Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/302 E. 2023/195 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/115 Esas
KARAR NO : 2023/150

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ : 11/02/2020
KARAR TARİHİ : 01/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Müvekkili banka ile müteveffa … (TCKN: …) arasında 25.09.2012 ve 26.05.2013 tarihlerinde 2 kez kredi kullanımına yönelik anlaşma yapıldığını, sonrasında krediyi kullanan …’ın borçlarını ödeyemeden 07.09.2013’te vefat ettiğini, bunun üzerine müvekkili banka alacağını tahsil etmek amacıyla çekilen kredide hayat sigortası olarak yer alan … A.Ş.’ye başvurduğunu, başvurunun ardından davalı şirketin; müteveffaya 02.04.2013 tarihinde kanser teşhisi konulduğunu ancak kendisinin bu durumu bilmesine rağmen ikinci kredi kullanımında belirtmeyerek beyan yükümlülüğüne kasıtlı olarak aykırı davrandığını söyleyerek yalnızca birinci kredi için olan 3.500 TL tutarı ödeyebileceğini, 20.000-TL tutarındaki ikinci kredinin kalan borcunu ödemeyeceğini belirttiğini, müvekkili bankanın da ikinci krediden alacağının tahsili için müteveffanın mirasçıları … (…), … (..), … (…), … (…)’a 06.03.2014 tarihinde … 5. Noterliğinin 04480 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile borçtan sorumlu olduklarını bildirerek ödemeleri için süre verdiğini, ancak cevapsız kalan bu ihtarname sonrası mirasçılara icra takibi başlatma zaruriyeti doğmuş ve … 19. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla ikinci krediden kalan 16.916,23 TL asıl alacak yasal faizlerle birlikte toplam 17.000,12 TL talep edildiğini, ancak mirasçıların her biri borçlu olmadıklarını söyleyerek borca itiraz ettiklerini, beyan ederek davalı sigortanın borçtan sorumlu olması nedeniyle 20.000 TL Tutarın 18.02.2014 tarihinden itibaren %17 faizi ile birlikte kabulünü, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Sigortalı murisin vefatından sonra riziko değerlendirme için gerekli evrakların talep edildiğini ve evrakların incelenmesi akabinde sigortalının sözleşmenin başlangıç tarihinden önce mevcut bulunan kanser hastalığını … no.lu poliçe için 25,09.2012 tarihli, … no.lu poliçe için 26.04.2013 tarihli sağlık beyan formunda beyan etmemesi nedeniyle tazminat talebinin reddedildiğini, sigortalıya ait sağlık raporları incelendiğinde, sigorta başlangıcından önce sigortalının kanser hastalığının mevcut olduğunun görüldüğünü, Kanunun açık hükümleri gereği sigorta öncesinden gelen ve vefata neden olan, öncesinde beyan edilmeyen, bilgi verilmeyen hastalık nedeniyle tazminatın reddi kararının hukuka ve yerleşik Yargıtay Kararlarına uygun olduğunu, risk numaraları verilen kredi dosyalarının incelenmesi ile anlaşılacağını, sigortalının sözleşme kurulma aşamasından sonra gelen tedavi süreçlerinde de bu hastalıkla ilgili bilgi verme ve beyanda bulunma yükümlülüğünü de ihlal ettiğini ve sonraki süreçte de yani tedavi sürecinde de bu hususu müvekkil şirkete hiçbir şekilde bildirmediğini beyan ederek davanın zaman aşımı nedeniyle usulden reddini, davanın esastan reddini, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, kredili hayat sigortası sözleşmesine dayalı alacağın tahsili istemine ilişkindir..
Uyuşmazlığın, dava dışı müteveffa …’ın davacı bankadan kullanmış olduğu kredi sonrası borcunu ödeyemeden vefat etmesiyle sebebiyle kredide hayat sigortası olarak yer alan davalı sigorta şirketinin borçtan sorumlu olup olmadığı, sorumlu ise miktarına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili dava dilekçesinde; 26.03.2013 tarihli kredi sözleşmesine, 18.02.2014 tarihli davalı sigortanın cevabına, … tarihli … 5. Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesine, … 19. İcra Müdürlüğü … Esas Sayılı dosyasına, … 5. Tüketici Mahkemesi… Esas sayılı dosyasına, … Sayılı Numarasıyla 27.11.2019 tarihli Arabuluculuk Tutanağına, Tanığa, yemine, bilirkişi incelemesine , keşife ve sair delillere delil olarak dayanmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; … no’lu ve … nolu poliçelere, ölüm belgesine ve mirasçılık belgesine, şirketlerinin … Sigorta Sertifikasına, müteveffa murisin mirasçıları ile yapılan yazışmalara, … Bankası A.Ş. ile yapılan yazışmalara, şirketlerine ait tüm defter, belge ve kayıtlara, bilirkişi incelemesine, Yargıtay İçtihatlarına, davacıların delillerine karşı delil sunma hakları saklı kalmak kaydıyla her türlü yasal delillere delil olarak dayanmıştır.
… 19. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına yazılan müzekkere cevabı dosya kapsamına kazandırılmıştır.
… 5. Tüketici Mahkemesi’nin …E. Sayılı dosyasının bir örneğini UYAP sistemi üzerinden celbedilerek dosya kapsamına kazandırılmıştır.
… Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne yazılan müzekkere cevabı ve ekleri dosya kapsamına kazandırılmıştır.
03/08/2021 tarihli bilirkişi raporunda; “Davacı banka tarafından dava dışi …’a 26,04.2013 tarihinde 20.000,00 TL tutarında İhtiyaç Kredisi kullandırıldığı ve söz konusu kredi tutarı üzerinden, davalı … A.Ş.’den; 26.04.2013 tarihinde … sertifika no.lu, vefat teminatlı “Tüketici Grup Kredi Hayat Sigortası Sertifikası” düzenlendiğini, dava konusu kredinin ilk 4 taksitinin ödendiği ve 07.09.2013 tarihinde dava dışı asıl borçlunun vefat ettiği ve vefat tarihi itibariyle müteveffanın 18.767,63 TL anapara borcu bulunduğunu, davacı banka tarafından, vefat teminatlı 13202649 sigorta sertifikasına istinaden, davalı kredisi nedeniyle düzenlenen sigorta poliçesinden, 18.03.2014 tarihinde 3.500,00 TL tahsilat yapıldığını,18.03.2014 tarihinde yapılan tahsilat tutarı da dikkate alınarak, dava tarihi itibariyle yapılan hesaplama sonucunda, davacı bankanın 16.500,00 TL asıl alacak, 17.063,28 TL işlemiş faiz 853,16 TL BSMV ve 2.559,49 TL KKDF olmak üzere, toplam 40.475,93 TL alacak tutarının bulunduğunu, davacı banka ile dava dışı asıl borçlu arasında imzalanan |htiyaç Kredisi Sözleşmesinin 11. Maddesi uyarınca, dava konusu kredinin asıl alacak tutarı için yıllık % 17,00 (=13,08 akdi faiz x 1,30) faiz oranı üzerinden gecikme/temerrüt faizi talep edilebileceğini, sigortalı …’ın ölüm nedeninin kanser hastalığı olduğunu, Murisin ölümü ile kanser hastalığı arasında illiyet bağı bulunduğunu, sigorta tanzim tarihi olan 26.04.2013 tarihinden önce kanser tanısı tespit edilmediğini, sigorta öncesi gizlediği tanısı konmuş kanser hastalığı olmadığını ve beyan yükümlülüğüne bu yönden aykırı davranmadığını, davacının poliçe nedeniyle tazminat talep etme hakkı bulunduğunu, dava tarihi itibariyle, davacı bankanın 40.475,93-TL alacak tutarı bulunduğu, bu tutarı talep edebileceğini, beyan yükümlülüğünün kasıtlı ihfali olmadığı değerlendirildiğinden davalı sigortacının riziko gerçekleştikten sonra sözleşmeden cayamayacağını, zamanaşımı iddiası huküuki konu olduğundan tarafımızdan değerlendirme yapılmadığı yönünde görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.” 06/04/2022 tarihli bilirkişi raporunda; “Müvekkili banka ile müteveffa … (TCKN: …) arasında 25.09.2012 ve 26.05.2013 tarihlerinde 2 kez kredi kullanımına yönelik anlaşma yapıldığını, …’ın borçlarını ödeyemeden 07.09.2013’te vefat ettiğini, 02.04.2013-19.04.2013 tarihleri arasında hastane yatışı olan hastaya akciğer bronşlarını gözlemek için kamera ile bakıldığını (fob- fiberoptik bronkoskopi) örnekleme yapıldığını, göğüs tomografisi ve PET tomografi çekilmiştir. … akciğer kanseri (adenokarsinom) tanısı aldığını, 19.01.2012 yılında bronş ve akciğer malign neoplazmı (akciğer kanseri) tanımlanmamış tanısıyla tetkikleri yapıldığını, 07.09.2013 tarihinde vefat eden Sayın …’ın rahatsızlığının … nolu poliçenin başlangıç tarihi olan 26.04.2013 tarihinden önce teşhis edildiğini, …’ın ölümü ile hastalık arasında illiyet bağının mevcut olduğunu, şöyle ki hasta akciğer kanseri tanısı aldığı için kemoterapi tedavisi gördüğünü, Kemoterapi ilaçlarının da yan etkisi sebebiyle sigortalının ölümüne neden olan “febril nötropeni” tanısı almış ve hastanede vefat ettiğini, Sigorta poliçesinin kurulum aşamasında ibraz edilmeyen hastalık’’ geçirilmiş tüberküloz, akciğer kanser hastalığı ‘”mevcut olduğu için poliçe kurulum aşamasında teminat kapsamı dışında olduğunu, davacının poliçe nedeniyle tazminat talep hakkı olduğu yönünde görüş ve kanaatlerini bildirmiştir.”
28/10/2022 tarihli bilirkişi raporunda; ” banka ile müteveffa … (TCKN: …) arasında 25.09.2012 ve 26.05.2013 tarihlerinde 2 kez kredi kullanımına yönelik anlaşma yapıldığını, … borçlarını ödeyemeden 07.09.2013’te vefat ettiğini, 02.04.2013-19.04.2013 tarihleri arasında hastane yatışı olan hastaya akciğer bronşlarını gözlemek için kamera ile bakılmış (fob- fiberoptik bronkoskopi)örnekleme yapıldığını, göğüs tomografisi ve PET tomografi çekildiğini, … akciğer kanseri
(adenokarsinom) tanısı aldığını, 19.01.2012 yılında bronş ve akciğer malign neoplazmı (akciğer kanseri) tanımlanmamış tanısıyla tetkikleri yapıldığını, 07.09.2013 tarihinde vefat eden Sayın …’ın rahatsızlığının 13202649 nolu poliçenin başlangıç tarihi olan 26.04.2013 tarihinden önce teşhis edildiğini, …’ın ölümü ile hastalık arasında illiyet bağının mevcut olduğunu, şöyle ki hasta akciğer kanseri tanısı aldığı için kemoterapi tedavisi görmüştür. Kemoterapi ilaçlarının da yan
etkisi sebebiyle sigortalının ölümüne neden olan ‘’febril nötropeni’’ tanısı almış ve hastanede vefat ettiğini, Sigorta poliçesinin kurulum aşamasında ibraz edilmeyen hastalık’’ geçirilmiş tüberküloz, akciğer kanser hastalığı ‘’mevcut olduğu için poliçe kurulum aşamasında teminat kapsamı dışında olduğunu, daha önceki bilirkişi raporunda son cümle: sehven yanlış olarak “olduğu” şeklinde kelime hatalı yazılmış olup davacının poliçe nedeniyle tazminat talep hakkı olmadığı yönünde görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.” Bilirkişi raporu dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bulunmuştur.
Tüm dosya kapsamı toplanan deliller ve bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; dava, kredili hayat sigortası sözleşmesine dayalı alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davaya konu hayat sigorta poliçesinde davacı … Bankası A.Ş. … Şubesinin dain mürtehin kaydı yer almaktadır. Davacı vekili, kredi borçlusu …’ın davacı bankadan 25/09/2012 ve 26/05/2013 tarihlerinde 2 kez kredi kullanımına yönelik anlaşma sağlandığını, sonrasında krediyi kullanan …’ın borçlarını ödeyemeden vefat ettiği, murisin mirasçıları aleyhine … 19. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ikinci krediden kalan 16.916,23-TL asıl alacağı yasal faizi ile birlikte toplam 17.000,12-TL üzerinden icra takibi başlatıldığı, borçluların söz konusu icra takibine itiraz ederek, takibi durdurduklarını, davacı banka tarafından …5. Tüketici Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasıyla itirazın iptali davası açıldığını, ilgili Mahkemenin 19.09.2019 tarihli kararında “dava dışı sigorta şirketine dava açılarak dava dosyası ile birleştirilmek üzere süre verilmesi” üzerine iş bu davayı açtığı anlaşılmıştır.
Sigorta sözleşmeleri iyi niyet sözleşmeleri olup, taraflar sözleşme kurulması aşamasında birbirlerini aydınlatma yükümlülüğü altındadır.
Riziko ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nın 1439. maddesinde; (1) Sigortacı için önemli olan bir husus bildirilmemiş veya yanlış bildirilmiş olduğu takdirde, sigortacı 1440. maddede belirtilen süre içinde sözleşmeden cayabilir veya prim farkı isteyebilir. İstenilen prim farkının on gün içinde kabul edilmemesi hâlinde, sözleşmeden cayılmış kabul olunur. Önemli olan bir hususun sigorta ettirenin kusuru sonucu öğrenilememiş olması veya sigorta ettiren tarafından önemli sayılmaması durumu değiştirmez.
(2) Rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır.
Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder.” düzenlemesi yer almaktadır.
Yine poliçe ve riziko tarihinde yürürlükte bulunan Hayat Sigortaları Genel Şartları’nın C.2 maddesinde “Sözleşmenin Yapılması Sırasındaki Beyan Yükümlülüğü:
2.1-Sigortacı, bu sözleşmeyi, gerek sigorta ettiren gerekse bilgisinin olduğu hallerde hayatı sigorta edilenlerin ve temsilci aracılığıyla sigorta yapılıyorsa temsilcinin de beyanını esas tutarak yapmıştır.
2.2-Gerek sigorta ettiren gerekse sigortalı ve temsilci,sigorta sözleşmesinin yapılması sırasında kendisince bilinen ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri bildirmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün ihlali halinde, sigortacı durumu öğrendiği tarihten itibaren bir ay içinde sözleşmeden cayabilir veya sözleşmeyi yürürlükte tutarak sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir. Ancak, sigortacının bildirilmemiş, eksik veya yanlış bildirilmiş olan hususları bilmesi veya ihbar etmemenin ya da yanlış ihbar etmenin kusura dayanmaması halinde cayma caiz değildir. Bu durumda rizikonun kabul edildiğinden daha yüksek olması nedeniyle daha fazla bir prim alınması gerekiyorsa sigortacı durumu öğrendiği tarihten itibaren sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir.
Sigorta ettiren, talep edilen prim farkını kabul ettiğini sekiz gün içinde bildirmediği takdirde sözleşmeden cayılmış olur. Ancak, prim farkının kabul edilmemesi nedeniyle sözleşmeden cayılması sigortacının gerçeğe aykırı veya eksik beyanı öğrendiği tarihten itibaren bir aylık süre içinde söz konusudur.
Beyan yükümlülüğünün kasıtlı ihlalinde sigortacı riziko gerçekleşmiş olsa bile sözleşmeden cayabilir ve prime hak kazanır.
Kastın söz konusu olmadığı durumlarda riziko; sigortacı durumu öğrenmeden önce veya sigortacının cayabileceği veya caymanın hüküm ifade etmesi için geçecek süre içinde gerçekleşirse, sigortacı tazminatı o tazminata ilişkin olarak tahakkuk ettirilen prim ile tahakkuk ettirilmesi gereken prim arasındaki orana göre öder.
2.3-Cayma veya prim farkını talep etme hakkı süresinde kullanılmadığı takdirde düşer.
2.4-Sözleşme akdedilmesinden itibaren aralıksız veya itirazsız olarak iki yıl süreyle yürürlükte kalmışsa artık sigortacı sözleşmeden cayamaz ancak durumu öğrendiği tarihten itibaren sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir. Ancak, sigortalı talep edilen prim farkını kabul etmezse rizikoya ilişkin olarak alınan prim ile alınması gereken prim arasındaki oran çarpılır çıkan miktar tazminat olarak ödenir.
2.5- Eksik ve yanlış beyan fazla prim alınmasına neden olmuşsa, fazla alınan miktar sigorta ettirene gün esası üzerinden iade olunur.” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda, kredi borçlusu … ile davalı sigorta şirketi arasında 26/04/2013 başlangıç ve 26/04/2014 bitiş tarihli hayat sigorta sözleşmesi düzenlendiği, murisin 07/09/2013 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır. Davalı sigorta şirketi cevap dilekçesinde sigortalının sözleşmenin başlangıç tarihinden önce mevcut bulunan kanser hastalığını … no.lu poliçe için 25.09.2012 tarihli, … no.lu poliçe için 26.04.2013 tarihli sağlık beyan formunda beyan etmemesi nedeniyle tazminat talebinin reddedildiğini savunmuştur. Bu durumda,murisin ölümü ile kanser hastalığı arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı, (Yargıtay 4 HD 2021/10408 E- 2022/4357 K. Sayılı 09/03/2022 tarihli emsal ilamı) sigortalının ölüm nedeninin ne olduğu, sigorta öncesi gizlediği bir hastalığı bulunup bulunmadığı, ölümün gizlenen hastalıktan kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususlarında HMK 266 maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Mahkememizce aldırılan 28/10/2022 tarihli bilirkişi raporunda; 02.04.2013-19.04.2013 tarihleri arasında hastane yatışı olan hastaya akciğer bronşlarını gözlemek için kamera ile bakıldığı (fob- fiberoptik bronkoskopi)örnekleme yapıldığını, göğüs tomografisi ve PET tomografi çekildiği, … akciğer kanseri (adenokarsinom) tanısı aldığı, 19.01.2012 yılında bronş ve akciğer malign neoplazmı (akciğer kanseri) tanımlanmamış tanısıyla tetkikleri yapıldığı, 07.09.2013 tarihinde vefat eden …’ın rahatsızlığının … nolu poliçenin başlangıç tarihi olan 26.04.2013 tarihinden önce teşhis edildiği, …’ın ölümü ile hastalık arasında illiyet bağının mevcut olduğu yönünde görüş bildirildiği anlaşılmıştır. Bu kapsamda, somut olayda, celbedilen murise ait tıbbi belge ve kayıtlara göre tanzim edilen, gerekçeli, ayrıntılı ve hüküm kurmaya elverişli olduğu değerlendirilen bilirkişi raporunda belirtildiği üzere, sigortalı murisin ölümü ile poliçe başlangıç tarihinden önce tespit edilen ve beyan etmediği rahatsızlıkları arasında illiyet bağının bulunduğu tespit edildiğinden,kredi borçlusu ve murisin TTK’nın 1435 ve Hayat Sigortaları Genel Şartları C.2-2 maddelerine aykırı olarak sözleşmeden önce var olan ve tedavi gördüğü hastalığını poliçenin tanzimi esnasında sigorta şirketine bildirmeyerek tam ve doğru beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı, bu durumun sigorta poliçesine ve teminatına aykırılık oluşturduğu sonuç ve kanaatine varılarak ispat edilemeyen davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 179,90 TL maktu karar ve ilam harcının, dava açılırken davacı taraftan peşin olarak alınan 341.55 TL harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına, artan 161,65-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T.’deki esaslara göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider/delil avansından artan avans olması halinde, hüküm kesinleştiğinde ve talep edildiğinde davacıya iadesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri ve gider avansı bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
7-… Arabuluculuk Bürosu tarafından ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk tarife bedelinin, davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair, taraf vekillerinin huzurunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 01/03/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır