Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/160 E. 2021/773 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/160
KARAR NO : 2021/773

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 26/02/2020
KARAR TARİHİ : 25/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … 18. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile 193.633,67 TL değerinde, cari hesap alacağı için icra takibine başlandığını, davalı tarafın icra emrine haksız yere itiraz ederek takibin durdurulmasına sebep olduğu, daha sonrasında ise ticari uyuşmazlıklara ilişkin dava şartı olan arabuluculuğa başvurduklarını, bu görüşmeden de olumlu bir sonuç alınamadığını, tarafların aynı meslek grubu içinde faaliyet göstermekte olduğunu, her iki firmada tekstil üzerine ticari faaliyetlerini sürdürdüğünü, taraflar arasında bulunan ticari ilişki de tekstil ürünleri konusunda gerçekleştiğini, müvekkilinin arada bulunan 193.633,67 TL cari hesap alacağı için davalı tarafla görüştüğünü fakat bundan olumlu bir sonuç alınamadığını, dolayısıyla müvekkilin 193.633,67 TL cari hesap alacağı ortaya çıktığını ve bu nedenle iş bu davanın açılma zarureti doğduğunu, davalı şirketi icra dosyasına yaptığı borca itiraz dilekçesi taraflarına tebliğ olmadığı için açılan dava da hak düşürücü süre başlamadığını, bu nedenle dava süresi içerisinde açıldığını, tarafların ticari defter ve kayıtların incelenmesi gerektiğini, davalı tarafın ödenmesi gereken borç likit olduğu için ve davalı bu bedeli haksız ve kötü niyetli olarak ödemediğinden %20’den aşağıya olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini, … 18. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin aynı şartlarla devamına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davacı taraf arasında davacı tarafın iddia ettiği alacaklarına istinaden yapılmış bir iş akdi mevcut olmadığını, davacı taraf söz konusu dosyaya yazılı bir sözleşme sunmayıp sadece fatura ibraz etmekle yetindiğini, fatura düzenlenmesinin hukuken sonuç doğurabilmesi için öncelikle taraflar arasında faturaya esas olacak satım, hizmet, istisna gibi bir iş akdi olması gerektiğini, faturalar müvekkiline tebliğ edilmediğini, faturaların müvekkiline tebliğ edildiği ispatlanması gerektiğini, tek taraflı olarak düzenlenen cari hesap ve faturalar alacağın varlığını ispatlamayacağını, davanın reddine, %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosyada, tarafların bildirdiği belgeler, ticaret sicil kayıtları, BA-BS formları, tarafların ticari defter ve kayıtları ile bilirkişi raporu delil olarak değerlendirilmiştir.
HMK’nun 266/1. maddesi gereği bilirkişi incelemesi yaptırılmasına dair karar verilmiş, bilirkişi Mali Müşavir … tarafından Mahkememize sunulan 08/09/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı şirketin incelemeye ibraz edilen 2017 yılı ticari defterlerinin noterde açılış ve kapanış tasdiki süresinde yapıldığı, defterlerin usulüne uygun tutulduğu ve her üç defter kayıtlarının birbirini teyit ettiği tespit edilmiş olduğundan davacı şirket ticari defterlerinin delil niteliği taşıdığının sair kanuni lazime de gözetilmek kaydıyla sayın mahkemeye ait olduğu kanaatine varıldığı, davalı şirketin incelemeye ibraz edilen 2015, 2016 ve 2017 yılı ticari defterlerinin noterde açılış ve kapanış tasdiki süresinde yapıldığı, defterlerin usulüne uygun tutulduğu ve her üç defter kayıtlarının birbirini teyit ettiği tespit edilmiş olduğundan davacı şirket ticari defterlerinin delil niteliği taşıdığının sair kanuni lazime de gözetilmek kaydıyla sayın mahkemeye ait olduğu kanaatine varıldığı, davacı şirket ticari defterlerinde 181.694,13 TL alacaklı olduğu, davalı şirket davalı ticari defterlerinde de 181.694,13 TL alacaklı olduğu, davalı şirket temerrüte düşürülmediğinden takip öncesi faiz talep edilemeyeceği, davacı şirket 181.694,13 TL asıl alacağa ve bu tutar üzerinden takip tarihinden itibaren T.C. Merkez Bankasınca kısa vadeli avans işlemlerine uygulanan değişen oranlardaki faizi talep edebileceği kanaatine varıldığını mahkememize bildirmişlerdir.
GEREKÇE: Dava, cari hesap ekstresi alacağı nedeniyle başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67/1. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
… 28. İcra Müdürlüğünün …esas sayılı icra takip dosyası üzerinde yapılan incelemede; alacaklısının iş bu dava davacısı … Anonim Şirketi, borçlusunun iş bu dava davalısı … Tekstil Sanayi İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi
olduğu, alacaklı tarafından borçlu aleyhine toplam 193.633,67 TL üzerinden ilamsız icra takibine geçildiği, ödeme emrinin takip borçlusuna 24/07/2018 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, takip borçlusunun 26/07/2018 tarihli dilekçesi borca ve takibe itiraz ettiği görülmüştür. İş bu itirazın iptali davasının İİK’nun 67/1. maddesi uyarınca 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının davalıdan icra takibine dayanak cari hesap ekstresi kaynaklı alacağı olup olmadığı, davalının icra takibine itirazının iptalinin gerekip gerekmediği, tarafların İİK’nun 67/2. Maddesi uyarınca icra inkar ve kötüniyet tazminatı talep edip edemeyecekleri hususlarına ilişkindir.
Özel hukuka ilişkin bir uyuşmazlıkta, hâkim kural olarak, doğduğu iddia edilen bir hukuksal sonucun, gerçekten doğup doğmadığını belirleyebilmek için o hukuksal sonucu öngören hukuk kuralındaki olumlu veya olumsuz koşulların (öğe olayların), somut olarak ortaya çıkıp çıkmadıklarını kendiliğinden araştıramaz. O hukuksal sonucun doğduğunu iddia eden tarafın, gerçekleşmesi gereken koşulların, somut olarak gerçekleştiğini ispat etmesi gerekir. Genel ispat kuralı gereğince, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (TMK m. 6). Bu bakımdan bir olguya bağlanan hukuksal sonuçtan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o olguyu ispat yükü altındadır (HMK m. 190/1). Somut olayda ispat yükünün, çekişmeli olgulardan kendi lehine haklar çıkaran davacı taraf üzerinde olduğu kabul edilmiştir.
Taraf arasında TTK’nın 89. Maddesinde tanımlandığı şekilde yazılı bir cari hesap sözleşmesi yapılmamıştır. Taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığından aradaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle de davacı taraf bu açık hesap ilişkisi nedeniyle alacağı talep edebilir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25/04/2018 tarihli, 2017/19-903 esa, 2018/974 karar, 28/03/2018 tarihli 2017/19-1634 esas, 2018/633 karar, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 30/10/2018 tarihli 2016/20574 esas, 2018/5306 karar, 18/04/2016 tarihli 2015/15462 esas, 2016/6686 karar sayılı ilamları da bu yöndedir.
Takibe konu cari hesap ekstresinin kaynağı ise fatura alacağıdır. Fatura akdin kurulumuna değil, ifasına ilişkin belge olduğundan faturaya dayalı alacak talebinde bulunmak için öncelikle sözleşmesel ilişkinin kanıtlanması gerekir. Bu nedenle bu alacağın ispatı kural olarak davacıya aittir.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde aldırılan ve itibar edilen bilirkişi raporuna göre usulüne uygun tutulmuş tarafların ticari defterleri itibariyle davacının 181.694,13 TL alacaklı olduğu sabit olup bu anlamda her iki tarafın ticari defter ve kayıtları birbirini doğrulamaktadır. HMK’nun 222. Maddesi dikkate alınarak davacının üzerinde bulunan ispat yükünü yerine getirdiği ve alacağın ispat edildiği anlaşılmıştır. Davalının bu bedele ilişkin varsa ödeme hususunu bu durumda ispat etmesi gerekir. Davalının bu alacak yönünden ödeme savunması da bulunmamaktadır. Davalı deftelerinde de ödeme kaydı bulunmamaktadır.
Davacının icra takip dosyasında talep ettiği takip öncesi işlemiş faiz kalemi yönünden ise Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 18/09/2018 tarihli 2017/3266 esas, 2018/4228 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere TTK’nın 1530. maddesi mal tedarik sözleşmesine ilişkin olup taraflar arasında mal alım sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali davasında uygulama yeri bulunmamaktadır. Ayrıca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 20/10/2017 tarihli 2017/289 esas, 2017/1425 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere TTK 1530. maddenin konuluş amacına baktığımızda, mal tedarik sözleşmeleri kapsamında küçük ve orta ölçekli tedarikçiyi, büyük şirketlere karşı korumak amacıyla getirilmiş bir hüküm olduğu, tacirler arası satım sözleşmelerinde uygulanmasının söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenler ile TTK’nun 1530. maddesi hükümlerinin dava konusu olayda uygulama yeri bulunmamaktadır. Bu açıklamalar doğrultusunda TTK’nun 1530. Maddesinin dava konusu olayda uygulama yerinin bulunmaması ve davalı tarafın takip öncesi temerrüte düşürülmemesi nedeniyle davacının icra takibinde talep ettiği takip öncesi işlemiş faiz isteminde bulunmayacağı kanaatine varılmıştır.
… 18. ATM’nin …esas sayılı dosyasının davacının iş bu dava dosyasındaki davacı taraftan farklı olması ve sonucunun iş bu davanın sonucunu etkileyecek nitelikte olmaması nedenleriyle davalı vekilinin bekletici mesele yapılması talebinin reddine karar verilmiştir.
Tüm bu nedenler ile davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, … 28. İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının 181.694,13 TL asıl alacak üzerinden iptaline, takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi yürütülmek suretiyle ve takip talebindeki diğer koşullarla devamına, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Davacı taraf dava dilekçesinde icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. İİK’nın 67/1. maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir. Davanın kabulüne karar verilen alacak miktarının taraf defterlerine dayalı likit yani belirlenebilir bir alacak miktarı olduğu kanaati ile, İİK’nın 67/2. maddesi gereğince itirazın iptaline karar verilen 181.694,13 TL alacağın takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Davalı tarafta cevap dilekçesinde kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuş ise de, davanın reddedilen kısmi itibariyle davacının icra takibini haksız ve kötü niyetli olarak başlattığının dosya kapsamı itibariyle ispatlanamamış olması ve bu yönde herhangi bir delil bulunmaması nedenleriyle davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, … 28. İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının 181.694,13 TL asıl alacak üzerinden iptaline, takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi yürütülmek suretiyle ve takip talebindeki diğer koşullarla devamına, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,
2-İİK’nın 67/2. Maddesi gereği itirazın iptaline karar verilen 181.694,13 TL alacağın takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 12.411,53 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 2.398,31 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 10.013,22 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) 1.227,60 TL’sinin davalıdan, bakiye 92,40 TL’sinin ise davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
6-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 2.398,31 TL peşin harç ve 54,40 TL başvuruma harcı, olmak üzere toplam 2.452,71 TL’nin davalıdan alanarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 2.000,00 TL bilirkişi ücreti, 96,00 TL tebligat ve posta masrafları olmak üzere toplam 2.096,00 TL yargılama giderinin davadaki kabul/ret oranına göre hesap edilen 1.949,28 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yatırılan delil avansı ve yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider-delil avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
10-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. hükümlerine göre belirlenen 21.168,59 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. hükümlerine göre belirlenen 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın 341/1. maddesi uyarınca 2 haftalık yasal süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/11/2021

Katip

Hakim