Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/642 E. 2020/566 K. 13.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/642 Esas
KARAR NO :2020/566

DAVA: Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 24/07/2014
KARAR TARİHİ: 13/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM/
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; taraflar arasında “… Yakası … Yılı 3. … İşi” ile ilgili olarak 17.1.2011 tarihli sözleşme bağıtlandıığnı ve işyerinin 27.01.2011 tarihinde teslim edildiğini, 26.01.2014 tarihinde bitirilmesi gereken işin 11.06.2012 tarihinde bitirilip geçici kabul ile teslim edildiğini, 16.06.2013 tarihinde de kesin kabul tutanağının düzenlendiğini, 13 nolu kesin hakediş raporunda toplam alacak tutarı 1.623.835,17 -TL olup, davalı tarafından kendilerine 681.969,61 -TL ödeme yapıldığını, ödemenin çekince ile kabul edildiğini, keşif fazlasıyla ödeme yapılması halinde ise 931.865,56 -TL eksik ödeme yapılmış olacağını, kesin hesaptan haksız olarak kesilen keşfi geçen alacağının bulunduğunu, ana boru hattı kesintisi sonrasında alacağın 1.069.388,79 -TL olacağını, ödenen bedelin düşülmesinden sonra 387.419,18 -TL eksik ödeme yapılmış olduğunu, ihale keşfinde görüleceği üzere bina bağlantı hatları imalatının keşfinin 21.300 mt olup, 29.056 mt’ne kadar bina bağlantıları yaptırılarak müvekkilinin zarara uğratıldığını, ana hat imalatı keşfi 100.000 mt iken 98.166 mt ana hat imalatı yaptırıldığını, 02.1.2012 tarihinden sonra 1647 mt ana boru hattı imalatının onaylanmayıp 2.000 mt olarak kesildiğini ve bu tarihten sonra yapğılan bina bağlantılarının onaylandığını, bina bağlantılarının onaylanmasına karşın ana hat bağlantılarının onaylanmamasının hiçbir gerekçesi bulunmadığını, kesinti yapılan ana hat imalarının sözleşme kapsamında olduğunu ve davalının sonuçta yapılan işlerden faydalandığını, işin yapıldığı tarihteki rayiç bedelinin davacıya ödenmesi gerektiğini ve müvekkiline boru hattı imalatı için 554.446,38 -TL eksik ödeme yapıldığını belirterek ana boru hattı imalatından 554.446,38 -TL ve kesin hesap alacağından haksız olarak kesinlen keşif fazlası bedeli olarak 387.419,18 -TL olmak üzere 941.865,56 -TL’nin 26.06.2013 kesin kabul tarihinden itibaren yürütülecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; müvekkili idare tarafından verilen talimata uyulmadığını, 02.01.2012 tarihinde verilen şantiye notu ile kana imalatlarının durdurulması ve parsel imalatlarının hızlandırılmasının istenildğini, davacı yüklenicinin bu istemi yerine getirmediğini, kanal inşaatlarını parsel bağlantıları ile birlikte yürütülmesi gerektiğini, anlaşmazlığın 02.01.2012 tarihinde ortaya çıktığı halde davacının yapım işleri genel şartnamesinin 51. Maddesine aykırı olarak 15 günlük yasal süreden sonra 05.04.2012 tarihinde itirazda bulunduğunu, idarenin durdurma talimatına uymayıp yönetim kurulu kararı alınmadan işe devam ettiğini, işişn devamı sırasında %20 yi aşan bir artışın meydana gelmesi halinde yapılacak uygulamanın şartnamenin 29.2 maddesinde tarif edildiğini, davacının fiili uygulama ile idareyi kendisi ile çalışmaya devama ve sözleşme tutarını artırmaya zorladığını, %100’ü geçen kesin hesap fazlası varsa yüklenici firmaya ödeme yapılmayacağını, sözleşmeye bağlı kalınarak 13. Nolu kesin hakediş tutarının davacıya ödendiğini, keşif artışı yapılacağına dair bir bildirimde bulunulmadığını, 05.04.2012 tarihinde sözleşme tutarının aşıldığı, yüklenici tarafından kendilerine bildirilmiş olup, 12 nolu hakedişte kabul edilmeyen kanal imalatları bedelinin ödenmemesine rağmen sözleşme tutarının aşıldığını, idarenin aldığı keşif artış kararı bulunmadığını bu nedenle 13 nolu kesin hesap hakedişini de sözleşme miktarına bağlı kalınmış olup, bu miktarı aşan imalatın bedelinin ödenmediğini belirterek davanın haksızlığını savunmuş ve reddine karar verilmesini istemiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava; TBK’nun 470 ve devamı maddesi hükümlerine dayalı eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın ödetilmesi istemine ilişkindir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, bağıtlandığı çekişmesiz bulunan 17.01.2011 tarihli sözleşme örneği, ihale dosyası, geçici ve kesin kabul tutanakları, 13 nolu kesin hakediş raporu, dosya içine alınmış ve dosya içeriği deliller üzerinde uzman bilirkişi kurulu aracılığı ile inceleme yapılarak rapor düzenlenmiştir.
04.02.2016 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; taraflar arasında bağıtlanan 17.01.2011 tarihli sözleşme kapsamında davalının “… Yakası … Yılı 3. … İşi”nin davacı yükleniciye verildiği, işyerinin 27.07.2011 tarihinde teslim edildiği, 11.06.2012 tarihinde geçici kabulün yapılarak işin bitirildiği ve 26.06.2013 tarihinde kesin kabulünün yapıldığı, kesin hakediş raporuna göre davacı yükleniciye toplam 681.969,61 -TL ödeme yapıldığı, davacı yüklenicinin kesin hakediş raporunu “28.01.2014 tarihi 51409 sayılı dilekçenize binaen” itiraz kaydı ile çekince koyarak imzaladığı ve sözleşmenin 51. Maddesinde verilen süreye uyulmadığı iddia edilmiş ise de, şartnamenin 41. Maddesine göre kesin hakediş raporuna itiraz kaydının bulunması ve 28.01.2014 tarihli itiraz dilekçesine göre itirazın süresinde yapıldığının kabulü gerektiği, 02.01.2012 tarihli “kanal imalatlarının durdurulması” talimatına rağmen davacının bu işe devam ettiği, mevzuat hükümlerine göre işe devam için 15 gün içinde idareye başvurması ve alacağı cevaba göre hareket etmesi gerekirken bunu yapmayarak idareden olur almaksızın imalara devamı nedeniyle buna ilişkin bedelin kesin hakedişten çıkarılmasına itiraz edemeyeceği, kesin hakedişe dahil edilmeyen atık su kanal ataşmanları ile yağmur suyu kanal ataşmanlarındaki sokakların mahal listesi kapsamında olduğu, dava konusu yapğılan ve kesin hakedişe dahil edilmeyen işle ilgili davalının itirazda bulunmadığı, bu nedenle ataşmanlarada yer alan imalatlarla ilgili 544.446,38 -TL tutarın çekişmesiz olduğu, hakedişe girmeyen imalat bedelleri yanında yapılan kesinti tutarı olan 387.419,18 -TL için de talepte bulunulduğu, bunların bir kısmının şantiye binası ve malzeme bedeli kesintileri olup, davacının 28.01.2014 tarihli itiraz dilekçesinde şantiye binası ile ilgili tutara itiraz etmediği, bu tutardan kendisinin sorumlu olduğu, malzeme kesintisinin ise keşfi aşan imalatlara ilişkin olup, davacının bu isteminin yerinde olduğu, şantiye binası kesintisi 36.457,87 -TL nin dışında kesilen 350.961,31 -TL tutarın davalıdan istenebileceği, buna göre toplam alacak 895.407,69 -TL olup, bundan %25 müteahhit karı düşüldüğünde davalı idarenin davacı yükleniciye 716.326,15 -TL daha ödemesi gerektiği, TBK’nun 530. Maddesi hükmü uyarınca ve gerçek olmayan vekaletsiz iş görme hükümleri doğrultusunda davalı idarenin rızası dışında yapılan imalatları kullanabilecek durumda olduğu ve zenginleştiği kabul edilerek yukarıda hesaplanan toplam tutarın ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
İtirazlar üzerine düzenlenen 14.06.2016 tarihli ek bilirkişi raporunda; şantiye binası kesintisinin kesin hakediş raporunda yapıldığı halde kök raporda mükerrer kesinti yapıldığından bu durumun düzeltildiği, 554.446,38 -TL kesinti bedelinin davacıya ödenmesi gerektiği, ayrıca sözleşme dışı fazladan yapılan imalatlar nedeniyle 387.419,18 -TL ödenmesi gerektiği, toplam 941.865,56 -TL’den %9 müteahhitlik karı düşülerek 753.492,45 -TL davacı alacağının davalıdan istenebileceği belirtilmiştir.
Mahkememizce davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, Mahkememizin 22/11/2016 tarih … esas … karar sayılı kararı davalı tarafça istinaf edilmiş, istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15.Hukuk Dairesinin 15/11/2018 tarihli 2018/26 esas 2018/1501 karar sayılı ilamı davalı tarafça temyiz edilmiş, Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 10/10/2019 tarih 2019/274 esas 2019/3881 karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Yargıtay bozma ilamında; “1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp bir isabetsizlik bulunmaksızın karar verilmiş olmasına, dava şartları, delillerin toplanması ve hukukun uygulanması bakımından da hükmün bozulmasını gerektirir bir neden bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Tüm dosya kapsamı ve taraf delilleri birlikte değerlendirildiğinde, ilk derece mahkemesince; işin bitirilerek teslim edildiği konusunda taraflar arasında çekişme bulunmadığı, uyuşmazlığın 13 nolu kesin hakediş raporundaki kesintinin haksız olup olmadığı ve sözleşme fazlası işler nedeniyle davacıya ödeme yapılması gerekip gerekmediğine ilişkin olduğu, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre davacının kesin hakediş raporunu çekince ile imzalaması ve ayrıca itiraz dilekçesi vermesi nedeniyle talepte bulunabileceği, hakediş raporundaki kesintiler 387.419,18 TL olup, bu miktarın malzeme ve işçilik bedeline ilişkin olup davacı idareye ödenmesi gerektiği, ayrıca davacının idarenin talimatına aykırı olarak gerekli izinleri almaksızın sözleşme fazlası iş yaptığı belirlenmiş olup, bu durumun TBK’nın 530. maddesi uyarınca gerçek olmayan vekâletsiz iş görme niteliğinde sayılarak ve davalı idarenin yapılan işi kullanabileceği dikkate alınarak yapıldığı yıldaki piyasa rayiçleri üzerinden yapılan hesaplamaya göre tutarı olan 554.446,38 TL’nin de davacıya ödenmesi gerektiği, bu durumda toplam tutar 941.865.56 TL olup, bundan %9 müteahhit kârı düşüldüğünde 823.921,00 TL’nin davalı idare tarafından davacı yükleniciye ödenmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak hüküm kurulduğu ve davalı vekilinin bu karara karşı istinaf yoluna başvurması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; sözleşme kapsamında 21.300 metre olan imalâtların mahal listesindeki muhtelif sokak ve caddeler kapsamındaki kısmının yaklaşık 29.000 metreye ulaştığı, bu imalâtlarla ilgili davacı talebi olan 544.446,38 TL tutarın taraflar arasında ihtilâfsız olduğu, davacının diğer talebi olan şantiye binası kesintisi haricinde davacı hakedişinden kesilen 387.419,18 TL’den şantiye binası bedeli olan 36.457,87 TL’nin mahsubu ile bulunan 350.961,31 TL tutar nedeniyle toplam 895.407,69 TL alacaktan %25 yüklenici kârı düşülmesi halinde davacı alacağının 716.326,15 TL olduğunun bilirkişi kurulunca değerlendirildiği, taraflar arasındaki kesin hakedişte 36.457,87 TL tutarlı şantiye kesintisi yapıldığından bilirkişi raporunda yeniden şantiye kesintisi yapılması yerinde olmadığı gibi, mahkeme gerekçeli kararında hesaplanan bedel üzerinden %9 yüklenici kârı düşülerek hesap yapıldığını belirtmiş ve bilirkişilerce buna göre hesap yapılmış olması ve davacı yüklenicinin bu hususu istinaf konusu yapmaması nedeniyle işsahibi idare lehine kazanılmış hak olduğundan hesaplanan bu miktardan %25 yerine %9 yüklenici kârı indirilmesi gerektiği, davalı vekili istinaf talebinde bulunmuş ise de 04.06.2018 tarihli duruşmayı takipsiz bıraktığı gibi mazeret de bildirmediğinden, HMK’nın 358/3 maddesi gereğince mevcut duruma göre karar verilmesi gerektiği, buna göre yerel mahkemece alınan 14.06.2016 tarihli ek raporda, şantiye binası kesintisinin kesin hakediş raporunda yapıldığı halde kök raporda mükerrer kesinti yapıldığından bu durumun düzeltildiği, kesin hakedişe girmeyen imalâtlarla kesinti yapılan tutar toplamının 941.865,56 TL olması gerektiği belirtildiğinden bu miktar üzerinden %9 yüklenici kârı düşüldüğünde yüklenici alacağının 857.097,65 TL olduğu sonucuna ulaşıldığı, yerel mahkemece verilen kararda dava 823.921,00 TL üzerinden kabul edildiğinden ve istinaf eden davalı taraf olduğundan daha aleyhe bir hüküm kurulmayacağı için davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacı taraf 09.03.2015 tarihli delil dilekçesinde kendisinin düzenlediği 13 nolu hakedişi sunmuş ve bu hakedişte diğer kesintiler yanında 48.052,57 TL malzeme kesintisini yaparak 941.902,30 TL’ye ulaşmış ve bu miktarı dava konusu yapmıştır. Bir başka deyişle davacı taraf hakedişinden 48.052,57 TL kesinti yapılmasını kabul etmiş bulunmaktadır. Yargılama aşamasında alınan ve ilk derece mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemelerince hükme esas alınan bilirkişi raporlarında bu miktar bir kesinti bulunmamaktadır. HMK’nın 26. maddesinde düzenlenen “taleple bağlılık ilkesi” gereğince talepten fazlasına hükmedilemez.
O halde mahkemece yapılacak iş; hükme esas alınan bilirkişi raporunda müteahhitlik kârı düşüldükten sonra hesaplanan 716.330,15 TL’den davacının kesinti yapılacağını kabul ettiği 48.052,57 TL’lik kesintiyi düştükten sonra (716.330,15 – 48.052,57 = 668.273,58 TL’ye) hükmetmekten ibaret olmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca temyiz itirazlarının kabulü ile temyize konu Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak ilk derece mahkemesi hükmünün davalı yararına BOZULMASINA, “denilmektedir.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamına direnilmesine karar verilmiştir.
İddia, savunma, dosya içeriği deliller ve alınan bilirkişi raporu kapsamında; taraflar arasında bağıtlanan 17.01.2011 tarihli sözleşme uyarınca davalı idare tarafından “… … … Yılı … … İşi”nin davacıya yüklenimine karar verildiği, yapım işleri genel şartnamesinin de sözleşmenin eki niteliğinde olduğu, işin bitirilerek teslim edildiği konusunda taraflar arasında çekişme bulunmadığı, uyuşmazlığın 13 nolu kesin hakediş raporundaki kesintinin haksız olup olmadığı ve sözleşme fazlası işler nedeniyle davacıya ödeme yapılması gerekip gerekmediğine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Öncelikle Yargıtay Bozma ilamında, davacı tarafın 09.03.2015 tarihli delil dilekçesinde kendisinin düzenlediği 13 nolu hakedişi sunduğu ve bu hakedişte diğer kesintiler yanında 48.052,57 TL malzeme kesintisini yaparak 941.902,30 TL’ye ulaştığı ve bu miktarı dava konusu yaptığı, bir başka deyişle davacı tarafın hakedişinden 48.052,57 TL kesinti yapılmasını kabul ettiği, yargılama aşamasında alınan ve ilk derece mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemelerince hükme esas alınan bilirkişi raporlarında bu miktar bir kesinti bulunmadığı, HMK’nın 26. maddesinde düzenlenen “taleple bağlılık ilkesi” gereğince talepten fazlasına hükmedilemeyeceği, mahkemece yapılacak işin; hükme esas alınan bilirkişi raporunda müteahhitlik kârı düşüldükten sonra hesaplanan 716.330,15 TL’den davacının kesinti yapılacağını kabul ettiği 48.052,57 TL’lik kesintiyi düştükten sonra (716.330,15 – 48.052,57 = 668.273,58 TL’ye) hükmetmekten ibaret olduğu belirtilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nce, bozma ilamında değinildiğinin aksine; gerek mahkememizce gerekse İstinaf aşamasında hükme kısmen esas alınan rapor 14/06/2016 tarihli ek bilirkişi raporudur. 04/02/2016 tarihli kök raporda; dava konusu edilen ve kesin hakedişe dahil edilmeyen (raporun değerlendirme ve sonuç kısmının 2 ve 3 nolu bentlerinde detaylandırılan) bir kısım atık su kanal ataşmanları ile bir kısım yağmur suyu kanal ataşmanlarının bedeli olan 544.446,38-TL’ye davalının itirazının bulunmadığı, davacının haksız olarak kesildiğini iddia ettiği 387.419,18-TL yönünden yapılan incelemede ise 36.457,87-TL şantiye binası kesintisinin haklı olduğu, bu tutarın mahsubu sonucu davacının talep edebileceği 350.961,31-TL ile 544.446,38-TL toplamı 895.407.69-TL’nin davacının tüm kesintiler sonrası talep edebileceği tutar olduğu, bundan %25 müteahhit karı düşüldüğünde nihai alacak tutarının 716.326,15-TL olduğu hesaplanmıştır. Mahkememizce özellikle mükerrer kesintiye yönelik itirazlar üzerine alınan 14/06/2016 tarihli ek bilirkişi raporunda; davacının şantiye binası kesintisinin zaten hakedişte mevcut olduğu ve bilirkişilerce hesaplama yapılırken mükerrer kesinti yapıldığı yönündeki itirazının yerinde olduğu tespit edilmiş, öte yandan ilk bilirkişi raporunda ihtilafsız olan atık su ve yağmur suyu ataşman bedellerinin 554.446,38-TL olarak yazılması gerekirken sehven 10.000,00-TL eksik yazıldığı belirtilmiş, buna göre dava konusu olup kesin hakedişe konu edilmeyen toplam 941.865,56-TL(554.446,38-TL + 387.419,18-TL)’den %25 oranında müteahhit karı düşüldükten sonra bakiye tutarın 735.492,45-TL olduğu hesaplanmıştır. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15.Hukuk Dairesi’nce aynı heyetten ikinci ek rapor alınmış, bilirkişi heyetince sunulan 05/10/2018 tarihli bir sayfadan ibaret ek raporda ise 04/02/2016 tarihli kök rapor içeriği tekrar edilmiştir. Nitekim istinaf ilamında da bu 05/10/2018 tarihli raporun hükme dayanak alınmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan davacı tarafın 09.03.2015 tarihli delil dilekçesinde kendisinin düzenlediği 13 nolu hakedişi ile itirazi kayıt ile imzaladığı davalı idarece düzenlenmiş hakediş raporları karşılaştırıldığında, her iki hakediş raporunda da 36.457,87-TL şantiye binası kesintisi ile 48.052,57 TL malzeme kesintisinin yapıldığı, hatta idarece düzenlenen hakediş raporunda malzeme bedeli kesintisinin 156.980,73-TL olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafça fazladan yapıldığı iddia olunarak eldeki davaya konu edilen haksız kesinti tutarı içerisinde 36.457,87-TL şantiye binası kesintisi ile 48.052,57-TL malzeme kesintisi tutarları bulunmamaktadır. Başka ifade ile davacı tarafça sözleşme konusu taraflar arasındaki sözleşmeye göre kesin hakediş düzenlenirken haksız olarak kesildiği belirtilen 387.419,18-TL bedele 36.457,87-TL şantiye binası kesintisi ile 48.052,57-TL kesintisi tutarları dahil değildir. Dava konusu edilen haksız kesinti tutarından bu iki kalem düşülerek eldeki dava ikame edilmiştir. Nitekim 14/06/2016 tarihli ek raporda şantiye bedeli kesintisi yönünden bu husus değerlendirilmiştir. Şu halde alınan bilirkişi raporlarına göre mahkememizce tespit edilen 387.419,18-TL’ haksız kesinti bedelinden şantiye binası ve malzeme bedeli kesintilerini tekrar mahsup etmek mükerrer kesinti mahiyetinde olacaktır. Bu nedenle Yargıtay bozma ilamına direnilmesi gerekmiştir.
Dava konusu edilen alacak iki ayrı kalemden oluşmaktadır. Bu kalemlerden ilki sözleşmenin ifası sırasında davalı idarenin onayı ile yapılan bir kısım keşif fazlası iş ile ilgili olarak ara hakedişlerde yapılan ödemelerin 387.419,18-TL’sinin kesin hakedişte haksız olarak kesildiği iddiasına dayalıdır ki, bu alacak kaleminden mükerrer olarak 36.457,87-TL şantiye binası kesintisi ile 48.052,57-TL malzeme kesintisi yapılamayacağına dair mahkememiz gerekçesi bir üst paragrafta yer almaktadır. Bu kalemin vekaletsiz iş görme hükümleri çerçevesinde değerlendirilmediği, doğrudan dava konusu sözleşme kapsamında ve sözleşme hükümleri çerçevesinde değerlendirildiği burada belirtilmek gerekir. Zira haksız kesintiye konu keşif fazlası işler yine sözleşmeye göre davalı idarenin onayı ile yapılmıştır ve davacının doğrudan sözleşme kapsamında yaptığı bu işlerin bedeli üzerinden ayrıca müteahhit karı kesintisi yapılamaz. Diğer ifade ile bu kalem yönünden TBK’nun 530 maddesi uygulama alanı bulamaz.
Dava konusu edilen alacak kalemlerinden ikincisi ise, sözleşme harici ve davalı idarenin onayı olmaksızın ve talimatına aykırı olarak fazladan yapılan ve kesin hakedişe konu edilmeyen atık su kanal ataşmanları ile bir kısım yağmur suyu kanal ataşmanlarına konu işin bedeli olan 554.446,38-TL’dir. Davacı bu tutarı talimata aykırı olduğundan bahisle kesin hakedişe dahil etmemiştir. Mahkememizce davacının idarenin talimatına aykırı olarak gerekli izinleri almaksızın sözleşme fazlası iş yaptığı belirlenmiş olup, bu durum TBK’nun 530. Maddesi uyarınca gerçek olmayan vekaletsiz iş görme niteliğinde kabul edilmiştir. Buna göre davalı davacıya zenginleştiği ölçüde davacının masraflarını gidermek ve bu iş nedeniyle giriştiği borçlardan onu kurtarmak durumundadır. Başka ifade ile davacının davalıdan isteyebileceği kalemler fazla yapılan iş için yaptığı masrafların ve bu iş için giriştiği borçların tutarıdır. Tüm bu kalemler için istenebilecek bedelin üst sınırı ise davalının zenginleştiği tutardır. Davacının gerçek olmayan vekaletsiz iş görme kapsamında yaptığı işin bedeli, başka ifade ile davalının zenginleşme tutarı 554.446,38 -TL’dir ve bu tutarın yine taraflar arasındaki sözleşme ile kararlaştırılan birim fiyat hesap usulleri ile hesaplandığı da taraflar arasında ihtilaf konusu değildir. Dolayısıyla davalı taraf sadece bu kalem alacak için, kendisinden sadece masrafların ve iş için girişilen borçların, başka ifade ile işin davacı karı düşüldükten sonra sadece maliyet bedelinin istenebileceğini savunabilir. Bilirkişi heyetince kök raporda müteahhit karı %25 olarak hesap edilmiş, kök rapora yapılan itirazlar sonucu ise bu oranın sözleşmeye göre değil, piyasa rayiçlerine göre belirlendiği belirtilerek %25 oranında ısrar edilmiştir. Öte yandan tarafların kabulünde olan 554.446,38-TL tutar, her ne kadar iş vekaletsiz iş görme kapsamında değerlendirilse de yine taraflar arasındaki sözleşme ile belirlenen birim fiyatlar üzerinden tespit edilmiştir. Buna göre hesaplanan bu tutardaki davacı karı da taraflar arasındaki sözleşmeye %9 olmalıdır. Başka ifade ile işin maliyeti 554.446,38-TL den %9 kar mahsup edildiğinde ortaya çıkan 504.546,21-TL’dir Davacı, bu tutarı TBK’nun 530 maddesi uyarınca davacıdan talep edebilir.
Yukarıda detaylandırıldığı üzere davacının davalıdan talep edebileceği tutar 387.419,18-TL sözleşmeye aykırı olarak yapılan haksız kesinti bedeli ile 504.546,21-TL gerçek olmayan vekaletsiz iş görme kapsamında yapılan işlerin maliyeti olan 504.546,21-TL toplamı 891.965,39-TL’dir. Öte yandan mahkememizce ilk mahkememizin ilk kararında 823.921,00-TL’ye hükmedildiği, hükme karşı davalı tarafça İstinaf ve ve temyiz yollarına başvurulduğu, davacı tarafça kanun yoluna başvurulmadığı, temyiz yoluna başvuran davalı aleyhine hüküm kurulamayacağı anlaşılmakla; 823.921,00 -TL’nin dava tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte davacı yararına davalıdan tahsiline, fazla istemin reddine karar verilmiş, davadan önce usulüne uygun keşide edilmiş bir ihtarname ile davalının temerrüde düşürülmediği, dosya içeriği delillerden anlaşılmakla, dava tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmiş ve mahkememizin 22/11/2016 tarih … esas … karar sayılı kararında direnilmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, 823.921,00 -TL’nin dava tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte davacı yararına davalıdan tahsiline, fazla istemin REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 56.282,04-TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye 40.197,29 -TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafça peşin yatırılan 16.084,75 -TL hacrın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 58.246,05-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 15.154,73 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 3.423,10-TL yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren 2.978,10-TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 201,50TL yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren 26,20-TL’sinin davacıdan alınarak davacıya verilmesine,
HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davalı tarafından yatırılan gider avansından geriye kalan avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
Dair; davacı vekilinin huzurunda, davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde mahkememize verilecek dilekçe ile temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıklandı. 13/10/2020

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır