 kusurlu olacak şekilde sebebiyet vermesi sonucunda oluşmuştur, bu kaza sebebiyle müvekkilimiz %38 oranında malul durumdadır, gözü göremez hale gelmiştir, müvekkilimin uğramış olduğu zarar göz önüne alınarak talebimiz gibi karar verilmesini talep ediyoruz.” beyanda bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizin 19/11/2020 tarihli duruşmasının 1 numaralı ara kararı ile; Mahkememizce usul ve yasaya uygun görülen Yargıtay …Hukuk Dairesinin 07/10/2019 tarih, 2016/… Esas ve 2019/… Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49.maddesi kapsamında haksız fiil failine ve 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91 vd. maddeleri ile 97.maddesi kapsamında, zorunlu mali sorumluluk sigortacısına yönelik maddi ve manevi tazminat talepli eda davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının davaya konu kazada kusur durumu, maluliyet oranı tazminatın miktarı noktasında toplandığı tespit edilmiştir.
6098 Sayılı Kanun’un 49.maddesi uyarınca kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkalarına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Bu sorumluluğun hukuki niteliği kusur sorumluluğu olup haksız fiil failinin sorumluluğu bu madde kapsamında değerlendirilir.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85.maddesinde düzenlenen motorlu araç işleten ile araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğunun hukuki niteliği ise kural olarak tehlike sorumluluğudur. Mezkur Kanunun 85/1 maddesi uyarınca “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” Yine aynı kanunun 58/son maddesi uyarınca “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” Bu düzenlemeler kapsamında motorlu araç işletenin veya teşebbüs sahibinin, motorlu aracın işletilmesi nedeniyle ortaya çıkan zararlardan sorumluluğu kusur(haksız fiil) sorumluluğu olmadığı gibi, objektif özen yükümlülüğünün ihlaline dayanan olağan sebep sorumluluğu niteliğinde de değildir. Tehlike sorumluluğu niteliğindeki bu sorumluluğun doğması için, motorlu aracın işletilmesine özgü tipik tehlikenin gerçekleşmesi yeterli olup motorlu araç işletenin veya teşebbüs sahibinin kusuru yahut objektif özen yükümlüğünü ihlali aranmaz. Motorlu taşıt işletenin olağan sebep sorumluluğu istisna olup 2918 Sayılı Kanun’un 85/3 fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre işletme haline olmayan bir motorlu aracın sebep olduğu trafik kazasından dolayı işletenin sorumlu tutulabilmesi için, zarar görenin, kazanın oluşumunda işleten veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere ilişkin bir kusurun varlığını veya araçtaki bozukluğun kazaya sebep olduğunu ispat etmesi gerekir. Somut olayda meydana gelen trafik kazası aracın işletilmesi sırasında meydana geldiğinden, işletenin sorumluluğunun tehlike sorumluluğu olduğunda şüphe yoktur. Bu sebeple işleten ancak kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilir.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesi ile motorlu araç işleten veya teşebbüs sahibine zorunlu mali sorumluluk sigortası yapma mecburiyeti getirilmiştir. Bu düzenleme ile sigortacının, motorlu taşıt işletenin veya teşebbüs sahibinin motorlu taşıtın işletilmesinden doğan sorumluluğunu teminat ile sınırlı olmak üzere karşılaması amaçlanmıştır. Aynı kanunun 92.maddesinde ise zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı tahdidi biçimde sayılmıştır. Maddeye göre; aşağıdaki hususlar zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu dışındadır:
“a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f) Manevi tazminata ilişkin talepler.
g) Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri,
h) İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri,
i) Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.”
Anılan düzenlemeler, toplanan deliller, Yargıtay ….Hukuk Dairesinin 07/10/2019 tarih, 2016/… Esas ve 2019/… Karar sayılı ilamı ve tüm dosya kapsamı çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; Mahkememizin 30/05/2016 tarih, 2014/… Esas ve 2016/… Karar sayılı ilamı ile; “100.764,95 TL tazminatın (davalı …’nın poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere) davalı …’dan 24/11/2011 tarihinden itibaren yasal faiziyle, davalı …’tan kaza tarihi olan 05/11/2011’den itibaren yasal faiziyle müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,10.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 05/11/2011’den itibaren yasal faiziyle davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine,” karar verilmiş, işbu karar sadece davacı vekili tarafından ve sadece manevi tazminat yönünden temyiz edildiğinden Mahkememiz kararının maddi tazminat yönünden olan kısmının kesinleştiği anlaşıldığından Mahkememizce davacının maddi tazminat talebi hakkında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş ve davaya manevi tazminat istemi yönünden devam edilmiştir. Manevi tazminat yönünden ise; dava konusu kazanın meydana gelişinde davalı sürücü …’un %100 oranında kusurlu olması, yolcu olarak dava dışı …’in kullandığı araçta bulunan davacının ve dava dışı …’in kusursuz olmaları, davacının trafik kazası nedeniyle sürekli ve geçici maluliyetinin bulunması, tarafların sosyal-ekonomik durumları ile manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olamayacağı ilkeleri de göz önünde bulundurularak TBK’nun 49, 56 ve 2918 Sayılı Kanunun 85.maddeleri kapsamında, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 16.500,00-TL manevi tazminatın 05/11/2011 kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının maddi tazminatına ilişkin isteminin kabulüne yönelik Mahkememizin 30/05/2016 tarih, 2014/… Esas ve 2016/… Karar sayılı ilamına yönelik -maddi tazminat yönünden- herhangi bir temyiz talebinde bulunulmadığından; davacının maddi tazminatına ilişkin istemi yönünden Mahkememizin 30/05/2016 tarih, 2014/… Esas ve 2016/… Karar sayılı ilamı ile maddi tazminata ilişkin hükmün 08/09/2016 tarihinde kesinleştiği anlaşılmakla davacının maddi tazminatına ilişkin istemi hakkında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
2-Davacının manevi tazminat talebinin ise kısmen kabulü ile; 16.500,00-TL manevi tazminatın 05/11/2011 kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin ise reddine,
3-Kısmen Kabul edilen Manevi Tazminat talebi yönünden; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 1.127,11-TL nispi karar ve ilam harcının davalı …’tan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Maddi tazminat yönünden alınması gerekli 6.883,00 TL harçtan peşin alınan 594,00 TL harç ile 311,00 TL ıslah harcının mahsubu ile eksik 5.978,00 TL nispi karar harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp hazineye gelir kaydına, dair hükmün, taraflarca temyiz edilmemesi nedeniyle 08/09/2016 tarihi itibariyle kesinleştiğinden bu konuda yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca Maddi tazminat talebi yönünden 10.811,00 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine dair hükmün, taraflarca temyiz edilmemesi nedeniyle 08/09/2016 tarihi itibariyle kesinleştiğinden bu konuda yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-Kısmen Kabul edilen Manevi Tazminat talebi yönünden; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00-TL nispi vekalet ücretinin davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine,
7-Kısmen Reddedilen Manevi Tazminat talebi yönünden; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
8-Kısmen Kabul edilen Manevi Tazminat talebi yönünden; Davacı tarafından yapılan 665,00-TL yargılama giderinden manevi tazminat talebinin kabul oranına göre 365,75-TL’sinin davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Kısmen Reddedilen Manevi Tazminat talebi yönünden; Davalı … tarafından yapılan 42,25-TL yargılama giderinin davadaki red oranına göre %45’inin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
10-Davacı tarafından yapılan 2.143,00 TL yargılama giderinden maddi tazminat için yapılan 1.651,00 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, dair hükmün, taraflarca temyiz edilmemesi nedeniyle 08/09/2016 tarihi itibariyle kesinleştiğinden bu konuda yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
11-HMK 333.maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalan kısmının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafların yokluklarında, kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde mahkememize verilecek dilekçe ile Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/01/2021
Katip …
Hakim …