Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/466 E. 2021/816 K. 03.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/466 Esas
KARAR NO : 2021/816

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/07/2019
KARAR TARİHİ : 03/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Müvekkil Şirketin … te yer alan akaryakıt istasyonunu davalı şirketin … bayisi olarak işlettiğini, istasyonun bulunduğu adreste daha evvel … isimli bir şirketin aynı neviden işle meşgul olduğu, müvekkilin burada … marka akaryakıt istasyonunu işletmeye başlayınca davalı şirkete ödeme yapmak için müvekkil şirketin muhasebesinin davalı şirketi arayarak para göndereceklerini ve açıklama kısmına ne yazılması gerektiğini sorduğunu, davalı şirketinde iyi niyet ve ticari hayatın etik kurallarına aykırı bir şekilde …Ödemesi şeklinde yazın dediklerini, müvekkil şirket ortağının birden fazla şirketi olduğundan muhasebenin yapılan açıklamayı yazarak EFT işlemi yaptığını, daha uzun bir süre bu durumun gözden kaçtığını, ortaya çıkan cari hesaptaki dengesizlikten dolayı müvekkil şirketin alacak borç incelemesi sonrası bu ayrıntının fark edildiğini ve derhal davalı şirket yetkilisi ile görüşüldüğünü ve bunun sehven yapılan bir hata olduğunu, düzeltileceğini, cari hesabına işleneceğinin söylendiğini, fakat işlenmediğinin görüldüğünü yapılan uyarıların dikkate alınmaması üzerine noter aracılığı ile ihtarname gönderildiğini, Davalı şirketin ise yapılan ihtara cevaben açıklama kısmında yazan … adlı şirketin müvekkil şirkete ait olan adreste daha önce faaliyet gösterdiğinden bahisle yapılan ödemeyi istememesi aksi takdirde ticari ilişkilerinin zedeleneceği hususunu cevaben ihtar ettiklerini, müvekkile akaryakıt satışı yapan ve güçlü konumda olan davalının ihtara cevaben böyle bir ticari tehdit dili kullanarak yapılan haksız ödemeyi kendine mal etmeye çalışmasının kabul edilemez olduğumu, ne hukuki ne akdi bir bağı ve ilişkisi olmayan müvekkil şirketten çok daha evvel aynı adreste olan bir şirketten olan alacağını müvekkili yanıltarak müvekkilden tahsil etmesinin hukuken korunacak bir durum olmadığı, müvekkilden önce … ondan öncede gerede petrol adlı şirketin borçlarından sorumluluğunu gerektirecek ne bir taahhüdü nede bir ilgisi ve bilgisi olmadığı, Şirketin … Şube nezdinde bulunan hesabından 09.07.2015 tarihinde davalı şirket …bank hesabına 60.000,00 TL gönderildiği, aynı şekilde farklı tarihte hesaptan 14.07.2015 tarihinde 14.750,00 TL gönderildiği, gönderim esnasında Sehven açıklama kısmına bbb’ün Yakıt Alım Bedelidir açıklaması yazıldığı, ve bu sebepten ötürü davalı şirket nezdinde kendi nam ve hesaplarına ödeme yapıldığının kabul edilmediği, haksız kazanç elde edildiği, yapılan görüşmeler ve yazışmalar netice vermediğinden iş bu davanın açılma zarureti doğduğunu beyan ederek davalı … firmasına yapılan yanlış ödeme tutarı olan 74.750,00 TL nin iadesinin ödenme tarihinden itibaren ticari ilişkilerde uygulanan faiziyle birlikte ödemeye mahkum edilmesini, yargılama masrafları ile ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Müvekkil şirkete 2015 yılında banka kanalıyla ödemiş olduğu meblağları hataen ödemiş olduğunu belirterek iadesini talep ettiğini, iş bu talebin haksız ve kötü niyetli olduğu ve reddi gerektiği, öncelikle huzurda görülen davanın 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılması nedeniyle reddi gerektiğini, davacının dava dilekçesinde belirttiği üzere müvekkile 09.07.2015 ve 14.07.2015 tarihlerinde banka kanalıyla ödeme yaptığı, her iki ödemede de “… Yakıt Alım Bedeli” ibaresi olduğu, davacının 2015 te yaptığı ödemenin hatalı olduğunu ilk kez 19.02.2019 tarihinde noter kanalı ile gönderdiği ihtarname ile iddia ettiğini, yani bu işlemin hataya dayandığının 4 yıl sonra tatep edildiğini, hataya dayalı iadelerin 1 yıllık hak düşürücü sürede istenmemiş olması nedeniyle huzurda görülen davanın reddi gerektiğini, Yargıtay 1. H….2013/16239 K.2015/685 T. 20.01.205 tarihli ilamında bu konunun açıklandığını, bununla birlikte Davacının dava dilekçesindeki diğer iddialarının da gerçek olmadığını, müvekkil … ile davacı … arasında ilgili adreste faaliyet göstermek üzere Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi Aktedildiği, EPDK kayıtlarında da görüleceği üzere anılı adreste bayilik faaliyeti gösteren şirketlerin bilgisinin şu şekilde olduğunu, davacı Şirketten önce … Yağ. A.Ş. ve …Şirketlerinin bu adreste faaliyette olduğunu, …ile olan bayilik anlaşmasının 19.03.2013 tarihinde başladığı ve 02.10.2015 tarihine kadar sürdüğünü, … ın ise 02.10.2015 ten bayi lisansı iptal edilen 20.01.2017 ye kadar sürdüğünü, davacı …ile ancak bu gelişmelerden sonra 03.02.2017 tarihinde bayilik ilişkisi başladığını, görüleceği üzere Davacı … ödeme yaptığı tarihlerde müvekkil firmanın halen …ile bayilik anlaşmasının devam ettiğini, davacının yapmış olduğu ödemenin … Petrolün borcu nedeniyle yapıldığı ortadadır. Davacının bu tarihlerde anılı akaryakıt istasyonunu kendilerinin işlettiği iddiası doğru olmadığını, sırf bu nedenle bile davanın reddi gerektiğinin açık olduğunu, davacının …ile olan kendi ticari veya şahsi ilişkilerini nedeniyle ödemelerin yapıldığını, bu bahisle eğer sebepsiz yere zenginleşme varsa bu noktada bu zenginleşen tarafın kendileri değil … firması olacağı, dava dışı … ile davacı şirket arasındaki alacak verecek ilişkisine müvekkil firmanın da dahil edilmek istendiğini, davacının iş bu talebinin reddi gerektiğini, davacı tarafın ayrıca tacir olduğu, ticari hayatında yapmış olduğu işlemleri basiretli bir tacir olarak yaptığının kabulü gerektiği, basiretli bir tacir olarak ödemeleri ne için yaptığını çok iyi bilecek konumda olduğunu, davacının iyi niyetli olmadığı hakkın kötüye kullanılması kapsamında değerlendirilme yapılması gerektiği, Müvekkilin …tarih … yevmiye nolu … 26.Noterliği aracılığı ile gönderdiği ihtarnamede bu hususu açıkça belirttiğini, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Esas: 2018/17 karar : 2018/1642 karar tarihi 19.04.2018 sayılı ilamında bu konun izah edildiğini, müvekkil şirketin taraflar arasındaki ilişkiden habersiz olarak hesabına gelen miktarların açıklaması doğrultusunda, ödemeleri … ün cari hesabına usulüne uygun olarak işlendiğini, bunun … cari hesap ekstresinde görülebileceğini, karine olarak 6098 sayılı TBK nun 102. md. göre ödeme açıklamasına ilişkin açıklama varken aksinin ispatının ancak yazılı eş değer nitelikte ki deliller ile ispatı gerektiğini, davacının buna ilişkin herhangi bir delili davaya sunmadığını, beyan ederek davanın reddini talep ettiklerini, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda haksız ve mesnetsiz işbu davanın reddine karar verilerek yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, davacı tarafından davalı şirkete banka yoluyla gönderilen iki adet ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalıdan tahsili talebine ilişkin alacak davasıdır.
Dava konusu uyuşmazlığın; davacı tarafından davalı şirkete banka yoluyla gönderilen iki adet ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalıdan tahsili talebinin yerinde olup olmadığı, hak düşürücü sürenin dolup dolmadığına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili dava dilekçesinde; Ödeme dekontlarına, banka hesap ekstrelerine, Cari hesap ekstrelerine, ticari defterlere, bilirkişi incelemesi ve diğer yasal delillere delil olarak dayanmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Taraflar arasında akdedilmiş tüm sözleşme ve taahhütnamelere, tarafların ticari ve resmi defter ve kayıtlarına, EPDK kayıtlarına, keşif ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanmıştır.
Davacı şirketin ortak ve yetkilileri ile dava dışı …Ltd. Şti. Şirketinin ortak ve yetkililerinin (2015 ve devamı yıllarına ait) ilgili Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabı dosya kapsamına kazandırılmıştır.
Davacı vekilince … 3. Noterliği’ne ait …tarih … yevmiye nolu ihtarnamenin onaylı örneğinin sunularak dosya kapsamına kazandırılmıştır.
Bilirkişi …’nun 10/09/2020 tarihli raporu incelenmiştir. “Davacı … Ltd.Şti. tarafından incelemeye sunulan 2015 yılı Ticari defterlerin TIK. İlgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğunu, Davalı … A.Ş. tarafından incelemeye sunulan 2015 yılı Ticari defterlerin TIK ilgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğunu, davacı … Sanayi Ticaret Ltd.Şti’nin Ticari defterlerine göre 31.12.2015 tarihi itibariyle davalı … A.Ş.’ye 424.261,19.-TL borçlu olduğunu, Davalı … A.Ş.’nin Ticari defterlerine göre 31.12.2015 tarihi Davacı …Ltd.Şti’nden 422.234,49.-TL alacaklı olduğunu, davacının hataen ödediğini belirttiği tutarlarla ilgili olarak yapılan incelemede Davacının, davadışı …’ün borcunu ödeyeceğine dair herhangi bir belgeye rastlanılmadığını, bu dönemde Davacının Ticari ilişki içerisinde bulunduğu davalı … A.Ş.’ye 424.261,19.-TL’lik borçlu olduğunu, davacının hataen ödediğini iddia ettiği tutarların iadesi veya Cari hesap borcuna mahsubu konusunda takdirin Mahkememize ait olmak üzere tarafların, inkar tazminatı ve diğer benzeri taleplerini Mahkememizin takdirinde olduğu yönünde görüş ve kanaatini bildirmiştir.”
Bilirkişi …’nun 26/03/2021 tarihli ek raporu incelenmiştir. “Davacı tarafa ait Ticari defterlerinde Davadışı … Ltd. Şti ile ilgili herhangi bir kayda rastlanmadığını, dava konusu ödemelerin … tarafın Ticari defterlerinde Davadışı … Ltd, Şti cari hesabına kaydedildiğini, 31.07.2015 tarihi itibariyle davalının davadışı … Ltd. Şti den 130.761,20.-TL alacaklı olduğunu, davacı yanın, davalı yan ve davadışı … Ltd, Şti arasında, yapılan dava konusu ödemelere ait herhangi bir mahsuplaşma belgesinin görülemediğini, sair hususlarda kök rapor irdeleme ve değerlendirmelerinin devam ettiğini, hususları gözetilerek kök rapor sonuç ve kanaatlerini değiştirmeyi gerektirir yeni bir sonuç ve kanaat hasıl olmadığı yönünde görüş ve kanaatini bilirmiştir. “
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; davacı vekili tarafından açılan davada; davacı şirketin …Şube nezdinde bulunan hesabından 09.07.2015 tarihinde davalı şirket …bank hesabına 60.000,00 TL gönderildiği, aynı şekilde farklı tarihte hesaptan 14.07.2015 tarihinde 14.750,00 TL gönderildiği, gönderim esnasında Sehven açıklama kısmına …’ün Yakıt Alım Bedelidir açıklaması yazıldığı bu sebeple davalının sebepsiz zenginleştiğini iddia ederek, ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri alınmasını talep etmiştir.
Taraflar arasında standart akaryakıt bayilik sözleşmeleri imzalandığı, davacı tarafından 09.07.2015 tarihinde davalı şirket … hesabına 60.000,00 TL gönderildiği, aynı şekilde 14.07.2015 tarihinde 14.750,00 TL gönderildiği, havale dekontlarında …’un yakıt alım bedeli açıklamasının yer aldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık; davacı tarafından davalı şirkete banka yoluyla gönderilen iki adet ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalıdan tahsili talebinin yerinde olup olmadığına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Türk Borçlar Kanunu’nun 77. ve devamı maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının geçerli (haklı) bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalması (zenginleşmesi) demektir. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için, borçlunun mal varlığından bir başkasının aleyhine olarak bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır.
Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır. Bu kurumun amacı, borçlunun malvarlığında meydana gelen zenginleşmenin iadesidir. Borçlu ise, başkası aleyhine malvarlığında artış meydana gelen kişidir. Sebepsiz zenginleşmede, herhangi bir davranıştan bağımsız şekilde, fakirleşme ve zenginleşme olguları arasında sebep- sonuç ilişkisi aranmaktadır.
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde; gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere, ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı ispatlaması gerekir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 555. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan havale, hukuksal nitelikçe (tıpkı onun özel biçimlerinden biri niteliğindeki çek gibi), bir ödeme vasıtasıdır. Eş söyleyişle, havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Bu yasal karinenin tersini (havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını) ileri süren havaleci (muhil), bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. (Havale kavramı hakkında geniş bilgi için bkz: Prof. Dr. Arif B.Kocaman. Türk Borçlar Hukukunda Havale, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayını, Ankara 2001; Yargıtay’ın bu konudaki uygulamasına örnek olarak: 11.Hukuk Dairesi’nin 28.9.1992 gün ve 1991/1956- 1992/9316 sayılı kararı).(Yargıtay 3. HD. 2018/7878 E., 2019/2808 2018/727 E., 2019/2337 K. Sayılı ilamları)
Somut uyuşmazlıkta; davacı, davalının banka hesabına gönderdiği 74.750,00-TL lik havalenin davalı şirkete ödeme yapmak iiçin gönderildiğini iddia etmiş, davalı ise davacının yapmış olduğu ödemenin dava dışı … şirketinin borcu nedeniyle yapıldığını ileri sürmüştür. Davaya dayanak yapılan dekontta ödeme sebebine ilişkin olarak …’un yakıt alım bedeli olarak bir açıklamanın bulunduğu görülmüştür. Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 11.06.2015 tarihinde başladığı, tarafların incelenen 2015 yılına ait ticari defterlerinin TTK ilgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş oldukları, davacı tarafça 09.07.2015 tarihinde yapılan 60.000,00-TL ve 14.07.2015 tarihinde yapılan 14.750,00-TL lik iki adet ödemenin davacı tarafın cari hesap ekstresinde kayıtlı olarak tespit edilmesine rağmen davalı tarafın cari hesap ekstresinde tespit edilemediği, taraflara ait cari hesap bakiyelerinin 20.07.2015 tarihi itibariyle davacı tarafın davalıya 77.835,05-TL borçlu olduğu, 16.07.2015 tarihi itibariyle 3.085,05-TL davalı defterlerine göre davacıdan alacaklı olduğunun anlaşıldığı, 20.07.2015 tarihi itibariyle aradaki farkın davacı tarafından yapılan 2 adet ödemenin de davalı tarafta görünmesi veya davacı tarafta kayıtlı olmaması halinde bakiye rakamının aynı ve bu tarih itibariyle mutabık olunacağının tespit edildiği, davacı tarafından yapılan ödeme tarihleri itibariyle tarafların ticari defterlerine göre davacının davalıya 3.085,05-TL borçlu göründüğü, sehven ödendiği iddia edilen 74.750,00-TL kadar bir borcunun olmadığının bilirkişi raporu ile de tespit edildiği, bu hali ile ispat yükü üzerinde olan davacının dava konusu bedelin sehven açıklama kısmına …’ün yakıt alım bedelidir açıklaması yazılarak davalıya gönderildiği ve davalının sebepsiz zenginleştiği iddiasını yasal delillerle ispat edemediği, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanılmadığı anlaşıldığından davacı tarafından açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davanın reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 59,30.-TL maktu karar ve ilam harcının, dava açılırken davacı taraftan peşin alınan 1.276,55-TL harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına, bakiye 1.217,25-TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A….T.’deki esaslara göre belirlenen 10.517,50.-TL nispi vekalet ücretinin, davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından artan avans olması halinde, hüküm kesinleştiğinde ve talep edildiğinde davacıya iadesine,
6-Davalı tarafından yatırılan gider avansı ve yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
7-… Arabuluculuk Bürosu tarafından ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00.-TL arabuluculuk tarife bedelinin, davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair taraf vekillerinin huzurunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 03/12/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır