Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/527 E. 2020/254 K. 05.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/527 Esas
KARAR NO : 2020/254

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 19/08/2019
KARAR TARİHİ : 05/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Müvekkilinin sigorta şirketi tarafından teminat altına alınan …’e ait … plakalı aracın kendinin sevk ve idaresinde iken; …’e ait, … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile 23/11/2015 tarihinde maddi hasarlı trafik kazasına karıştığını, müvekkili sigorta şirketinin …’e ait aracın tamir edilmesi için 28/11/2017 tarihinde 7.045,00.-TL tutarında ödeme yaptığını, kaza tutanakları ve ekspertiz raporuna göre rücu imkanı bulunduğu için davalıya karşı … İcra Dairesi’nin… Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, başlatılan takibe borçlu tarafından itiraz edildiğini, takibin durduğunu, davalının haksız ve hukuka aykırı bir şekilde takibe itiraz ettiğini, davalının kötü niyetli olduğunu, meydana gelen trafik kazasının; tespit tutanağında ve … Ekspertiz’den …’nin hazırlamış olduğu 15-3119 numaralı ekspertiz raporuna göre davalı …’in Karayolları Trafik Kanunu’nun 53/1-b maddesini ihlal etmesiyle meydana geldiğini, davalının bu kuralı ihlal ettiğinin hem trafik kazası tutanağında hem de ekspertiz raporunda açıklandığını, …’e ait araç sürücüsü …’in herhangi bir kusur ve kabahatinin olmadığının da trafik kazası tutanağında yer aldığını, davalı …’in aynı zamanda sürücü belgesine de sahip olmadığını bu durumda müvekkili sigorta şirketinin rücu hakkına sahip olduğunu, Karayolları Trafik Kanunu’nun m.110/2’deki düzenlemeye göre davacı olarak seçimlilik hakkına sahip olduklarından dolayı icra takibini … İcra Müdürlüklerinde başlattıklarını iddia ve beyan ederek itirazın iptaline, davalının takip konusu 7.045,00.-TL’nin ödeme tarihi olan 28/11/2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle ödemeye ve bahse konu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; İcra takibinin müvekkilinin adresinin bağlı bulunduğu Bakırköy İcra Müdürlüklerinde açılması gerekirken icra takibinin yetkili olmayan … İcra Müdürlüklerinde açıldığını, davayı kabul anlamı taşımamakla birlikte davaya konu kazanın 23/11/2015 tarihinde meydana geldiğini, genel zaman aşımı süresi dikkate alındığında meydana gelen kazadan sonra 2 yıl içerisinde alacağın zaman aşımına uğradığı kuralının geçerli olduğunu, …’e ait aracın tamiri için 28/11/2017 tarihinde ödeme yapıldığının beyan edildiğini, bu durumda alacağın zaman aşımına uğradığı halde sigorta şirketi tarafından ödendiğini, zaman aşımına uğramış bir alacağın sigorta şirketi tarafından ödendikten sonra bu ödendiği iddia edilen meblağın taraflarından tahsil edilmeye çalışılmasının hukuka aykırı olduğunu, tebliğ edilen ödeme emrinde borcun sebebi kısmında 23/11/2015 tarihli maddi hasarlı trafik kazası sebebiyle sigorta şirketi tarafından 29/03/2016 tarihinde yapılan 7.045,00.-TL ödemenin ehliyetsizlik sebebiyle rücu edilmesi yazdığını, sigorta şirketinin 29/03/2016 tarihinde ödeme yaptığını belirttiğini, bu parayı en geç 29/03/2018 tarihinde talep etmiş olması gerektiğini, takibin başladığı tarih itibariyle yine zaman aşımı şartlarının gerçekleştiğini, meydana gelen trafik kazasının müvekkilinden kaynaklanmadığını, kaza tutanağında müvekkilinin %100 kusurlu olduğuna ilişkin bir veri bulunmadığını, müvekkilinin maruz kaldığı kazada sürücü belgesinin olup olmamasının meydana gelen kazada hiçbir öneme sahip olmadığını, davacı … şirketinin 16/11/2017 tarihinde … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasından 2.028,03.-TL bedelli bir takip başlattığını ve bu bedeli müvekkilinden tahsil ettiğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile bu bedelin müvekkilinin borçlu olduğu tespit edilmesi durumunda davaya konu icra takibindeki bedelden mahsup edilmesi gerektiğini iddia ve beyan ederek davanın reddine, takibe konu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, İ.İ.K.nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalının vaki itirazının iptali ve icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkindir.
Dava tarihinden önce, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasanın 73/1. maddesinde “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir” düzenlemesine yer verilmiştir.Aynı yasanın 3. maddesinin 1. fıkrasının (l) nolu bendinde, “Tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzer sözleşmeler de dahil olak üzere her türlü sözlşme ve hukuki işlemi ifade eder” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Somut olayda; davacı, davalı ile aralarındaki Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi gereği, davalı aracının 3. kişilere verdiği ve kendisinin ödemek durumunda kaldığı tazminat bedelinin davalıdan rücuen tahsilini talep etmekte; talebinin dayanağını da davalı ile aralarındaki ZMSS poliçesi ve ZMSS genel şartları oluşturmaktadır.Yukarıda açıklanan yasa maddeleri ve düzenlemeler ışığında, somut uyuşmazlıkta davacı, sigortacı tüzel kişi; davalı sigortalı ise tüketici konumunda olup, sigortalı araç hususi araç olduğu gibi maliki de gerçek kişidir. Dava 19/08/2019 tarihinde, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun yürürlüğe girdikten sonra açılmıştır. Bu nedenle açılan davada Tüketici Mahkemesi görevli olduğundan,taraflar arasında akdedilen sigorta sözleşmesi bir tüketici işlemidir. O halde, tüketici işleminden kaynaklanan bu uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi tarafından görülmesi gerektiği anlaşıldığından Mahkememizin görevsizliğine, dava dilekçesinin dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği ile 6100 sayılı HMK’nın 114 ve 115. maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın yetkili ve görevli … Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-HMK nun 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinin yetkili ve görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-İş bu ilam taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiği, aksi takdirde talep halinde HMK 20. maddesi gereğince mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun taraflara ihtaratına;
Dair davacı vekilinin huzurunda, davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile … Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip …
…¸e-imzalıdır…

Hakim …
…¸e-imzalıdır…