Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/116 E. 2023/166 K. 07.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/116 Esas
KARAR NO : 2023/166

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 26/01/2011
KARAR TARİHİ : 07/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; 5584 sayılı Posta Kanunu’nun l/A maddesi ve PTT Ana Statüsü’nün 4. maddesinde “açık ve kapalı mektuplar, kartlar, gazeteler ve belli zamanlarda çıkan dergiler, kitaplar, her türlü basılmış kâğıtlar, küçük paketler, değer konulmuş mektuplar ve kutular, değer konulmamış posta kolileri ve tebliğ kâğıtları kabul etmek, taşımak ve dağıtmak” denilmek suretiyle PTT idaresinin görevli kılındığını, aynı Kanunun “Posta Tekeli” başlıklı 2. maddesinde PTT İdaresinin tekeli altında olan maddelerin sayıldığını, Posta Tüzüğü’nün 10. maddesinde “kişiye ve içinde bulunulan zamana ilişkin haberleşme yazıları taşıyan kâğıtlarla benzerlerine mektup deneceği, bunların zarf içinde bulunup bulunmamalarının niteliklerini değiştirmeyeceği…” şeklindeki düzenlemeyle, bunların kabulü, taşınması ve dağıtılmasının davacının tekeline verildiğini, posta tekeline aykırı hareket edecekler hakkında da 5584 sayılı kanunun “Posta Tekelini Bozma” başlığını taşıyan 59. maddesinde; “…II- Bu sebeplerle verilmemiş olan posta ücretleri de dört kat alınıp dörtte üçü kaçağı tutana verilir.” hükmü ile posta idaresince tekelin ihlali nedeniyle mahrum kalmış olduğu posta ücretinin ne şekilde tahsil olunacağının belirlendiğini, tekel içi gönderilerin özel dağıtım firmaları ile dağıtılmasının davacıyı büyük gelir kaybına uğrattığını, görüleceği üzere, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu uyarınca yayımlanan Karayolu Taşıma Yönetmeliği de Posta Gönderileri Kuruluşumuz dışında özel ve tüzel kişilerce taşınmasını açıkça men ettiğini ve bu konuda cezai hükümler içerdiğini, … Gazetesinin … tarihli haberinde, davalı firmanın Genel Müdürünün bizzat kendileri tarafından kendi firmalarınca kredi kartı dağıtımı yapıldığı ve yaklaşık ayda ortalama 3 milyon kart taşıdıklarını belirttiğini, bunun da yukarıda belirtildiği gibi posta tekeline aykırı olarak sürdürülen bir faaliyet olduğunu, bu haber üzerine savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, … 3 Sulh Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden 5584 sayılı Posta Kanununa aykırılık nedeniyle dava açıldığını, bununla birlikte davalı firma hakkında … 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin …D. İş. Sayılı dosyası üzerinden tespit yapıldığını, gönderilerin yakalandıkları dönem itibari ile yürürlükte olan posta tarifesine gereğince 50 grama kadar 1 adet şehir içi posta ücreti 1,10 Kr olup, Posta Kanunun 59/11 maddesine göre davalı şirketten 213.774 adet gönderi karşılığı (902 koli ve her birinde ortalama 237 adet posta tekeline aykırı gönderi) müvekkil İdareye ödenmesi gereken meblağın ” 1 Adet Posta Ücreti = 1,10-TL” “1,10-TL X 213.774 Adet Gönderi =235.151,40-TL” Posta ücretinin Dört Katı 235.151,40-TL X 4 = 940.605,60-TL’ olduğunu, 940.605,60-TL’nin rızaen tahsili maksadı ile … Tic. A.Ş.’ye 12.10.2010 tarihli ve 5019 sayılı yazı ile talepte bulunulduğunu, anılan ödeme talepli yazıya karşı bir yanıt verilmediği gibi davalı tarafından ödemede bulunulmadığını, bu nedenle fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile 940.605,60-TL tazminatın, … 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …D. İş. Sayılı dosyası üzerinden 14.01.2010 tarihinde yerinde yapılan tespit tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; davacının davasının haksız olduğunu, öncelikle Posta Kanunun 2.maddesini bakmakta fayda olduğunu, maddede mektup dahil tüm posta gönderilerinin “madde” olarak ifade edildiğini, Kanunun l. ve 2. Maddeleri birlikte değerlendirildiğinde posta gönderilerinin çeşitli maddelerden oluştuğunu, bu maddeler arasında sadece mektuplar ve posta kartlarının posta tekeli altında olduğunu, posta tekeli altında olan mektup ve posta kartlarının da tekel dışında sayılacağı hal ve şartlar bulunduğunu, mektup ve posta kartları tekel dışında sayılsa da bir gönderinin posta tekeli kapsamında sayılabilmesi için her şeyden önce mektup veya posta kartı niteliğinde olması gerektiğini, Posta tüzüğünün 10. maddesinin mektubu “Kişiye ve içinde bulunulan zamana ilişkin haberleşme yazıları taşıyan kağıtlarla benzerlerine mektup denir” şeklinde tanımladığını, açılan davaya konu … 4.Sulh Hukuk Mahkemesinin …D.iş sayılı dosyası ile yapılan tespitte ele alınan gönderilerin bu açıklamalar ışığında posta tekelini ihlal edip etmediğinin değerlendirilmesi gerektiğini, davaya konu tespit dosyasında depoda istiflenmiş olarak 902 adet koli ve içindeki zarflardan söz edildiğini, bu zarfların dağıtım amacıyla orada bulunduğunun yada “götürürken yakalandığının” tespitinin söz konusu olmadığını, tespit dosyasında “902 adet koli” olduğunun belirtildiğini, 5584 sayılı Yasanın ilgili maddelerine göre kolilerin posta tekeline girmediğini, mektuplar ve haberleşme maksatlı posta kartlarının tekel altında olduğunu, müvekkilinin Ulaştırma Bakanlığından aldığı yetki belgesi dâhilinde, posta tekeli dışında gönderilerini dağıttığını, ayrıca ana sözleşmesinde belirtildiği üzere müşterilerine baskı, katlama, zarflama, kolileme, depolama hizmetleri verdiğini, bunun haricinde katlama ve zarflama işlemi yaptığı müşterilerin şubelerinden iade ile gelen zarfları da iade sebebine göre tasnif edip, zarflarını açıp imha işlemi yapıldığını, tespit edilen koliler ve zarfların, “dağıtılmak için” değil, katlama, zarflama, kolileme, depolama amacıyla orada bulunduğunu, bunun posta tekelini ihlal eden bir durum olmadığını, tespit tutanağıyla tespit olunan durumun yüzlerce kolinin raflarda depolanmış olarak durduğu olduğunu, sayılan iki kolideki zarfların içeriğinin tespit edilmediğini, kapalı zarfın içinde basılı malzeme olduğunda bunun posta tekeline girmeyeceğini, içi açılıp bakılmadan her zarfın içinde posta tekeline giren bir mektup olduğu varsayımının yapılamayacağını, tüm kolilerin dolu mu boş mu olduğunun tam olarak tespit edilmediğini, davacının DİG 4.34.00 06/37879 sayılı toplu gönderilerde ücret indirimi konulu yazısında davetiye, dergi, broşür gibi gönderilerin tekel kapsamı dışında kaldığının belirtildiğini, dava konusu 902 adet kolinin içeriği ve niteliğinin tespit esnasında anlaşılamadığını, yapılan tespitte dava konusu gönderilerin niteliğinin incelenmediğini, müvekkilinin özel bir dağıtım şirketi olup, posta tekelini asla ihlal etmediğini, kamusal alan dışında kalan, posta tekeli haricindeki dağıtım faaliyetlerini ve müşterilerine baskı, katlama, zarflama, kolileme, depolama hizmetleri, katlama ve zarflama işlemi yaptığı müşterilerin şubelerinden iade ile gelen zarfları da iade sebebine göre tasnif edip, zarflarını açıp imha işlemi yaptığını, tespit edilen koliler ve zarfların “dağıtılmak için” değil, katlama, zarflama işleri için bulunduğunu, davacının kamu iktisadi teşebbüsü olduğunu, tacir olmadığını, bu sebeple avans faizi talep edemeyeceğini, bu nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava maddi tazminatın ödetilmesine ilişkindir.
Davacı vekili, 5584 sayılı Posta Kanunu ve ilgili tüzükte müvekkiline posta tekel hakkı tanındığını, 14/01/2010 tarihinde davalının işyerinde yapılan tespitte 902 adet koli içerisinde toplam 213.774 adet gönderi tespit edildiğini, posta tarifesine göre müvekkilinin toplam zararının yakalanma tarihi itibariyle 940.605,60 TL olduğunu ileri sürerek, anılan meblağın tespit tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiş, davalı vekili ise müvekkilinin posta dağıtım işi yapmadığını, müşterilerine baskı, katlama, zarflama, kolileme, depolama hizmetleri verdiğini, müşterilerin şubelerinden iade ile gelen zarfları iade sebebine göre tasnif edip imha işlemi yaptığını, tespit edilen koli ve zarfların, “dağıtılmak için” değil, katlama, zarflama, kolileme, depolama amacıyla orada bulunduğunu, tespit esnasında kolilerdeki zarfların içeriğinin tespit edilmediğini, zarfların içinde posta tekelini ihlal eden bir mektup olduğu varsayımından hareketle tazminat talep edilmeyeceğini, tespit esnasında 902 adet koliden sadece iki adet kolideki zarfların sayıldığını, bu iki koli içindeki zarf sayısından hareketle tazminat hesabı yapılamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Bilirkişi kurulunca düzenlenen 03.04.2017 tarihli bilirkişi raporunda; 6475 sayılı yasanın 32. Maddesi uyarınca 23.05.2013 tarihinde yürürlüğe girdiği ve daha ağır yaptırımları içerdiği, bu tarihten sonraki uyuşmazlıklar yönünden uygulanması gerektiği, davacı zararının ve tazminat tutarının 5584 sayılı yasanın 59/2 maddesi gereğince belirlenmesi gerektiği, davalının ticari defter ve belgelerini bilirkişi kuruluna ibraz etmediği, bu nedenle Yargıtay bozma ilamında belirtilen şirketler ile davalının ticari ilişkisinin olup olmadığı hakkında kanaat edinilemediği ve davanın haklılığı ile davalı tarafın ödemesi gereken tazminat miktarı konusunda görüş bildirilemeyeceği belirtilmiştir. Bu durumda dava ve olay tarihinde geçerli bulunan BK 42. (TBK 50) Maddesi gereğince zararın mahkemece değerlendirme yapılarak belirlenmesi gerektiğinin bildirildiği görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; davalının değerli kağıt olmadığı sonucuna varılan kredi kartının gönderilmesi sonucunda salt kartın gönderilmesi ile yetinmeyip, yanı sıra ayrıca yazılmış belge biçiminde bilgilerin de gönderildiği, güncel ve kişisel haber taşıyan bu gönderilerin mektup postası yönetmeliğinin 21. Maddesine göre “mektup” niteliğinde olduğu, kabul, taşıma ve dağıtımının 5584 sayılı Posta Yasası’nın 2/a maddesi gereğince davacının tekel hakkı kapsamında kaldığı ve davalının eyleminin, davacının tekel hakkına tecavüz oluşturduğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkememizin 13/06/2017 tarihli 2014/594 esas 2017/486 karar sayılı kararı, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2018/1471 esas 2019/6939 karar sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Yargıtay ilamında; “Davalı vekilinin asıl karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dava, Posta Kanununa aykırı olarak davalı tarafından yapılan taşımalar nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olup mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen ilk karar Dairemizce tazminat hesabı bakımından tespit raporunda bahsedilen banka ve firmalardan o tarihler itibariyle davalıyla olan ticari ilişkileri kapsamında kesilen fatura ve kayıtlar sorularak, davalı şirketin ticari defterleri üzerinde bu çerçevede inceleme yaptırılıp zararın tespiti yoluna gidilmesi, bu yöntemle dahi zararın tespit edilememesi durumunda BK’nın 42. maddesine göre de değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, varsayıma dayalı olarak yapılan hesap yöntemine göre belirlenen miktara hükmedilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece uyulan bozma ilamı sonrasında davalıyla ticari ilişkileri kapsamında dava dışı banka ve firmalardan davacı tarafından kesilen fatura ve kayıtlar getirtilmiş, bilirkişilere davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarını mahallinde inceleme yetkisi verilerek bilirkişi heyetinden rapor hazırlaması istenmiş, bilirkişi raporuyla davalının ticari defter ve belgelerini bilirkişi kuruluna ibraz etmediği, bu nedenle bozma ilamında belirtilen şirketler ile davalının ticari ilişkisinin olup olmadığı hakkında kanaat edinilemediği ve davanın haklılığı ile davalı tarafın ödemesi gereken tazminat miktarı konusunda görüş bildirilemeyeceği ifade edilmiştir. Bunun üzerine mahkemece, bozma ilamı çerçevesinde davalı şirketin ticari defterleri üzerinde inceleme yapmanın mümkün olmadığı gerekçesiyle, BK’nın 42. maddesine göre değerlendirme yapılarak uğranılan zararın miktarı tam olarak belirlenemediğinden tazminat talebi 940.605,60 TL kabul edilmiştir.
Öncelikle mahkemece Dairemiz bozma ilamında gösterilen bir kısım deliller toplanmış, yani tespit raporunda bahsedilen banka ve firmalardan o tarihler itibariyle davalıyla olan ticari ilişkileri kapsamında kesilen fatura ve kayıtlar getirtilmiş olup, davalı şirket vekilince bilirkişiye gönderildiği anlaşılan elektronik posta ile defter kayıtlarının da kısmen ibraz edildiği görülmüştür. Ayrıca, bilirkişilere davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarını mahallinde inceleme yetkisi de verilmiş olup, ibraz edilen deliller üzerinde inceleme yapılmadığı gibi, davalı şirket vekilinin defter kayıtlarının bilirkişi heyetine sunması beklenmiş, mahallinde inceleme yapılmamıştır. Bu suretle, Dairemiz bozma ilamında açıklandığı üzere, bilirkişilerce toplanan delillerden dava dışı banka ve firmaların davalıyla olan ticari ilişkileri kapsamında kesilen fatura ve kayıtlar ile davalı şirketin ticari defterleri üzerinde inceleme yapılıp zararın tespiti yoluna gidilmesi, mahallinde inceleme yetkisine rağmen bilirkişilerce davalı şirket defter ve kayıtlarına ulaşılamaz, kayıtlar üzerinde inceleme yapılamazsa, mahkemece verilecek kesin süre ile ibrazlarının sağlanması aksi takdirde sonuçları da hatırlatılarak bir karar verilmesi, bu yöntemle dahi zararın tespit edilememesi durumunda da BK’nın 42. maddesine göre değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.”denilmektedir.
Yargıtay bozma ilamı sonrasında dosya 2020/116 esas sırasına kaydedilmiş, Mahkememizin 01/12/2020 tarihli celsesinde Yargıtay bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Bilirkişiler …, …, …, Mali Müşavir … tarafından düzenlenen 04/08/2021 teslim tarihli bilirkişi raporunda; davalı tarafın yasaya ve denetime uygun şekilde ticari defter ve belgelerini tarafımıza ibraz etmediği, Sayın mahkemenin talebi doğrultusunda ve Yargıtay’ın bozma ilamında belirtilen şirketlerle davalının ticari ilişkisi olup olmadığı hakkında kanaat elde edilemediği, dosyanın mevcut içeriği karşısında davanın haklılığı ve davalı tarafın ödemesi gereken tazminat miktarının tespiti noktalarında bir kanaat bildirilmesinin mümkün görülmediği belirtilmiştir.
SMMM … tarafından düzenlenen 02/03/2022 havale tarihli bilirkişi raporunda; dosyaya celp edilen …, … Bankası, … Bankası, … Bankası, …, .., … Bank, … Bank, … Bankası,…. Bank, …, … ve … Bank ile …, …, …, …, …, … ve … şirketlerinden ayrı ayrı celbedilen ve davalı …firması tarafından bu şirketlere 2009 yılı içerisinde kesilen tüm faturaların incelenerek, Bu faturalara göre 2009 yılı içerisinde davalı tarafından yapılan her bir şirket için kaç adet gönderi taşındığının, Fatura içeriklerine göre tespit edilen her bir gönderi için 1,10 TL hesabı ile davacının tekel hakkının ihlal edildiği iddiasına dayalı zarar talebi yönünden hesaplama yapılarak, rapor düzenlenmesinin istenmesine ” karar verilmiş olup, aşağıdaki bölümlerde dosya kapsamında bulunan 2009 yılına ait faturalar tek tek incelenerek, banka ve kurumlar için davalı şirketin gönderi sayıları ve bu sayıların TL tutarlarının incelendiği,…bank, … Bankası, …, … Bank, … ve … Bank ile …, …, …, …, ve şirketlerinden gönderiler ile ilgili belge gelmediğinden ve … Bank A.Ş., … A.Ş. ve Bileşim firmalarının dosyaya sunduğu faturalar 2010 yılına ait olduğundan, bu korum ve bankalar ile ilgili tablo düzenlenememiş olup, bu konuda takdir ve yorumun Sayın Mahkemeye ait olduğu, davalı şirketin dava dışı banka ve kurumlar için 2009 yılında 3.179.531 adet gönderi yaptığı ve bu gönderilerin TL tutarının 3.497.484,10 TL olduğunun tespit edildiği, tarafların masraf, vekâlet ücreti ve benzeri diğer taleplerinin, Mahkemenin takdirleri içinde kaldığı belirtilmiştir.
Mahkememizin 24.05.2022 tarihli ara kararı ile Dosyanın daha önce rapor tanzim eden bilirkişi SMMM …’e tevdii ile; dosyaya celbedilen …, … bankası, … bankası, … Bankası, …, …, … bank, … bank, … bankası, … Bank, … … ve … bank ile … , … , … , …, …, … ve … şirketlerinde ayrı ayrı celbedilen ve davalı … firmasın tarafından bu şirketlere 01/01/20210-14/01/2010 tarihleri arasında kesilen tüm faturaların incelenmesinin,
– bu faturalara göre 01/01/20210-14/01/2010 tarihleri arasında davalı tarafından her bir şirket için kaç adet gönderi taşındığının tespitinin,
– fatura içeriklerine göre tespit edilen her bir gönderi için 1,10-TL hesabı ile davacının tekel hakkının ihlal edildiği iddiasına dayalı zarar talebi yönünden hesaplama yapılması talep edilmiş olup ,
SMMM … tarafından düzenlenen 26/09/2022 havale tarihli bilirkişi ek raporunda; davalı şirketin dava dışı banka ve kurumlar için 01.01.2020 – 14.01.2010 tarihleri arasında 49.181 adet gönderi yaptığı ve bu gönderilerin TL tutarının 54.099,10 TL olduğunun tespit edildiği,tarafların masraf, vekâlet ücreti ve benzeri diğer taleplerinin, Sayın Mahkemenizin takdirleri içinde kaldığı belirtilmiştir.
Davacının talebi üzerine … 4.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyasında yapılan tespit neticesi düzenlenen raporda; “davalının işyerinde …bank, … Bankası, … Bankası, … Bankası, …, …, … Bank, … Bank AŞ, … Bankası, …, …, …, …’a ait kredi kartı ve kredi kartı sözleşmesi gibi yazılı belgelerin içinde bulunduğu zarflanmış kapalı gönderiler ile …, …, …, …, …, … ve …gibi değişik firmalara ait gönderilerin bulunduğu, gönderilerin sayı itibari ile tam olarak tespitinin yapılamayacağı, gönderi sahibi banka ve firmalardan sorularak gönderi tür ve adedinin tespitinin mümkün olduğu, tespit sırasında tek tek sayım yapılmadığı, ancak mahalde 902 adet koli olduğu, koliler içinde yer alan zarf sayısını tespit zımnında örnek olarak alınan … Bankasına ait gönderilerin bulunduğu kolide 380 adet zarfın, … Bankasına ait gönderilerin bulunduğu kolide 94 adet zarfın bulunduğu” bildirilmiştir.
Taraf iddia ve savunmaları , dosya kapsamına ibraz edilen deliller, ibraz edilen bilirkişi rapor ,ek rapor ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde ;
Dava, Posta Kanununa aykırı olarak davalı tarafından yapılan taşımalar nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemidir.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamında belirtilen ve tespit raporunda bahsedilen banka ve firmalardan kesilen fatura ve kayıtların tetkiki ile tarafların ticari ilişki kapsamında oldukları 01.01.2010 – 14.01.2010 tarihleri arasında zararın tespitine yönelik olarak davalı şirketin ticari defterleri üzerinde ve kurum kayıtlarında yerinde inceleme yetkisi verilerek dosya mali müşüvir bilirkişiye tevdi ile …, … Bankası, … Bankası, … Bankası, …, …, … Bank, … Bank, … Bankası, … Bank, …, … ve … Bank ile …, …, …, …, …, … ve …şirketlerinden ayrı ayrı celbedilen ve davalı … firması tarafından bu şirketlere 01.01.2010 – 14.01.2010 tarihleri arasında davalı tarafından her bir şirket için yapılan gönderi taşımaları tespit edilerek ,Fatura içeriklerine göre tespit edilen her bir gönderi için 1,10 TL hesabı ile davacının tekel hakkının ihlal edildiği iddiasına dayalı zarar talebi yönünden hesaplama yapılmasının istenilmiş olup, …bank, … Bankası, …, … Bank, … ve … Bank ile …, …, …, …, ve şirketlerinden gönderiler ile ilgili döneme ait belge gelmediği ve … Bank A.Ş., … A.Ş. ve … firmalarının dosyaya sunduğu faturalar 2010 yılına ait olduğu nazara alınarak ibraz edilen rapor ve ek rapor ile 01.01.2020 – 14.01.2010 tarihleri arasında davalının 49.181 adet gönderi yaptığı ve bu gönderilerin … için 13.673 gönderi (13.673×1,10=15.040,30 TL),… için 9.550 gönderi (9,550×1,10=10.505,00TL), … için 2.246 gönderi(2.246×1,10=2.470,60TL), … için 2.186 gönderi (2.186×1,10=2.404,60 TL) … BANK için21.526 gönderi (21.526×1,10 =23.678,60 TL ) olmak üzere toplam 49.181 gönderi için 54.099,10 TL olarak hesap edildiği anlaşılmıştır.
Anılan durum karşısında ; davalının değerli kağıt niteliğinde olmayan kredi kartının taşınması sırasında sadece kartın gönderilmesiyle yetinmeyip yanı sıra kullanımına v.b. ilişkin kart üzerinde veya ayrıcı yazılmış belge biçiminde gönderileri de taşıdığı, güncel ve kişisel haber niteliği taşıyan bu gönderilerin mektup postası yönetmeliğinin 21. Maddesine göre “Mektup” niteliğinde sayılması gerektiği , bahse konu gönderilerin kabul, taşıma ve dağıtımı 5584 sayılı Posta Yasası’nın 2/a maddesi gereğince davacının tekel hakkı kapsamında kaldığı ve davacının tekel hakkına tecavüz oluşturduğundan 5584 sayılı posta kanunu 59/2 maddesi gereğince davacının davalıdan tazminat isteme hakkının bulunduğu ve istenilebilecek tazminat tutarının bu yasa maddesi kapsamında hesaplanması gerektiği anlaşılmaktadır.
5589 sayılı yasanın 59/2 maddesinde posta tekeli altında bulunan gönderileri izinsiz kabul eden ve taşıyanlardan, posta ücretinin 4 katı oranında ücret alınacağı hükme bağlanmış olup,toplam 49.181 gönderi için 54.099,10 TL olarak hesap edilen ücretin 4 katı oranında olan 216.396,40 TL ücret alınacağı belirlenmekle bu kapsamda da BK’nın 42. Maddesi uygulanmasına yer olmadığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile 216.396,40 TL ( 54.099,10 X 4) ‘nin tespit tarihi temerrüt tarihi kabul edilerek 14/01/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 14.782,04-TL nispi karar ve ilam harcından 13.968,00-TL peşin alınan harcın mahsubuna, bakiye 814,04-TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 13.968,00-TL peşin harcın davalıdan tahsiline,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 33.295,50-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 97.663,01-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen toplam 20.902,50-TL yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre %24 ‘ünün davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen toplam 550,95-TL yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre % 76’sının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
9-Davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren yasal süresi içeresinde Yargıtay ilgili dairesinden temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.07/03/2023

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır

HARÇ BEYANI /
14.782,04-TL KARAR HARCI
13.968,00-TL PEŞİN HARÇ /
814,04-TL KALAN HARÇ

DAVACI GİDERİ /
16.783,50-TL BOZMA ÖNCESİ
4.100,00-TL BİL.ÜCRT.
19,00- TL POSTA MAS. /
20.902,50-TL TOPLAM

DAVALI GİDERİ /
550,95-TL TOPLAM MASRAF