Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/465 E. 2020/213 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/465 Esas
KARAR NO : 2020/213

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/07/2019
KARAR TARİHİ : 26/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkili şirket ile davalı taraf arasında hizmet alım faaliyeti çerçevesinde iş ilişkisi mevcut olduğunu, davalı tarafın müvekkili şirketten temizlik hizmeti aldığını, bu ticari ilişki nedeniyle müvekkilince kesilen 30/12/2016 tarihli 6.608,00.-TL bedelli faturanın davalı şirket tarafından ödenmediğini, işbu faturanın ödenmemiş olması nedeniyle İstanbul… İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takip dosyasını sürüncemede bırakmak amacıyla takibe itiraz ettiğini, takibin durduğunu, davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu iddia ve beyan ederek itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; müvekkili site yönetimi ile davacı arasında hizmet alım ilişkisi mevcut olduğunu, davacı firmanın siteye ait güvenlik hizmetleri için işçi istihdam ettiğini, işçilerin maaş, prim ve diğer tüm ödeneklerini ödediğini buna karşılık müvekkili sitenin davacıya karşı aldığı hizmet karşılığında faturalara karşı ödeme yükümlülüğünün bulunduğunu, taraflar arasında 01/01/2016 tarihinde başlayan ve 31/12/2016 tarihine kadar devam eden bu ilişki doğrultusunda tarafların karşılıklı olarak edimlerini yerine getirdiğini ancak davacının işçileri ile olan sözleşmelerini feshetmeye başladığı tarihten bu yana müvekkili sitenin sürekli icra tehdidi altında olduğunu, davacı firma ile olan iş akitlerini sonlandıran işçilerin alacak taleplerini müvekkili siteye yönlendirmeye başladıklarını, bu nedenle müvekkilinin hem hizmet alım bedeli hem de davacı yanın ödemesi gereken hizmet alım ilişkisinden kaynaklı faturaları ödemek durumunda kaldığını bu sebeplerden ötürü davacı firmaya gönderilen ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğinin, sözleşmenin 3.10.maddesi gereği işçilerden borcu yoktur yazısı getirdiği halde fatura bedelinin kendisine ödeneceğinin belirtildiğini, buna rağmen davacının işçilere olan sorumluluklarını sözleşmeye aykırı olarak müvekkiline yüklediğini yine sözleşmeye aykırı olarak fatura kestiğini, personelle ilgili edimlerini yerine getirmeden, personele ödediği bedelleri de müvekkilinden talep ettiği, davanın haksız olduğunu iddia ve beyan ederek davanın reddine, %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, taraflar arasında imzalanan güvenlik sözleşmesi kapsamındaki ticari ilişki nedeniyle düzenlenen fatura bedelinin tahsili amacıyla girişilen icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
6502 sayılı yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici, diğer tarafın satıcı, sağlayıcı ya da müteşebbis olması, yapılan işlemin de tüketici işlemi niteliğinde bulunması gereklidir.
Somut olayda, davalı site yönetimi ile davacı arasında güvenlik hizmeti alım sözleşmesi imzalandığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 25.02.2016 tarih, 2016/2053 Esas, 2016/5865 Karar sayılı ilamı, 10.05.2017 tarih, 2016/779 Esas, 2017/5751 Karar sayılı ilamı, 02.05.2014 tarih, 2013/32630 Esas, 2014/14235 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir.)
Taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Açıklanan tüm bu nedenlerle, somut uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkeme Tüketici Mahkemesi olduğundan Mahkememizin görevsizliği ile 6100 sayılı HMK’nın 114 ve 115. maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği ile 6100 sayılı HMK’nın 114 ve 115. maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-HMK nun 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinin yetkili ve görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-İş bu ilam taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiği, aksi takdirde talep halinde HMK 20. maddesi gereğince mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun taraflara ihtaratına;
Davalı vekilinin huzurunda, davacı tarafın yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır