Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/506 E. 2020/215 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/506 Esas
KARAR NO : 2020/215

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/12/2012
KARAR TARİHİ : 26/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında bağıtlanan 10/01/2005 tarihli sözleşme uyarınca davalı şirkete çeşitli niteliklerde toplam 695 adet sanayi tüpünün kiraya verilmek üzere teslim edildiğini, davalının da tüplerin türlerine göre değişik oranlarda kira bedeli ödemeye kabul ettiğini, sözleşme uyarınca bu tüplerin başka firmalarda dolum yaptıramayacağı halde 2011 yılında sözleşmeye aykırı davranarak başka firmalardan gaz tedarik ettiğinin tespiti üzerine noter marifetiyle ihtarname keşide edilerek sözleşmenin feshedildiğini ve tüplerin iadesinin istenildiğini, buna rağmen iade edilmediğini belirterek dava konusu yapılan ve dava dilekçesinde nitelikleri belirtilen toplam 695 adet sanayi tüpünün aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde bedelin temerrüt tarihinden itibaren yürütülecek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu, fesih ihtarnamesine cevap verildiğini, sözleşmenin 10/01/2005 tarihli olup tüp teslimini içermediğini, gaz alımı ve hizmet verilmesi konularında düzenlendiğini belirterek davanın haksızlığını savunmuş ve reddine karar verilmesini talep etmiştir.

KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava; mülkiyeti davacı şirkete ait bulunan ve ariyet olarak davalıya bırakıldığı iddia edilen sanayi tüplerinin aynen iadesi, mümkün olmadığı takdirde bedelinin ödetilmesi istemine ilişkindir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, bağıtlanan ” … Anlaşması ” örneği, fatura ve sevk irsaliyesi örnekleri, fesih ihtarnamesi örneği getirtilerek dosya içine alınmış, taraf şirketlerin ticari defter ve kayıtları üzerinde uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılarak rapor düzenlenmiştir.
Talimat yoluyla incelenen davacı şirketin ticari defter ve kayıtları ile ilgili olarak düzenlenen 15/07/2013 tarihli bilirkişi raporunda; davacı şirketin 2010-2012 yılları ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun düzenlendiği, başlangıç ve kapanış tasdiklerinin süresi içinde yapıldığı, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2010 yılı öncesinden devrederek devam ettiği, davacı şirketin satışını yaptığı gazların içinde bulunduğu tüplerin tüp kartları ile takip ettiği, 2011 yılında davalıya 475 adet tüpün teslim edildiğine ilişkin davacı faturasının düzenlendiği ve davalı hesabına borç kaydedildiği, stok kartlarında gözüken tüp toplamının 695 adet olduğu, taraflar arasında 10/01/2005 tarihli bir sözleşme bulunduğu, bu sözleşmenin 1 yıllık olup süresi uzatılması dahi fiilen ticari ilişkinin devam ettiği, Aralık 2011 tarihinden itibaren sona erdiği, 695 adet tüpün davalıda olduğunun kabulü halinde iade koşullarının oluştuğu, dava tarihindeki değerlerinin 188.024,54 TL olduğu belirlenmiştir.
Davalı şirketin 2009-2011 yıllarına ait ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda düzenlenen 15/11/2013 tarihli bilirkişi raporunda; defterlerin usulüne uygun tutulduğu, kapanış blançosunun yapıldığı, tasdikin yasal sürede yaptırıldığı, davalının sözleşmeye aykırı davranışa ait herhangi bir tespitin bulunmadığı, teslim alınan emanetlere ilişkin bir kaydın tutulmadığı, sondaj usulü ile tüp takip kartları ve irsaliyeler üzerinde yapılan incelemeye göre; ticari ilişkinin sona erdiği dönemde 564 adet tüpün davacı nezdinde boş olarak 173 adet tüpün ise davalı nezdinde dolu olarak bulunduğunun tespit edildiği görülmüştür.
10/09/2014 tarihlinde düzenlenen bilirkişi kurulu raporunda; taraflar arasında belirsiz süreli bir borç ilişkisinin bulunduğu, davacı tarafından davalıya sanayi tüplerinin kiraya verildiği ve gaz tedarik edildiği, davalının başka firmalardan gaz tedarik ettiği iddiasının kanıtlanamadığı bu nedenle haklı bir fesihten bahsedilemeyeceği, ancak ilişkinin fiilen son bulduğu ve davalı tarafın elinde kalan tüpleri iade etmek ya da bedelini ödemek borcu altına girdiği, davalı yedinde bulunan 695 adet tüpün iadesinin istenebileceği belirtilmiştir.
İtirazlar üzerine düzenlenen 16/02/2015 tarihli ek bilirkişi raporunda; dosyadaki teknik tespitlere ve görüşe dayalı olarak kök rapora iade yönünde görüş bildirildiği, davacının davalı yedinde kaç tane boş sanayi tüpü kaldığını açık ve net şekilde kanıtlaması gerektiği, davacının bu iddiasını kanıtladığından bahsedilemeyeceği belirtilmiştir.
10/01/2005 tarihli taraflar arasında “… Anlaşması” nın bağıtlandığı, bu sözleşme uyarınca; ticari ilişkinin yürütüldüğü, davacı tarafından davalıya sanayi tüpleri ve gaz tedarik edildiği, davalının da kiraya verilen tüplerin ve tedarik edilen gazların bedelini ödediği, davalının sözleşmeye aykırı davranarak başka firmalardan gaz tedarik ettiği iddiasıyla davacının 03/11/2011 tarihli ihtarnamesi ile sözleşmeye fes ettiği ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin fiilen son bulduğu dosya içeriği delillerden anlaşılmaktadır. Davacının fesih nedeni olarak belirttiği maddi vakıayı kanıtlayamadığı, bu nedenle feshin haksız olduğu sonucuna varılmıştır. Ancak ticari ilişkinin sona erdiği tarafların kabulünde olduğundan varsa davalı elinde bulunan davacıya ait sanayi tüplerinin iadesi veya bedellerinin ödenmesi gerekmektedir. Somut olayda, uyuşmazlık; davalı elinde boş tüp bulunup bulunmadığına ilişkindir. Davacı taraf sözleşmenin başlangıcında davalıya kaç adet tüp teslim ettiğini, davalının kaç adet boş tüpü iade ettiğini ve sözleşmenin son bulduğu anda davalı yedinde kaç tane boş sanayi tüpü kaldığını kanıtlamak durumundadır. Davacı bu iddiasını kanıtlayamamış ve mahkemenin hatırlatması üzerine yemin teklifinde bulunmuştur. Davalı şirket yetkilisi yemininde; davacıdan sadece gaz tedarik ettiğini, tüp almadığı, başka bir sözleşme kapsamında aldığı tüpleri iade ettiğini, dava konusu yapılan sanayi tüplerinin kendisine teslim edilmediğini belirtmiştir.
Mahkememizin 07/04/2016 tarihli kararı ile; Yemin kesin delil niteliğinde olup davalı şirket yetkilisinin yemin beyanına göre; dava konusu sanayi tüplerinin davalıya teslimi kanıtlamadığından iadesine ilişkin istemin dayanaksız olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili 16/05/2016 tarihli dilekçesi ile Mahkememiz kararını temyiz etmiş, Mahkememizin 07/04/2016 tarih, … Esas ve… Karar sayılı kararı Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 24/04/2019 tarih, 2017/7741 Esas ve 2019/3757 Karar sayılı ilamı ile uyuşmazlığın çözümünde Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle HMK’nın 114/1-e ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu yön gözardı edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulmuş olması gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkememizin 26/02/2020 tarihli duruşmasında usul ve yasaya uygun Yargıtay Bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nın 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanun’unun 299. maddesinde; “kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır.
Bu tanımlamaya göre; davacı tarafından sunulan 10.01.2005 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli ‘…Anlaşması’ başlıklı sözleşme ile davaya konu sanayi tüplerinin kullanılması için davalıya tahsis edilmesi kararlaştırıldığından, taraflar arasındaki sözleşmenin kira sözleşmesi olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda dava, 12.12.2016 tarihinde 6100 Sayılı HMK’nın yürürlüğe girmesinden sonra açıldığına göre görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi olacağından Mahkememizin görevsizliği ile 6100 sayılı HMK’nın 114 ve 115. maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan davanın reddine karar vermek gerekmiştir ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği ile 6100 sayılı HMK’nın 114 ve 115. maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-HMK nun 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinin yetkili ve görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-İş bu ilam taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiği, aksi takdirde talep halinde HMK 20. maddesi gereğince mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun taraflara ihtaratına;
Taraf vekillerinin huzurunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde mahkememize verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıklandı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır