Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/255 E. 2021/707 K. 28.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/255 Esas
KARAR NO : 2021/707

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/06/2020
KARAR TARİHİ : 28/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Müvekkilinin oto aksesuar malzemeleri satmak suretiyle ticaret yaptığını, davalı ile yapılan ticaret neticesinde müvekkilinin gönderdiği malların bedeli olan 9.893,00-TL’nin davalı tarafından ödenmediğini ve sürekli ertelendiğini bu nedenle … 29.İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının herhangi bir borcu olmadığını ifade ederek icra takibine konu olan borcun tamamına ve ferilerine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, müvekkili ile davalı/borçlu arasında mevcut olan cari hesaba ilişkin işlemlerin faturalarıyla birlikte ekte sunulduğunu, davalı/borçlunun müvekkili ile arasındaki hukuki ilişkiyi inkar etmediğini, davalı/borçlunun icra takibi başlatıldıktan sonra müvekkilinden satın aldığı malların bir kısmını iade ettiğini (iade faturasının ekte olduğunu), davalı/borçlunun iade etmiş olduğu malların bedelinin toplam 4.347,00-TL olduğunu, davalı/borçlunun yaptığı bu iadeye ilişkin … 29.İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasına taraflarınca haricen tahsil bildiriminde bulunulduğunu, işbu davanın da 5.546,00-TL bakiye alacak üzerinden açıldığını beyanla borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına, borçlunun kötü niyetli itirazı nedeniyle alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalıya yasaya uygun olarak tebligat yapılmış olmasına karşın, davayı takip etmediği gibi yazılı bildirimde de bulunmadığından, HMK’nun 128.maddesi hükmü gereğince davayı inkar ettiği varsayılmıştır.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, alacağın tahsili amacı ile başlatılan ilâmsız icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.Maddesi uyarınca iptali ve icra inkâr tazminatının tahsili davasıdır.
… 29.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyanın dosyamız arasına alındığı ve takip dosyası kapsamından; davacı tarafın davalı hakkında toplam 9.893,00-TL alacağın eklentileri ile birlikte ödetilmesi istemiyle ve ilamsız takip yoluyla icra takibinde bulunulduğu, davalının itirazı sonucu, icra takibinin İİK’nun 62.maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır.
Mahkememizce taraflar hakkında esnaf-tacir araştırması yapılmıştır.
… Vergi Dairesi Müdürlüğünün 10/07/2020 tarih ve … sayılı cevabi yazısı ile; …’ın 01/07/2016-20/02/2020 tarihleri arasında dairelerinde mükellefiyet kaydının tesis edildiği, mükellefin dairelerine beyan etmiş olduğu 2019 yılı gelir vergisi beyannamesinde Bilanço Esasına göre (1.Sınıf) defter tuttuğunun görüldüğü bildirilmiştir.
… Ticaret Sicili Müdürlüğünün 18/12/2020 tarih ve … sayılı cevabi yazısı ile; …’ın (… Limited Şirketi) gerçek kişi ticari işletmesinin kaydının bulunduğu bildirilmiştir.
… Ticaret Sicili Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı cevabi yazısı ile; … – … ünvanında müdürlüklerinde tescilli şahıs firması kaydına rastlanmadığı bildirilmiştir.
… Vergi Dairesi Müdürlüğünün 18/01/2021 tarih ve … sayılı cevabi yazısı ile; …’ın 04/01/2016 tarihinden itibaren Basit Usul mükellefi olarak Motorlu Kara Taşıtlarının Genel Bakım ve Onarım Hizmetleri işi ile iştigal ettiği ve Defter Beyan Sistemi üzerinden işlemlerini yürüttüğünün anlaşıldığı bildirilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5.maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1.maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1.bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1.maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Uyuşmazlığın çözümü bakımından somut olayda, davanın tarafları, konusu ve davacının talebinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Eldeki davada davacı, oto aksesuar malzemeleri satmak suretiyle ticaret yaptığını, davalı ile yapılan ticaret neticesinde de gönderdiği malların bedeli olan 9.893,00-TL’nin davalı tarafından ödenmediğinden bahisle davaya konu icra takibini başlattığını, davalının herhangi bir borcu olmadığını ifade ederek icra takibine konu olan borcun tamamına ve ferilerine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalı/borçlunun icra takibi başlatıldıktan sonra kendisinden satın aldığı malların bir kısmını iade ettiğini, davalı/borçlunun iade etmiş olduğu malların bedelinin toplam 4.347,00-TL olduğunu, davalı/borçlunun yaptığı bu iadeye ilişkin … 29.İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına haricen tahsil bildiriminde bulunulduğunu, işbu davanın da 5.546,00-TL bakiye alacak üzerinden açıldığını belirtmiştir. Dolayısıyla davacının talebi, davalıya gönderdiği malların bakiye alacak bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Eldeki davanın konusu da, davacının davalıya gönderdiği malların bedelinin tahsili amacı ile başlatılan ilâmsız icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.Maddesi uyarınca iptali ve icra inkâr tazminatının tahsili olduğu ve bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, eldeki davanın nisbi ticari dava olarak kabulü ile uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesi tarafından çözülebilmesi için, uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması ve her iki tarafında tacir olması zorunludur. Yukarıda detaylı olarak belirtilen ve dosyaya celbedilen cevabi yazılardan da anlaşılacağı üzere; davacı tacir, davalının ise -Basit usul mükellefi- esnaf olduğu, bu hali ile davacı taraf tacir olsa da davalının tacir olmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda, davanın nispi ticari dava sayılamayacağı, yine davanın TTK’nun 4. Maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı, aynı maddenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na atıfla mutlak ticari dava konusu kabul ettiği sözleşmelerden de kaynaklanmadığı anlaşılmıştır.
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olmakla resen dikkate alınırlar. İzah edilen nedenlerle, davanın, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; Davanın, HMK md. 114/1-(c) ve HMK’nun 115/2.maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin, görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemelerine tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 28/10/2021

Katip … ¸

Hakim …
¸