Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/475 E. 2020/767 K. 08.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2019/475 Esas
KARAR NO :2020/767

DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/05/2015
KARAR TARİHİ: 08/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; davalıdan olan cari hesap alacağı bakiyesinin ödetilmesi istemi ile davalı hakhında yasal takibe geçildiğini, davalının haksız ve dayanaksız itirazı ile takibin durdurduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; müvekkilinin davacı şirkette yönetici pozisyonunda çalıştığını, ayrıca SGK kapsamında hizmetinin bulunduğunu, bundan kaynaklanan işçilik hakları nedeniyle takas mahsup hakkını saklı tuttuğunu, davacı şiret ofisinin kiralanması, yurt dışı temaslar, yurt içi tanıtımlar konusunda yaptığı çalışmalarla ilgili olarak avans ödemeleri yapıldığını, müvekkilinin davacı şirket adına yaptığı harcamaların belgeli olduğunu, şirket muhasebecisine bu belgelerin ibraz edilerek avansın kapatıldığını, 04/01/2013 tarihinde araba alınması için gönderilen 22.000,00 TL’nin 14.000,00 TL’sini… tarafından davacı şirkete iade edildiğini, bakiyesinin de daha sonra ödendiğini belirterek borcunun bulunmadığını savunmuş ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce verilen 18/05/2017 tarih 2015/457 esas 2017/360 karar sayılı karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş, istinaf incelemesi sonucu başvurunun esastan reddine karar verilmiş, istinaf incelemesi sonucu verilen karara karşı temyiz yoluna başvurulmuş, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 22/05/2019 tarih 2018/1432 esas 2019/4030 karar sayılı ilamı ile istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar bozulmuştur.
Yargıtay bozma ilamında; “Dava, davacı şirketin önceki dönemde yöneticiliğini yapan davalıya verilen avansları tahsili amacıyla yapılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İşbu dava, niteliği itibarıyla yöneticinin sorumluluğu davasıdır. 6102 sayılı TTK hükümleri arasında mülga TKK’nın 341. maddesi gibi açık bir düzenleme olmamakla birlikte 6102 sayılı TTK’nın 408/1, 553/1ve 479/3-c maddelerindeki düzenleme karşısında anonim şirket yöneticileri hakkında sorumluluk davası açılabilmesi için, şirket genel kurulunda karar alınması gereklidir. Fakat, anılan yönteme uyulmaması davanın hemen reddi sonucunu doğurmamalıdır. Ayrıca somut olayda davalı yönetici aleyhine sorumluluk davası açılması yönünde alınmış bir kararın olup olmadığı dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Böyle bir kararın varlığı dava şartı olup, mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekir. Bu durum karşısında mahkemece, genel kurulda davalı hakkında dava açılması yönünde alınmış bir karar var ise ibrazının sağlanması, yoksa anılan eksikliğin giderilmesi için davacı tarafa HMK’nın 54. maddesi uyarınca uygun süre verilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde doğrudan işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir” denilmektedir.
Bozma sonrası dosya 2019/475 esas sayısına kaydedilmiş, 10/03/2020 tarihli celsede Yargıtay bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Davacı tarafça, davacı şirketin önceki dönemde yöneticiliğini yapan davalıya verilen avansları tahsili amacıyla yapılan ilamsız icra takibine davacı tarafından yapılan itirazın iptali ve inkar tazminatı talep edilmektedir.
İcra dosyası celbedilerek incelenmiş, takibe itirazın ve davanın süresinde olduğu tespit edilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda; davacı vekilince, davacı şirketin ünvan değişikliğine ilişkin ticaret sicil gazetesi örneği ile davalı eski yönetici hakkında sorumluluk davası ikamesine ilişkin genel kurul kararı örneğini sunulmuş ve özel dava şartı eksikliği giderilmiştir.
Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu ile amaçlanan; zarar verene isnat edilebilecek ve onun hukuk düzenince onaylanmayan bir davranışından kaynaklanan zararın giderilmesidir. Sorumluluğu düzenleyen 6102 sayılı TTK’nun 553.maddesi hükmüne göre kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurları ile ihlal ettikleri takdirde hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. Hukuk sistemi Anonim Şirket yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu halinde de her türlü zarara tazminat sonucunu bağlamamaktadır. Yönetim kurulu üyelerinin Türk Ticaret Kanununa istinaden hukuki sorumluluklarına hükmedilebilmesi; zarar, kanuna aykırılık, kusur, illiyet bağı koşullarının gerçekleşmesine bağlıdır.
Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluk davalarının vazgeçilmez ilk şartı zarardır. Zarar olmayan yerde sorumluluk söz konusu olamaz. 6102 sayılı TTK 555 maddesinde doğrudan ve dolaylı zarar ayrımı yapılmamıştır. Anonim Şirketler hukukunda sadece doğrudan zarar değil genel hükümlere istinaden tazmini talep edilmeyen yansıma zararlarının, yani ortaklar ve alacaklıların uğradıkları dolayısıyla zararların tazmini mümkündür. Doğrudan/dolayısıyla zarar ayrımı yalnızca hissedarlar ve alacakılar açısından söz konusu olup şirket açısından zarar her zaman doğrudan zarar olarak teşekkül eder.
Doğrudan zarar; şirketin, ortakların ve alacakların mal varlığında meydana gelen azalmayı ifade eder. Somut olayda davacı şirket, davalıya yönetici olduğu dönemde ortaklar cari hesabına dayalı ödenen 44.796,29-TL’nin şirket zararı olarak iadesini talep etmektedir. Ödenen tutar taraflar arasında ihtilaflı değildir. Davalı tarafça, kendisine ödenen bu avans tutarının, davacı şirket için ofis kiralanması, yurt dışı temaslar, yurt içi tanıtımlar konusunda yapılan çalışmalarda kullanıldığı, davacı şirket adına yaptığı harcamaların belgeli olduğu, şirket muhasebecisine bu belgelerin ibraz edilerek avansın kapatıldığı, 04/01/2013 tarihinde araba alınması için gönderilen 22.000,00 TL’nin 14.000,00 TL’sini… tarafından davacı şirkete iade edildiği, bakiyesinin de daha sonra ödendiği savunularak, davanın reddi talep edilmiştir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, davacı şirketin ticaret sicil dosyası örneği, davalının hizmet döküm cetveli getirtilerek incelenmiş, ödemeye ilişkin …. Şube Müdürlüğünden kayıtlar getirtilmiş, dosya içeriği deliler ve davacı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinden inceleme yapılarak rapor düzenlenmiştir.
15/12/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davacı şirketin 2013-2015 yılları ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, açılış kapanış tasdiklerinin yapıldığı, birbirini doğruladığı, davalının davacı şirketi % 20 payla ortağı olup payını 07/01/2014 tarihinde devrederek ayrıldığı, ayrıca şirketin SGK’lı çalışanı olduğu, takip tarihi itibariyle davacının ortaklarından olan alacaklara dayalı olarak davalıdan 50.165,18 TL alacaklı gözüktüğü, takip ve davaya 44.796,29 TL’nin konu edildiği, bu miktarın davalıya doğrudan yapılan 27.065,00 TL havale tutarı, davalıya ait 2 adet telefon hattı faturalarının ödenmesi ile ilgili 2.135,31 TL, Ocak, Mart, Nisan ayları masrafları ile ilgili olarak 8.091,98 TL ve Almanya iş gezisi olarak 7.500,00 TL havale tutarından oluştuğu, 14.000,00 TL havalenin ise dava dışı… tarafından davacıya ödendiği, davalı ile bir ilgisinin olmadığı, masraf ve iş gezisi olarak ödenen 15.595,98 TL’nin davacı alacağı olarak değerlendirilmediği belirtilmiştir.
Davacı vekili bilirkişi raporuna itiraz ederek iş gezisi ve masraf adı altında ödenen paraların da iş avansı niteliğinde olduğunu, bunlarla ilgili harcama belgeleri ibraz edilmediğinden davacı alacağı olarak kabul edilmesi gerektiğini, davalının işçilik hakları ile ilgili olarak hiçbir hak ve alacağının bulunmadığını ileri sürülmüştür.
Davalı vekili müvekkilinin sigortalı olarak çalıştığı döneme ilişkin 180.000,00 TL tutarında işçilik alacağı bulunduğunu iddia ederek takas mahsup isteminde bulunmuş ise de; bu alacağının davacı tarafça kabul edilmediği, istifa ederek şirketten ayrıldığı ve şirketi ibra ettiğine ilişkin imzasını içeren belgeler bulunduğunu belirtilerek dosyaya ibraz edilmiştir.
Bu duruma göre davalının davacı şirketten işçilik hakları ile igili alacağının varlığı ve miktarı kanıtlanamamıştır. Bu nedenle takas ve mahsuba konu bir alacağının bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
İddia, savunma, dosya içeriği deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre; davacı şirket ortağı ve yöneticisi konumunda bulunan davalıya ortaklar cari hesabına dayalı 44.796,29 TL ödeme yapıldığı tarafların kabulünde olup, davalının bu bedele ilişkin harcama belgelerini ibraz etmediği, bir kısım alacağın ödendiği yolundaki savunmasını kanıtlayamadığı, takas ve mahsuba konu bir alacağının bulunmadığı, yapılan ödeme dökümüne göre, ödemelerin iş avansı niteliğinde kabul edilerek ancak harcama belgelerinin ibrazı halinde düşümünün yapılabileceği, telefon giderlerinin de davacıya ödettirilmesi isteminin yerinde olmadığı, böylece davalının davacı şirketi toplam 44.796,29 TL zarara uğrattığı anlaşılmakla, davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Davalıya ödenen 44.796,29 TL taraflar arasında ihtilaf konusu olmadığından, davacı alacağının likit nitelikte olduğu anlaşılmış, davalı haksız itiraz nedeniyle İİK.nun 67/2. maddesi hükmü gereğince takdiren tespit edilen miktarın %20’si oranında icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmuştur.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜNE, …. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasında davalını itirazının 44.796,29 TL için iptaline, takibin bu miktar üzerinden ve takip talebindeki koşullarla devamına,
2-Davalının % 20 (8.959,25 TL) oranında inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına, bu tutarın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 3.060,03-TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye 2.518,92-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 6.623,52-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen toplam 1.343,81-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
7-HMK 333.maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Davalı vekilinin huzurunda, davacı tarafın yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde mahkememize verilecek dilekçe ile Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıklandı 08/12/2020

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır