Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/238 E. 2021/585 K. 14.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/238 Esas
KARAR NO : 2021/585

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/05/2015
KARAR TARİHİ : 14/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM: Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; …Tic Ltd Şti tarafından … ili … ilçesi 1358 ada 3 parsel de bulunan arsa üzerine inşa edilecek 5 bağımsız bölüm için bağımsız bölümlerin mülkiyeti …Tic Ltd Şti ait olmak üzere … A.Ş den 450.000,00 TL kredi kullanıldığını kredinin teminatı olarak bankaya müşterek borçlular … Tic Ltd Şti ve … Maden San Tic Ltd Şti tarafından 24/12/2012 tarih ve 1.950,000 bedelli bono verildiğini, müvekkili …’un bonoyu kefil olarak imzaladığını, müvekkilinin 17/01/2011 itibariyle … Ltd Şti ndeki hisselerini … Tarım İnş. San. Tic Ltd Şti ne devir ettiğini, alınan krediler ödenmediği için … A.Ş tarafından … 10. icra müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını, bu takip sonucunda … ili … ilçesi 241 ada 2 parsel de bulunan taşınmazın 166.000,00 TL ihale bedeli ile 28/04/2015 tarihinde satıldığını yine … tarafından alınan teminat bonosunun … 10. icra müdürlüğünün … (9.icranın …) sayılı dosyasında takibe konulduğunu bu takip nedeniyle … 1358 ada 3 parselde bulunan ve kredi alınarak inşa edilen 1-2-3-4- ve 5 numaralı bağımsız bölümler üzerine haciz konulduğunu 3 ve 5 nolu bağımsız bölümler üzerine konulan haczin 08/09/2014 tarihinde kaldırıldığını, 1-2 ve 4 nolu bağımsız bölümlerin tapu da hacizli olarak davalı … tarafından devir alındığını davalının … A.ş ile 02/12/2014 tarihinde anlaşması sonucu bu bağımsız bölümler üzerindeki haczin de kaldırıldığını , davalı …’nin 1-2-3-4 ve 5 numaralı bağımsız bölümleri devir aldıktan sonra üzerlerindeki haczin kaldırılıp, ardından müvekkili davacı kefil …’a ait… 1450 ada 60 parselde bulunan bağımsız bölüme borcun ödenmesi için yönelinmesinin haksız ve açıkca kötü niyet olduğunu, üzerinden haciz kaldırılan taşınmaz bedelleri dikkate alındığında müvekkilinin borcu kalmadığını, bu nedenle müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile davalının %40 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; öncelikle husumet itirazları olduğunu, müvekkilinin davada sıfatı bulunmadığını, yetki itirazları olduğunu, davanın …’nde açılması gerektiğini, zaman aşımı itirazları olduğunu, zamanaşımı nedeniyle davanın reddi gerektiğini, esas yönünden ise; müvekkili … ile temlik eden …Tic Ltd Şti arasında eskiden beri süren ticari ilişki bulunduğunu … ili … ilçesi 1358 ada 3 parsel üzerinde bulunan 1-2-3-4 ve 5 numaralı bağımsız bölümlere ait binayı satma işinin temlik eden tarafından müvekkiline verildiğini müvekkilinin de …’a … Maden San Tic Ltd Şti nin kredi borcunu ödeyerek banka alacağını temlik aldığını, bankanında dairelerdeki ipoteği kaldırdığını davacının temlik işleminin hukuki sonuçlarını katlanmak zorunda olduğunu davanın temlik eden … A.ş ye ihbar edilmesini istediklerini, davanın reddi ile %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE: Dava menfi tespit istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının … 10 İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibine dayanak 24/12/2012 vadeli ve 1.950.000,00-TL bedelli bonodan ötürü davalıya borçlu olup olmadığına ilişkindir.
Mahkememizin 2015/479 Esas 2017/462 Karar sayılı ve 07/06/2017 tarihli ilamı ile yapılan yargılama sonucu verilen karar; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 2018/2094 Esas 2020/275 Karar sayılı 19/03/2020 tarihli ilamı ile; eksik harcın ikmal edilmediği ve dava konusu bononun değeri itibariyle davaya heyet halinde bakılması gerektiğinden bahisle kaldırılmıştır.
İstinaf kaldırma ilamı doğrultusunda; dava konusu bononun değeri üzerinden hesap edilen eksik kalan 29.885,63 TL harç tamamlatılmıştır.
… 10.icra müdürlüğünün …(eski … 9.İcra müd. … ) esas Sayılı dosyası kapsamından, alacaklı … A.Ş nin kambiyo senetlerine mahsus takip yoluyla 450.000,00 TL alacak için borçlular … Tic Ltd Şti ile … Tic Ltd Şti, İhsan Türk, davacı … aleyhine takip başlattığı, takip dosyasındaki alacağın davalı … tarafından devir ve temlik alındığı anlaşılmıştır.
Davacı; bir dönem yetkilisi ve ortağı olduğu … Ltd. Şti. ile … Tic Ltd. Şti.’nin … A.Ş.’den genel kredi sözleşmesi kapsamında 450.000,00-TL kredi kullandığını, … A.Ş.’ye anılan şirketlerin müşterek borçlusu oldukları 24/12/2012 tarihli 1.950.000 TL bedelli bononun teminat olarak verildiği, kendisinin bu bonoyu kefil sıfatıyla imzaladığını, 17/01/2011 tarihinde … firmasındaki hisselerinin devrederek ortaklıktan çıktığını, anılan kredi nedeniyle banka tarafından hem müvekkili, hem de diğer kambiyo borçluları aleyhine dava konusu bonoya dayalı icra takibi başlatıldığını, davalının icra dosyasındaki alacağı dava dışı bankadan temlik aldıktan sonra, banka tarafından daha önce takip borçluları aleyhine konulmuş hacizleri kaldırdığını, davacının elindeki güvenceleri haklı sebep olmaksızın ağır kusur ile elinden çıkardığını, TBK’nun 592/son fıkrası uyarınca davacı kefilin borcundan kurtulduğunu iddia etmiştir.
Davacı, dava konusu bonoya kefil sıfatıyla imza atıldığını, kefaletin fer’i niteliğine ve TBK’nun kefalete ilişkin hükümlerine atıfla, hacizlerin kaldırılması sonucu alacağa ilişkin güvenceleri kusuru ile elinden çıkaran davalıya karşı borcundan kurtulduğunu iddia etmiş ise de; somut olayda kefalet ilişkisinden bahsedilemeyeceği, davacının dava konusu kambiyo senedine aval sıfatıyla imza attığı, diğer deyişle kefil değil aval veren olduğu açıktır. Zira TTK’nun 778/3 maddesi atfı ile 701/3 fıkrası uyarınca, keşideci ve lehdarın imzaları haricinde, bono üzerine atılan her imza aval şerhi sayılır.
TTK’nun 700 ila 702 maddelerinde düzenlenen aval, kambiyo evrakından doğan bir borcun kıymetli evrak hukukuna göre teminat altına alınmasıdır. Aval verenin yükümlülüğü, kefilden farklı olarak fer’i nitelikte değildir. Aval veren, kıymetli evrak hukukuna özgü ve bağımsız bir yükümlülük altına girmektedir(bkz. Özen/Burak; 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Çerçevesinde Kefalet Sözleşmesi, Genişletilip, Güncelleştirilmiş 3. Bası, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2014 s. 45 vd). Kambiyo alacaklısı ile aval veren arasındaki ilişki; kefil ile kefil olunan borcun alacaklısı arasındaki ilişkiden farklıdır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 702/2 fıkrasında; aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebeple geçersiz olsa dahi, aval verenin taahhüdünün geçerli olacağı düzenlenmiştir. Başka ifade ile ilgili senet zorunlu unsurları taşımaması nedeniyle kambiyo senedi niteliğinde değilse, aval de hüküm ifade etmez. Bu istisna dışında; aval veren, teminat altına aldığı borca ilişkin herhangi bir sebeple taahhüdünün geçersiz olduğunu ileri süremez, kambiyo evrakının teminat senedi olduğu, bedelsiz kaldığı gibi savunmalara başvuramaz(bkz Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2020/2446 esas, 2020/4043 karar sayılı ilamı). Benzer şekilde kefalete ilişkin hükümlere dayanarak aval veren sıfatıyla taahhüt ettiği kambiyo borcundan kurtulamaz. Bu saptama karşısında; takip ve dava konusu bonoya aval veren davacının; TBK’nun, kefalet sözleşmesinde, kefil olunan borcun alacaklısının yükümlülüklerini düzenleyen 592. maddesine dayalı olarak borcundan kurtulduğu yönündeki savunması dinlenebilir değildir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 33.301,13 TL harçtan mahsubu ile artan 33.241,83-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 98.925,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-HMK 333.maddesi gereğince davacılar tarafından yatırılan gider avansından geriye artan kısmın hüküm kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinde itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/09/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır