Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/200 E. 2020/755 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/200 Esas
KARAR NO:2020/755

DAVA:İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ:08/01/2020
KARAR:DAVANIN USULDEN REDDİ- ARABULUCULUK DAVA ŞARTI
KARAR TARİHİ:03/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle;Müvekkili şirket sigortalısı … Cad. … No:… K:… Daire: Yönetim … … adresinde konutunu 14/03/2018 tarihinde … kasko poliçe numarası ile sigortalattığını, davalının ana şebeke borusu üzerindeki kaçaktan kaynaklandığı tespit edilmiş ve gerekli işlemlerin yapıldığını su basma sonrası sigortalı konutta tavan ve duvarlarda meydana gelen hasarın onarıldığını, gerçekleşen hasar sonrası Müvekkili şirketin sigortalısına 5.150,00 TL hasar tazminatı ödediğini, ödenen bu meblağlar davalılar, ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olduğunu, …. İcra Dairesi’nin … E. Sayılı dosya numarasıyla başlatılmış olunan faiz ve masraflar hariç 5.150,00 TL tutarındaki icra takibine karşı kötü niyetle yapılmış olan itirazın iptaline ve %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Müvekkilinin İdare altyapı tesis bakım ve onarım işlerini yüklenici firmalar eliyle ve ihale usulüyle yürüttüğünü, bu doğrultuda sorumluluk yüklenici firmalara ait olduğunu yüklenici firma ile yapılan Yapım İşlerine Ait Sözleşmenin 25/4 Maddesi uyarınca sorumluluğun yüklenicide olduğu sabit olduğundan davanın müvekkili İdare yönünden “Husumet yönünden reddi” gerektiğini, davanın süresi içerisinde açılmadığını, tazminat talibi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsü kişiyi öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl sonra zamanaşımına uğrayacağından, huzurdaki iş bu davanın “süre yönünden reddi” gerektiğini, dava ehliyetinin tespiti açısından poliçe kapsamı detaylı incelenmesi gerektiğini, dava konusu uyuşmazlık için arabuluculuk başvurusu yapılmadığını, bu yönüyle de davanın reddinin gerektiğini, binanın inşası ve tesisat işleri güncel tekniklere uygun ve yasal düzenlemelere riayet edilerek yapılması gerektiğini, bu noktada bileşik kusur durumu değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkili idarenin olayda kastı, kusuru ihmali bulunmadığı gibi zararla müvekkili idare arasında bir illiyet bağının kurulması da mümkün olamayacağını, icra inkar tazminat talebinin reddinin gerektiğini, davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir:
…. Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin … Esas- … Karar sayılı 09.01.2020 tarihli görevsizlik kararı sonrasında dava dosyasının Mahkememize tevzi olduğu anlaşıldı.
Davanın 08.01.2020 tarihinde açıldığı anlaşıldı.
Dava; Dava, İ.İ.K.nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalı …’ nin vaki itirazının iptali ve icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkindir.
06/12/2018 tarihli, 7155 sayılı Kanun’un 20. Maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca, “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi uyarınca, “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
Mahkememizin 17/03/2020 tarihli tensip tutanağının (19) numaralı ara kararı ile davacı tarafa arabuluculuk son tutanağı aslını Mahkememize sunması için 2 haftalık kesin süre verildiği, aksi taktirde davanın dava şartı yokluğundan usulden reddedileceği ihtar edildiği, davacı tarafça verilen kesin süre içerisinde arabuluculuk son tutanağı aslının dosyaya ibraz edilmediği anlaşılmıştır.
Dosyanın ve dava dilekçesinin incelenmesi neticesinde; davanın İ.İ.K.nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalı …’ nin vaki itirazının iptali ve icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemi niteliğinde olduğu, 7155 sayılı Kanunun 20. maddesi ile, 6102 sayılı T.T.K.’nın 5. maddesinden sonra gelmek üzere eklenen TTK nun 5/A maddesindeki düzenleme ile dava konusuna açıkça vurgu yapılarak dava konusunun bir miktar paranın ödenmesi olması şartı aranmış olduğu,, sözkonusu hükmün yürürlük tarihinin 7155 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 01/01/2019 tarihi olarak belirlendiği ve davanın 08/01/2020 tarihinde açıldığı, “dava şartı olarak arabuluculuk” kapsamında olduğu, ve 7155 Sayılı Kanun ile ticari davalarda zorunlu hale getirilen arabuluculuk, tamamlanabilir bir dava şartı olmadığından 6100 Sayılı HMK un 115/son maddesinin uygulanma olanağının bulunmadığı anlaşılmakla, 6235 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-2 hükmü gereğince davanın dava şartı yokluğu sebebi ile usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davacının davasının arabuluculuk dava şartının yerine getirilmemesi nedeniyle usulden reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükle bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 54,40.-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan harçtan mahsubu ile Hazine’ ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan ve geriye kalan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 4.080,00.-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafın yokluğunda mahkememize yazılı / sözlü başvuru ile zabıt katibince tutanağa geçirilmek suretiyle kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul BAM’a gönderilmek üzere istinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan tahkikat sonucunda karar verildi. Karar usulen açıklandı, okundu.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır