Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/30 E. 2020/491 K. 10.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2020/30 Esas
KARAR NO: 2020/491

KARAR: RED
KARAR TARİHİ: 10/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan tazminat asıl ve birleşen davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir:
Mahkememize devredilen …. ATM … K-14.07.2014 tarihli kararı, Yargıtay 17. HD 2014/23016 E- 2017/4899K-02.05.2017 tarihli bozma ilamı ile bozulmakla yukarıdaki esas sırasına kaydolarak dava dosyası incelendi. İş bu dava dosyasında….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…/… K. sayılı -11/12/2013 tarihli birleştirme kararı verildiği anlaşıldı. Asıl davada davalı olarak gösterilen … açısından davacının davalı … aleyhine açtığı davanın 31/10/2013 günlü celsede görev yönünden reddine karar verilerek dosyamızdan tefrik edilerek Mahkememizin ( Devredilen …. ATM) … E. – … karar sayılı dosyasında görevsizlik kararı verilmek suretiyle dosyanın görevli … … Nöbetçi İş Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği anlaşılmıitır.
Asıl davada davacı vekili, müvekkiline sağlık sigorta poliçesi ile sigortalı …’ın sürücüsü olduğu araç ile seyir halinde iken davalılar …’un sürücüsü, …’in maliki olduğu … plaka sayılı araç ile kazaya karıştığını, sigortalı …’ın yaralandığını ve tedavi giderleri karşılığı … Hastanesine 11.609,56 TL ödendiğini, kazanın meydana gelişinde davalı sürücünün kusurlu olduğunu, … Başkanlığının da 6111 sayılı Yasa nedeniyle sorumluluğu bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 11.609,56.- TL tedavi gideri bedelinin ödeme tarihi olan 22.11.2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsil şekilde tahsilini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, sürücü …’un vefat ettiğinin öğrenildiğini belirterek davalıların mirasçı sıfatı ile sorumluluklarının bulunduğunu, her iki davada fiili irtibat olması sebebiyle davanın …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyası ile birleştirilmesi gerektiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 11.609,56.- TL tedavi gideri bedelinin ödeme tarihi olan 22.11.2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsil tahsilini talep etmiştir.
Davalı …, davanın reddini savunmuştur.
Birleşen davada davalılar vekili, 6111 sayılı Yasa ile yeniden düzenlenen 2918 sayılı K.T.K. 98. maddesi gereği sağlık hizmet bedellerinin … tarafından karşılanması gerektiğini, davacının davalılardan talep hakkı bulunmadığını, kusur durumunu kabul etmediklerini, terekenin borca batık olması sebebiyle mirası hükmen reddettiklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk kararı veren …. Asliye Ticaret Mahkemesince; … Esas sayılı asıl dava dosyasında; davalı … aleyhine açılan davada görevsizlik kararı verilmek suretiyle dosyanın görevli Nöbetçi İş Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği anlaşılmakla işbu davalı yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, … aleyhine açılan davanın davadan önce işbu şahsın ölü olduğu anlaşıldığından davalı olabilme sıfatı bulunmadığından reddine, aracın maliki … ve işbu dosya ile birleşen … ATM …-… sayılı dosyasında; sürücü … mirasçıları … ve… aleyhine açılan davanın kabulü ile;11.609,56 TL’nin davacının … aleyhine açtığı mahkememizin …-… dosyada … aleyhine verilecek karar ile tahsilde tekerrür etmemek koşulu ile 21/11/2012 tarihinden itibaren değişken oranda yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiş, hüküm birleşen davanın davalıları vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, sağlık sigortası kapsamında ödenen tedavi bedelinin rücuen tahsili istemine yöneliktir.
25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarihli 6111 Sayılı Yasa’nın 59. maddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın … tarafından karşılanacağı”, Yasanın geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin … tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği,” öngörülmüştür.
2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun …’na geçtiğinde kuşku yoktur. Buna karşın belgesiz tedavi giderlerinden sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün sorumlulukları devam etmektedir.
Saptanan ve hukuksal durum karşısında;
**Davacının davalı … aleyhine açtığı davanın 31/10/2013 günlü celsede görev yönünden reddine karar verilerek dosyamızdan tefrik edilerek Mahkememizin (…. ATM) … E. – … karar sayılı dosyasında görevsizlik kararı verilmek suretiyle dosyanın görevli … … Nöbetçi İş Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği anlaşılmakla işbu davalı yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
**Davacının davalı … aleyhine açtığı davanın davalının dava açılmadan evvel ölü olması nedeniyle husumet yöneltilemeyeceğinden sıfat yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir. (“Sıfat” terimi uygulamada yerleşmiş bir terim değildir. Uygulamada sıfat için “husumet” terimi kullanılmaktadır.(Misal :3.HD 26.3.2015, 12514/5042.) HMK m. 327/2 hükmünde, burada incelendiği anlamda sıfat deyimine yer verilmiştir. TBK m.205, I’de de, buradaki anlamda” taraf olma sıfatı” deyimine yer verilmiştir. Sıfat, dava konusu sübjektif hak(dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. Bir sübjektif hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle, o hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı da o hakkın sahibine aittir(aktif husumet). Mesela, bir alacak davasında davacı olma sıfatı o alacağın alacaksına aittir. Alacak davası, o alacağın alacaklısından başka bir (üçüncü) kişi tarafından açılırsa, (dava konusu alacağın mevcut olmadığından dolayı değil) davacının davacı sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan, husumetten) dolayı reddedilir. Bir sübjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi, o hakka uymakla yükümlü (borçlu) olan kişidir. (davalı sıfatı, pasif husumet). Mesela, bir alacak davasında davalı olma sıfatı o alacağın borçlusuna aittir. Alacak davası, o alacağın borçlusundan başka bir (üçüncü) kişiye karşı açılırsa, (dava konusu alacağın mevcut olmadığından dolayı değil) davalının davalı (borçlu) sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan, husumetten ) dolayı reddedilir. (Misal:” Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkesine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemeyeceğinden, dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddediler. Taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için def’i değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir olgudur” (HGK 27.1.2016,13/684-106). Yukarıdaki kısa açıklamanın gösterdiği gibi, bir sübjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu ( yani bir davada davacı ve davalı sıfatının kimlere ait olduğu) tamamen maddi hukuka göre belirlenir. Bu nedenle , bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (sübjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur. Sıfatın usul hukukunu ilgilendiren yönü (usul hukuku bakımından önemi) şudur: Bir davanın tarafları (veya taraflardan biri) o davada gerçekten (davacı veya davalı) taraf sıfatına sahip değilse, mahkeme, dava konusu hakkın esası (mevcut olup olmadığı) hakkında inceleme yapıp karar veremez. Mahkeme, davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddine karar verir. Bu karar, davanın mesmu olmadığına (dinlenemeyeceğine) ilişkin bir karar olmayıp, gene davanın esasına ilişkin bir karardır( taraf olarak gösterilenlerden birinin taraf sıfatının bulunmadığını tespit eden bir karardır). Şüphesiz, böyle bir karar, yalnız o davada taraf olarak gösterilmiş olan kişiler arasında kesin hüküm (HMK m.303) teşkil eder; dava konusu hak ve gerçekten taraf sıfatına sahip ( ve fakat o davada taraf olarak gösterilmemiş) olan kişi bakımından kesin hüküm teşkil etmez. Bir davanın tarafları o davada gerçekten taraf sıfatına sahip ise, o zaman, mahkeme dava konusu hakkın esası hakkında inceleme yapar ve karar verir. Mahkemenin bu kararı, dava konusu hak ve davanın ( gerçek taraf sıfatına sahip olan) tarafları bakımından kesin hüküm teşkil eder( HMK m.303). Taraf sıfatı bir dava şart değildir. Çünkü, sıfat, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (subjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur. Sıfat yokluğu, bir def’i değil, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itirazdır. Hakim, kendisine sunulan dava malzemesinden (davalı veya davacının bildirdikleri vakıalardan yani dava dosyasından) bir itiraz sebebinin varlığını (sıfat yokluğunu) öğrenirse, bunu kendiliğinden (re’sen ) gözetir. Mahkeme, yapacağı inceleme sonucunda, taraflardan birinin o davada taraf sıfatının bulunmadığı kanısına varırsa, davayı sıfat yokluğundan (husumetten ) reddeder. Bu kara, ( dava şartı yokluğundakinin aksine) usulden ( davanın mesmu olmadığından dolayı) bir ret kararı olmayıp, davanın esasına ilişkin bir ret kararıdır. Bu (esastan) ret kararı, davanın tarafları bakımından maddi anlamda kesin hüküm ( HMK m.303) teşkil eder. Bir kişi davada sıfatı olmadığı halde, davacıyı, davalı sıfatı kendisine aitmiş gibi yanıltıp, kendisine karşı dava açılmasına sebebiyet verirse, davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddi halinde, davalı yararına yargılama giderlerine hükmedilemez.( HMK m.327/2). )
**Mahkememizin asıl dava dosyasında davacı Sigorta Şirketinin davalı sigortalısına zarar verdiği ileri sürülen aracın maliki … ve İşbu dosya ile birleşen…. ATM.nin … E. – … K. Sayılı dava dosyasında; davalılar … , … mirasçıları olan … ve… aleyhine açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Şöyle ki; yukarıda izah olunan mevzuat gereğince; somut olayda… Asliye Ticaret Mahkemecesince ilk hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısının tedavisi için … Hastanesi’ne ödenen 11.609,56 TL (belgeli) tedavi giderinin piyasa rayici ile uyumlu olduğu tespit edilmiştir. Davacı tarafından talep edilen ve belgelendirilen tedavi giderleri 2918 sayılı Kanun’un 98. maddesi kapsamında olup …’nın sorumluluğunda olduğundan, zarara neden olan aracın sigorta şirketinin, işletenin yanında davalı sürücüsünün (müteveffa) mirasçılarının da sorumluluğu olmayıp, hükmü temyiz eden birleşen davanın davalıları yönünden davanın reddi gerekmiştir.
Bozma ilamına uyulmakla yukarıdaki izah olunan gerekçe ile aşağıdaki şekilde kanunen hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM/ Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Mahkememizin … E. Sayılı asıl dava dosyası temyiz edilmekle yukarıdaki esas sırasına kaydolan Mahkememizin 2020/30 E. Sırasına kaydolan asıl dosyası gereğince;
A-Davacının davalı … aleyhine açtığı davanın 31/10/2013 günlü celsede görev yönünden reddine karar verilerek dosyamızdan tefrik edilerek Mahkememizin (… ATM) … E. – … karar sayılı dosyasında görevsizlik kararı verilmek suretiyle dosyanın görevli İstanbul … Nöbetçi İş Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği anlaşılmakla işbu davalı yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
B-Davacının davalı … aleyhine açtığı davanın davalının ölü olması nedeniyle sıfat yokluğundan reddine,
2-Mahkememizin asıl dava dosyasında davacı Sigorta Şirketinin davalı sigortalısına zarar verdiği ileri sürülen aracın maliki … ve İşbu dosya ile birleşen…. ATM.nin … E. – … K. Sayılı dava dosyasında;
A-Davalılar … , … mirasçıları olan … ve… aleyhine açılan davanın reddine,
3-ASIL DAVA AÇISINDAN;
A-6100 S HMK gereğince ve Harçlar Kanunu uyarınca karar ve ilam harcı olan 54,40 TL’nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 198,30 TL harçtan mahsubu ile Hazine’ ye gelir kaydına, bakiye 143,90 TL harcın karar kesinleştiğinde, talep halinde davacıya iadesine, başvuru ve vekalet suret harcının davacı üzerinde bırakılmasına,
B-İşbu dava nedeni ile davacı tarafından yapılan yargılama giderinin uhdesinde bırakılmasına,
C-6100 S HMK m. 333 uyarınca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran davacı tarafa iadesine,
4-BİRLEŞEN DAVA AÇISINDAN;
A-6100 S HMK gereğince ve Harçlar Kanunu uyarınca karar ve ilam harcı olan 54,40 TL’nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 198,30 TL harçtan mahsubu ile Hazine’ ye gelir kaydına, bakiye 143,90 TL harcın karar kesinleştiğinde, talep halinde davacıya iadesine, başvuru ve vekalet suret harcının davacı üzerinde bırakılmasına,
B-İşbu dava nedeni ile davacı tarafından yapılan yargılama giderinin uhdesinde bırakılmasına,
C-İş bu dava nedeniyle davalılar tarafından yapılan 80,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak masraf sarf eden davalılara verilmesine,
D-Davalılar… ve … kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve 6100 S HMK gereğince belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
E-6100 S HMK m. 333 uyarınca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve birleşen dava davalıları davalı … ile Davalı… vekilinin yüzüne karşı diğer tarafların yokluğunda mahkememize yazılı/sözlü başvuru ile zabıt katibince tutanağa geçirilmek suretiyle kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde Yargıtay’a gönderilmek üzere temyiz yasa yolu açık olmak üzere yapılan tahkikat sonucunda karar verildi. Karar usulen açıklandı, okundu.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır