Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/284 E. 2022/361 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/284
KARAR NO : 2022/361

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 17/06/2020
KARAR TARİHİ : 12/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin alacağının tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası üzerinden … aleyhine cari hesaba dayanarak ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu 31/01/2020 tarihli dilekçeyle asıl borca ve fer’ilere itiraz ederek takibi durdurduğunu, işbu davaya ve icra takibine konu alacağın likit olduğunu, davalı borçlu aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, Mahkemece tensip zaptı ile davalıya ait BA-BS formlarının ilgili Vergi Dairesi’nden celbinin sağlanmasını ve ilgili belgeler celp edildikten sonra tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasını, davanın kabulüne, fazlaya ilişkin hak ve alacaklarının talep etme haklarının saklı kalmak kaydı ile davalının haksız ve mesnetsiz itirazının iptaline ve takibin takip tarihi itibariyle işleyecek faiz, vekalet ücreti ve tüm ferileri ile birlikte devamını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takibe yapılan itirazın yerinde olduğunu, alacağın muhakemesinin zorunlu olduğunu, davacı icra takibine vaki itirazın kötüniyetli olduğunu ve dava dilekçesi ekinde yer alan cari hesap ekstresi doğrultusunda müvekkili şirket tarafından ödenmemiş fatura bedellerinin bulunduğunu iddia ettiğini müvekkili şirketin icra takibine itirazı kötüniye göstergesi olmadığını, müvekkili şirket takip tarihi öncesinde taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan muhtelif borçlarını davacıya ödemiş olduğunu, muayyen olmayan bir alacak talebi ve icra tehdidi altında da takibe haklı olarak itiraz edildiğini, müvekkili şirketin içeriğini bilmediği ve muhasebesinde anlamlandıramadığı takibe karşı yaptığı itirazın yerinde olduğunu, asla ve asla borcu kabul anlamına gelmemekle beraber talep edilen faiz miktarının fahiş olduğunu, davacı davaya konu icra takibi ve ödeme emrinin tebliğinde amir usul kurallarına aykırı hareket ettiğini, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi usulen mümkün olmadığını, haksız icra takibi ve dava nedeniyle davacı şirket aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, itirazları doğrultusunda haksız ve dayanaksız davanın tümüyle reddine, davacı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosyada tarafların bildirdiği belgeler, ticaret sicil kayıtları, …Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 02/11/2020 ve 19/11/2020 tarihli yazı cevapları, …Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 05/11/2020, 18/11/2020 ve 15/11/2021 tarihli yazı cevapları, … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 19/11/2020 tarihli yazı cevabı, …Odası’nın 17/11/2020 tarihli yazı cevabı, faturalar, ticari defter ve kayıtlar ile bilirkişi raporları delil olarak değerlendirilmiştir.
Mahkememizin 05/11/2020 tarihli ön inceleme duruşmasının (12) nolu ara kararı gereğince, davacı tarafın adresinin Antalya olması nedeniyle talimat yazılarak HMK’nun 266/1. maddesi gereği bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir …tarafından hazırlanan 21/01/2021 tarihli raporunda özetle; Taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğu ve dava konusu alacağın dayanağı olan faturanın davalı tarafa teslim edildiği, davacı tarafın ticari defterleri ve dava dosyası kapsamına göre, taraflar arasındaki ticari ilişkiye istinaden davacı şirketin davalı adına düzenlediği dava konusu alacağın dayanağı olan faturalara istinaden takip tarihi itibariyle davacı şirketin bakiye 9.160,92.-TL tutarında davalı taraftan asıl alacağının olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizin 04/11/2021 tarihli celse (5) nolu ara kararı gereğince, HMK’nun 266/1. Maddesi gereği davalı tarafın tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinden inceleme yaptırılmasına karar verilmiş, bilirkişi… tarafından hazırlanan 15/02/2020 tarihli raporunda özetle;Taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğunu ve dava konusu alacak talebinin dayanağı olan faturaların davalı tarafa teslim edildiğini, davalı tarafça kayıtlarına alındığı, davacı kayıtlarında bakiye olarak görülen ve talep edilen 9.160,62 TL’nin ödendiğine ilişkin davalı kayıtlarında tevsik edici bir belgeye rastlanmadığını, davacı ve davalı tarafların ticari defterleri ve dava dosyası kapsamına göre; Dava konusu alacağın dayanağı olan faturalara istinaden takip tarihi itibariyle davacı şirketin bakiye 9.160,92-TL tutarında asıl alacağı olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, cari hesap ekstresi alacağı nedeniyle başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67/1. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
İstanbul … İcra Dairesi’nin… esas sayılı icra takip dosyası üzerinde yapılan incelemede; alacaklısının iş bu dava davacısı …, borçlusunun iş bu dava davalısı …A. Ş. olduğu, alacaklı tarafından borçlu aleyhine toplam 9.911,37 TL üzerinden 28/01/2020 tarihinde ilamsız icra takibine geçildiği, ödeme emrinin takip borçlusuna 29/01/2020 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, takip borçlusu vekilinin 31/01/2020 tarihli dilekçesi borca ve takibe itiraz ettiği, 02/02/2020 tarihli karar tensip tutanağı ile takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür. İş bu itirazın iptali davasının borca itiraz dilekçesinin takip alacaklısına tebliğ edilememesi de dikkate alındığında İİK’nun 67/1. maddesi uyarınca 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının davalıdan icra takibine dayanak cari hesap ekstresi kaynaklı alacağı olup olmadığı, davalının icra takibine itirazının iptalinin gerekip gerekmediği, tarafların İİK’nun 67/2. Maddesi uyarınca icra inkar ve kötüniyet tazminatı talep edip edemeyecekleri hususlarına ilişkindir.
Özel hukuka ilişkin bir uyuşmazlıkta, hâkim kural olarak, doğduğu iddia edilen bir hukuksal sonucun, gerçekten doğup doğmadığını belirleyebilmek için o hukuksal sonucu öngören hukuk kuralındaki olumlu veya olumsuz koşulların (öğe olayların), somut olarak ortaya çıkıp çıkmadıklarını kendiliğinden araştıramaz. O hukuksal sonucun doğduğunu iddia eden tarafın, gerçekleşmesi gereken koşulların, somut olarak gerçekleştiğini ispat etmesi gerekir. Genel ispat kuralı gereğince, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (TMK m. 6). Bu bakımdan bir olguya bağlanan hukuksal sonuçtan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o olguyu ispat yükü altındadır (HMK m. 190/1). Somut olayda ispat yükünün, çekişmeli olgulardan kendi lehine haklar çıkaran davacı taraf üzerinde olduğu kabul edilmiştir.
Taraf arasında TTK’nın 89. Maddesinde tanımlandığı şekilde yazılı bir cari hesap sözleşmesi yapılmamıştır. Taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığından aradaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle de davacı taraf bu açık hesap ilişkisi nedeniyle alacağı talep edebilir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25/04/2018 tarihli, 2017/19-903 esa, 2018/974 karar, 28/03/2018 tarihli 2017/19-1634 esas, 2018/633 karar, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 30/10/2018 tarihli 2016/20574 esas, 2018/5306 karar, 18/04/2016 tarihli 2015/15462 esas, 2016/6686 karar sayılı ilamları da bu yöndedir.
Takibe konu cari hesap ekstresinin kaynağı ise fatura alacağıdır. Fatura akdin kurulumuna değil, ifasına ilişkin belge olduğundan faturaya dayalı alacak talebinde bulunmak için öncelikle sözleşmesel ilişkinin kanıtlanması gerekir. Bu nedenle bu alacağın ispatı kural olarak davacıya aittir.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde aldırılan ve itibar edilen bilirkişi raporlarına göre usulüne uygun tutulmuş tarafların ticari defterleri itibariyle davacının 9.160,92 TL alacaklı olduğu sabit olup bu anlamda her iki tarafın ticari defter ve kayıtları birbirini doğrulamaktadır. HMK’nun 222. Maddesi dikkate alınarak davacının üzerinde bulunan ispat yükünü yerine getirdiği ve alacağın ispat edildiği anlaşılmıştır. Davalının bu bedele ilişkin varsa ödeme hususunu bu durumda ispat etmesi gerekir. Davalının bu alacak yönünden ödeme savunması da bulunmamaktadır. Davalı deftelerinde de ödeme kaydı bulunmamaktadır.
Davacının icra takip dosyasında takip öncesi işlemiş faiz kalemi yönünden itirazın iptali talebi bulunmadığı yönündeki 17/11/2021 tarihli dilekçesi de dikkate alınarak tüm bu nedenler ile davanın kabulü ile, İstanbul … İcra Dairesi’nin …esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının 9.160,92 TL cari hesap alacağı üzerinden iptaline, takibin alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %13,75 oranını aşmayacak şekilde avans faiz yürütülmek suretiyle ve takip talebindeki diğer koşullarla devamına karar verilmiştir.
Davacı taraf dava dilekçesinde icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. İİK’nın 67/1. maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir. Davanın kabulüne karar verilen alacak miktarının taraf defterlerine dayalı likit yani belirlenebilir bir alacak miktarı olduğu kanaati ile, İİK’nın 67/2. maddesi gereğince itirazın iptaline karar verilen 9.160,92 TL alacağın takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Davalı tarafta cevap dilekçesinde kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuş ise de davanın kabulüne karar verilmiş olması nedeniyle İİK’nın 67/2. maddesindeki yasal koşullar oluşmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davanın kabulü ile, İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının 9.160,92 TL cari hesap alacağı üzerinden iptaline, takibin alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %13,75 oranını aşmayacak şekilde avans faiz yürütülmek suretiyle ve takip talebindeki diğer koşullarla devamına,
2-İİK’nın 67/2. Maddesi gereği itirazın iptaline karar verilen 9,160,92 TL’nin takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 625,78-TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline, peşin alınan 106,89-TL harcın mahsubuna, eksik kalan 518,89-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
5-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
6-Davacı tarafından yapılan 106,89-TL peşin harç, 54,40-TL başvuru harcı, 1.600,00-TL bilirkişi ücreti, 128,88-TL posta masrafları olmak üzere toplam 1.890,17-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafça yatırılan delil avansı ve yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider-delil avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
9-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. uyarınca belirlenen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın 341/1. maddesi uyarınca 2 haftalık yasal süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 12/05/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır