Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/277 E. 2020/729 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/277 Esas
KARAR NO :2020/729

DAVA:Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:12/06/2020
KARAR TARİHİ:03/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Davalı şirket tarafından müvekkili aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız takibe başlandığını, müvekkilinin takibe ilişkin olarak yetkiye, borca, faize ve ferilerine itirazlarını 25.04.2018 tarihinde sunduğunu, müvekkilinin yetkiye ilişkin itirazı neticesinde dosyanın … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı sırasına kaydedildiğini, cari hesap kaynaklı olduğu iddia edilen ilamsız takibe ilişkin ödeme emrinin muhtarlığa yapıldığından müvekkilinin haberi olmadığından itiraz edemediğini bu nedenle huzurdaki menfi tespit davasının açıldığını, müvekkilinin karşı tarafa borcunun bulunmadığını, müvekkili aleyhine başlatılan takibin dayanağının cari hesap alacağı olduğunu, ancak taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, müvekkili ile davalı şirket arasında 01.06.2015 tarihinde Franchising Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmesinin 3. maddesinde “…Franchisor kendisi tarafından üretilecek olan çiğköfte ve daha sonra ilave edilecek ürünler ile kutu, peçete, torba, ıslak mendil, lavaş vb. Malzemeleri bedeli Franchisee ödenmek koşuluyla ile temin edip Franchisee’ye teslim etmek zorundadır. Franchisee İş bu bedeli her teslim anında nakit olarak ödemekle mükelleftir.” hükmünün bulunduğunu, sözleşme kapsamında taraflar arasında gerçekleşen tüm alım-satım ödemeleri peşinen yapıldığını, müvekkili tarafından malzeme bedellerinin teslim anında peşinen ödendiğini beyanla müvekkilinin davalı/alacaklıya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespitine, kötü niyetli davalının %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davalıdan tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Dosyaya konu borcun aradaki franchising ilişkisi gereğince müvekkili tarafından davacıya gereği gibi ürün tedarik edilmesine ve ilgili faturalar teslim edilmesine rağmen davacı tarafından ürün bedellerinin zamanında, tam ve eksiksiz ödenmemesinden kaynaklandığını, müvekkili ile davacı arasındaki ticaretin 2016 yılı sonu itibariyle bitmiş olmasına rağmen davacının birikmiş borçlarını ödememsi sebebiyle, müvekkil firma tarafından 15.1.2018 günlü ihtarnameyle birikmiş borçların ödemesi davacıdan bir de yazılı olarak talep edildiğini, ancak sonuç alamayınca bu kez … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, takibe davacı tarafından yetki, borç ve ferileri bakımından itiraz edildiğini, davacının yetki itirazı üzerine, dosyanın … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı sırasına kaydedildiğini, davacıya bu müdürlük kanalıyla yeniden ödeme emri gönderildiğini ve davacı tarafından itiraz edilmemesi nedeniyle takibin kesinleştiğini, her ne kadar davacı ısrarla imzalı olduğunu iddia etse de; dosyaya sunulan 01.06.2015 tarihli Franchising Sözleşmesinin taraflarınca imzalanmadığını, somut olayda davacının borcun kaynağı olan ticari ilişkiye ve müvekkilinin ürün teslimine dair hiçbir itirazda bulunmadığını, davacının sadece cari hesap sözleşmesinin yokluğu ve imzasız Franchising Sözleşmesi’ndeki nakit ödeme maddesi gereğince ürün bedellerinin peşin ödendiği iddiasına dayandığını beyanla haksız ve dayanaksız davanın bütünüyle reddine, müvekkili lehine %20’den az olmamak üzere kötü niyetli davacı aleyhinde tazminata hükmedilmesine, yargılama harç ve giderleri ile ücret-i vekaletin davacı tarafa yükletilmesi yönünde karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, davacının … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına konu cari hesap alacağı nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; davacının … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına konu cari hesap alacağı nedeniyle davalıya borçlu olup olmadığı, taraflar arasındaki ilişkinin cari hesap ilişkisi mi yoksa açık hesap ilişkisi mi olduğu, icra-inkar tazminatı ile kötü niyet tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
… Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün 28/07/2020 tarihli cevabi yazısında davacı … ile ilgili şahıs ve şirket ortaklıklarına rastlanılmadığının bildirildiği ve … Mal Müdürlüğü’nün 08/07/2020 tarihli cevabi yazısında da davacı …’ın dairelerinde ticari, zirai ve mesleki yönden mükellefiyet kaydına rastlanılmadığının bildirildiği görülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5.maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1.maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1.bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1.maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda hangi mahkemenin görevli olduğunun belirlenmesi için öncelikle taraflar arasındaki ilişkiyi saptamak gereklidir. Taraflar arasında Franchising ilişkisi bulunmaktadır. Davalı taraf şirket olmakla birlikte davacının dosyaya gelen yazı cevaplarından da anlaşılacağı üzere(Vergi dairesi ve ticaret sicili) tacir olmadığı, bu nedenle davanın nispi ticari dava sayılamayacağı açıktır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın TTK’nun 4.Maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı, yine aynı maddenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na atıfla mutlak ticari dava konusu kabul ettiği sözleşmelerden de kaynaklanmadığı anlaşılmaktadır.
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir.Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olmakla resen dikkate alınırlar. İzah edilen nedenlerle, eldeki davada mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle açılan davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere … Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2.maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair tarafların yokluklarında, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/12/2020

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı