Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/478 E. 2022/84 K. 01.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/478 Esas
KARAR NO : 2022/84

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 24/07/2019
KARAR TARİHİ : 01/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesi özetle; müvekkilinin davalı şirkette 450 hissedar olduğunu, diğer ortağın ve şirketin yetkilisinin … olduğunu, müvekkilinin cezaevinde bulunduğu dönemde şirketin yetkilisi olan diğer ortağın 24.04.2019 tarihinde yapılmak üzere 2014-201 5-2016-2017-2018 yıllarına ait mali genel kuruluna ilişkin davet kağıdının müvekkilinin ikametgah adresine gönderdiğini, diğer ortak …’nin aynı zamanda müvekkilinin abisi olduğunu, bu nedenle müvekkilinin tutuklu olduğunu bildiğini, müvekkilinin ikametgah adresine gönderilen çağrı davetini müvekkilin eşinin aldığını, bu çağrı davetinin üzerine 15.04.2019 tarihinde ihtarname keşide edildiğini, genel kurula çağrı davetinin cezaevi adresine yapılması gerektiğini belirttiğini, Bu ihtamame akabinde 20.04.2019 tarihinde müvekkile davet kağıdı gönderildiğini, bu davet kağıdında finansal tabloların ve yıllık faaliyet raporlarının genel kurul toplantısından en az on beş gün önce şirket merkezinde hazır bulundurulacağını, toplantıya asaleten veya vekaleten kimin katılacağına ilişkin bilgilerin en geç 15.04.2019 tarihine kadar şirket merkezine bildirilmesi gerektiğini, bu durumun fiilen ve hukuken mümkün olmadığını, davet tarihi ile toplantı tarihi arasında 15 günlük süreye de uyulmadığını, finansal tabloların ve yıllık faaliyet raporlarının da müvekkile tebliğ edilmediğini, Çağrının usulüne uygun yapılmadığı durumlarda genel kurul kararlarının yoklukla malul olduğunu, toplantı ile davet arasında en az iki haftalık bir süre bulunmamasına ilişkin hükme aykırılığın ise iptal edilebilir. bir durum olduğunu, müvekkilin bilgi alma hakkını da kullanamadığını, bu nedenle genel kurul toplantısında alınan kararların yok hükmünde olması sebebi ile iptaline ve yargılama masrafları ve vekalet ücretin karşı taraftan tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davacı vekili davaya cevap dilekçesi özetle; usule ilişkin olarak iptal davasının, Üç ayın içinde değil de üç ayın sonunda açıldığını, bu nedenle davanın usulen reddi gerektiğini, genel kurulda alınan tüm kararların mevzuat, ana sözleşme ve dürüstlük kurallarına uygun alındığım, davacının şirkette % 49 ortak olduğunu, diğer ortak …’nin % 51 ortak olduğunu, çağrının ilanla aynı gün gerek davacının kayıtlı adresine gerek tutuklu bulunduğu adresine yapıldığını, buna ilişkin ispatın iadeli taahhütlü mektuplarla aşikar olduğu, davacının iptal davasında hukuki yararının bulunmadığını, davanın usulüne uygun olarak davet edildiği halde, usulüne uygun olmayan bir davet aldığı algısı ile katılmamayı tercih ettiğin, bu katılmama halinin ise başlı başına iptali sebebi olarak göstermek istediğini, neticeter davacının TTK m.448/3 uyarınca şirket zararını karşılamak üzere teminat yatırmasına ve davanın reddi ile yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı yandan tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava; 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 445.maddesi hükmüne dayalı genel kuruL kararının iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı … Şirketin’ nin 24/04/2019 günlü olağan genel kuru toplantısında alınan tüm kararların iptali koşullarının oluşup oluşmadığı hususundadır.
Davalı şirketin dava tarihi itibariyle ticaret sicilinde kayıtlı yasal ikametgahının (şirket merkezinin) mahkememizin yargı yetkisinin bulunduğu idari sınırlar içinde kaldığı saptandığından, uyuşmazlığın çözümünde HMK. nun 14/2 ve 6102 Sayılı TTK.nun 445. maddesi hükmü gereğince mahkememiz kesin yetkilidir. Davacının davalı şirketin hissedarı olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Davanın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 445.maddesinde öngörülen hak düşürücü nitelikteki 3 aylık süre içerisinde açıldığı tespit edilmiştir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış davalı şirket sicil dosyası, ana sözleşmesi ve 24/04/2019 tarihli ve genel kurul toplantısında alınan karar örneği ile hazirun cetveli, davalı şirketin vergi kayıtları dosyaya alınmıştır.
Toplanan deliller ve dosya kapsamı ile davalı şirket sicil kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda düzenlenen 02/06/2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; her ne kadar davacı, usulüne uygun çağrı yapılmadığını, bu nedenle toplantıda alınan kararların yoklukla malul olduğunu ileri sürse de çağrıya ilişkin ağır bir aykırılığın mevcut olmadığı, bu nedenle kararların yokluğunun değil, iptalinin gerekip gerekmediğinin değerlendirilmesinin gerektiği, genel kurulda alınan kararların iptalinin gerekip gerekmediğine ilişkin olarak TTK m. 446/1-b’de yer alan etki kuralının ayrıca değerlendirilmesinin gerektiği, bu nedenle gündemin 2., 4., 6., 7., 9., maddelerinin iptallerinin gerekmediği, genel kurulda oylama yapılmayan, gündemin 3-8 ve 10. maddelerinin iptalinin mümkün olmadığı, gündemin 5. maddesinde oy hakkından yoksunluğun söz konusu olduğu, bu nedenle karar yeter sayısının oluşmadığı, karar yetersayısı oluşmayan gündem maddesinin yoklukla malul olduğu, ancak bir görüş uyarınca da yeter sayının oluşmaması halinde kararın iptal edilebilir nitelikte olduğu, bu açıdan yokluk veya iptal edilebilirlik tercihi konusunda nihai takdirin mahkemeye ait olduğu, mali Değerlendirme uyarınca davalı şirketin defterlerinin incelenemediği, bu nedenle finansal tabloların onaylanmasına ilişkin gündemin 4. maddesininin iptalinin gerekip gerekmediği konusunda bir kanaatin oluşmadığı, bununla birlikte TTK m.446/1-b’de yer alan etki kuralı uyarınca da kararın iptalinin gerekmediği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
12/02/2021 teslim tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; şirketin öz kaynaklarının 2017 yılına göre öz varlığını tamamen yitirmiş olduğu bu anlamda kaydı değerlere göre borca batık olduğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Dosyaya sunulan rapor mahkemece talep edilen mali değerlendirmeleri kapsamadığından teknik açıdan yeterli bulunmamakla; Tarafların iddia ve savunmaları ile tüm dosya kapsamına göre , 24/04/2019 tarihli genel kurulda alınan tüm kararların iptalinin talep edildiği, buna göre 2014- 2015-2016-2017 ve 2018 yılı yıllarına ilişkin finansal tabloların TTK’nun 514, 515, maddelerine uygun şekilde, Türkiye Muhasebe standartlarına uygun şekilde, tam, anlaşılabilir, ihtiyaçlara ve işletmenin niteliğine uygun bir şekilde, şeffaf ve güveniir olarak; gerçeği, dürüst, aynen ve aslına sadık surette yansıtıp, yansıtmadıklarının; aynı yıllara ait yönetim kurulu yıllık faaliyet raporlarının TTK’nun 516 maddesine uygun ve 516/1 maddesine göre, doğru, eksiksiz, dolambaçsız, gerçeğe uygun ve dürüst bir şekilde yansıtıp yansıtmadıklarının; aynı toplantının 8 nolu maddesi ile alınan kar dağıtımı yapılmaması kararının , şirketin mali durumu da göz önünde bulundurularak, kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına uygun olup olmadığının tespiti için davalı şirketin 2014-2015,2016,2017,2018 . yılı Ticari Defter ve belgeleri ile dosya üzerinde yeni bir mali müşavir bilirkişi vasıtasıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
05/11/2021 havale tarihli mali bilirkişi raporunda özetle; davalı şirketin 2014-15-16-17 yılları finansal tablolarının anlaşılır olduğu görülmekle birlikte 2018 yılı finansal tablo içeriğinde ki özel maliyetler ve özel fonlar kalemlerinin anlaşılır olmadığı, bu itibarla iş bu bilanço kalemlerinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı hususunun sunulan vesaikler çerçevesinde anlaşılmadığı gibi faaliyet raporunun da TTK 516. maddesi kapsamında hazırlanmamış olduğu şeklinde değerlendirilebileceği, şirketin sunulan gelir tablolarına göre şirketin kuruluştan bir yana herhangi bir faaliyet karının olmadığı göz önüne alındığında şirketin ortaklarına dağıtabilecek bir karının bulunmadığı, bu durumda kar dağıtım ile ilgili genel kurulda kar dağıtımı yapılmamasına ilişkin kararın takdirinin mahkemeye ait olduğu, iş bu değerlendirmelere göre özellikle 2018 yılı mal verilerinin tam, anlaşılabilir, ihtiyaçlara ve işletmenin niteliğine uygun bir şekilde, şeffaf ve güvenilir olarak; gerçeği, dürüst, aynen ve aslına sadık surette yansıtmadığı kanaatine ulaşıldığı, yine davalı ile ilgili mizan vb mali verilere ulaşılamadığından yapılan genel kurulda müzakere edilen faaliyet raporunun TTK 516. Madde içeriğine uygun olmadığının da kabulünün gerektiği görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Dosya kapsamına sunulan toplantı ilanı ve çağrıya ilişkin tebliğ evrakı incelenmiş, toplantıya çağrı ilanının Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde 09/04/2019 tarihinde ilan edildiği, toplantının ise 24/04/2019 tarihinde yapıldığı anlaşılmıştır.
Limited şirketlerde genel kurulun toplantıya çağrılmasına ilişikin 6102 Sayılı TTK’nun 617 maddesi uyarınca;
” (1) Genel kurul müdürler tarafından toplantıya çağrılır. Olağan genel kurul toplantısı, her yıl hesap döneminin sona ermesinden itibaren üç ay içinde yapılır. Şirket sözleşmesi uyarınca ve gerektikçe genel kurul olağanüstü toplantıya çağrılır.
(2) Genel kurul, toplantı gününden en az onbeş gün önce toplantıya çağrılır. Şirket sözleşmesi bu süreyi uzatabilir veya on güne kadar kısaltabilir.
(3) Toplantıya çağrı, azlığın çağrı ve öneri hakkı, gündem, öneriler, çağrısız genel kurul, hazırlık önlemleri, tutanak, yetkisiz katılma konularında anonim şirketlere ilişkin hükümler, Bakanlık temsilcisine ilişkin olanlar hariç, kıyas yoluyla uygulanır. Her ortak kendisini genel kurulda ortak olan veya olmayan bir kişi aracılığıyla temsil ettirebilir.
(4) Herhangi bir ortak sözlü görüşme isteminde bulunmadıkça, genel kurul kararları, ortaklardan birinin gündem maddesi ile ilgili önerisine diğer ortakların yazılı onayları alınmak suretiyle de verilebilir. Aynı önerinin tüm ortakların onayına sunulması kararın geçerliliği için şarttır.

Anılan maddenin 3. fıkrasının atıf yaptığı maddelerden biri olan TTK’nun 414/1 fıkrası ise; Genel kurul toplantıya, esas sözleşmede gösterilen şekilde, şirketin internet sitesinde ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan ilanla çağrılır. Bu çağrı, ilan ve toplantı günleri hariç olmak üzere, toplantı tarihinden en az iki hafta önce yapılır. Pay defterinde yazılı pay sahipleriyle önceden şirkete pay senedi veya pay sahipliğini ispatlayıcı belge vererek adreslerini bildiren pay sahiplerine, toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazeteler, iadeli taahhütlü mektupla bildirilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Her iki hüküm birlikte değerlendirildiğinde; limited şirketlerde müdür tarafından toplantıya çağrının toplantı gününden en az onbeş gün önce, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ve şirket internet sitesinde ilan yolu ile ayrıca pay sahiplerine toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazeteler iadeli taahhütlü mektupla bildirilmek suretiyle yapılmalıdır. Yukarıda tespit edildiği gibi, dava konusu toplantı ilanının gazetede 09/04/2019 tarihinde ilan edildiği, toplantının ise onbeşinci gün içerisinde 29/04/2019 tarihinde yapıldığı, oysa TTK’nun 617/2 fıkrası uyarınca ilanın toplantı gününden en az onbeş gün önce, diğer değişle toplantı günü hariç tutularak en az on beş gün önce yapılmasının gerektiği, buna göre 24/09/2019 tarihinde yapılacak toplantı ilanının, toplantı günü hariç en geç 08/04/2019 tarihinde yapılması gerektiği tespit, dava konusu toplantıya çağrının bu nedenle usulsüz olduğu tespit edilmiştir. Öte yandan çağrı usulsüzlüğü tek başına yokluk veya iptal sebebi olmayıp, pay sahibine TTK’nun 662 maddesi atfı ile 446/1-b bendi uyarınca iptal davası açma hakkı verir. Çağrının usulsüzlüğü sebebiyle davacının dava konusu genel kurulda alınan kararların iptalini dava etme hakkı bulunduğu tespit edilmiştir.
Dosya arasına alınan genel kurul toplantı tutanağı ve hazirun cetveli incelendiğinde; iki ortaklı şirkette davacının 98 paya(%49), diğer ortağın ve şirket müdürünün ise 102 paya(%51) sahip olduğu, toplantıda davacının hazır bulunmadığı, toplantıda şirket sermayesinin %51’inin temsil edildiği, gündemin 1.maddesi açılış konuşmasına, 2.maddesi divan heyetinin seçilmesine, 3.maddesinin 2014,2015,2016,2014,2018 yılları yönetim kurulu faaliyet raporlarının okunmasına, 4.maddesinin 2014,2015,2016,2014,2018 yılları mali finansal tablolarının onaylanmasına, 5.maddesinin 2014,2015,2016,2014,2018 yıllarında yönetici olarak görev yapan …’nin ibrasına, 6.maddesinin müdür seçimine, 7.maddesinin müdüre ücret ödenmemesine, 8.maddesinin kar dağıtımına, 9.maddesinin Demirci Eğitim Vakfı’nın mütevelli heyeti ve yönetim kurulu kararlarının ve vakıf üyeliğinden çıkarılma kararlarına muvafakat edilmesine, 10.maddesinin sermaye arttırımına, 11.maddesinin dilek ve temennilere ilişkin olduğu, gündemin 2,4,5,6,7,9 maddelerinin görüşülmesinde kararların toplantıya katılan ve sermayenin %51’ini temsil eden tek ortağın olumlu oyu ile oybirliği ile alındıkları, gündemin 1 ve 11 maddelerinin açılış konuşması ile dilek ve temennilere ilişkin oldukları iptal davasının konusunu oluşturacak bir karar içermedikleri, gündemin 8. Maddesinde şirketin 2014,2015,2016,2014,2018 yıllarını zarar ile kapatması nedeniyle kar dağıtımı hususunda karar alınmasına gerek olmadığından bahisle gündemin diğer maddesine geçildiği, oylama yapılmadığı, ancak oylama yapılmamasına ilişkin kararın da örtülü kar dağıtmama kararı mahiyetinde olduğu ve iptal davasının konusunu oluşturduğu, gündemin 10.maddesinin sermaye artırımına ilişkin olması ve bu gündem yönünden toplantı ve karar yeter sayılarının bulunmaması nedeni ile herhangi bir görüşme ve oylama yapılmadığının anlaşılması karşısında, bu maddenin de iptal davasının konusunu oluşturmadığı hususları tespit edilmiştir.
Mahkememizce yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde 29/04/2019 tarihli genel kurulda alınan kararlardan iptal davasının konusunu oluşturabileceği tespit edilen gündemin 2,4,5,6,7,8,9 nolu kararları tek tek incelenmiştir.
TTK’nun 620/1 maddesi uyarınca kanun veya şirket sözleşmesinde aksi öngörülmediği takdirde, seçim kararları dâhil, tüm genel kurul kararları, toplantıda temsil edilen oyların salt çoğunluğu ile alınır.
TTK’nun 619/1 maddesi uyarınca, herhangi bir şekilde şirket yönetimine katılmış bulunanlar, müdürlerin ibralarına ilişkin kararlarda oy kullanamazlar.
Somut olayda, oylaması yapılan tüm kararların esas sermayenin %51’ini oluşturan pay sahibi ortağın oyu ile alındığı, TTK’nun 620/1 fıkrası uyarınca, esas sözleşmede daha ağır nisap belirlenmediğinden, karar nisabının sağlandığı tespit edilmekle birlikte, esas sermayenin %51’ini oluşturan pay sahibi ortak …’nin aynı zamanda 2014,2015,2016,2014,2018 yıllarında şirket müdürü olarak görev yaptığı, TTK’nun 619/1 fıkrası uyarınca kendi ibrazsına ilişkin oylamada oy hakkı bulunmamasına rağmen oy kullandığı ve ibra kararının bu şekilde alındığı, gündemin …’nin ibrasına yönelik beşinci maddesi uyarınca alınan kararın TTK’nun 619/1 fıkrasına aykırı olduğu ve TTK’nun 622 maddesi atfı ile 445/1 fıkrası uyarınca kanuna aykırı olduğu ve iptalinin gerektiği tespit edilmiştir.
Dava konusu genel kurulda, gündemin 4.maddesi ile 2014,2015,2016,2014,2018 yılları mali finansal tablolarının okunduğu, müzakere ve oylama sonucunda finansal tabloların esas sermayenin %51’ini oluşturan pay sahibi ortağın oyu ile onaylandığı, karar nisabının sağlandığı anlaşılmıştır. TTK’nun 625/1-f bendi uyarınca, şirket finansal tablolarının, yıllık faaliyet raporunun ve gerekli olduğu takdirde topluluk finansal tablolarının ve yıllık faaliyet raporunun düzenlenmesi şirket müdür veya müdürlerinin devredilmez görev ve yetkileri arasındadır. Limited şirketlerde finansal tablolar ile yıllık faaliyet raporlarının düzenlenmesine ilişkin ilkeler açısından anonim şirketlere ilişkin TTK’nun TTK’nun 514, 515 ve 516 maddeleri kıyasen uygulanır. Buna göre; finansal tabloların TTK’nun 514, 515, maddelerine uygun şekilde, Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun, tam, anlaşılabilir, ihtiyaçlara ve işletmenin niteliğine uygun, şeffaf ve güvenilir olarak; gerçeği, dürüst, aynen ve aslına sadık surette; aynı yıllara ait yönetim kurulu yıllık faaliyet raporlarının TTK’nun 516 maddesine uygun ve 516/1 maddesine göre, doğru, eksiksiz, dolambaçsız, gerçeğe uygun ve dürüst bir şekilde düzenlenmeleri gerekir. Mahkememizce yaptırılan mali bilirkişi incelemesi sonucu alınan 05/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda; davalı şirket tarafından ayrıntılı mizanların sunulmaması nedeniyle inceleme yapılamadığı, şirketin ticari defter ve kayıtları ile bilançoları ve beyannameleri üzerinden yapılan incelemeye göre; şirketin öz varlıklarının 2014 yılında (-) 7.780,75 TL’sı iken oluşan zararlar sonrası 2018 yıl ı sonunda (-) 57.580,26 TL’sine düştüğü, şirketin 2014 yılı kısa vadeli yabancı kaynaklarının 34.018,80 TL’sı iken 2018 yılında 3.790.897,28 TL’sına yükseldiği, buradaki yükselişin ticari borçlar kalemindeki satıcılardaki artıştan kaynaklandığı, 2017 yılına kıyasla diğer ticari borçlar hesabında ise azalış olduğu, kısa vadeli yabancı kaynaklardaki toplam 3.756.878,48 TL’lik artış karşılığında dönen varlıklarda devreden kdv hesabında 587.907,27 TL’lik artış olduğu, bu artışta en büyük payın diğer dönen varlıklar hesabından kaynaklandığı,
duran varlıklar hesabında ise 3.119.171,70 TL artış olduğu, söz konusu artışın özel maliyetler hesabından kaynaklandığı, aynı dönemde taşıtlar hesabına yazılan 25.200,00 TL ile de artışın görüldüğü, davalı şirketin 2014-2015-2016-2017 ve 2018 yılları gelir vergisi beyannamesinin incelenmesi neticesinde, davalı şirketin kuruluştan itibaren herhangi bir gelirinin bulunmadığı, şirketin faaliyet giderlerinin 2016 yılına göre %38,06 azaldığı, 2017 yılına göre ise %2,69 artış gösterdiği, Şirketin zararının 2017 yılına göre %2,70 oranında arttığı, zarardaki artışın nedeninin genel yönetim giderlerindeki 2017 yılına kıyasla %2,69’lik artıştan kaynaklandığı, şirketin dönem sonu zararının %2,70 oranında artış gösterdiği, davalı şirketin finansal tablolarına göre 2018 yılı de dahil olmak üzere herhangi bir yılda faaliyet gelirinin olmadığı ancak 2018 yıl ında hem özel maliyet adı altında şirket aktifine (42.150,00 TL’si önceki yıllardan geldiği nazara alındığında) 3.038.000,00 TL eklendiği ve yine şirketin hem faaliyet geliri hem de faaliyet dışı geliri olmamakla birlikte Özel Fonlar hesabına 266.732,08 TL’lik kar yedeğinin nasıl oluştuğuna dair dosya kapsamında veya genel kurulda yapılan müzakerelerde genel kurula herhangi bir bilgi verilmediği gibi faaliyet raporunda da bu hesapların oluşumuna dair herhangi bir tespitin yapılamadığı, şirketin öz varlığında özel fonlarda 266.732,08 TL’lik bakiye olmasına karşın davalı şirketin kaydi varlıklara göre borca batık olduğu ; ancak davalı şirket kayıtlarında yer alan özel maliyetler hesabının içeriği anlaşılamadığından rayiç değerlendirme imkanının söz konusu olmadığı, yine davalı şirketin kuruluşundan bu yana sunulu olan kurumlar vergisi beyannamelerine göre herhangi bir dönemde faaliyet ve faaliyet dışı gelirinin olmadığı, diğer bir ifade ile kar elde etmediğinden dağıtılacak karının da bulunmadığının kabulü gerektiği, bu çerçevede Özel Fonlar hesabında kayıtlı 266.732,08 TL’lik kar yedeği içeriğinin dosya kapsamındaki vesaiklere göre anlaşılamadığı, burada TTK 516. Maddenin 2. Bendine göre yapılan özel maliyetin şirketin aktifinin %81’ini oluşturduğu nazara alındığında faaliyet raporunda ve yapılacak müzakerede bu hususların değerlendirilmesinin gerektiği tespit edilmiştir. Buna göre davalı şirketin genel kurul bilgisine sunulan 2014,2015,2016,2017 yıllarına ait finansal tabloların anlaşılır olduğu; ancak 2018 yılı finansal tablolarında yer alan özel maliyetler ve özel fonlar kalemlerinin dayanaklarının anlaşılır olmadığı, bu yıla ilişkin yönetim kurulu faaliyet raporunun da doğru, eksiksiz, dolambaçsız, gerçeğe uygun ve dürüst bir şekilde düzenlenmediği, bu finansal tablolar ve ilgili yıla ait yönetim kurulu faaliyet raporunun kabulüne dair genel kurul kararın kanuna ve dürüstlük kuralına aykırı olduğu kanaatine ulaşılmıştır. İzah edilen gerekçe ile gündemin yönetim kurulu faaliyet raporlarının okunmasına, müzakeresine ve onaylanmasına ilişkin dördüncü maddesi uyarınca alınan kararın TTK’nun 622 maddesi atfı ile 445/1 fıkrası uyarınca kanuna aykırı olduğu ve iptalinin gerektiği tespit edilmiştir.
Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde, davalı şirketin kuruluşundan bu yana sunulu olan kurumlar vergisi beyannamelerine göre herhangi bir dönemde faaliyet ve faaliyet dışı gelirinin olmadığı, kar elde etmediği bu nedenle dağıtılacak karının da bulunmadığı anlaşılmıştır. Yukarıda da tespit edildiği üzere; gündemin 8. Maddesinde şirketin 2014,2015,2016,2014,2018 yıllarını zarar ile kapatması nedeniyle kar dağıtımı hususunda karar alınmasına gerek olmadığından bahisle gündemin diğer maddesine geçilmiş, oylama yapılmamıştır. Ancak oylama yapılmamasına ilişkin kararın da örtülü kar dağıtmama kararı mahiyetindedir. Karar nisaba uygun alınmıştır. Davacı ortağın toplantıya katılıp olumsuz oy kullanmış olması ihtimalinde dahi nisap sağlanmaktadır. Şirketin dağıtılacak karının bulunmadığına ilişkin mali bilirkişi tespiti de nazara alındığında, alınan kararın kanun, ana sözleşme ve dürüstlük kralına aykırı olmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Gündemin divan heyetinin seçilmesine ilişkin ikinci maddesi, müdür seçimine dair altıncı maddesi, …’nın mütevelli heyeti ve yönetim kurulu kararlarına ve vakıf üyeliğinden çıkarılma kararlarına muvafakat edilmesine dair dokuzuncu maddesi kapsamına alınan kararların tamamı karar nisabına uygundur. Davacı ortağın toplantıya katılıp olumsuz oy kullanmış olması ihtimalinde dahi nisap sağlanmaktadır. Anılan kararların, kanuna, şirket ana sözleşmesine ve dürüstlük kuralına aykırılığı da ispat olunamamıştır.
Yukarıda yapılan tüm saptamalar ve izah edilen gerekçeler ile davanın kısmen kabulü ile, davalı şirketin 24/04/2019 tarihinde yapılan Genel Kurul toplantısında alınan 4. ve 5. Nolu kararların iptaline, fazla talebin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalı şirketin 24/04/2019 tarihinde yapılan Genel Kurul toplantısında alınan 4. ve 5. Nolu kararların iptaline, fazla talebin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 80,70-TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan harcın mahsubuna, bakiye 36,30-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Reddedilen kısım yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 44,40 peşin harç, 44,40- TL başvuru harcı, 3.300,00-TL bilirkişi ücreti, 222,00-TL posta masrafı olmak üzere toplam 3.610,80-TL yargılama giderinin kabul-red oranına göre 656,44-TL’sının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafça yatırılan ve kullanılmayan 26,00-TL gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde kendisine iadesine,
7-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinde itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/02/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır