Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/628 E. 2020/392 K. 03.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/628 Esas
KARAR NO : 2020/392

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/11/2019
KARAR TARİHİ : 03/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM/
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkili ile davalı arasında 23/05/2019 tarihinde Katılma Sözleşmesi imzalandığını, işbu sözleşme ile müvekkilinin 15-16 Haziran 2019 tarihinde yapılacak olan … organizasyonuna bedeli mukabilinde katılım hakkını elde ettiğini, müvekkili üzerinde düşen tüm yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiğini, davalı tarafın tüm görüşmelerde organizasyona 12.000-13.000 arasında kişinin katılacağını ve tüm hazırlığını buna göre yapılması gerektiğini katılımcı sayısının müvekkilinin ısrarla sormasına rağmen katılımcı sayısı hakkında garanti verdiğini sözleşme aşamasında tekraren beyan ettiğini, kişinin hataya düşmesi ile böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan şekilde yapılmayacak olmasına rağmen müvekkili katılımcı sayısı konusunda yanıltılarak karşı tarafın hileli yaklaşımları neticesinde aldatıldığını, müvekkilinin yine davalı tarafın sözleşmeyi derhal imzalamalıyız yoksa yeri başka isteyenler de var şeklindeki baskıları neticesinde aceleye getirilerek hile ile iradesi sakatlanmak suretiyle sözleşmeye imza attırıldığını, müvekkilinin tamamen aldatılmış bir durumda olduğunu, bu sözleşme nedeniyle ticari hayatını devam ettiremez hale geldiğini beyan ederek davalarının kabulünü talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; 23.05.2019 tarihli stant yeri kiralama sözleşmesinin taraflarının … Tic. Ltd. Şti. ile … A.Ş. olduğunu, davacı …’ın sözleşmenin tarafı olmadığını, Sözleşmeden doğan hak ve borçların şahsiliği prensibi gereğince, sözleşmeye taraf olmayan …’ın, sözleşmenin tarafı olan … A.Ş. aleyhine dava açmasının mümkün olmadığını, … festivalinin düzenleyicisinin … A.Ş olduğunu, davacı ile stand yeri kiralama sözleşmesi akdedildiğini, festivale katılacak kişi yönünden bir taaahhüt verilmediğini, davacının hile yaklaşımı ve aldatma iddiasının gerçek dışı olduğunu, stand yeri kiralama sözleşmesinin 16/06/2019 tarihinde sona erdiğini beyan ederek dava şartı olarak 202.500,00 TL üzerinden harcın ikmal ettirilmesini, davacının tüm taleplerinin ayrı ayrı reddini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir .
KANITLAR VE GEREKÇE/
Dava, festival organizasyonu için imzalanan sözleşmenin feshi ve organizasyonun iptali nedeniyle davacının kira alacağı, masraf ve mahrum kalınan kar alacağı talebine ilişkindir.
Sözleşmeler Hukuku’nun en temel ilkelerinden birisi olan sözleşmelerin nisbiliği kuralı gereği sözleşme, kural olarak o sözleşmede taraf olanları bağlar. Bu nedenle, sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda davanın tarafları aynı zamanda sözleşmenin taraflarıdır. Yargıtay içtihatları ve öğretide bu durum taraf sıfatı olarak adlandırılmaktadır. Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti, dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacılık sıfatı, dava konusu hakkın sahibini; davalılık sıfatı ise, dava konusu hakkın yükümlüsünü ifade eder. Uygulamada davacı sıfatı aktif husumeti; davalı sıfatı ise, pasif husumeti karşılayacak şekilde kullanılmaktadır. Dava konusu değer üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise davanın o kişi veya kişilere karşı açılması gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatının önemli özelliği, def’i niteliğinde olmayıp itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebilmesi ve taraflar ileri sürmemiş olsalar bile bu hususun mahkemece re’sen nazara alınmasıdır.
Yukarıda yapılan açıklamalarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacı 23.05.2019 tarihli katılım sözleşmesine istinaden eldeki davasını açmıştır. İncelenen sözleşmede ise …Tic. Ltd. Şti. ile … A.Ş.nin sözleşmenin tarafı oldukları anlaşılmaktadır. Şirket yetkilisi olan davacının şahsi olarak taraf sıfatının bulunmadığı anlaşıldığından davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM/ Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davanın AKTİF HUSUMET YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 54,40-TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan tahsiline, peşin alınan 201,52-TL harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde artan 147,12-TL harcın davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 3.400,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-HMK 333.maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalan kısımlarının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili taraflara iadesine,
Dair taraf vekillerinin huzurunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 03/07/2020

Katip
e-imzalıdır

Hakim
e-imzalıdır