Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/556 E. 2022/137 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/556 Esas
KARAR NO : 2022/137

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 24/11/2010
KARAR TARİHİ : 24/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonucunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; davalılardan … Şirketinin, diğer davalı … Şirketinin İletişim hizmetlerinin yürütülmesinde (bir alt kurum) aracı firma olarak faaliyet sürdürdüğünü, bu statüsünü … ile kendisi arasında yapmış olduğu sözleşme ile kazandığını, müvekkilinin, davalı … Şirketi ile 25.05.2010 tarihinde “Üye iş yeri mobil ödeme sözleşmesi” imzaladığını, işbu sözleşmeye göre; -”Üye İş Yeri” – “müvekkilinin … şirketi tarafından işletilen GSM ağı üzerinden faturalı veya faturasız hat abonelerine mal veya hizmetlerin sunulmasını sağlayacağını (SMS veya WEB yoluyla mal veya hizmeti alan abone tedarik edecek), …’un ise hizmeti alan faturalı veya faturasız hat abonelerinden, mobil ödeme sistemi ile …’in tahsil ettiği mal ve hizmet bedellerinin kendisine iadesiyle birlikte, kendi komisyonunu kestikten sonra, mal veya hizmet bedelini ”Üye İş Yeri”ne ödeyeceğini, mal veya hizmet bedelleri faturaya yansıtma veya kontür karşılığı … tarafından tahsil edildiği için, aracı firma olan …’un bu bedelleri …’den tahsil edip ”Üye İş Yeri”ne verdiğini, bu hizmeti karşılığı hem …’den komisyon almakta, hem de Üye İş Yerinden komisyon almakta olduğunu, davalı …’un buradaki fonksiyonunun; … için abone ağını genişletmek ve bu ağı genişletecek hizmetleri sunan üyeleri tedarik etmek olduğunu, bu üyelerin (müvekkilinin) de hizmetleri direkt aboneye ulaştırdığı için, bu hizmeti karşılığı sözleşme ile belirlenmiş olan bedeli aldığını, (Faturasız hat geliri: (bölü) kullanılan kontür sayısı) birim fiyatın bu şekilde elde edildiğini, sistemin özet olarak bu şekilde çalıştığını, müvekkilinin (Üye İş Yeri), … ile yapmış olduğu sözleşme gereği işe başladığını ve 25 Mayıstan 15 Temmuza kadar 5.820 adet abone ile işlem yapmayı başardığını, ekte sunulan, davalı … imzalı 27/07/2010 tarihli yazının incelenmesinden anlaşılacağı üzere; bu işlemler sonucunda … tarafından abonelerden 165.474,10-TL tahsil edildiğinin bildirildiğini, buna mukabil … tarafından kendilerine ihtar gönderildiğini ve kendilerine 50.000 $ para cezası kesildiğini, bu nedenle kendileri ile müvekkili arasında akdedilmiş olan mobil ödeme sözleşmesinin de 17.07.2010 tarihinde tek taraflı feshedildiğinin bildirildiğini, yine bu yazıda Cezai şartın 57.915,94-TL tutarında mahsubuna karar verildiği ve sonuç olarak 99.284,47-TL bakiye tutarın ibranamenin imzalanması koşulu ile kendilerine ödeneceğinin bildirildiğini, müvekkilinin ibranameyi imzalamayı reddettiğini, zira dilekçe ekinde sunulan yazı ve ihtarnameler incelendiğinde görüleceği üzere; davalı … tarafından cezai şart adı altında kesildiği ileri sürülen paralar için tutarlı ve hukuka uygun bir gerekçe gösterilemediğini, müvekkilinin hiçbir hata yapmadığını, sözleşmelerdeki yükümlülüklere harfiyen uyduğunu, … veya … şirketlerini hiçbir şekilde zarara uğratmasının söz konusu olmadığını, dilekçe ekinde sunulan 25/05/2010 tarihli sözleşmenin incelenmesinden de görüleceği üzere, …’un kendisine tek taraflı ve keyfi olarak her türlü hareket serbestisi sağlayan maddeler ihdas ettiğini, bu maddeleri kullanarak hiçbir hukuki gerekçeye dayanmadığı halde sözleşmeyi tek taraflı fesih etmekte ve müvekkilinin hak etmiş olduğu paranın neredeyse yarısını kestiğini beyanla davanın kabulü ile, sözleşmenin tek taraflı ve haksız feshinden doğan talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 66.189,63-TL’nin ödenmesi gereken 27.07.2010 tarihinden itibaren işletilecek en yüksek faiziyle birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline verilmesine, dava giderlerinin her iki davalı üzerinde müşterek ve müteselsil olarak bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı … San. Tic. Ltd. Şti. Vekili cevap dilekçesinde ve özetle; müvekkili şirketin, Ağustos 2002’de mobil bilişim teknolojileri alanında hizmet vermek üzere kurulduğunu, müvekkili şirketin CRM Sistem ve Operasyonu, Otomotiv Sektörü Proje Danışmanlığı, Bilişim Yöneticiliği, PBX ve Ses Sistemleri, CTI, Performans Ölçüm Sistemler, MIS Yöneticiliği gibi sektöre ilişkin birçok alanda faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, Türkiye’de … firması tarafından ”Golden Partner” olarak seçildiğini ve birçok projede, …’in çözüm ortağı olarak yer aldığını, davacının, müvekkili şirketin … ve … şirketleri ile birlikte faaliyete geçirdiği ”Mobil Ödeme Sistemi”ni kendi internet sitesinde kullanmak amacıyla, müvekkili şirket ile 25/05/2010 tarihinde ”Üye İş Yeri Mobil Ödeme” sözleşmesi imzaladığını, davacının, müvekkili şirket ile imzaladığı sözleşmenin konusunu davacıya ait ”…” internet sitesinden tüketiciler tarafından yapılacak alışveriş bedellerinin, müvekkili şirketin aracılık ettiği … ve … şirketleri tarafından sağlanan ”Mobil Ödeme” sistemi sayesinde bir SMS vasıtası ile ve neticede cep telefonu faturasına yansıtılarak veya kontörler kullanılarak ödenmesinin teşkil ettiğini, en yalın anlatımı ile Mobil Ödemenin, cep telefonu operatörüne gönderilen bir SMS ile pratik bir şekilde ödeme yapılmasına olanak sağlayan bir sistem olduğunu, müvekkili şirketin, mobil ödeme sisteminde Üye İş Yeri ile … ve … şirketlerinin bağlantı noktası olarak bulunduğunu, buna göre mal ve/veya hizmetlerinin satışı kapsamında müşterilerin talebiyle ve … GSM faturaları üzerinden veya faturasız hat aboneleri için mevcut kontörleri üzerinden öncelikle … tarafından tahsilatın gerçekleştirildiğini, …’in, tahsil ettiği ücreti müvekkili şirkete aktardığını ve müvekkili şirketin de ürünü satılan Üye İş Yeri’ne, müvekkili ile Üye İş Yeri arasında akdedilen koşullar çerçevesinde tahsilatı aktarmakta olduğunu, … açısından Mobil Ödeme servisinin özel bir ücretinin olmadığını, …’in, kurulan bu sistem içerisindeki kârının sadece onay için gönderilen SMS ücreti olduğunu, mobil ödeme sisteminin kullanılması karşılığında komisyon geliri elde eden şirketlerin müvekkili ile … şirketleri olduğunu, müvekkili şirketin, ”Mobil Ödeme Sistemi”nin işlerlik kazanması ve yaygınlaşması amaçlı olarak … ve … şirketleri ile ayrı ayrı sözleşmeler imzaladığını, müvekkili şirketin, … ve … ile imzaladığı sözleşmelerin hükümleri incelendiğinde görüleceği üzere, müvekkili şirketin üye iş yerlerinin eylemlerinden de sorumlu tutulduğunu ve üye iş yerlerinin ihlalleri halinde müvekkili aleyhine ağır yaptırımlar düzenlendiğini, bu çerçevede Toplayıcı Firma konumunda olan müvekkili şirketin, aracılık ederek, sistemin yaygınlaşması için bulduğu Üye İş Yerleri ile akdettiği ”Üye İş Yeri Mobil Ödeme Sistemi” Sözleşmesinin ise, … ve … tarafından müvekkili şirkete yüklenen ağır yaptırımlara sebep olacak eylem ve işlemlerde bulunacak olan Üye İş Yerlerine rücu etmesine olanak sağlayacak şekilde düzenlendiğini, şöyle ki; müvekkili şirketin, …A.Ş ve … İletişim Hizmetleri A.Ş ile akdettiği sözleşmelerde sözleşmenin her türlü ihlali halinde ve her bir ihlal için cezai şart olarak 50.000-$ ödenmesinin düzenlendiğini ve bu şirketlerin cezai şart dışında bir zararının bulunması halinde ise bu zararın da müvekkili tarafından karşılanacağının belirtildiğini, müvekkili şirketin, Üye İş Yerleri ile akdettiği sözleşmenin 3.15.maddesinde de paralel bir düzenlemenin yer aldığını, davacının Mobil Ödeme Sistemi’ni kendi lehine usulsüz ve hukuka aykırı kullandığını, zira Mobil Ödeme Sistemi üzerinden yapılan incelemelerde, davacıya ait olarak gösterilen internet sitesinden yapılan alışverişlerin gerçek bir ticari alışveriş olmadığı ve davacının müvekkili ile …, … firmalarının yarattığı sistemi, amacı dışında kendi lehine usulsüz ve yasa dışı satın almalar için kullandığının ortaya çıktığını, zira müvekkili şirketin, davacıdan satmış olduğunu iddia ettiği ürünleri tüketicilere teslim ettiğini kanıtlayan belgeler talep ettiğinde, davacının, müvekkili şirketin bu talebini karşılayamadığını, müvekkili şirkete herhangi bir mal teslimatı yaptığına dair bir belge gösteremediğini, davacının Mobil Ödeme Sistemi’ni kullandığı internet sitesinden yapılan tahsilatlar incelendiğinde, davacının bu sistem üzerinden oldukça kısa bir sürede 165.474,10-TL tutarında bir tahsilat yaptığının görüleceğini, bu denli yüksek bir tahsilatın ödeme sınırları çerçevesinde sadece 35,00-TL sınırında yapılan tek tek alışverişler ile yapılmış olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının bu sistem üzerinde tahsilatını yaptığı alışverişlerle ilgili olarak gerçek bir alıcının bulunduğunu ortaya koyamadığı gibi, bu alıcılara teslim edilen ürünlere ilişkin olarak da gerekli belgeleri gösteremediğini, bu bağlamda davacının satıldığını iddia ettiği ürünlere ilişkin olarak kestiği bir fatura veya ürünün teslim edildiğini gösterir bir başka belgenin bulunmadığını, davacı adına kayıtlı alışveriş amaçlı kurulan internet sitesi üzerinden yapılan alışverişlere ilişkin fatura, teslimat ve alışverişi yapan tüketiciye ait kimlik ve adres bilgileri mevcut olmadığı ve müvekkile sunulamadığı gibi, tahsilat yapılan GSM numaralarının ise arandığı zaman ulaşılamayan numaralar olduğunu, söz konusu telefon numaralarının davacı tarafından gerçek kişilere ait aktif kullanım amaçlı tedarik edilen numaralar olmadığını, sadece “Mobil Ödeme” sisteminin amacı dışında kullanılması için tedarik edilen numaralar olduğunu, nitekim ilgili numaralar incelendiğinde görüleceği üzere, her numara ayrı bir gerçek kişi adına kayıtlı olması gerekirken, aynı kişi adına kayıtlı onlarca numara mevcut olduğunu, davacının Mobil Ödeme Sistemi aracılığı ile satışını yaptığını ileri sürdüğü ürünlere ilişkin herhangi bir fatura düzenlemediğini, davacının 25 Mayıs ve 15 Temmuz tarihleri arasında 5.820 adet satış yaptığını, bu rakamın sadece Mobil Ödeme vasıtası ile yapılması mümkün olmayacak kadar büyük bir hacimde olduğunu, bu durumun davacının usulsüz yollardan kazanç elde etmek için gösterdiği çabayı kanıtladığını, davacının … ve …’in iştiraki olan … şirketi ile müvekkili … arasında kurulan “Mobil Ödeme” sisteminde kontrol açıkları olduğunu varsayarak, müvekkilinin üye işyeri olduğu günden itibaren kendi adına usulsüz kar etme yolunu tercih ettiğini, davacı tarafından kurulan ve sistemdeki eksikliklerden yararlanılarak, ”SMS ile satın alma” işlemi gerçekleştirilen internet sitesi, yukarıda belirtilen delillerin karartılması amacı ile huzurdaki davanın açılması aşamasında davacı tarafından kapatıldığını, davacının kendi internet sitesi üzerinde Mobil Ödeme servisinden yararlanmak için … numaraları aldığı ve her … abonesine tanınan kampanyalardan yararlanarak 100 Kontörlük bir hat için, ortalama 30 kontör hediye olarak kazandığını, bu 130 Kontörlük kartlarla kendi internet sitesi üzerinden belirtilen tutar sınırları içerisinde alışveriş yaparak, 100 kontörlük birim fiyatı ve ayrıca ortalama 30 kontör civarındaki hediye kontör tutarını nakit paraya çevirerek, gerçekte bir ticari alışveriş yapmadan, 130 kontör tutarında gelir sağladığını, …’in 02/07/2010 tarihinde, müvekkili şirkete sözleşme hükümleri çerçevesinde … 1.Noterliği nezdinde hazırlanan … yevmiye nolu ihtarnameyi gönderdiğini, ihtarnamenin konusunun taraflar arasındaki … tarihli Mobil Ödeme Servisi – … Toplayıcı Firma Sözleşmesi’nin 5 nolu maddesi uyarınca cezai şart tatbiki ihbarı ile ticari ilişkiye son verilmesi istenilen iş yerlerinin bildiriminin teşkil ettiğini, müvekkili ile diğer davalı … arasında akdedilen Mobil Ödeme Servisi-… Toplayıcı Firma Sözleşmesinin 4.23. maddesinde “muhatabın mobil ödeme servisi üzerinden satışı yapılan ürün/hizmet/servislere ilişkin fatura/fişin tahsilat yapılmasını beklemeden, alışveriş esnasında kesilmesinin sağlanması” şeklinde düzenlenen yükümlülüğe aykırı davrandığı gerekçesi ile Sözleşmenin 5.maddesinde düzenlenen 50.000 Dolar tutarındaki cezai şartın tatbikine karar verildiğini, …’in işbu ihtarname ile aynı zamanda müvekkilinin bazı üye işyerleri ile olan Mobil Ödeme Servisi-… Toplayıcı Firma Sözleşmesi kapsamında olan ticari ilişkisini bu ihtarnamenin tebliğinden itibaren derhal son verilmesini, verilmediği takdirde sözleşmenin feshedileceğinin ihtar edildiğini, …’in 02/07/2010 tarihli ihtarnamesinde, Mobil Ödeme Sistemi’ni kullanan Üye İş Yerlerinden 6 (altı) tanesi ile ticari ilişkinin kesilmesi gerektiğini belirttiğini, bu altı şirket arasında davacıya ait sitesinin de adının belirtilmediğini, ancak davacıya ait internet sitesinin … yetkilileri tarafından 17/08/2010 tarihinde “ÖNEMLİ DUYURU- Mobil Ödeme Konusunda Çalışılmaması gereken Firmalar” başlığı altında sayılan 86 (seksen altı) firmadan beşincisi olarak ilan edildiğini, … yanında … şirketinin de 07/07/2010 tarihli ihtarnamesi ile, müvekkili şirket aleyhine 50.000 ABD Doları tutarında cezai şartın tatbik edildiğini belirterek bu bedelin ödenmesini istediğini, neticede ise müvekkili şirket aralarında davacının da bulunduğu üye işyerlerinin gerçekleştirdiği ihlaller nedeniyle gerek … tarafından talep edilen cezai şart miktarlarını gerekse … tarafından cezai şart olarak ödenmesi istenen miktarı bu şirketlere ödediğini, müvekkilinin usulsüz olarak Mobil Ödeme Sistemi’ni kullanarak, kendi lehine hukuka aykırı kazanç sağlayan Üye İş Yerleri’ne, onlar ile imzaladığı Üye İş Yeri Sözleşmesi’nin 3.15. maddesinde düzenlenen cezai şart hükümlerini bire bir uygulamadığını, cezai şart tutarını ve bunu aşan tüm zararını ayrı ayrı talep etmediğini, müvekkilinin iyi niyet göstererek … ve … şirketleri tarafından kendisine gönderilen cezai şart bedellerini Üye İş Yerleri’ne oranlayarak uyguladığı ve bu oranlama neticesinde davacıdan 57.915,94-TL tutarında cezai şart ödemesini talep ettiğini, müvekkili tarafından davacı … ile akdedilen “Üye İş Yeri-Mobil Ödeme Servisi” Sözleşmesi 15/07/2010 tarihinde feshedildiğini, müvekkilinin davacıya 27/07/2010 tarihinde mobil ödeme işlemlerine ilişkin alacak tutarlarının müvekkil şirketin uğradığı zarar oranında mahsup edileceğine bildirilen bir ihtarname gönderdiğini, ilgili ihtarname uyarınca, davacı yanın gerçekleştirdiği işlemlerin 5.820 adet olduğu ve bu işlemler sonucunda … tarafından son kullanıcılardan 165.474,10-TL tahsil edildiğinin belirtildiğini, ancak Mobil Ödeme Sözleşmesinin ilgili maddeleri uyarınca müvekkili şirketin uğradığı bütün zararlardan üye işyerlerinin sorumlu olduğu ve üstelik fiilen müvekkilinin ödemek durumunda kaldığı cezai şart miktarlarının davacının hukuka aykırı fiillerinden kaynaklanması nedeniyle … ve … şirketleri tarafından müvekkili şirket aleyhine uygulanan cezai şartların davacının payına düşen toplam tahsilattan 57.915,94-TL tutarındaki alacağı oranında mahsup edileceği ve davacı adına yapılan rücu ile neticesinde kalan bakiye olan 99.284,47-TL’nin ekte gönderilen ibranamenin imzalanması neticesinde ödeneceğinin belirtildiğini, … ve … şirketlerinden gelen ihtarnameler neticesinde …’a 27/07/2010 tarihinde hazırlanan ihtarnamenin tebliğ sürecinde … şirketi tarafından müvekkiline 29/07/2010 tarihli ve 09/08/2010 tebliğ tarihli ikinci bir ihtarname daha geldiğini, …’in söz konusu ihtarnamesi akabinde müvekkile göndermiş olduğu ikinci ihtarname ile mobil ödeme servisine ilişkin sözleşmeye aykırılıklar nedeniyle 167.570,00-TL tutarındaki cezai şartın da ödenmesini talep ettiğini, müvekkili tarafından buna ilişkin cezai şart ödemesi yapıldıktan sonra bu kez aralarında davacının da bulunduğu haksız kazanç elde eden üye is yerlerine “Üye İş Yeri- Mobil Ödeme Servisi” sözleşmesinin 3.15. ve 3.18. maddelerine dayanarak 10.000,00-TL tutarında cezai şart uygulandığını, sonuç olarak, … ve … şirketleri tarafından gelen ihtarnameler neticesinde müvekkili tarafından 27/07/2010 tarihli bir ihtarname gönderilerek davacıya 57.915,94-TL tutarında bir cezai şart uygulandığını, işbu ihtarnamenindavacıya ulaşması sürecinde … şirketi tarafından müvekkile ikinci bir ihtarname daha tebliğ edilmiş ve bu ihtarname neticesinde ise, yukarıda açıklandığı üzere, müvekkili şirket tarafından davacı da dahil olmak üzere tüm üye işyerlerine 10.000,00-TL tutarında ikinci bir cezai şart daha uygulandığını, daha sonra taraflar arasındaki ticari uygulama çerçevesinde yapılan tahsilattan …’a verilmesi gereken 8.273,69 TL’de kesilerek bu şirkete gönderildiğini, netice itibariyle de yapılan tahsilattan davacıya ödenecek miktarın 89.284,47-TL tutarına düştüğünü, davacının dava dilekçesinde müvekkili tarafından talep edilen ibranameyi imzalamayı reddettiğini beyan ettiğini, ancak söz konusu ibranamenin davacı … tarafından imzalanarak, şirket kaşesinin de basıldığını, söz konusu ibranamenin müvekkiline gönderilmesi akabinde müvekkili şirket tarafından 89.284,00-TL tutarındaki meblağın 24/08/2010 tarihinde davacıya ödendiğini, davacının mobil ödeme sistemini hukuka aykırı olarak kendi çıkarına kullandığını ve müvekkilinin de davacının söz konusu hukuka aykırı fiilleri nedeniyle … ve … şirketlerine bu şirketler tarafından talep edilen cezai şart miktarlarını ödemek durumunda kaldığını, müvekkilinin davacı ile akdettiği sözleşme çerçevesinde davacının gerçekleştirdiği ihlaller nedeniyle 50.000 ABD doları tutarında bir cezai şartı talep etme hakkı olduğu gibi müvekkilinin bu miktarı aşan bir zararının mevcut olması halinde bu aşan miktarı da davacıdan talep edebileceğini, ancak buna rağmen müvekkilinin iyi niyetli davranarak davacıdan söz konusu cezai şart miktarını tam olarak talep etmediği, kendisinin ödemek zorunda kaldığı cezai şart miktarını oranlayarak davacıdan ilk cezai şart ödemeleri neticesinde 57.915,94-TL’nin, ikinci cezai şart ödemesi neticesinde de 10.000-TL’nin ödenmesini istediği ve neticede bu meblağları mahsup ederek bakiye kalan tutarı da davacıya ödediğini, bu nedenle davacının hiçbir hukuki dayanağı olmaksızın ileri sürdüğü iddiaların reddi gerektiğini, davacı tarafından imzalanan ibraname içeriği incelendiğinde davacının müvekkilini ibra ettiğini, herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığını ve sözleşmeye dayanarak dava ikame ederek talepte bulunma hakkından feragat ettiğini kabul, beyan ve taahhüt ettiğini, davacının ibranameyi imzalayarak ve müvekkiline geri göndererek, esas haktan feragat ettiğini kabul ettiğini, davacının dava açma ve alacak hakkından dava konusu yapılmadan önce mahkeme dışında feragat etmiş ise bu esas haktan feragat hükmünde olduğunu, esas haktan feragat edilince, ona bağlı olan dava hakkının da düşeceğini beyanla davacının imzalamış olduğu ibraname çerçevesinde esas hakkından feragat etmiş olması nedeniyle davanın usulden reddine, davanın esasına yönelik cevaplarının kabulü ile davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir
Davalı … İletişim Hizmetleri A.Ş vekili cevap dilekçesinde ve özetle; işbu davada yetkili mahkemenin davalı müvekkili şirketin ikametgah mahkemesi olan Beyoğlu Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle süresi içerisinde ileri sürülen yetkisizlik iddiaları nazara alınarak dosyanın yetkili Beyoğlu Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, Huzurdaki davada davacı ile arasında hiçbir ilişki bulunmayan müvekkili şirketin davalı olma sıfatının (Pasif Husumet Ehliyeti) olmadığını, dava şartı olan bu hususun öncelikle incelenmesini ve davanın esasına girilmeden müvekkili açısından davanın reddini talep ettiğini, dava dilekçesinin 2.maddesinde açıkça ikrar edildiği gibi, davacı ile diğer davalı … Ltd. Şti arasında akdedilmiş 25/05/2010 tarihli “Üye işyeri mobil ödeme sözleşmesi”nin mevcut olduğunu ve sözleşme gereği davacının, diğer davalının üye işyeri olduğunu, yine davacının dilekçesinin 3.maddesinde açıkça ikrar ettiği gibi, diğer davalının davacı ile aralarındaki sözleşmeyi feshettiğini, bu bilgilere rağmen hangi sıfatla ve hukuki gerekçe ile müvekkili şirkete husumet yöneltildiğinin anlaşılamadığını, zira davacının dilekçesinde de belirtmiş olduğu üzere işbu davanın konusunun davacı ile diğer davalı … Ltd. Şti. arasındaki sözleşmeden doğan alacak iddiasının oluşturduğunun ortada olduğunu, müvekkili şirketin, diğer davalı ile onun üye işyeri olan davacı arasındaki sözleşmesel ilişki de hiçbir şekilde yer almadığını, davacı ile diğer davalı arasında gerçekleşen sözleşmeye dayalı iş ilişkisinden müvekkili şirketin şu veya bu şekilde sorumlu tutulmaya çalışılmasının hukuken hiçbir dayanağının bulunmadığını, iddia edilen alacağın muhatabının müvekkili şirket olmadığını, müvekkili şirket ile diğer davalı … Ltd. Şti arasında akdedilmiş ”Mobil Ödeme Servisi – Toplayıcı Firma Sözleşmesi”nin mevcut olduğunu ve bu sözleşme gereği diğer davalı şirketin, müvekkili şirket için toplayıcı firma olarak hizmet verdiğini, müvekkili şirket ile toplayıcı firma olan … arasında ayrı bir sözleşme ilişkisi; davacı ile … arasında ise müvekkili şirket ile … arasında imzalanan sözleşmeden ayrı ve bağımsız bir sözleşme ilişkisinin mevcut olduğunu, sonuç olarak müvekkili şirket ile sadece Diğer davalı … Ltd. Şti. Arasında sözleşmesel bir ilişkinin var olduğunu, bu nedenle de, diğer davalı … Ltd. Şti.’nin üyesi olan davacının açtığı bu davada, müvekkili şirketin taraf olmasının mümkün olmadığını, müvekkili şirketin davacı tarafa yönelik herhangi bir işlemi yada eylemi bulunmadığını, davaya konu alacak nedeni ile müvekkili şirketin sorumluluğuna gidilmeye çalışılmasının hukuki dayanağı bulunmadığını beyanla davayı esas ve usul bakımından kabul anlamına gelmemek kaydıyla davanın müvekkili açısından sıfat yokluğu nedeniyle husumet yönünden reddine, işbu davaya bakmakta … Mahkemeleri yetkili olması nedeniyle yetki yönünden reddine, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, davacı ile davalılardan … Ltd. Şti. arasındaki 25.05.2010 tarihli sözleşmeye dayalı alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizin -devir ve bozma öncesi … 13.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası- 05/04/2011 tarihli duruşmasının (1) numaralı ara kararı ile; ”Davalı … İletişim Hizmetleri A.Ş yetki itirazında bulunmuş ise de dosyada birden fazla davalı olduğu, davalılardan biri yönünden yetkili olan Mahkemenin diğer davalı yönünden de yetkili olduğu, davalı … San. Ve Tic. Ltd. Şti. Dosyada yetki itirazında bulunmaması nedeni ile Mahkememizin yetkisini kabul ettiği, dolayısı ile davalılardan biri için yetkili olan Mahkememiz davalı … İletişim Hizmetleri A.Ş yönünden de yetkili olduğundan, davalının yetki itirazının REDDİNE” karar verilmiştir.
Mahkememizin -devir ve bozma öncesi … 13.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası- 31/01/2012 tarihli duruşmasının (3) numaralı ara kararı ile; ”…Davalı tarafından dosyaya ibraz edilen ve davacının eli ürünü olduğu belirtilen ibraname altındaki imzanın mevcut mukayese imzalara göre davacının eli ürünü olup olmadığının tespiti için Grafolog bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılmasına, bilirkişi olarak grafolog …’ın tayinine” dair karar verilmiş ve bu doğrultuda Grafoloji ve Sahtecilik Uzmanı … tarafından tanzim edilen 05/03/2012 tarihli bilirkişi raporunda özetle; İnceleme konusu, ”… GSM … …” içerikli kaşe izini içeren ”İBRANAMEDİR” başlıklı belgede basılı bulunan kaşe izi ile mukayeseye esas olarak gönderilen üzerinde ”…” ibareleri bulunan ”…” içerikli kaşeden alınan mukayese kaşe izleri, stereo makroskop ve diğer optik cihazlar yardımıyla karşılaştırmalı olarak incelenmiş ve neticede aralarında; ebat, dizayn ve içeriğindeki harf ve karakterlerin yapıları yönlerinden farklılıklar bulunduğu belirlenmekle, inceleme konusu ibranamede basılı bulunan kaşe bazım izinin, mukayeseye esas olarak gönderilen kaşe ile oluşturulmadığı sonucuna varıldığı, inceleme konusu ”…” içerikli kaşe izini içeren ”İBRANAMEDİR” başlıklı belgede atılı bulunan imza ile … isimli şahsın mukayese imzaları VSC-6000 cihazı, stereo mikroskop ve diğer optik cihazlar yardımıyla karşılaştırmalı olarak incelenmiş ve aralarında;
-İmzaların başlangıç ve gövde bölümleri,
-İmzaların genel şekilleri,
-İmzalar içerisindeki karakteristik el hareketlerinin yapılışı,
-İmzaların tipik bitiriliş tarzı,
-Kaligrafik ve grafolojik özellikler ve diğer itiyadi unsurlar,
Yönlerinden farklılıklar bulunduğunun tespit edildiği, belirlenen bulgulara atfen; ”…” içerikli kaşe izini içeren ”İBRANAMEDİR” başlıklı belgede atılı bulunan imzanın, … isimli şahsın eli mahsulü olmadığı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizin -devir ve bozma öncesi … 40.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası- 26/04/2012 tarihli duruşmasının (1) numaralı ara kararı ile; ”Davacının iddiası, davalıların yanıtları, takip dosyası, ibraz edilen deliller, tarafların ticari defterler ve belgeleri ve tüm dosya kapsamı göz önüne alınarak taraflar arasında düzenlenen sözleşme gereğince davalı … tarafından davacıya uygulanan cezai şartın yerinde olup olmadığı, talep etmesi mümkün ise cezai şart miktarının belirlenmesi ve davacının davalıdan herhangi bir alacağının bulunup bulunmadığının tespiti için Mali Müşavir …, cezai şart konusunda uzman .. ve … konusunda uzman … aracılığı ile inceleme yapılmasına” dair karar verilmiş ve bu doğrultuda Mali Müşavir …, cezai şart konusunda uzman… ve … konusunda uzman … tarafından tanzim edilen 23/09/2012 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı yanın sözleşme ile kendisine sağlanan imkanı suiistimal ettiği ve usulsüz/mesnetsiz satışları ileri sürerek gelir elde ettiği savına bağlı olarak bir fesih bildiriminde bulunulduğu savı bilhassa davalılardan …’ın 06/06/2012 tarihli dilekçesinde şedit olarak vurgulandığından, bu savunmaya göre, davalı …’ın davacının hangi işlemi ne tür bir usulsüzlükle ve nasıl yaptığını hem sarahatle ve tam bir teknik işleyişi ile ortaya koymasının gerekli olduğunun düşünüldüğü, ancak bundan sonra, feshin haklı olup olmadığı konusunda karar verilebileceği, eğer sunulu veriler, davacının yasal ve akdi ilişki ile sağlanan hakları dolanarak işlem yaptığı (kanuna karşı hile) teknik kanaatini uyandırırsa, … marifetiyle açıklanan fesih iradesi haklı olarak kabul edilebilinecek ve davanın bu durumda reddi gerekeceğinin düşünülebileceği, mezkur yöne ilişkin anlatımın muhterem Mahkemeye davalılardan … tarafından sunulması halinde, ek rapor tanzimine hazır oldukları, lakin salt defter incelemesi bu aşamada anlamlı olmayan ve etkisiz kalabilecek bir incelemeye dönüşme ihtimalini bünyesinde barındırabilecek; bu merhalede yapılacak o yöne ilişkin tetkikat, yanlar arasındaki -varsa- para akışını ve …’ın gerçekten …’e davacı sebebiyle, iç ilişkilerinde bir cezai şart ödeyip ödemediğini ortaya çıkarabilecek, ama ona mukaddem irdelenmesi gereken…’ın fesih açıklamasının haklı olup olmadığının değerlendirilmesine -sunulu dosyadaki anlatımın bugünkü hali ile- yanıt verilemeyeceği görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizin -devir ve bozma öncesi … 40.Asliye Ticaret Mahkemesinin …Esas sayılı dosyası- 21/03/2013 tarih, … Esas ve…Karar sayılı ilamı ile; ”…1-Davacı tarafından davalı … İletişim Hizmetleri A.Ş’ye karşı açılan davanın husumet yokluğundan REDDİNE,
2-Davalı … San ve Tic. Ltd. Şti’ne karşı açılan davanın KABULÜ İLE 66.189,63 TL. nın ödenmesi gereken 27.07.2010 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacıya verilmesine,” karar verilmiş, işbu karar davacı vekiline 24/04/2013 tarihinde, davalı … İletişim Hizmetleri A.Ş vekiline 06/05/2013 tarihinde ve davalı … San. Tic. Ltd. Şti’ye 08/05/2013 tarihinde tebliğ edilmiş ve işbu karara davalı … Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz talebinde bulunulması üzerine, dosyanın Yargıtay’a gönderildiği, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 11/09/2014 tarih, 2013/10317 Esas ve 2014/13627 Karar sayılı ilamı ile; “…Bu durum karşısında mahkemece, içinde sektörden bilirkişilerin de yer aldığı yeni bir heyet aracılığıyla inceleme yaptırılarak, taraflar arasındaki ilişkinin ne şekilde işlediğinin, 25.05.2010 tarihli sözleşmenin 3.18.maddesinin sözleşmede yer almasının nedeninin ne olduğunun, davacının bu maddeden kaynaklanan yükümlülüğüne aykırı davranıp davranmadığının, dolayısıyla davalının cezai şart talebinin koşullarının oluşup oluşmadığının tespit edilmesi, taraflar arasındaki uyuşmazlığın yukarıda açıklandığı gibi incelenip değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davalı … Ltd. Şti. yararına bozulması gerekmiştir.
2-Bozma neden ve kapsamına göre davalı … Ltd. Şti.’nin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı … Ltd. Şti. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme kararının davalı … Ltd. Şti. yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı … Ltd. Şti. vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik YER OLMADIĞINA..,” dair karar verildiği ve dosyanın Mahkememize gönderildiği, Mahkememizin 2015/151 Esas sırasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin -bozma öncesi… 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin …Esas sayılı dosyası- 11/05/2015 tarihli duruşmasının (1) numaralı ara kararı ile; ”Yargıtay bozma ilamına uyulmasına” karar verilmiştir.
Mahkememizin -bozma öncesi .. 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası- 16/11/2015 tarihli duruşmasının (1) numaralı ara kararı ile; ”Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda rapor tanzimi için HMK’nın 273.maddesi gereğince sektör bilirkişisi Mahbube …, mali müşavir Hatice Eser, BK konusunda teknik heyete yardımcı olması saikiyle … aracılığı ile inceleme yapılmasına” dair karar verildiği ancak Mahkememizin 29/03/2016 tarihli ara kararı ile bilirkişi …’in görevinden affı ile yerine Borçlar Hukuku konusunda uzman …’ın seçilmesine dair karar verilmiş ve bu doğrultuda sektör bilirkişisi Mahbube …, mali müşavir … ve BK konusunda … tarafından tanzim edilen 12/04/2016 teslim tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; taraflar arasında düzenlenmiş olan sözleşmelerde ceza düzenlenmesine ait konulmuş hükümlerde herhangi bir zarar ve ziyanda tarafın düzenleme hakkı olduğu tespit edilmesine karşın, davacı aleyhine düzenlenmiş olan ceza bedeli faturasının mevcut olan belgelere dayanılarak geçerliliği şüpheli olduğu görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizin -bozma öncesi … 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası- 30/01/2017 tarihli duruşmasının (1) numaralı ara kararı ile; ”Davalı tarafın 31/05/2016 tarihli ara karar gereğince raporda istenen belgeleri ibraz edemediği, dikkate alınarak ve bilirkişilere ihtar edilerek tarafların itirazları konusunda ek rapor alınmasına,” dair karar verilmiş ve bu doğrultuda sektör bilirkişisi …, mali müşavir … ve BK konusunda … tarafından tanzim edilen 12/05/2017 teslim tarihli bilirkişi heyet ek raporunda özetle; taraflar arasında düzenlenmiş olan sözleşmelerde ceza düzenlenmesine ait konulmuş hükümlerde herhangi bir zarar ve ziyanda tarafın düzenleme hakkı olduğu tespit edilmesine karşın, davacı aleyhine düzenlenmiş olan ceza bedeli faturasının mevcut olan belgelere dayanılarak geçerliliği şüpheli olduğu ve ispat yükümlülüğünü yerine getirmediği görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizin -bozma öncesi … 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası- 08/06/2017 tarih, .. Esas ve … Karar sayılı ilamı ile; ”Davanın kabulü ile 66.189,63 TL nin 24/08/2010 tarihinden itibaren ticari faizi ile davalı … San Tic Ltd Şti den alınarak davacıya verilmesine
Davalı … yönünden mahkememizce verilen 21/03/2013 tarihli karar kesinleştiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,” dair karar verilmiş ve işbu kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosyanın Yargıtay’a gönderildiği, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 21/05/2019 Tarih, 2017/4979 Esas ve 2019/3974 Karar sayılı ilamı ile; “…taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 3.18 maddesinin davacı tarafından ihlal edilip edilmediği ve cezai şart koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerekirken davalının zararın varlığını ispatlayamadığı gerekçesiyle yanılgılı değerlendirmeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığı gibi, mahkemece uyulmasına karar verilen Dairemiz bozma ilamında, davacı tarafından bir kısım faturalar sunulmuş ise de, bu faturaların isim belirtilmeden “muhtelif müşteriler” adına düzenlendiği, açıklamanın“günlük hasılat” olarak yapıldığının görüldüğü, davalı tarafça, 35 TL sınırındaki alışverişler için davacının belirtilen meblağlarda faturalar tanzim etmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı da bildirildiğinden davacının anılan faturalarının geçerli olup olmadığının da incelenip değerlendirilmesi gerektiğinden taraflar arasındaki ilişkinin ne şekilde işlediğinin, 25.05.2010 tarihli sözleşmenin 3.18. maddesinin sözleşmede yer almasının nedeninin ne olduğunun, davacının bu maddeden kaynaklanan yükümlülüğüne aykırı davranıp davranmadığının, dolayısıyla davalının cezai şart talebinin koşullarının oluşup oluşmadığının tespit edilmesi gerektiği belirtilmiş olup, mahkemece de bozma sonrası yapılan yargılama sırasında bilirkişi incelemesi yaptırılmış ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporunun bozma ilamında incelenmesi gerektiği belirtilen hususlarda yeterli incelemeyi içermemesi, mahkemece de bozma ilamına uyulmasına rağmen gereğinin yerine getirilmemesi, davacı tarafından düzenlenen faturaların usulüne uygun olup olmadığının ve dolayısıyla davacının sözleşmeyi ihlal eden bir eyleminin bulunup bulunmadığının bu kapsamda da cezai şart koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmemesi de doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı … Şti. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın mümeyyiz davalı yararına BOZULMASINA,..” dair karar verildiği ve dosyanın Mahkememize gönderildiği, Mahkememizin 2019/556 Esas sırasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin 24/12/2020 tarihli duruşmasında; ”Mahkememizce usul ve yasaya uygun görülen Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 21/05/2019 Tarih, 2017/4979 Esas ve 2019/3974 Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına” karar verilmiş, aynı tarihli duruşmanın (1) numaralı ara kararı ile de; ”Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 21/05/2019 tarih, 2017/4979 Esas ve 2019/3974 Karar sayılı bozma ilamı doğrultusunda ”… davacı tarafından bir kısım faturalar sunulmuş ise de, bu faturaların isim belirtilmeden “muhtelif müşteriler” adına düzenlendiği, açıklamanın “günlük hasılat” olarak yapıldığının görüldüğü, davalı tarafça, 35 TL sınırındaki alışverişler için davacının belirtilen meblağlarda faturalar tanzim etmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı da bildirildiğinden davacının anılan faturalarının geçerli olup olmadığının da incelenip değerlendirilmesi gerektiğinden taraflar arasındaki ilişkinin ne şekilde işlediğinin, 25.05.2010 tarihli sözleşmenin 3.18. maddesinin sözleşmede yer almasının nedeninin ne olduğunun, davacının bu maddeden kaynaklanan yükümlülüğüne aykırı davranıp davranmadığının, dolayısıyla davalının cezai şart talebinin koşullarının oluşup oluşmadığı, davacı tarafından düzenlenen faturaların usulüne uygun olup olmadığının ve dolayısıyla davacının sözleşmeyi ihlal eden bir eyleminin bulunup bulunmadığının bu kapsamda da cezai şart koşullarının oluşup oluşmadığının …” tespiti açısından dosyanın daha önceki bilirkişi heyetine tevdii edilerek ek rapor tanziminin istenilmesine” dair karar verilmiş ve sektör bilirkişisi …, mali müşavir … ve BK konusunda .. tarafından tanzim edilen 09/11/2021 teslim tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Yargıtayın Bozma ilamı çerçevesinde yeniden yapılan inceleme değerlendirmeler ışığında takdiri ve hukuki nitelendirmesi tamamen Mahkemeye ait olmak üzere, Kök raporda belirtildiği üzere faturalı hat ve diğer GSM operatörlerine ait satışının olup olmadığının tespitinin yapılamadığı, bu nedenle mahkemeniz vasıtasıyla … şirketinden ayrıntılı belge talebinde bulunulmuş olmasına rağmen incelemeye esas alınabilecek herhangi bir belgenin ibraz edilmediği, yapılan incelemelerde vakıanın gerçekleştiği tarihte Türkiye genelinde faturasız hat alımında sadece kimlik fotokopisi ile alım yapılmakta olup adres bildirim zorunluluğu bulunmadığı, dolayısıyla adres bilgisi olmadan şahıs/şirket adına fatura düzenlemek (213 Sayılı Vergi Usul Kanunun 230. Madde) şekil olarak eksik olacağından genellikle muhtelif müşteriler olarak günlük toplam satış bedelli fatura düzenlemek zorunda kalındığının Vergi Usul Kanunu açısından vergi ziya-ı na sebep vermemek yönünden uygun görüldüğü, kök raporda da belirtildiği üzere faturalı hat ve diğer GSM operatörlerine ait satışının olup olmadığının tespitinin yapılamadığı, bu nedenlerle yukarıda belirtmiş oldukları sözleşmenin 3.18 hükmünde belirtilen cezai şart hükmünün uygulanabilmesine dayanak teşkil edebilecek koşulun gerçekleşmediği görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu teknik anlamda yeterli ve denetime elverişli bulunduğundan Mahkememizce hükme esas alınmıştır.
Davacının iddiası, davalıların savunması, tüm dosya kapsamı, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 11/09/2014 tarih, 2013/10317 Esas ve 2014/13627 Karar sayılı ilamı ile Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 21/05/2019 tarih, 2017/4979 Esas ve 2019/3974 Karar sayılı ilamı birlikte değerlendirildiğinde; öncelikle eldeki davanın, davacı ile davalılardan … Ltd. Şti. arasındaki 25.05.2010 tarihli sözleşmeye dayalı alacağın tahsili istemine ilişkin olması, davalı … İletişim Hizmetleri A.Ş’nin de işbu sözleşmenin tarafı olmaması nedeniyle Mahkememizce … İletişim Hizmetleri A.Ş yönünden Mahkememizce verilen 21/03/2013 tarihli karar -husumet yokluğundan reddine- taraflarca kanun yoluna başvurulmayarak kesinleştiğinden bu davalı hakkında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Diğer davalı … San. Ve Tic. Ltd. Şti yönünden ise, davalı … Ltd. Şti. ile diğer davalı … İletişim A.Ş. arasında “toplayıcı firma sözleşmesi” imzalandığı, bu kapsamda davalı … Ltd. Şti. ile davacı arasında da dava konusu 25.05.2010 tarihli “üye işyeri mobil ödeme sözleşmesinin” düzenlendiği, davalı … Ltd. Şti.’nin diğer davalı … İletişim A.Ş. tarafından kendisine, davacı dahil bir kısım üye işyerlerinin hukuka aykırı işlemleri dolayısıyla cezai şart uygulandığını bildirerek, davacı ile arasındaki sözleşmeyi feshedip, anılan cezai şart bedelinden davacı üye işyerine düşen payı, davacının komisyon alacağından mahsup ettiği anlaşılmaktadır. Davacı ile … San. Ve Tic. Ltd. Şti. arasındaki 25.05.2010 tarihli sözleşmenin 3.18. maddesinde, üye işyerinin, mobil ödeme servisi üzerinden satışı yapılan mal veya hizmetlere ilişkin faturayı veya fişi, alışveriş esnasında tahsilat yapılmasını beklemeden keseceği düzenlenmiştir. Dava dışı … İletişim A.Ş. ile … A.Ş.’nin davalı … Ltd. Şti.’ne gönderdiği 02.07.2010 ve 07.07.2010 tarihli yazılarda da, davalı … Ltd. Şti. ile aralarındaki sözleşmelerin aynı hükmünü içeren 4.23.maddesinin ihlali nedeniyle cezai şart talebinde bulundukları belirtilmektedir. Dolayısıyla Mahkememizce usul ve yasaya uygun görülerek uyma kararı verilen Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 21/05/2019 tarih, 2017/4979 Esas ve 2019/3974 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere işbu davada da davalı … Ltd. Şti.’nin, davacı ile aralarındaki 25.05.2010 tarihli sözleşmenin 3.18.maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle davacıdan cezai şart talebinde bulunduğunun kabulü gereklidir. Mahkememizce teknik anlamda yeterli ve denetime elverişli görülerek hükme esas alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, davacının faturalı hat ve diğer GSM operatörlerine ait satışının olup olmadığının tespitinin yapılamadığı, bu nedenle Mahkememizce … şirketinden ayrıntılı belge talebinde bulunulmuş olmasına rağmen incelemeye esas alınabilecek herhangi bir belgenin ibraz edilmediği, yapılan incelemelerde vakıanın gerçekleştiği tarihte Türkiye genelinde faturasız hat alımında sadece kimlik fotokopisi ile alım yapılmakta olup adres bildirim zorunluluğu bulunmadığı, dolayısıyla adres bilgisi olmadan şahıs/şirket adına fatura düzenlemek (213 Sayılı Vergi Usul Kanunun 230. Madde) şekil olarak eksik olacağından genellikle muhtelif müşteriler olarak günlük toplam satış bedelli fatura düzenlemek zorunda kalındığının Vergi Usul Kanunu açısından vergi ziya-ı na sebep vermemek yönünden uygun görüldüğü, kök raporda da belirtildiği üzere faturalı hat ve diğer GSM operatörlerine ait satışının olup olmadığının tespitinin yapılamadığı, bu nedenlerle sözleşmenin 3.18 hükmünde belirtilen cezai şart hükmünün uygulanabilmesine dayanak teşkil edebilecek koşulun gerçekleşmediği görüş ve kanaatine varıldığının tespit edilmesi, Mahkememizce de taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 3.18 maddesinin sözleşmede yer almasının nedeninin TBK’da düzenlenen cezai şart düzenlemesine ilişkin kısmın taraflar arasında sözleşmede de konulması başka bir deyişle sözleşmeye aykırılığın müeyyidesi olarak konulduğu, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 3.18 maddesinin davacı tarafından ihlal edildiğinin ispatlanamadığından cezai şart koşullarının oluşmadığı ve davacı tarafından düzenlenen faturaların da VUK açısından vergi ziyaına sebep vermemek yönünden uygun görüldüğü tespit edildiğinden davalı …Ltd. Şti’ye karşı açılan davanın kabulü ile; 66.189,63 TL’nin 24/08/2010 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı … San. Tic. Ltd. Şti’den tahsili ile davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Davalı …Ltd. Şti’ye karşı açılan davanın KABULÜ İLE; 66.189,63 TL’nin 24/08/2010 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı …Tic. Ltd. Şti’den tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Davalı … A.Ş yönünden Mahkememizce verilen davanın husumet yokluğundan reddine dair 21/03/2013 tarihli karar taraflarca kanun yoluna başvurulmayarak kesinleştiğinden bu davalı hakkında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 4.521,41-TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline, 982,95-TL peşin harcın mahsubuna, bakiye 3.538,46-TL karar ve ilam harcının davalı … San. Tic. Ltd. Şti’den tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davalı … İletişim Hizmetleri A.Ş duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden ve açılan davanın husumetten reddine karar verildiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre, tarifenin 7.maddesi de göz önüne alınarak takdiren 1.320,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiline, davalı … İletişim Hizmetleri A.Ş’ye verilmesine dair Mahkememizce verilen 21/03/2013 tarihli karar taraflarca kanun yoluna başvurulmayarak kesinleştiğinden bu davalı hakkında yeniden vekalet ücreti hususunda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.404,65-TL nispi vekalet ücretinin davalı … San. Tic. Ltd. Şti’den alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 982,95-TL peşin harç, 17,15-TL başvurma harcı, 3.000,00-TL bilirkişi ücreti ve 164,50-TL posta masrafları olmak üzere toplam 4.164,60-TL yargılama giderinin davalı … San. Tic. Ltd. Şti’den alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı … San. Tic. Ltd. Şti tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,
8-HMK 333.maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider avanslarından geriye kalan kısımlarının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili taraflara iadesine,
Dair, Davacı vekilin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde Yargıtay da temyiz yolu açık olmak üzere, verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.24/02/2022

Katip
¸

Hakim
¸