Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/262 E. 2022/883 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/262 Esas
KARAR NO : 2022/883

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 06/09/2018
KARAR TARİHİ : 06/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle;Müvekkiline olan borcundan dolayı davalı aleyhine … 26.İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalının asıl alacağa, faize, ferilerine ve icra dairesinin yetkisine itiraz ettiğini, ancak davalının borca, faize, ferilere ve icra dairesinin yetkisine ilişkin itirazlarının haksız ve dayanaksız olduğunu, davalı …’nin …’da … şirketini (Anonim Şirket) iki ortak ile kurduğunu ve şirketine yatırımcı arayışına girdiğini, davalının şirkete yatırım yapmak isteyenlere, şirketin amacının ve hedefinin yenilenen enerjiye ve solar enerjisine yatırım yapmak olduğunu ifade ettiğini, şirkete yatırım yapan yatırımcıların borçlu tarafından kendilerine şirketin kuruluş amacı olarak ifade edilen bu amaca yönelik olması şartı ile yatırım yaptıklarını, ancak borçlunun yatırımcıların sermayelerini başka amaçlara kullandığını, şirkette vaat edilen hedefe uygun şekilde kullanmadığını, bundan dolayı da … Asliye Ceza Mahkemesi’nin 09.04.2013 tarihli ve … sayılı kararı ile borçlu … aleyhine dolandırıcılık suçundan 5 yıllık mahkumiyet kararı verildiğini, adı geçen kararda mahkemenin borçlunun şirkete yatırılan paraların sadece çok ufak bir bölümünü şirketin amacına uygun kullandığını, geriye kalan asıl paraları başka işlerinde borçlarını ödemeye, başka işlerini yeniden yapılandırmaya ve sanat eserleri almaya harcadığını tespit ettiğini, dolayısıyla borçlunun şirkete yatırılan paraları amaç dışı kullandığı ve yatırımcıları bu şekilde dolandırdığının ceza mahkumiyeti kararı ile sabit olduğunu, şirkete para yatıranlar arasında müvekkili …’in de bulunduğunu, davalı hakkında … Sulh Hukuk Mahkemesinin 15.07.2008 tarihli kararı ile 15.07.2008 tarihinde saat 12.40’da tüketici iflası açıldığını, akabinde şirkete para yatıran ve dolandırılan alacaklıların bir çoğunun alacaklarını kasten işlenmiş haksız fiilden doğan alacak sebebi ile iflas masasına yazdırdığını, davacının da kasten işlenmiş haksız fiilden doğan iflas alacağını zamanında 29.09.2008 tarihinde iflas masasına yazdırdığını, müflis ve iflas idaresi tarafından bu alacağa itiraz edilmiş ise de müflisin itirazının 02/09/2010 tarihinde … Sulh Hukuk Mahkemesinin kararı ile kaldırıldığını, İflas idaresinin itirazının da 04.02.2010 tarihinde bertaraf edildiği mahkemenin 02.09.2010 tarihli kararı ile tespit edildiğini, buna göre davacının borçludan 45.192,88 Euro alacağı bulunduğunu, davalının …’daki iflas tasfiyesinde kötü niyetli olarak …’de 256 ada 35 parselde kain 1.781,54 m2’lik taşınmaz malvarlığını beyan etmediğini, davalının şirketi üzerinden gerçekleştirdiği bu tür eylemler sonuc, tüzel kişilik perdesi kaldırılarak kişisel malvarlığı ile sorumlu addedildiğini, söz konusu borç miktarının 37,9 milyon Euro olduğunu, davalının bu meblağı ödeyemeyeceğini belirterek, Almanya’da kişisel iflas yoluna başvurduğunu, Almanya’da kişisel iflasın mümkün olduğunu, davalının iflas işlemlerinin … Sulh Hukuk Mahkemesinin (İflas Mahkemesi) … esas nolu dosyasından görülüp karara bağlandığını, mahkeme İflas Mahkemesi olarak verdiği 18/03/2015 tarihli yazı ve ekindeki alacaklı ile borçluyu gösteren tablonun, resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir belge olduğunu, bundan dolayı İİK.nun 68.maddesi kapsamında belge olduğunu, zira Hamburg Sulh Hukuk Mahkemesinin bu tabloyu yetkisi dahilinde ve usulüne göre … İflas Kanununun 183/2 maddesi uyarınca hazırlayıp düzenlediğini, ayrıca tabloda alacaklının alacağının kayıtsız şartsız ödenmesi gereken bir alacak olarak tespit edildiğini, bu kesinleşen iflas tablosundan borun davalının sıra cetveline 29.09.2008 tarihinde kaydedildiğini, bu tarihten itibaren de bu meblağa faiz işlemekte olduğunu, davalının icra takip dosyasına sunduğu itiraz dilekçesi ekindeki vekaletnamede ve başkaca dosyalarda “…” adresini bildirdiğini, yine, davalının İstanbul’da ortağı olduğu iki şirket için … Ticaret Sicil Müdürlüğüne bu adresi bildirdiğini, dolayısıyla davalının takip başlatılan icra dairesinin yetkisiz olduğu, Almanya icra müdürlüklerinin yetkili olduğu yönündeki iddialarının da gerçek dışı olduğunu, takibin yetkili icra müdürlüğünde başlatıldığını belirterek, davalının … 26.İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosyasına yaptığı itirazının iptali ile takibin dava değeri üzerinden devamına, alacağımızın takip talebi çerçevesinde öngörülen oranlarda asıl alacağa işleyecek temerrüt faizi, vekalet ücreti ve masrafları ile birlikte tahsiline, haksız ve kötüniyetli itiraz nedeni ile İİK.nun 67/2 maddesi uyarınca dava değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalı borçludan tahsiline, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
CEVAP /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı müvekkilinin … adresinde ikamet eden gerçek kişi olduğunu, davacı …’in Almanya’da yaşayan ve dava dilekçesinde de açıkça belirtildiği üzere dava dışı …’den alacaklı olduğunu iddia eden gerçek kişi olduğunu, dava dışı …’nin davacının alacaklı olduğunu iddia ettiği Almanya’da faaliyet gösteren şirket olduğunu, huzurda görülmekte olana davada davacının dava dışı …’den alacaklı olduğunu iddia ettiğini, … Asliye Hukuk Mahkemesi kararı incelendiğinde davacının … olduğu davalının ise … olduğunun açıkça anlaşılmakta olduğunu, müvekkilinin …’nin yetkilisi bulunmakta olup davada iddia edilen ticari ilişkide aslen sorumlu olmasının mümkün olmadığını, davacının …’den olduğunu iddia ettiği alacaklarını hukuka aykırı olarak müvekkilinden tahsil etmeye çalıştığını, davaya konu ticari ilişkide taraf olmayan müvekkiline karşı husumet yöneltilmesinin hukuken mümkün olmadığını, davacının Almanya’da faaliyet gösteren …’den güneş enerjisi ile ilgili bir ticari ilişkiden alacaklı olduğunu iddia ettiğini, bu durumda davanın ticari alacak davası olduğunu, yani konunun Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından çözümlenmesi gereken bir dava olduğunu, davanın görev itirazı sebebi ile reddedilmesi gerektiğini, müvekkilinin adresinin mernis kayıtlarından da anlaşılacağı üzere… olduğunu, ayrıca davacının dava dışı …’ye açmış oldukları davaların da Hamburg’da açıldığını, davanın yetki itirazı sebebi ile reddedilmesi gerektiğini, davaya konu iddia edilen alacağın zamanaşımına uğradığını, somut uyuşmazlıkta ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için kanunda aranan koşulların hiçbiri gerçekleşmediğini belirterek, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ :
Elde ki dava, İcra İflas Yasasının 67.maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalının vaki itirazının iptali ve icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkindir.
… 26.İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasında yapılan inceleme de, davacı tarafından davalı aleyhine 45.192,88 Euro asıl alacak ve 17.465.46 Euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 62.658,34 Euro alacak için Hamburg Sulh Hukuk Mahkemesinin iflas mahkemesi sıfatıyla düzenlediği iflas tablosu ve sıra cetveli kayıtları esas alınarak ilamsız icra takibinde bulunulduğu, davalı tarafından yasal süre içerisinde asıl alacağa, faize, ferilerine ve icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği anlaşılmıştır.
Davalı tarafça süresi içinde yetki itirazında bulunulmuş mahkememizin milletler arası yetkisinin bulunmadığı, davalının dava dışı …’nin ortağı olduğu, dava konusu alacaktan aslen sorumlu olmaması nedeniyle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceği, husumetin şirkete yöneltilmesi gerektiği, ileri sürülmüş olup mahkememizce “… Yönetim kurulu üyeleri şirket alacaklılarına karşı eylemleri sebebiyle müteselsilen sorumludur.6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 553/1.maddesinde de 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 336/5.maddesine benzer bir düzenleme yer almaktadır ve Türk Ticaret Kanununun 561.maddesine göre sorumlular aleyhine açılacak davanın şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde açılması gerekmektedir.Burada davanın haksız fiil hukuki sebebine dayanarak açılmış olması sonucu değiştirmeyecektir.Toplanan delillerden anlaşılacağı ve tarafların kabulünde olduğu üzere şirket Almanya da faaliyet gösteren ve merkezi de burada bulunan bir şirkettir.Davalı tarafın yetki itirazı, Türk Ticaret Kanununun 561.maddesinin kesin yetki halini içermesi, şirketin Almanya da faaliyet göstermesi birlikte değerlendirildiğinde, şirket merkezinin bulunduğu … mahkemelerinin yetkili olduğu mahkememizin davaya bakmaya yetkili olmadığı sonucuna ve vicdani kanaatine varılarak davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Mahkememizin Mahkememizden verilen 15/10/2019 tarih ve 2019/274 Esas 2019/830 sayılı kararı Bölge Adliye Mahkemesi 12.Hukuk Dairesinin 17/04/2020 tarih ve 2020/278 esas 2020/430 karar sayılı ilamıyla kaldırılmasına karar verilmiştir.
Bam kaldırma kararında; “HMK’nın 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.Yine 9. maddede Türkiye’de yerleşim yerinin bulunmaması halinde yetki düzenlenmiş olup, maddeye göre Türkiye’de yerleşim yeri bulunmayanlar hakkında genel yetkili mahkeme davalının Türkiye’de mutad meskeninin bulunduğu yer mahkemesidir.Davaya konu takibe davalı tarafça yapılan itirazda verilen vekaletnameye göre davalının adresi Şişli /İstanbul olarak belirtilmiştir. Buna göre Türkiye’ de yerleşim yeri bulunmayan davalının mutad meskeni …’dur. HMK 9. maddesine göre davada mahkeme yetkili olup, mahkemece yetkisizlik kararı verilmesi hatalı olmuştur.” Gerekçesi ile mahkememizin 15/10/2019 tarih ve 2019/274 Esas 2019/830 Karar sayılı kararı 6100 sayılı HMK’nın 353(1)a-4. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA karar verilmiştir.
Bam kaldırma kararı sonrası dosya Mahkememizin 2020/262 esasına kaydedilerek yargılamaya devam edilmiştir.
HMK’nun 137 maddesi uyarınca taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; davalının ortağı olduğu …. merkezli şirkete yatırımcı bulmak amacıyla davacıyı dolandırdığı iddiasına dayalı olarak, davacı tarafından dava dışı şirkete yatırdığı paranın iadesi için başlatılan icra takibine itirazın iptali koşullarının oluşup oluşmadığı, davacının alacağının varlığı ve miktarı hususunda uygulanacak hukukun ne olduğu, zamanaşımı ve husumet itirazlarının yerinde olup olmadığı, temerrüt, işlemiş faiz ve inkar tazminatı talep koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
Mahkememizce taraf delillerinin toplanmasının ardından dosya bilirkişi incelemesine tevdi edilmiş, Bilirkişiler SMM …., Prof.Dr…., Prof Dr. …tarafından düzenlenen 07/12/2022 teslim tarihli bilirkişi raporunda; Hem Türkiye hem de Almanya’nın Hukuk Usulüne Dair Sözleşmeye taraf olması ve bu Sözleşme’nin 17. maddesinde teminat muafiyetinin öngörülmesi sebebiyle davacının teminat yatırmakla yükümlü olmadığı; MÖHUK’un 40. maddesi uyarınca Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisinin iç hukukun yer itibariyle yetki kurallarına tabi olduğu; HMK’nın 9. maddesi uyarınca davalının mutad meskeninin bulunduğu yer esasına göre Mahkemenin milletlerarası yetkisinin gerçekleştiği; zaten İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 13. Hukuk Dairesi’nin 05.03.2020 tarihli İstinaf kararının 4. sayfasında davalının mutad meskeninin …olduğu belirtilerek yetki itirazının reddine karar verildiği; taraflar arasındaki hukuki ilişkinin haksız fiil niteliğinde olduğu; haksız fiilin ve zararın Almanya’da gerçekleşmesi sebebiyle MÖHUK’un 34. maddesi uyarınca Alman hukukunun uygulanacağı; MÖHUK’un 8. maddesi uyarınca zamanaşımının, hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbi olduğu; esasa Alman hukuku uygulanacağından zamanaşımı süresinin de Alman hukukuna göre tayin edileceği; Alman Medeni Kanunu’nun 197(5). maddesi uyarınca zamanaşımı süresinin 30 yıl olduğu ve dolayısıyla zamanaşımı süresinin dolmadığı; taraflar arasındaki hukuki ilişkinin Alman hukukuna tabi olması sebebiyle faizin başlangıcı ve miktarının da Alman hukukuna göre belirleneceği; Alman Medeni Kanunu’nun 849. maddesinde faizin başlangıcı açısından haksız fiilden doğan zararın meydana geldiği an esas alınmakla beraber zararın hangi anda meydana geldiğinin dosya kapsamındaki belgelerden anlaşılamadığı; bununla beraber zararın, alacağın iflas masasına tescil edilmesi ve ardından bu tescile müflis tarafından yapılan itirazın kesin olarak reddedildiği 17.06.2010 tarihinde doğduğu sonucuna varılabileceği; dolayısıyla faizin başlangıç tarihinin 17.06.2010 olarak kabul edilebileceği; Alman Medeni Kanunu’nun 849. maddesi uyarınca yasal faiz oranının yıllık %4 olduğu; bu bağlamda faiz miktarının toplam 13.897,23 Euro olarak rapor içinde hesap edilmiş olduğu; … Sulh Hukuk Mahkemesi … sayılı iflas tablosunda borçlunun kasten işlediği haksız fiilden kaynaklanan alacağa karşı yapılan itirazın02.09.2010 tarihinde reddedildiğinin; borçlunun …; alacaklının davacı olduğunun; toplam güncel alacak tutarının Euro olduğunun yazıldığı; apostil şerhi içeren bu belgenin Türkiye’de de HMK’nın 224. maddesi uyarınca resmî belge ve ayrıca İİK’nın 68. maddesi anlamında bir belge olduğu; dolayısıyla davacının, alacağını ve miktarını resmî belge ile ispat ettiği;yukarıda ve rapor içeriğinde yapılan açıklama ve değerlendirmelere göre; davacının 25.01.2017 takip tarihi itibari ile davalı taraftan 45.120,88 Euro asıl alacak ve 13.897,23 Euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 59.018,11 Euro faizli alacağının olduğu, , işbu alacağının 45.120,88 Euro asıl alacak kısmına talepteki gibi takip sonrası faiz işletilmesi gerektiği, … Sulh Hukuk Mahkemesi … sayılı iflas tablosunda borçlunun kasten işlediği haksız fiilden kaynaklanan alacağa karşı yapılan itirazın 17.06.2010 tarihinde reddedildiğinin; borçlunun …; alacaklının … olduğunun; toplam güncel alacak tutarının 45.120,88 Euro olduğunun yazıldığı; apostil şerhi içeren bu belgenin Türkiye’de de HMK’nın 224. maddesi uyarınca resmî belge ve ayrıca İİK’nın 68. maddesi anlamında bir belge olduğu; dolayısıyla davacının, alacağını ve miktarını resmî belge ile ispat ettiği; davacı vekili tarafından, davalı tarafa %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesi kararının Mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir.
Taraf iddia ve savunmaları, dosya kapsamına ibraz edilen deliller ve alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde ;
Davacı davalının Almanya da kurmuş olduğu … şirketinin ihraç etmiş olduğu güneş tahvillerinden faizi ile birlikte geri ödenmek üzere 45.192,88 Euro tutarında satın aldığını, davalının satmış olduğu tahviller karşılığında güneş enerjisi yatırımı yapmayarak sanat eserleri satın alarak şirketi işlemez hale getirdiğini, Almanya da davalı hakkında davalar açıldığını ve kişisel olarak iflasına karar verildiğini, Türkiye de bulunan taşınmazını iflas masasına kaydettirmediğini bildirerek TTK.nun 553. Maddesine dayalı alacağının tahsili davasını açmıştır.
… Ceza Mahkemesinin 09/4/2013 tarihli…sayılı kararı ile; davalı … hakkında dolandırıcılık suçundan mahkumiyet kararı verildiği, bu karara karşı temyiz kanun yoluna başvurulduğu, …Temyiz Mahkemesinin 19/02/2014 tarihli … sayılı kararında; davalı …’nin … firmasının yöneticisi olduğu, şirketin tahvil satımı sırasında yatırımcılara yenilebilir enerji alanında yatırım yapılacağının bildirdiği , yatırımcıların davalı tarafından kendilerine bildirilen verilerin doğruluğuna güvenerek şirkete para yatırdıkları, şirket tarafından bu paralarla sözleşmeye uygun olmayarak yenilenebilir enerji alanına yatırım yapılmadığı, sanat eserleri temin edildiği, bu durumun aktif davranış yolu ile dolandırıcılığı değil, dolaylı suçlarda ihmal yoluyla dolandırıcılığın gereklerini karşıladığı, ayrıca bir maddi kaybın kanıtlanamaması durumunda Ceza Kanununun 264/a maddesi kapsamında bir sermaye yatırımı dolandırıcılığının olup olmayacağının değerlendirilmesi gerektiği şeklinde karar oluşturulduğu, davalı tarafından her ne kadar ceza mahkemesinde beraatine karar verildiği savunmasında bulunulmuş ise de; Mahkememizce getirtilen federal temyiz mahkemesi kararının yapılan incelemesinde; davalının beraatine karar verilmediği, dolandırıcılığın niteliği bakımından ilk derece mahkemesinin kararının bozulduğu görülmüştür.
Davalı …’nin yöneticisi bulunduğu … A.Ş vasıtasıyla 3.kişilere vermiş olduğu zararları karşılayamaması sebebi ile kişisel iflasını talep ettiği, …. Sulh Hukuk Mahkemesinin (iflas mahkemesi ) davalının iflasına karar verdiği, iflas mahkemesince … nolu belge ile haksız fiilden kaynaklanan alacak olarak davaya konu alacağın davacı alacağı olarak kaydedildiği, bu belge Türk İcra Hukukunun 68.maddesinde düzenlenen bir belge sayılmasa da HMK.nun 199/1 maddesi kapsamında uyuşmazlık konusu vakıaları ispata ilişkin belge olarak kabul edilmesi gerektiği, davalı hakkında verilen kişisel iflas kararı MÖHUK de öngörülen şartları taşımadığından Türk Hukukunda tanıma ve tenfizin yapılmasının mümkün olmadığı, davacının haksız fiilden kaynaklanan alacağı için davalı …’den tahsili için Türkiye de dava açmasına engel bir durum bulunmadığı, davacı ve dava dışı birçok yatırımcının davalının yöneticisi olduğu … firması tarafından verilen bilgilerin doğruluğuna güvenerek bu şirkete para yatırdığı, ancak şirket yöneticisi tarafından sözleşmeye uygun olmayarak yatırımcılardan toplanan paranın risk barındıran sanat eserleri teminine yatırıldığı ve sermayenin amaca aykırı şekilde kullanıldığı, Hamburg Federal Mahkemesi tarafından yapılan yargılamalar sonucunda davalının ihmal yolu ile dolandırıcılık suçunu işlediğinin tespit edildiği, TTK.nun 553.maddesine göre yöneticinin sorumluluğu kapsamında davacının zararının tahsilini talep edebileceği, TTK.nun 553.maddesinde kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurlarının kanundan veya esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurları ile ihlal ettikleri takdirde hem şirket hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı vermiş oldukları zararlardan dolayı sorumlu olduklarının düzenleme konusu yapıldığı anlaşıldığından davacının dava açma hakkının olduğu sonucuna varılmış, davalı tarafça ileri sürülen husumet itirazı yerinde görülmemiştir.
Davacı vekili tarafından yapılan ilamsız icra takibine borçlu/davalı …’nin vekili tarafından yetkiye borcun ve faizin tamamına itiraz edilmiş; itiraz üzerine takip durmuştur. Takipte bulunan alacaklının ve itirazın iptali davasında alacaklının Alman vatandaşı olması sebebiyle davada yabancılık unsuru bulunmaktadır. Yabancılık unsuru – taşıyan davalarda maddi hukuk uyuşmazlıklarında uygulanacak hukuk 5718 sayılı MÖHUK’da yer alan kanunlar ihtilafı kurallarına göre belirlenecektir. Ancak davacını talep sonucunu İİK na dayandırmadığı, Genel Haciz yolu ile yapılan takibe yönelik itirazın iptalini talep ettiği anlaşılmakla (BAM 12 HD. 2021/1587 E-2022/197 K ), İİK’nın kapsamına giren ve usule ilişkin hususlarda yalnızca Türk hukuku uygulanacaktır.
Bu nedenle takibin ve bu takibe itirazın nasıl yapılacağı; takibe itiraz edilmesi üzerine açılan itirazın iptalinde nazara alınacak belgeler İİK hükümlerine göre belirlenecektir.
… Sulh Hukuk Mahkemesince yürütülen iflas davasına ilişkin olarak … Sulh Hukuk Mahkemesine ait 15.11.2016 tarihli iflas tablosunda (sıra cetveli) … 26. İcra Müdürlüğünce…Esas sayılı dosya üzerinden yürütülen ilamsız icra takibinin davacı alacaklının adının ve alacağının tutarının yer aldığı iflas tablosunun itirazın iptali için yeterli olup olmadığı tamamen İİK hükümlerine tabi bir meseledir.
Davacı alacağı … Sulh Hukuk Mahkemesinin sıra cetveline dayanmakta olup, kayıt tarihinin 01.09.2008 tarihi olduğu ve alacağın 02.09.2010 tarihi tarihi itibariyle kesinleştiği, davacının taşınmazını iflas masasına bildirmemesi Alman Hukukuna göre haksız fiil mahiyetinde ise de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairelerinin benzer dosyaların usulden red kararları üzerine yaptığı incelemeler neticesi verdiği birçok kararında belirttiği üzere Türk hukukuna göre TTK 553 maddesi kapsamında yöneticinin pay sahiplerine ve alacaklılarına verdiği zarardan sorumluluğunu gerektirdiği anlaşılmıştır.
Davalı tarafça zamanaşımı def’inde bulunulmuş olup; Haksız fiilin gerçekleştiği tarih itibariyle olayda uygulanması gereken zamanaşımı süresinin mülga TTK.nun 309.maddesine göre tespit edilmesi gerekmektedir .Şirket yöneticisinin sorumluluğundan kaynaklı tazminat davalarında zamanaşımı davacının zararı ve mesul olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve her halde zararı doğuran ve mesul olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren 5 yıl olarak düzenlenmiştir. Zararın doğmasına sebebiyet veren haksız fiil cezayı gerektiriyor ve ceza kanuna göre müddeti daha uzun zamanaşımına tabi bulunuyorsa ceza kanununa göre müddeti daha uzun olan zamanaşımı süresinin uygulanması gerekmektedir. TBK.nun 154/2 maddesine göre alacaklı dava ve defi yolu ile mahkeme ve hakeme başvurmuş ise icra takibinde bulunmuşsa ya da iflas masasına başvurmuş ise zamanaşımı kesilir. Borçlar Kanununun 157.maddesine göre; bir dava veya def’i yoluyla kesilmiş olan zamanaşımı tarafların yargılamaya ilişkin her işleminden veya hakimin her kararından sonra yeniden işlemeye başlar. Zamanaşımı icra takibi ile kesilmiş ise, alacağın takibine ilişkin her işlemden sonra yeniden işlemeye başlar.
Davacı alacağını 01/09/2008 tarihinde iflas masasına başvurarak yazdırmış ise de alacağına kavuşamamış, alacak Müflis tarafından yapılan itirazın kesin olarak reddedildiği 02.09.2010 tarihi tarihi itibariyle kesinleşmiştir. Ayrıca davalı hakkında dolandırıcılık sebebi ile dava açılmış olduğundan uzamış ceza zamanaşımı da Türk Ceza Kanununa göre 8 yıl olup 05.04.2018 tarihinde icra takibi başlattığı icra takibinin başladığı tarih itibariyle TBK.nun 154/2 ve 157.maddeleri uyarınca zamanaşımı süresinin henüz dolmadığı, davanın süresi içerisinde açıldığı anlaşıldığından zamanaşımı def’i yerinde görülmemiştir.
Mahkememiz dosyasına ibraz edilen bilirkişi raporu ile; MÖHUK madde 8 uyarınca zamanaşımına ilişkin uyuşmazlıklarda zamanaşımına uğradığı iddia olunan alacağa uygulanan hukuka tabi olduğu, alacağın haksız fiilden kaynaklandığı, bu sebeple Alman Hukukuna tabi olduğu, Alman hukukunda haksız fiile ilişkin tazminat taleplerinin … deki genel zamanaşımı süresi olan 3 seneye tabi olmakla birlikte aynı konunun 197/5 maddesi uyarınca iflas prosedürü kapsamında icra kabiliyeti kazanan alacaklar bakımından zamanaşımı süresinin 30 yıl olduğu, davacının talep ettiği alacağın … İflas Mahkemesinin … dosya numaralı … seri numarası ile kesinleşen iflas tablosunda yer aldığı, … maddesi uyarınca 30 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu belirtilmiş olup Türk hukukundaki zamanaşımı süresinden Alman hukukundaki zamanaşımı süresinin uzun olmasının tek başına kamu düzenine aykırılık teşkil etmeyeceği değerlendirilmiştir.
Anılan durum karşısında ; davacının … da mukim …firmasını yöneticisi davalı …’nin haksız fiil sorumluluğu nedeniyle uğramış olduğu zararı tazmin talebinde bulunduğu, davalı …’nin … da mukim şirketin yöneticisi, yetkili ve sorumlusu olduğu, davacı ve diğer yatırımcıların … ‘nin yöneticisinin vermiş olduğu bilgilere güvenerek paralarını bu şirkete yatırdıkları, ancak şirket yöneticilerinin sözleşmeye uygun olmayan şekilde yatırımcıların paralarını sanat eseri temininde kullandığı ve yatırımcılar için risk oluşturduğu, bu hususların … Federal Mahkemesi tarafından kabul edildiği ve dolaylı suçlarda ihmal yoluyla dolandırıcılığın gereklerini karşıladığı, ayrıca bir maddi kaybın kanıtlanamaması durumunda Ceza Kanununun 264/a maddesi kapsamında bir sermaye yatırımı dolandırıcılığının olup olmayacağının değerlendirilmesi gerektiği şeklinde karar oluşturulduğu, bu kararın Türk hukuku uyarınca da haksız fiilin ispatı bakımından takdiri delil olacağı, Alman Medeni Kanunu uyarınca da haksız fiilin gerçekleştiği durumda failin zararı karşılamakla yükümlü olduğu, TTK.nun 553.maddesine göre yönetim kurulu üyelerinin kusurları sonucu şirket alacaklılarına, pay sahiplerine, şirkete karşı vermiş oldukları zarardan sorumlulukları bulunduğu, davalının haksız fiilinden kaynaklanan zararları tazmin edemediği, Alman hukukuna göre kişisel iflasını talep ettiği ve iflas ettiği, tüm malvarlıklarını iflas masasına bildirmediği, Bodrum da taşınmazı bulunduğu, iflas tasfiyesinin 2014 yılında Hamburg Sulh Hukuk Mahkemesi kararı ile tamamlandığı, Alman hukukuna göre haksız fiil alacağının borçtan kurtulmaya tabi olmadığı, talep edilebilir bir alacak olduğu, iflas masasına kaydedilen alacakla ilgili apostil şerhi de almış belgenin İİK 68. Md kapsamında bir belge olduğu ileri sürülmüş ve bilirkişi raporu ile de bu yönde tespitte bulunulmuş ise de iş bu davadaki talep sonucu İİK na dayandırmış ve genel haciz ile yapmış olduğu icra takibine itirazın iptalini istediği nazara alındığında iflas kararının sadece açıldığı ülke açısından sonuç doğuracağı İİK.nun 68.maddesi kapsamında bir belge olmadığı, ancak davacının haksız fiil sonucu uğradığı zararı HMK.nun 199/1 maddesi anlamında ispata yarar belge mahiyetinde olduğu, davacının … Sulh Hukuk Mahkemesinin dosyasından düzenlenen belgeye göre haksız fiilden kaynaklanan alacağının 45.192,88 Euro olduğu (Bilirkişi raporun 45.120,88 Euro olarak yazılmış) kayıt tarihinin de 02/09/2010 tarihi olduğu, davacının bu tarihten itibaren faiz talep edebileceği Alman Medeni Kanununa (BGB 246 maddesi) göre haksız fiillerde uygulanması gerekli olan faiz oranının yıllık %4 olması gerektiği, müflis tarafından yapılan itirazın kesin olarak reddedildiği 02.09..2010 tarihinden icra takibinin yapıldığı 05.04.2018 tarihine kadar 45.192,88 Euro asıl alacak ve (mahkememizce 45.192,88 Euro asıl alacak üzerinden 02.09.2010-05.04.2018 takip tarihi arası hesap edilen) 13.919,41 Euro işlemiş faiz üzerinden devamına, asıl alacak miktarına takip tarihinden itibaren yıllık %4 faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak haksız fiile dayalı olup yöneticinin sorumluluğuna ilişkin olduğundan ve likit bulunmadığından %20 tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile … 26 İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile başlatılan takibe yönelik itirazın KISMEN İPTALİ ile takibin 45.192,88 Euro asıl alacak, 13.919,41 Euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 59.112,29‬ Euro üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %4 faiz uygulanmasına,
3-Asıl alacağın %20’si üzerinden talep olunan icra inkar tazminat isteminin alacağın yargılamayı gerektirmesi nedeni ile REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 31.141,56-TL nispi karar ve ilam harcından 8.252,43-TL peşin alınan harcın mahsubuna, bakiye 22.889,13-TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 66.824,01- TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen toplam 4.690,40-TL yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre % 95’inin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından dosya üzerinde yapılan yargılama gideri bulunmadığından ve yatırılan gider avansı olmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/12/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

HARÇ BEYANI /
31.141,56-TL KARAR HARCI
8.252,43-TL PEŞİN HARÇ /
22.889,13-TL KALAN HARÇ

DAVACI GİDERİ /
35,90-TL BVH.
4.500,00-TL BİLİRKİŞİ ÜCRETİ
154,50-TL POSTA MAS. /
4.690,40-TL TOPLAM