Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/158 E. 2020/720 K. 01.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/158 Esas
KARAR NO:2020/720

DAVA:Tanıma Ve Tenfiz
DAVA TARİHİ:20/01/2017
KARAR TARİHİ:01/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tanıma Ve Tenfiz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalının 25 Haziran 1985 tarihli Bayilik Sözleşmesi akdettiğini ve bu kapsamda davalının … araçlarını ve bu araçlara ilişkin yedek parçaları satmak ve bunların servis hizmetini gerçekleştirmek için Türkiye distribütörü olarak atandığını, …’in unvanının, daha sonra 30 Mart 2012 tarihinde … Limited olarak değiştiğini, … … grubunun iç yapısındaki değişiklik nedeniyle, … Limited şirketinin ihracat işini ana şirketi olan … şirketine devrettiğini, bu kapsamda … Limited, Davalı … Limited Şirketi ve müvekkili … şirketinin 25 Şubat 2013 tarihinde yazılı bir yenileme sözleşmesi akdettiğini, söz konusu sözleşme ile … Limited şirketi Bayilik Sözleşmesinden doğan tüm hak, borç ve yükümlülüklerini olduğu gibi … şirketine devrettiğini, Bayilik Sözleşmesi uyarınca davalı şirkete araç ve parçalar temin edildiğini ancak davalı tarafından faturalanan araçlardan doğan 778.129,23 € ve faturalanan parçalardan kaynaklanan 259.778,21 £ nin müvekkili şirkete ödenmediğini, Bayilik Sözleşmesinin müvekkil tarafından davalı şirkete 21 Ağustos 2012 tarihinde bir fesih bildirimi gönderilmek suretiyle feshedildiğini, sözleşmenin 20 Ağustos 2014 tarihi itibarıyla sona erdiğini ve Müvekkili şirketin bu tarihten sonrası için başka bir firma ile yeni bir distribütörlük sözleşmesi akdettiğini, taraflar arasındaki Bayilik Sözleşmesinin davalı şirketin kabulünde olduğu üzere, 20 Ağustos 2014 tarihi itibarıyla sona ermiş olmasına rağmen; davalı şirket Bayilik Sözleşmesinin 10/(A)(iii) maddesi ile kendisine getirilen “Sözleşmenin sona ermesini müteakip derhal ve bunun ardından sürekli olarak ürünlerin ya da … araçlarının adlarının baş harflerinin ya da cihazlarının veya bunlarla karıştırılabilecek her türlü ad, ilk harfler ya da cihazların kullanımını durduracağı” yönündeki yükümlülüğü ile yine Bayilik Sözleşmesinin 10/(A)(iv)maddesi ile kendisi için getirilen ” Sözleşmenin sona ermesinden sonra … araçlarının distribütörü ve bayisi olduğu izlenimini verecek her türlü reklam işaret ve bildirimlerin derhal kaldırılması ve bunlara son verilmesi” yönündeki yükümlülüğünü ihlal ettiğini, tüm bu ihlaller dolayısıyla müvekkili şirketin … Uluslararası Ticaret Odası Uluslararası Tahkim Mahkemesine başvurduğunu, yapılan yargılama neticesinde; … tarafından, Tahkim sürecinde öne sürülen talepler üzerinde hakemin yargı yetkisini haiz olduğuna, 25 Haziran 1985 tarihli Bayilik Sözleşmesi kapsamındaki tahkim anlaşmasının geçerli ve uygulanabilir olduğuna ve tahkim mahkemesinin yetkisinin davacı tarafından öne sürülen talepleri kapsadığına karar verildiğini, davalının müvekkili şirkete 778.129,23 € ve 222.229,11 £ ödemesine, alternatif olarak Davalının Sözleşmeyi ihlalinden dolayı davacıya aynı miktarda tazminat ödemesine karar verildiğini, davalının karara bağlanan tutarlar üzerinden 20 Ağustos 2014 tarihinden ödeme tarihine kadar yıllık % 4 oranında basit faizi davacıya ödemesine karar verildiğini, bu kararda 25 Haziran 1985 tarihli Bayilik Sözleşmesinin geçerli ve Davalı üzerinde bağlayıcı olduğunu, geçerli fesih ihbarının 21 Ağustos 2012 tarihinde tebliğ edildiğini ve Bayilik Sözleşmesinin 20 Ağustos 2014 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yasal olarak sonlandırıldığını, davalının … logosu ve … alan adını kullanması sebebiyle Bayilik Sözleşmesinin 10(A) maddesine aykırı hareket ettiğini, Davalının, davacının araçları ve ürünlerinin isimleri, baş harfleri ve cihazlarının kullanımına derhal son vermesine ve davacının ürünlerinin distribütörü veya bayisi olduğuna dair tüm reklam, işaret ve bildirimleri kaldırmasına ve bunlara son vermesine, özellikle davalının … logosu ve … alan adının kullanımına derhal son vermesine karar verildiğini, davalının, davacının yargılama masrafları ve harcamalarına ilişkin 130.000 £ tutarını, bu karar tarihinden ödeme gününe kadar %4 basit faiz ile birlikte davacıya ödemesine karar verildiğini, Mahkeme tarafından 90.000 $ olarak belirlenen tahkim masraflarının davalı tarafından üstlenilmesine ve bu masrafların önce davacı tarafından ödenmiş olması nedeniyle davalı tarafından derhal davacıya ödenmesine karar verildiğini, mahkeme kararının taraflara tebliğ ettiğini, bahse konu karara karşı yasal süresi olan 30 gün içinde taraflarca kararın düzeltilmesi veya kararın yorumlanması için bir başvuru yapılmadığını ve kararın kesinleştiğini belirterek … tarafından verilmiş ve kesinleşmiş olan kararın 1958 tarihli … Konvansiyonu hükümleri uyarınca Türkiye’de tenfizinin talep etme gereğinin doğduğunu belirterek … kararının tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; müvekkili şirket ile … Limited şirketi arasında 25/06/1985 tarihli tek satıcılık (distribütörlük) sözleşmesinin akdedildiğini, bu sözleşmeye göre … markalı araçların Türkiye bölgesindeki satışı konusunda müvekkili şirketin münhasır yetkili kılındığını, müvekkili şirketin …’de … markalı araçlara yönelik yüklü miktarlarda yatırımlar yaptığını, müvekkili şirket ile yapılan yenileme görüşmelerine rağmen …’ın dava dışı … ile anlaşarak tek satıcılık yetkisini bu şirkete verdiğini, ortaya çıkan bu yeni durum üzerine artık taraflar arasında yaklaşık 29 yıl devam eden hukuki ilişkinin tasfiyesine yönelik uyuşmazlık ortaya çıktığını, müvekkili şirket tarafından …’a gönderilen 15/08/2014 ve 01/10/2014 tairhli yazılar ile ilişkinin tasfiyesinde müvekkilinin alacaklarının ödenmesinin talep edildiğini, ilişkinin tasfiyesinde ortaya çıkan ihtilaf üzerine …’ın sulh yoluyla çözümü için görüşme talebinde bulunduğunu ve sulh görüşmeleri yapılancaya dek herhangi bir yasal yola başvurulmamasının talep edildiğini, sulh görüşmelerinde olumlu sonuç alınamadığını ve müvekkili aleyhine tahkim davası açıldığını, müvekkili tarafından davacı şirkete 02/02/2016 tarihinde …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyası ile tek satıcılık ilişkisi nedeniyle müvekkilinin hak kazandığı denkleştirme bedelinin, davalının sattığı bir kısım kusurlu araçlar nedeniyle müvekkilinin tüketicilere, Tüketicinin korunması hakkında kanun kapsamında mahkeme kararı ile ödemek zorunda kaldığı tazminatların rücuen tahsili ve sözleşmenin bitmesi üzerine müvekkilinin elinde kalan yedek parça stoklarının davalı tarafından geri alınması talepli dava açıldığını, müvekkilinin davacının başvurusu üzerine başlatılan tahkim yarglamasına katılmadığını, müvekkilinin tahkim şartının geçerli olmadığı, dolayısıyla söz konusu yargılama neticesinde verilecek kararın müvekkili yönünde bağlayıcı bulunmadığı düşüncesinde olduğunu, nitekim buna ilişkin hakeme hitaben 3 yazı gönderildiğini, taraflar arasında geçerli bir tahkim anlaşması bulunmadığını, müvekkili şirketi temsilen sözleşmeyi imzalayan şirket temsilcisinin tahkim sözleşmesi yapma iradesinin bulunmadığını, sözleşmenin İngilizce yapıldığını, Türkçe’ye çevrilerek ayrıca imzalanmadığını, müvekkili şirketi temsilen sözleşmeyi imzalayan …’in İngilizce bilmediğinden sözleşmedeki hükümlerin tümüne hiçbir zaman vakıf olamadığını, sözleşmeye göre uyuşmazlığın mutlak suretle tahkimle görülmesi gerektiğinin düzenlenmediğinden tahkim şartının geçersiz olduğunu, sözleşmede yer alan tahkim şartının müvekkilinin denkleştirme talep hakkını engelleme amacını taşıdığından geçersiz olduğunu, hakem kararının kamu düzenine aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava; hakem kararının tenfizi istemine ilişkindir.
İş bu davanın …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas, … karar sayılı birleştirme kararı ile mahkememizin … esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesi üzerine mahkememize tevzii edildiği, mahkememizin … esas sayılı dava dosyasında yürütülen yargılamanın tek satıcılık sözleşmesi kapsamında alacak ve denkleştirme tazminatı taleplerine ilişkin olduğu, eldeki davanın ise yabancı hakem kararının tenfizine ilişkin olduğu, her iki davanın yargılama ve inceleme usullerinin farklı olduğu, eldeki davanın 5718 Sayılı Kanunun 60 ve devamı maddeleri kapsamında görülüp sonuçlandırılacağı, her iki davanın yargılamasının ayrı yapılması gerektiği anlaşıldığından, dosyanın birleşen dosyadan tefriki ile birleştirme kararı veren mahkemeye iadesine karar verilmiştir.
…. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı kararı ile HMK’nın 166/1 ve 167. maddeleri ile 167. maddesinin gerekçesi nazara alınarak dosya yeniden mahkememize gönderilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; tenfiz talebine konu … sayılı dosyası üzerinden yürütülen 18/07/2016 tarihli yabancı hakem heyeti kararının tenfizi koşullarının oluşup oluşmadığı hususundadır.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, yabancı hakem kararı, hakem kararına konu uyuşmazlığa dayanak sözleşmeler dosya arasına alınmış taraf vekillerince sunulan hukuki mütalaalar incelenmiş, dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak bilirkişi raporu alınmıştır.
16/10/2020 teslim tarihli bilirkişi raporunda özetle; İngiltere ve Türkiye’nin Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Hakkında … Konvansiyonu’na taraf olması ve MÖHUK’un 1(2).maddesinde milletlerarası antlaşmaların saklı tutulması nedeniyle Londra’da verilen hakem kararının tenfizine ilişkin talebin … Konvansiyonu uyarınca değerlendirileceği; İngiltere ile Türkiye’nin … Konvansiyonu’na taraf olmaları sebebiyle iki devlet arasında hakem kararlarını tenfizinde antlaşmaya dayanan mütekabiliyetin bulunduğu, … Konvansiyonu’nun V.maddesinde yer alan tenfiz engellerinden herhangi birinin tek başına varlığının yabancı hakem kararının tenfizini engelleyeceği, Londra’da verilen hakem kararının Franchise Sözleşmesinden doğan alacaklara ilişkin olması sebebiyle uyuşmazlığın Türk hukukuna göre tahkime elverişli olduğu, dolayısıyla hakem kararı açısından … Konvansiyonu’nun V(2).maddesinin (a)bendinde yer alan tenfiz engelinin gerçekleşmediği, … Konvansiyonu’nun V(1).maddesinin (a) bendi uyarınca tahkim anlaşmasının geçerliliğinin taraflarca kararlaştırılan hukuka taraflarca hukuk seçimi yapılmaması halinde tahkim yeri hukukuna tabi olduğu, taraflarca tahkim anlaşmasının geçerliliğine uygulanacak hukuk olan 1996 … Tahkim Kanunu’nda tahkim anlaşmasının yalnızca şekli geçerliliğinin düzenlendiği, konuya ilişkin olarak 1996 … Tahkim Kanunu hükümlerinden hareketle kesin bir sonuca varılmamakla beraber gerek yabancı ve yerli literatürde gerekse mahkeme kararlarında tahkim iradesinin tereddüde yer vermeyecek şekilde ortaya konulmasının arandığı, 25/06/1985 tarihli Franchise SÖzleşmesinin 11K maddesinin (ii) pragrafında ICC tahkimi konusunda taraflar anlaşmasına rağmen 11L maddesinin (ii) pragrafında … mahkemelerinin münhasır olmayan yetkisini kabul etmiş olmaları sebebiyle tahkim iradelerini açık ve tereddüde yer vermeyecek şekilde ortaya koyamadıkları, tahkim sözleşmesinin patolojik tahkim sözleşmesi niteliği taşıdığı bu nedenle tahkim sözleşmesinin geçerli ve uygulanabilir olmadığı, üstelik …’in 25/06/1985 tarihli sözleşmeye taraf olmaması sebebiyle bu sözleşmede yer alan tahkim kaydıyla bağlı olmayacağı, aksinin kabulü halinde dahi …’in Yenileme Sözleşmesini imzalamış olması ve Yenileme Sözleşmesi uyarınca 25/02/2013 tarihinde itibaren doğacak uyuşmazlıklarda … mahkemelerine münhasır yetki verildiği, 25/02/2013 tarihinde (1) Ortaklar Limited Şirketi (2) … ve (3) … Limited tarafından imzalanan Yenileme sözleşmesi ile Yenileme Sözleşmesinden ve Yenileme Sözleşmesi ile bağlantılı olan bütün hususlardan doğacak uyuşmazlıklarda … Mahkemelerinin münhasır yetkisinin kabul edilmesi sebebiyle 25/06/1985 tarihli Franchise Sözleşmesinin 11K ve 11L maddelerinin hükmünün kalmadığı, doktorinde TTK’nun 122(4).maddesi ile dü enlenen denkleştirme tazminatının müdahaleci veya kamu düzenine ilişkin norm olduğunu, bu hükmü bertaraf eden anlaşmaların geçersiz olduğunu ifade eden görüşe itibar edilmesi halinde 18/07/2016 tarihli ICC hakem kararının denkleştirme tazminatına ilişkin 119-112.paragraflarının kamu düzeni sebebiyle kısmen tenfizinin reddedilebileceği belirtilmiştir.
Yabancı Hakemlerce hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan kararların Türkiye’de icra olunabilmesi, yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır. Türk Hukukunda Yabancı Hakem Kararlarının tenfizine ilişkin 3 ayrı düzenleme bulunmaktadır. 5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanunun 60-63 maddeleri arasında yabancı hakem kararlarının tenfizi düzenlenmiştir. Ayrıca Türkiye tarafından onaylanan (RG. 25.09.1991-21002) yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizi hakkındaki … Konvansiyonunda da bu konuda düzenleme bulunmaktadır. Yabancı Hakem Kararlarının tanınması ve tenfizi hususunda Türkiye’nin bazı devletlerle yaptığı iki taraflı anlaşmaların bir kısmında da buna ilişkin hükümler yer almaktadır. Hakem Kararının verilmiş bulunduğu İngiltere ile Türkiye arasında adli yardımlaşma anlaşması bulunmamaktadır. Dava konusu olan ve Londra(İngiltere)’da verilen Hakem Kararının tenfizine ilişkin istemin 5718 Sayılı MÖHUK veya … Konvansiyonuna göre incelenmesi konusu öncelikle çözümlenmelidir. Anayasamızın 90/V maddesine göre, usulüne uygun olarak onaylanan Milletlararası Anlaşmalar Kanun Hükmündedir. 5718 Sayılı Yasanın 12. Maddesi de bu hükme paralel bir düzenleme getirmiştir. Buna göre, Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu Milletlerarası Anlaşma Hükümleri saklıdır. Bu durumda, 5718 Sayılı MÖHUK’un kapsamına göre konularla ilgili bir Milletlerarası Anlaşmanın varlığı halinde öncelikle bu anlaşma uygulanacaktadır. Bununla beraber, … Konvansiyonunun uygulanabilmesi için kararın verildiği ülkenin de bu sözleşmenin tarafı olması gerekir. Olayda, Hakem Kararı İngiltere’de verilmiştir ve İngiltere … Sözleşmesine taraftır. Bu nedenle verilen Hakem Kararlarının Türkiye’de hangi koşullarla sonuç doğuracağı … Konvansiyonu hükümleri çerçevesinde değerlendirilmelidir. Türkiye ve İngiltere … Konvansiyonun tarafı olmakla hakem kararların tenfizinde iki devlet arasında anlaşmaya dayanan mütekabiliyet bulunmaktadır.
İngiltere’de verilen hakem kararının Türkiye’de tenfizine karar verilebilmesi için … Konvansiyonunun IV ve V maddelerindeki koşulların gerçekleşmesi gerekir.
Konvansiyonun IV. Maddesine göre; tenfizi istenen yabancı hakem kararının aslı veya usulünce onanmış sureti, Tahkim Anlaşmasının aslı veya usulünce onanmış sureti, Hakem Kararı ve Hakem Anlaşmasının tercümelerinin tenfiz dilekçesine eklenmesi gerekir. Davacı tarafından Hakem Kararının aslı dosyaya ibraz edilmiş ve mahkeme kasasına alınmıştır. Ayrıca Tahkim Anlaşmasının İngilizce ve Türkçe metinleri, Hakem Kararının İngilizce metni, Türkçe tercümesi ve kararın icra edilebilir olduğuna ilişkin apostil şerhi dosyada yer almaktadır.
Konvansiyonun V. Maddesi aşağıdaki şekildedir:
“1. Aleyhine hakem kararı ileri sürülen taraf talepte bulunmaz ve zikri geçen kararın tanınması ve icrası istenen memleketin yetkili makamı önünde aşağıdaki hususları ispat etmez ise, hakem kararının tanınması ve icrası isteği reddolunamaz:
(a) II. maddede derpiş olunan anlaşmayı akdeden tarafların haklarında tatbiki gereken kanuna göre ehliyetsiz olduğu, yahut da zikri geçen anlaşmanın taraflarca tabi kılındığı kanuna ve eğer bu babta sarahat mevcut değilse hakem kararının verildiği yer kanununa göre hükümsüz bulunduğu; veya
(b) Aleyhine hakem hükmü öne sürülen tarafın hakemin tayininden veya hakemlik prosedüründen usulü dairesinde haberdar edilmemiş olduğu, yahut da diğer bir sebep yüzünden iddia ve müdafâa vasıtalarını ikame etmek, imkânını elde edememiş bulunduğu; veya
(c) Hakem karasının hakem mukavelesinde veya hakem şartında derpiş edilmiyen bir uyuşmazlığa ilişkin olduğu yahut hakem mukavelesi veya hakem şartının şümulünü aşan hükümleri muhtevi bulunduğu; bununla beraber hakem kararının hakemliğe tabi bulunan meseleler hakkındaki hükümleri bunun dışında kalan hükümlerinden ayırt edebilecek durumda ise bunların tanınması ve icrası cihetine gidilebilir; yahut
(d) Hakem mahkemesinin teşekkülünün veya hakemlik usulünün tarafların anlaşmasına ve anlaşma olmayan hallerde hakemliğin cereyan ettiği yer kanunu hükümlerine uygun bulunmadığı; veya
(e) Hakem kararının taraflar için henüz mecburî olmadığı veya, bunun, verildiği memleket kanunu yahut tabi olduğu kanun yönünden yetkili bir makam tarafından iptal veya hükmünün icrasının geri bırakılmış bulunduğu.
2. Hakem kararının tanınması ve icrası istenen memleketin yetkili makamı tarafından aşağıdaki hallerin bulunduğu görülecek olursa, tanıma ve icra isteği kezalik reddolunabilir:
(a) Tanıma ve icra isteğinin öne sürüldüğü memleketin kanununa göre uyuşmazlık konusunun hakemlik yolu ile halle elverişli bulunmaması; veya
(b) Hakem kararının tanınması ve icrasının zikri geçen memleketin amme intizamı kaidelerine aykırı olması.”
Dosya kapsamına alınan … Limited ile davalı arasındaki 25/06/1985 Tarihli Franchise Sözleşmesinin “Tahkim” başlıklı 11/K maddesi ile; … ve distribütörün bu anlaşma ile ilgili olarak aralarındaki her tür anlaşmazlığı görüşme yolu ile ya da başka bir şekilde dostane biçimde çözmek üzere daima çaba göstermesi gerektiği, bu şekilde çözümlenemeyen her türlü ihtilafın … Uluslararası Ticaret Odası Ulusal Komitesi olan Başkanın kurallarına uygun olarak tayin edilen bir veya bir kaç hakem tarafından Uluslararası Ticaret Odası kuralları kapsamında kesin olarak çözümleneceği, Tahkim yerinin … olduğu kararlaştırılmıştır. Aynı sözleşmenin “Geçerli Hukuk” başlıklı 11/L maddesi ile; anlaşmanın … hukukuna tabi olacağı ve bu hukuka uygun olarak tefsir edileceği, … ve distribütörün … Mahkemelerinin münhasır olmayan yetkilerini kabul ettikleri kararlaştırılmıştır.
Her ne kadar alınan mahkememizce alınan bilirkişi raporunda; anlaşmanın 11/K ve 11/L maddelerinin “patolojik tahkim sözleşmesi” niteliği taşıdığı, zira tahkim şartı ile … mahkemelerinin münhasır olmayan yetkisinin birlikte kabul edilmesi ile, tahkim iradesinin varlığı hususunda tereddüt oluştuğu belirtilmiş ise de; mahkememizce bu tespit yerinde görülmemiştir. Sözleşmenin 11/K maddesinde; sözleşmeden doğan uyuşmazlıkların çözüm sürecinde öncelikle görüşme ve sulh çabası gösterileceği, buradan bir sonuç alınamaması halinde ihtilafın Uluslararası Ticaret Odası kuralları kapsamında bir veya birden fazla hakem tarafından ve kesin olarak çözüleceği kararlaştırılmıştır. Yine taraflar sözleşmeden doğan uyuşmazlıkların çözümünde … hukukunun uygulanacağını da açıkça kararlaştırmışlardır. Sözleşmenin 11/L-ii bendinde yer alan … mahkemelerinin münhasır olmayan yetkisine ilişkin yetki şartı tahkim iradesinin tereddüde düşürecek mahiyette olmayıp, tahkim yargılaması nedeniyle ortaya çıkacak uyuşmazlıklarda, örneğin hakem tarafından verilen karara karşı hukuki yollara başvurulması halinde … mahkemelerinin münhasır olmayan yetkisinin kabul edildiği anlamını taşımaktadır.
Dosya kapsamına alınan 25/02/2013 tarihli iki sayfadan oluşan yenileme anlaşması incelendiğinde; … Limited’in 25/06/1985 tarihli sözleşmeden doğan tüm hak ve borçlarını …’e devretmesi nedeniyle, 25/06/1985 tarihli sözleşmenin ve bu sözleşmeye dayalı olarak yapılan tüm mutabakatların bu kez davacı … ile davalı arasında devamına yönelik bir anlaşma yapıldığı görülmektedir. Başka ifade ile 25/02/2013 anlaşma ile, 25/06/1985 tarihli sözleşme sona erdirilmemiş, aksine bu sözleşme ve bu sözleşme kapsamında yapılan mutabakatlara atıf yapılarak, sözleşmenin bundan sonra … ile devam edeceği kararlaştırılmıştır. 25/02/2013 tarihli yenileme anlaşmasının 4.fıkrasının alt bentlerinde sayılan istisnalar haricinde önceki sözleşme ve mutabakatların aynen geçerli olacağı da açıkça belirtilmiştir. Anılan yenileme anlaşmasının 7 ve 8. fıkralarında ise yenileme anlaşmasından doğan uyuşmazlıkların … hukukuna göre çözüleceği düzenlenmiş ve … mahkemelerinin yargı yetkisi kabul edilmiştir. Burada yer alan … mahkemelerinin yetkisine yönelik yetki şartı sadece 25/02/2013 tarihli anlaşmadan doğan uyuşmazlıklara yönelik olup, 25/06/1985 tarihli sözleşmeden doğan uyuşmazlıklara teşmil edilmemiştir. Başka ifade ile 25/06/1985 tarihli sözleşmeden doğan uyuşmazlıklar için kararlaştırılan tahkim şartı hala geçerlidir. Nitekim 25/02/2013 tarihli yenileme anlaşmasının 4.fıkrasının alt bentlerinde belirtilen istisnalar arasında tahkim şartı yer almamaktadır. Şu halde yenileme anlaşmasında yer alan yetki şartı gerekçe gösterilerek, franchise sözleşmesinde yer alan tahkim şartının geçersiz hale geldiği ileri sürülemez.
Davalının, sözleşmeyi imzalayan davalı şirket yetkilisinin İngilizce bilmemesi nedeniyle tahkim şartının geçerli olmadığı yönündeki savunması dinlenebilir değildir. Zira basiretli davranmak yükümlüğü altında olan davalı şirket, yetkili İngilizce bilmiyor ise sözleşmenin tercümesini temin ederek, yetkili tarafından sözleşmenin incelenmesini sağlamak yükümlülüğü altındadır.
Davalı taraf tahkim yargılamasından usulüne uygun olarak haberdar edilmiş, tahkim yargılamasına katılmayacağını hakem heyetine bildirmiştir. Hakem kararı davalı yana 20/07/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı tarafça hakem kararına karşı itiraz yoluna başvurulmadığından karar kesinleşmiştir. Bu nedenle davalı tarafın hakemin tayininden veya hakemlik prosedüründen usulüne uygun şekilde haberdar edilmemiş olduğundan, veya iddia ve savunma hakkının kısıtlandığından bahsedilemeyeceği gibi, hakem kararının taraflar için henüz mecburî olmadığı veya, bunun, verildiği ülke hukuku yahut tabi olduğu hukuk yönünden yetkili bir makam tarafından iptal veya hükmünün icrasının geri bırakılmış bulunduğu da ileri sürülemez.
Yukarıda yapılan tüm saptamalar çerçevesinde; dava konusu hakem kararının tenfizi yönünden Konvansiyonun V/1-a,b,c,d,e bentlerinde sayılan tenfiz engellerinden herhangi birisinin somut olayda mevcut olmadığı anlaşılmıştır.
… Konvansiyonunun V/2-1 bendi kapsamında yapılan değerlendirmeye göre; uyuşmazlık taraflar arasındaki Franchise sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Ülkemiz hukuku açısından anılan sözleşmenin tahkim yoluyla çözümü mümkündür.
Davalı tarafça; Türk Ticaret Kanunun 122/4 maddesinin kamu düzenine ilişkin olduğu, yabancı hakem kararının … Konvansiyonunun V/2-1 bendi ile MÖHUK 60 ve devamı maddeleri kapsamında, Türk hukukunun kamu düzenine yönelik kurallarına aykırı olduğu, ayrıca … hukukunda denkleştirme tazminatına yer verilmediğinden, tahkim şartı ile sözleşmeden doğan denkleştirme tazminatı hakkının ortadan kaldırıldığı savunulmuştur. TTK’nun 122/4 maddesinde düzenlenen denkleştirme tazminatının kamu düzenine ilişkin olup olmadığı hususu öğretide tartışmalı olmakla birlikte, öncelikle belirtmek gerekir ki, yabancı hakem kararına konu uyuşmazlık 25/06/1985 tarihli Franchise sözleşmesinden doğmuş olsa da, denkleştirme tazminatı tahkim yargılamasının konusunu oluşturmamaktadır. Davacı tahkim yargılamasında; sözleşmeden doğan bakiye fatura alacaklarının faizi ile tahsili, sözleşme ihlali nedeniyle tazminat, davalının … markasına ait veya onunla iltibas oluşturabilecek ünvanları, reklamları, paraf ve cihazları kullanmasının önlenmesi, davalıya ait showroomlardan tüm reklam, işaret ve bildirimlerin kaldırılması, davalının elinde olup davacıya ait bulunan malların iade veya imha edilmesi, … markasına tecavüz oluşturacak tüm emtianın davacıya iadesi taleplerini ileri sürmüş, hakem tarafından bu talepler çerçevesinde yargılama yapılarak karar verilmiş, denkleştirme tazminatı yönünde herhangi bir karar verilmemiştir. Öte yandan hakem tarafından, tarafların sözleşmenin tabi olduğu hukukun … hukuku olacağını kararlaştırdıkları, … hukukuna tabi bir sözleşmenin uygulanmasının da … hukukuna tabi olacağı; ancak bu durumun yabancı hukukların görmezden gelinmesini gerektirmediği, … hukukunun, bir sözleşmenin ifa yeri hukukundaki emredici kanunlara saygı göstereceği, Türk Ticaret Kanunun 122. Maddesinin zaruri bir kural olduğunun kabul edildiği, sözleşme ile bu kuralın aksinin kararlaştırılamayacağının tespit edildiği, davalı tahkim yargılaması esnasında denkleştirme tazminatına yönelik talepte bulunmuş olsa idi bu talebin tahkim yargılaması esnasında değerlendirilerek mahsup veya uzlaşma konusu yapılabileceği; ancak davalının bu yönde bir talepte bulunmadığı belirtilmiştir. Şu halde tenfizi istenen hakem kararı, TTK’nun 122/4 fıkrasında yer alan denkleştirme tazminatına ilişkin olmadığı gibi, şayet tahkim yargılaması esnasında davalı tarafça bu talep ileri sürülse idi, talebin değerlendirileceği de belirtilmiştir. Tüm bu saptamalar çerçevesinde Konvansiyonun V/2-b bendi kapsamında; yabancı hakem kararının tenfizinin Türk Hukukunun kamu düzeni kaidelerine aykırılığından bahsedilemez.
Mahkememizce yapılan tenfiz yargılaması sonucunda; yabancı hakem kararlarının tenfiz şartlarının oluşup oluşmadığına yönelik değerlendirmenin Anayasamızın 90/V maddesi uyarınca, Türkiye tarafından onaylanan (RG. 25.09.1991-21002) ve İngiltere’nin de taraf olduğu, yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizi hakkındaki … Konvansiyonu kapsamında yapılmak gerektiği, Konvansiyonun IV ve V. Maddelerinde tenfiz şartlarının ve tenfiz engellerinin düzenlendiği, bu düzenlemeler çerçevesinde yapılan incelemeye göre; talep konusu yabancı hakem kararının tenfizi koşullarının oluştuğu ve herhangi bir tenfiz engelinin bulunmadığı tespit edilmiş, davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜNE, … sayılı dosyası üzerinden yürütülen 18/07/2016 tarihli Tahkim Kararının TENFİZİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 54,40 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan harcın mahsubuna, bakiye 23,00-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
Davacı tarafından tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yazılı toplam 1.306,30 -TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 01/12/2020

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır