Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/746 E. 2022/125 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/746 Esas
KARAR NO : 2022/125

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR TARİHİ : 17/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacılar vekili dava dilekçesinde ve özetle; 19/06/2013 tarihinde meydana gelen kazada … plakalı minibüs içinde yolcu olarak seyahat etmekte olan müvekkiller desteği muris …’nın vefat ettiğini, murisin vefatı ile davacı eş …, davacı muris kızı …, davacı murisin annesi …, davacı murisin babası …’nın büyük maddi va manevi yıkım yaşadıklarını, kazada kazaya karışan … plakalı ve davalı .. A.Ş.’ye ZMMS sigortası ile bağlı aracın %80, ters yönden gelen plakası tespit edilemeyen … yada … marka aracın %20 kusurlu olduğunun ceza dosyasında tespit edildiğini, murise atfı kabil kusur yüklenmediğini, murisin sağlığında Komsa adlı temizlik firmasında aylık 1.500,00-TL ücret ile çalıştığını, yapılan başvuru üzerine davalı … Sigorta’nın 34.445,52 TL, davalı … Hesabı’nın 61.412,00 TL ödeme yaptığını, yapılan ödemenin makbuz hükmünde sayıldığını beyanla yetersiz ödemeye ilişkin ibranamelerin iptali ile, destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere müvekkillerinin bakiye zararının belirlenerek belirsiz alacak olarak 6.000,00 TL tazminatın davalılardan temerrüt tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA /
Davalı … Hesabı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; müvekkili kurumun yaptırdığı aktüer raporu ile hesaplanan 61.412,00-TL tutarındaki destekten yoksun kalmak tazminatını 19/08/2013 tarihinde müvekkili kurum tarafından davacılar vekiline ödediğini, yapılan ödeme karşılığında müvekkili kurumun davacılar tarafından ibra edildiğini, müvekkili kurumun davacılara ödemede bulunarak üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirdiğini ve davacıların tüm zararının karşılandığını, davacı tarafa ödenen tazminatın ibraname mukabilinde ödenmiş olup, müvekkili kurumun başkaca bir sorumluluğunun bulunmadığını, yine kurumun sorumluluğunun poliçe limiti ve kusur oranıyla sınırlı olduğunu, kazaya sebebiyet veren araçların kusur oranlarının tespitinin yapılması gerektiğini, davaya konu destekten yoksun kalma tazminatının uzman bilirkişilerce hesaplanması gerektiğini, murisin içinde bulunduğu aracın asli kusurlu olduğunu, murisin gelirinin ispat edilemediğini, müvekkili kurumun davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmaması gerektiğini, yine müvekkilinin temerrüde düşmediğini beyanla haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde ve özetle; … plakalı aracın … sayılı ZMMS sigorta poliçesi ile teminat altına alındığını, 19/06/2013 tarihinde plakası ve sürücüsü belirlenemeyen bir aracın %100 kusuru neticesinde sebep olduğu kaza ile, sigortalı araç ile birlikte …, … plakalı araçların karıştığı zincirleme trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen kaza neticesinde davacıların miras bırakanı …’nın vefat ettiğini, davacılar tarafından yapılan başvuru ile de müvekkili sigorta şirketi tarafından 34.445,52 TL, … hesabı tarafından 61.412,00-TL olmak üzere toplam 95.857,52-TL davacılara destekten yoksun kalma tazminatı olarak ödendiğini ve müvekkili sigorta şirketinin ibra edildiğini, ödemelerin yapılmasından sonra ise tamamen kötü niyetli ve haksız olarak huzurdaki davanın açılarak adeta eş, anne ve çocuklarının vefatını gelir kapısı olarak gören davacılar tarafından haksız olarak huzurdaki davanın açıldığını, davacıların karşılanmayan zararı kalmadığını, müvekkili şirket sigortalısının kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığını, … plakalı aracın karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası olup olmadığının araştırılması gerektiğini, ana ve babanın tazminat talebinin yersiz olduğunu, murisin içinde bulunduğu aracın asli kusurlu olduğunu, murisin gelirinin ispat edilemediğini, müvekkilinin temerrüde düşmediğini beyanla davanın reddi ile, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Trafik kaydı, tedavi evrakları, … 3.Ağır Ceza Mahkemesinin …Esas sayılı dosyası, hasar dosyaları, nüfus kayıt örnekleri, sosyal ekonomik durum araştırma tutanakları, emsal ücret araştırması cevabi yazıları ve taraflarca gösterilen diğer deliller toplanmıştır.
Her iki davalı tarafından yapılan ödemeye ilişkin dekontlar dosyaya sunulmuştur. Hasar dosyası içinde kaza tespit tutanağının bulunduğu, buna göre davacılar murisi …’nın vefat ettiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin -bozma öncesi 2014/499 Esas sayılı dosyası- 15/01/2016 tarihli ara kararında ”Bilirkişi olarak …ve …’ün seçilmelerine” karar verilmiş ve bu doğrultuda bilirkişiler … ve … tarafından tanzim edilen 05/02/2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; Kusur yönünden; davalılardan … Sigorta A.Ş’ye zorunlu trafik sigortalı … plakalı araç sürücüsü …’ın meydana gelen trafik kazasında kusuru bulunmadığı, dava dışı … plakalı araç sürücüsü …’in olayda kusuru bulunmadığı, dava dışı … plakalı araç sürücüsü …’nın meydana gelen trafik kazasında kusuru bulunmadığı, plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen araç sürücüsünün tek yönlü yola ters yönde seyrini sürdürdüğünden dolayı olayın meydana gelmesinde %100 etken olduğu; Sorumluluk yönünden; yukarıda yapılan kusur değerlendirmesine göre husumet yöneltilen … Sigorta A.Ş’nin 2918 sayılı yasa md.86/1 uyarınca kurtuluş kanıtı getirdiği, buna göre nihai takdir sayın Mahkemeye ait olmak üzere tazmin borcundan sorumluluğu doğmadığı, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14.maddesi gereğince husumet yönetilen … Hesabı’nın zararın tamamından sorumlu olduğu, Tazmin miktarları yönünden; dava dilekçesinde davacılardan murisin kızı Seda’nın yükseköğrenim yaptığının beyan edildiği; bu yöndeki delilin dosyaya girmediği; vaki beyanın doğru olduğu esasına göre hesaplama yapıldığı; 19/06/2013 günü meydana gelen trafik kazasında Ulviye’nin ölümü sebebiyle, davalıların vaki ödemelerinin yasal faizle güncellenerek indirilmesinden sonra karşılanmamış destekten yoksun kalma zararının, Eşi …: 49.831,51-TL, kızı …: 18.278,65-TL, babası …: 20.303,39-TL, annesi …: 28.426,83-TL olduğu, hesaplanan zararların ve önceki ödemeler dahil kaza tarihinde cari trafik sigortası limiti olan 250.000,00-TL’yi aşmadığının görüldüğü, davalı … Hesabına 18/07/2013 günü başvurulduğunun hasar dosyası içeriğinden anlaşılmasına göre, ilişkili mevzuat kapsamında 28/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizden sorumlu olduğu (plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen aracın ticari nitelikte olduğu sübuta ermediğinden avans faiz talebine iştirak edilmediği); görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Davacı vekili 11/03/2016 teslim tarihli ıslah dilekçesi ile özetle; davacı … için 49.831,51 TL, … için 18.278,65 TL, … için 28.426,83 TL ve … için 20.303,83 TL destekten yoksun kalma tazminat talebine yükseltmiştir.
Mahkememizin 20/05/2016 tarih, 2014/499 Esas ve 2016/452 Karar sayılı ilamı ile; “1-Davalı … Sigorta A.Ş.yönünden davanın reddine, 2-Davacı … için 49.831,51 TL, davacı … için 18.278,65 TL, davacı … için 20.303,39 TL, davacı … için 28.426,83 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalının temerrüdünün başladığı 31/07/2013 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalı … Hesabı’ndan tahsili ile davacılara verilmesine….” karar verildiği, davalı … Hesabı vekilinin kararı temyiz etmesi üzerine dosyanın Yargıtay’a gönderildiği, Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 17/06/2019 tarih, 2016/17922 Esas ve 2019/7666 Karar sayılı bozma ilamı ile; “1-Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalı … Hesabı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Destekten yoksun kalma tazminatının mahiyeti ve amacı, ölenin eylemli yardımını alanların, desteğin ölümünden sonra da bu yardımdan mahrum kalmaması olduğuna göre; destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilebilmesi için, her şeyden önce, destek alma hakkı olan kişinin destek alma ihtiyacının devam etmesi gerekir. Bu itibarla; ölenden eş sıfatıyla destek alan kişinin yeniden evlenmesi halinde, bu kişinin desteğinden yararlandığı kişinin yardımından yoksun kaldığından bahsedilemeyeceği ve desteği olan eşinden dolayı destek tazminatına hak kazanamayacağı açıktır. Somut olaya bakıldığında; davaya konu kazada ölen …’nın eşi olan davacı …’nın, ölen eşinin desteğinden yoksun kaldığı iddiası ile tazminat talep ettiği; ancak, davacının yargılama bittikten sonra (11/07/2016 tarihinde) yeniden evlenmiş olduğu, mahkemenin hükme esas aldığı hesap raporunda ise, davacı eş …’nın muhtemel bakiye ömür süresinin tamamı (26 yıl) için tazminat hesabı yapıldığı; mahkemenin de davacı eş için bu raporla hesaplanan bedeli hüküm altına aldığı görülmektedir. Oysa, destekten yoksun kalma tazminatının yukarıda ifade edilen amaç ve kapsamı; somut gerçeğin bulunduğu durumda varsayımlara dayalı hesaplama yapılamayacağı; destek alacaklısı davacı eş …’nın ancak eşinin ölüm tarihi ile kendisinin yeniden evlendiği tarih aralığı için tazminata hak kazanabileceği gözetilip hesaplama yapılmalıdır. Buna göre mahkemece davacı eş için, davaya konu kaza tarihi ile davacının yeniden evlendiği tarih arasındaki süre için tazminatın hesaplanması hususlarında, daha önce rapor düzenleyen bilirkişiden hükme esas alınan rapordaki veriler kullanılarak ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınıp oluşacak sonuca göre (kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle) karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … Hesabı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … Hesabı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA…” karar verilerek mahkememiz kararının bozulduğu ve dosyanın Mahkememize gönderilerek Mahkememizin 2019/746 Esasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin 21/01/2021 tarihli celsesinde; ”Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 17/06/2019 tarih, 2016/17922 Esas ve 2019/7666 Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına” karar verilmiştir.
Mahkememiz 21/01/2021 tarihli duruşmasının (2) numaralı ara kararı ile; “…Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 17/06/2019 tarih, 2016/17922 Esas ve 2019/7666 Karar sayılı bozma ilamı doğrultusunda ve davacılar vekilinin 26/11/2020 havale tarihli dilekçesindeki beyanlar da değerlendirilerek dosyanın daha önce kendisine teslim edilen aktüerya bilirkişisine tevdii edilerek ”…mahkemece davacı eş için, davaya konu kaza tarihi ile davacının yeniden evlendiği tarih arasındaki süre için tazminatın hesaplanması hususlarında, daha önce rapor düzenleyen bilirkişiden hükme esas alınan rapordaki veriler kullanılarak ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınıp oluşacak sonuca göre (kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle)…” belirtilen hususlarda ek rapor tanzimine” karar verilmiş bu doğrultuda Hesap Bilirkişisi … tarafından tanzim edilen 21/05/2021 teslim tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Davalı … Sigorta A.Ş. yönünden daha önceki hüküm red ile sonuçlandığından, davacılarında temyizi bulunmadığından, hükmün adı geçen davalı yönünden kesinleştiği; davalı .. Hesabı’nın temyiz itirazlarının, davacı eşin evlenme tarihi nedeniyle kabul edildiği; sair temyiz itirazlarının reddedildiği; hal böyle olunca, davacılardan …, … ve … vönünden daha önce karar altına alınan tutarların kesinleştiği; davacı eş …’in destekten yoksun kalma tazminatı yönünden yapılan inceleme sonunda; A) Hükmüne uyulan bozma ilamında açıklanan yönteme göre olay tarihi ile yeniden evlendiği 11.07.2016 tarihi araşında uğradığı destekten yoksun kalma zararının 19.557,06-TL olmakla beraber, davalıların toplam 85.840,10-TL ödemesine göre karşılanmamış destekten yoksun kalma zararı bulunmadığı; B) Davacı …’in yeni evlendiği eşinin ev kadını olduğu; desteğin aktif çalışan kadın olduğu, asgari ücretin 1,6 katı üzerinden kök raporda hesap yapıldığı; dolayısıyla aktif yaşam devresi yönünden yeni eşinin destekliği ev kadınıyla sınırlı olduğundan, adı geçen desteklik biçimi yönünden de AGİ hariç asgari ücretin net tutarı benimsendiğinden, bu fark tazmin biçimine göre uyuşmazlığa konu hesaplamanın yapılması sonunda: a) Sigorta şirketinin ödeme yaptığı 2013 yılındaki ücret verilerine göre, davacı eş yönünden hesaplanan destekten yoksun kalma zararının 97.979,32 TL olduğu; davalı sigorta şirketiyle … Hesabı’nın ödemeleri toplamının 85.840,10 TL olduğu; bu durumda destekten yaksun kalma tutarının %87,6 oranında tazmin edildiği; vaki ödemelerin açıkça yetersizlik unsuru taşıyıp taşımadığının takdirinin (KTK.m.111/2) Sayın Mahkeme’ye ait olduğu; yetersizlik unsuru taşımadığının benimsenmesi halinde, zararın karşılanmış sayılması gerekeceği; aksi ihtimalde ise, aşağıdaki hususların cari olacağı; b) Açıkça yetersizlik unsurunun gerçekleştiğinin benimsenmesi halinde, oluşan usulü müktesep hak dikkate alınarak bozma öncesindeki rapor ve karar tarihindeki bir başka anlatımla 2016 yılındaki ücret verileri aşılmamak kaydıyla, davacı eşin hesaplanan destekten yoksun kalma zararından davalıların ödemelerinin kök rapor tarihine yasal faiz ölçüsünde güncellenerek indirilmesinden sonra karşılanmamış destekten yoksun kalma zararının 47.744,14-TL olduğu; Fark tazminindeki ücret daha düşük olmakla beraber, kök rapordakine daha yakın sonuç çıkma nedeninin, daha önceki kök raporda evlenme şansı indirimi yapılması; bu kez oluşan duruma göre evlenme şansı indirimi yapılmamasından kaynaklandığı; Temerrüt tarihi, teminat limiti ve sair hususlarda kök rapordaki tespit ve görüşlerin cari olduğu sonucuna varıldığına ilişkin görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Bilirkişi raporları Mahkememizce dosya kapsamına uygun, teknik anlamda yeterli ve denetime elverişli bulunarak hükme esas alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91 vd. maddeleri ile 97 maddesi ve Türk Borçlar Kanunu’nun 53/3 fıkrası kapsamında destekten yoksun kalma tazminatı talepli eda davasıdır.
Taraflar arasındaki ihtilaf, 19/06/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasında vefat eden müteveffa …’nın eşi, çocuğu, anne ve babası olan davacıların destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin istemlerinin yerinde olup olmadığı noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
6098 Sayılı Kanunun 53/3 maddesi uyarınca haksız fiil sonucu ölüm halinde ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpların tazmini talep hakları vardır.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85 maddesinde düzenlenen motorlu araç işleten ile araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğunun hukuki niteliği ise kural olarak tehlike sorumluluğudur. Mezkur Kanunun 85/1 maddesi uyarınca “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” Yine aynı kanunun 58/son maddesi uyarınca “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” Bu düzenlemeler kapsamında motorlu araç işletenin veya teşebbüs sahibinin, motorlu aracın işletilmesi nedeniyle ortaya çıkan zararlardan sorumluluğu kusur(haksız fiil) sorumluluğu olmadığı gibi, objektif özen yükümlülüğünün ihlaline dayanan olağan sebep sorumluluğu niteliğinde de değildir. Tehlike sorumluluğu niteliğindeki bu sorumluluğun doğması için, motorlu aracın işletilmesine özgü tipik tehlikenin gerçekleşmesi yeterli olup motorlu araç işletenin veya teşebbüs sahibinin kusuru yahut objektif özen yükümlüğünü ihlali aranmaz. Motorlu taşıt işletenin olağan sebep sorumluluğu istisna olup 2918 Sayılı Kanun’un 85/3 fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre işletme haline olmayan bir motorlu aracın sebep olduğu trafik kazasından dolayı işletenin sorumlu tutulabilmesi için, zarar görenin, kazanın oluşumunda işleten veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere ilişkin bir kusurun varlığını veya araçtaki bozukluğun kazaya sebep olduğunu ispat etmesi gerekir. Somut olayda meydana gelen trafik kazası aracın işletilmesi sırasında meydana geldiğinden, işletenin sorumluluğunun tehlike sorumluluğu olduğunda şüphe yoktur. Bu sebeple işleten ancak kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilir.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesi ile motorlu araç işleten veya teşebbüs sahibine zorunlu mali sorumluluk sigortası yapma mecburiyeti getirilmiştir. Bu düzenleme ile sigortacının, motorlu taşıt işletenin veya teşebbüs sahibinin motorlu taşıtın işletilmesinden doğan sorumluluğunu teminat ile sınırlı olmak üzere karşılaması amaçlanmıştır. Aynı kanunun 92 maddesinde ise zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı tahdidi biçimde sayılmıştır. Maddeye göre; aşağıdaki hususlar zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu dışındadır:
“a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f) Manevi tazminata ilişkin talepler.
g) Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri,
h) İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri,
i) Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.”
İddia, savunma, dosya içeriği deliller, Yargıtay ilamı ve alınan bilirkişi raporuna göre; Mahkememizin 20/05/2016 tarih, 2014/499 Esas ve 2016/452 Karar sayılı ilamı ile; “1-Davalı … Sigorta A.Ş.yönünden davanın reddine, 2-Davacı … için 49.831,51 TL, davacı … için 18.278,65 TL, davacı … için 20.303,39 TL, davacı … için 28.426,83 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalının temerrüdünün başladığı 31/07/2013 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalı … Hesabı’ndan tahsili ile davacılara verilmesine….” karar verildiği, işbu kararın hüküm fıkrasının; – “1” numaralı bendinde yer alan; “Davalı … Sigorta A.Ş. Yönünden davanın reddine,” yönelik karar taraflarca temyiz kanun yoluna başvurulmayarak -08/09/2016 tarihinde- kesinleştiğinden Mahkememizce bu husus hakkında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Mahkememizin 20/05/2016 tarih, 2014/499 Esas ve 2016/452 Karar sayılı kararının hüküm fıkrasının; – ”2” numaralı bendinde yer alan; “Davacı … için 18.278,65 TL, davacı … için 20.303,39 TL, davacı … için 28.426,83 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalının temerrüdünün başladığı 31/07/2013 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalı … Hesabı’ndan tahsili ile davacılara verilmesine” yönelik karara davalı … Hesabı vekilinin temyiz talebinin Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 17/06/2019 tarih, 2016/17922 Esas ve 2019/7666 Karar sayılı ilamı ile reddedildiği, işbu ilamın taraf vekillerine 20/11/2019 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği ve işbu ilama karşı taraflarca karar düzeltme yoluna başvurulmadığı, bu nedenle davalı … Hesabı yönünden Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 17/06/2019 tarih, 2016/17922 Esas ve 2019/7666 Karar sayılı ilamının tebliğ tarihi olan 20/11/2019 tarihinden karar düzeltmeye başvuru için tayin edilen 15 günlük yasal sürenin sonu olan 06/12/2019 tarihi itibariyle kesinleştiğinden Mahkememizce bu husus hakkında da yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Dolayısıyla Mahkememizin 20/05/2016 tarih, 2014/499 Esas ve 2016/452 Karar sayılı ilamı ile Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 17/06/2019 tarih, 2016/17922 Esas ve 2019/7666 Karar sayılı ilamı nazara alındığında bozma sonrası davaya davacı … ve davalı … Hesabı yönünden devam edilmiştir. Eldeki davada, davacı tarafın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 111/2.maddesindeki yetersizlik iddiasında bulunduğu gözetilmek suretiyle tazminat hesabının yapılması gerektiği, zarar sorumlusu davalı … hesabı tarafından ödenen bedellerin ödeme tarihi itibariyle yeterli olup olmadığının belirlenmesi için öncelikle, ödeme tarihindeki verilere göre tazminat hesabının yapılması ve hesaplanan bu bedel ile davalı tarafından ödenen bedel arasında fahiş fark olup olmadığının saptanması, fahiş fark tespitinin yapılması halinde, hesap tarihindeki verilere göre hesaplanacak tazminattan, zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, davadan önce davalının ödediği bedellerin yasal faiziyle güncellenmiş değerleri düşülerek sonuç tazminatın belirlenmesi gerektiğinden (Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2019/1454 E. ve 2020/4248 K.) Mahkememizce bu doğrultuda alınan bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere; davacı …’nın olay tarihi ile yeniden evlendiği 11.07.2016 tarihi arasında uğradığı destekten yoksun kalma zararının 19.557,06-TL olmakla beraber, davalıların toplam 85.840,10-TL ödemesine göre karşılanmamış destekten yoksun kalma zararı bulunmadığı; B) Davacı …’in yeni evlendiği eşinin ev kadını olduğu; desteğin aktif çalışan kadın olduğu, asgari ücretin 1,6 katı üzerinden kök raporda hesap yapıldığı; dolayısıyla aktif yaşam devresi yönünden yeni eşinin destekliği ev kadınıyla sınırlı olduğundan, adı geçen desteklik biçimi yönünden de AGİ hariç asgari ücretin net tutarı benimsendiğinden, bu fark tazmin biçimine göre uyuşmazlığa konu hesaplamanın yapılması sonunda: a) Sigorta şirketinin ödeme yaptığı 2013 yılındaki ücret verilerine göre, davacı eş yönünden hesaplanan destekten yoksun kalma zararının 97.979,32 TL olduğu; davalı sigorta şirketiyle … Hesabı’nın ödemeleri toplamının 85.840,10 TL olduğu; bu durumda destekten yaksun kalma tutarının %87,6 oranında tazmin edildiğinin tespit edildiği, Mahkememizce bu oranın fahiş fark olmadığı nazara alınarak davacı …’nın davalı … Hesabı aleyhine açtığı davanın esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Mahkememizin 2014/499 Esas, 2016/452 Karar sayılı kararının hüküm fıkrasının;
– “1” numaralı bendinde yer alan; “Davalı … Sigorta A.Ş. Yönünden davanın reddine,” yönelik karar taraflarca temyiz kanun yoluna başvurulmayarak -08/09/2016 tarihinde- kesinleştiğinden bu husus hakkında yeniden hüküm kurulmasına YER OLMADIĞINA,
2-Mahkememizin 2014/499 Esas, 2016/452 Karar sayılı kararının hüküm fıkrasının;
– “2” numaralı bendinde yer alan; “Davacı … için 18.278,65 TL, davacı … için 20.303,39 TL, davacı … için 28.426,83 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalının temerrüdünün başladığı 31/07/2013 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalı … Hesabı’ndan tahsili ile davacılara verilmesine” yönelik karara davalı … Hesabı vekilinin temyiz talebinin Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 17/06/2019 tarih, 2016/17922 Esas ve 2019/7666 Karar sayılı ilamı ile reddedildiği, işbu ilamın taraf vekillerine 20/11/2019 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği ve işbu ilama karşı taraflarca karar düzeltme yoluna başvurulmadığı, bu nedenle davalı … Hesabı yönünden Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 17/06/2019 tarih, 2016/17922 Esas ve 2019/7666 Karar sayılı ilamının tebliğ tarihi olan 20/11/2019 tarihinden karar düzeltmeye başvuru için tayin edilen 15 günlük yasal sürenin sonu olan 06/12/2019 tarihi itibariyle kesinleştiğinden bu husus hakkında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
3-Davacı …’nın davalı … Hesabı aleyhine açtığı davanın ESASTAN REDDİNE,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 4.577,37-TL nispi karar ve ilam harcından 24,30-TL peşin alınan harç, 379,00-TL ıslah harcı toplamı olan 403,30-TL’nin mahsubuna, bakiye 4.174,07-TL nispi karar ve ilam harcının davalı … Hesabı’ ndan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 7.278,10-TL nispi vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalı … Hesabı’na verilmesine,
6-Mahkememizin 2014/499 Esas, 2016/452 Karar sayılı kararının hüküm fıkrasının;
– “5” numaralı bendinde yer alan; ”Davacılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayan davacı … için 2.193,00 TL, davacı …için 3.411,00 TL, davacı … için 2.436 TL olmak üzere toplam 8.040,00-TL’nin davalı … Hesabı’ndan alınarak davacılara verilmesine” yönelik karara davalı … Hesabı vekilinin temyiz talebinin Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 17/06/2019 tarih, 2016/17922 Esas ve 2019/7666 Karar sayılı ilamı ile reddedildiği, işbu ilamın taraf vekillerine 20/11/2019 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği ve işbu ilama karşı taraflarca karar düzeltme yoluna başvurulmadığı, bu nedenle davalı … Hesabı yönünden Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 17/06/2019 tarih, 2016/17922 Esas ve 2019/7666 Karar sayılı ilamının tebliğ tarihi olan 20/11/2019 tarihinden karar düzeltmeye başvuru için tayin edilen 15 günlük yasal sürenin sonu olan 06/12/2019 tarihi itibariyle kesinleştiğinden bu husus hakkında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
7-Mahkememizin 2014/499 Esas, 2016/452 Karar sayılı kararının hüküm fıkrasının;
– “6” numaralı bendinde yer alan; ”Davalı … Sigorta A.Ş. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayan her bir davacı yönünden …’dan 1.800,00 TL, …’dan 1.000,00 TL, …’dan 1.000,00 TL, …’dan 1.000,00 TL olmak üzere toplam 4.800,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı … Sigorta A.Ş.’ye verilmesine” yönelik karar taraflarca temyiz kanun yoluna başvurulmayarak -08/09/2016 tarihinde- kesinleştiğinden bu husus hakkında yeniden hüküm kurulmasına YER OLMADIĞINA,
8-Davacılar tarafından yapılan 24,30-TL peşin harç, 379,00-TL ıslah harcı, 1.200,00-TL bilirkişi ücreti, 350,35-TL posta gideri olmak üzere toplam 1.953,65 -TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre tespit edilen (%57) 1.113,58-TL’sinin davalı … Hesabından alınarak davacılara verilmesine,
9-Davalı … Hesabı tarafndan yapılan 80,00-TL yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre 34,40-TL’sinin davacı …’dan alınarak davalı … Hesabına verilmesine,
10-HMK 333.maddesi gereğince taraflar tarafından yatırılan gider avansından geriye artan kısmın hüküm kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davacılar vekilinin yüzünde, davalıların yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Mahkememize verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.17/02/2022

Katip
¸

Hakim
¸