Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/705 E. 2022/414 K. 27.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/705 Esas
KARAR NO : 2022/414

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :17/12/2019
KARAR TARİHİ : 27/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı karşı davalı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Borçlu …’ın müvekkili şirket olan …’ye borcu sebebiyle … 26. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dasyası ile icra takibi açıldığını ve borçlu tarafından 05.08.2019 tarihinde takibe itiraz olunduğunu ve takibin durduğunu, borçlu vekili itiraz dilekçesinde, müvekkili şirkete herhangi bir borçları olmadığını belirttiğini ve alacağın tamamı ilc tüm ferilerine, faiz oranına ve yetkiye itiraz ettiğini, ancak müvekkili alacaklı şirket, bir perakende satış şirketi olup, faaliyetine mesken, ticarethane, sanayi, tarım sulama ve aydınlatma gruplarında elektrik aboneliği ve enerji satışı yaparak yürüttüğünü bu kapsamda davalı/borçlu ticarethane aboneliği verilerek enerji satışı yapıldığını, … abone numaralı borçlu/davalı şirket tarafından alınan enerjiye karşılık ödenmesi gerekip de ödenmeyen 17.12.2018 son ödeme tarihli 3.704,66 TL 14.01.2019 son ödeme tarihli 2.651,20 TL, 11.03.2019 son ödeme tarihli 4.935,20 TL, 18.03.2019 son ödeme tarihli 4.622,60 TL ve 17.04.2019 son ödeme tarihli 821,70 TL, faturalar olmak üzere toplam 5 adet fatura mevcut olduğunu beyan ederek borçlu şirket tarafından … 26. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamını, borçlu şirket tarafından haksız ve dayanaksız olarak yapılmış bulunan itiraz sebebiyle takip bedelinin %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı karşı davacı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; müvekkili ile davalı karşı davacı arasında … abone numaralı elektrik tüketim sözleşmesi kurulduğunu, 2018 yılının Ekim ayından itibaren mutat kullanım başlandığını, ancak aralık ayına gelindiğinde 4000 TL ‘ye varacak şekilde elektrik faturası gelmeye başladığını, ekim ve Kasım ayında gelen 1500-2000 TL civarındaki fahiş faturaları şaşkınlık içinde kalsa da ödeyen müvekkilinin aralık ayında gelen fahiş kere fahiş faturayı ödemediğini, davalı şirkete fatura bedelinin çok yüksek olması nedeniyle itiraz ettiğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Asıl dava, İ.İ.K.’nın 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalının vaki itirazının iptali ve icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemine, karşı dava menfi tespit istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5.maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda taraflar arasında 29.09.2016 tarihli perakende satış sözleşmesinin imzalandığı ve abone grubunun şantiye ve geçici aboneler grubu olduğu anlaşılmaktadır. Bu sözleşme TTK’nun 4/1 maddesinde sayılan ve bir davanın mutlak ticari dava sayılmasını gerektiren işlemlerden olmadığı gibi, aynı maddenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na atıfla mutlak ticari dava konusu kabul ettiği sözleşmelerden de değildir. Şu haliyle eldeki davanın mutlak ticari dava olmadığı açıktır. Yine somut olayda, davacı/karşı davalı taraf tacir olsa da, … Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün cevabi yazısından da anlaşılacağı üzerine davalı/karşı davacının tacir olmadığı açıktır. Yine … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün cevabi yazısında davacının potansiyel mükellefiyet kaydının bulunduğu bildirilmiştir. Kasımpaşa Vergi Dairesi Müdürlüğü yazı cevabında, davalı-karşı davacının dava dışı şirkette 08/11/2013 ve 15/05/2017 tarihleri arasında müdür olduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır. TTK’nun 12/1 maddesi uyarınca bir ticari işletmeyi kısmen de olsa kendi adına işleten kişi tacir sayılır. Başka ifade ile bir kişinin tacir sayılabilmesi için, bir ticari işletmenin mevcut olması ve bu işletmenin ilgili kişi tarafından kısmen veya tamamen kendi adına işletilmesi gerekir(bkz. ARKAN, Sabih; Ticari İşletme Hukuku, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayınları, 7.bası, Ankara, 2004, s. 108 ve devamı). Ticaret şirketlerinde ise, şirketin tüzel kişiliği bulunduğundan işletme şirket adına işletilir. Bunun sonucunda da yönetici veya ortaklar değil doğrudan şirketin kendisi tacir sayılır(bkz. ARKAN, Sabih; a.g.e, s. 111 ). Somut olayda gerçek kişi davalı/karşı davacının, sadece ticaret şirketin ortağı veya yetkilisi olması nedeniyle tacir sayılamayacağı açıktır.Bu haliyle her iki tarafın tacir sıfatını haiz olmadığı bir davanın ticari dava sayılmasına hukuken olanak bulunmadığından, uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. ( Yargıtay 3 HD 2016/16344 E- 2016/16817 K. Sayılı 21/12/2016 tarihli ilamı) Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olmakla resen dikkate alınırlar. İzah edilen nedenlerle,Mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; asıl ve karşı dava yönünden HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Mahkememizin asıl ve karşı dava yönünden görevsizliği nedeniyle HMK.nun 114/1-c ve 115/2 mad. uyarınca davanın usulden REDDİNE,
HMK.nun 20. mad. uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin usulen başvurusu halinde dava dosyasının görevli ve yetkili İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE gönderilmesine,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin, görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden, karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin taraflara İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, taraf vekillerinin huzurunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 27/05/2022

Katip …
E imzalıdır

Hakim …
E imzalıdır