Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/458 E. 2020/637 K. 03.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/458 Esas
KARAR NO:2020/637

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:12/11/2008
KARAR TARİHİ:03/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM/
Davacı vekili, dava dilekçesiyle ve özetle; davacı bankanın temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin fon tarafından devralındığını, yeni yönetim ve denetim kurulu atandığını, 18.08.2008 tarihli Denetim Kurulu Raporu, BBDK Raporu , Banka Teftiş Kurulu Raporları değerlendirilerek 27.10.2008 tarihli Genel Kurul Kararı ile bankayı zarara uğratan yönetim kurulu üyeleri aleyhine sorumluluk davası açılmasına karar verildiğini, yapılan incelemede kredi geçerliliği ve geri ödeme gücü olmayan, gayri faal olan … A.Ş.’ne (5) adet halinde kullandırılan 1.050.000.-Euro tutarındaki gayri nakti krediyi oluşturan teminat mektuplarından 650.000.-Euro tutarlı (3) adedinin nakden tazmin olduğunu, firmaya 21.04.2003 tarihinde kredi tahsis edildiğini, firma ile ilgili bilançoların ise 30.10.2003 tarihinde temin edildiğini, yönetiminde Uzan ailesinden kişiler bulunduğunu, kredi tahsisi sırasında banka genel müdürü … ile krediler müdürü … tarafından yönetim kuruluna önerildiğini ve yönetim kurulu başkanı … ile üyeler …, …, …, …, …, … tarafından kredinin onaylandığını, kredi tahsisinden 3 ay önce kurulduğu anlaşılan bu firmaya kredi verilirken herhangi bir teminat alınmadığını, firmanın 31.03.2003 tarihli bilançosuna göre sermayesinin 1.Trilyon TL tutarında ve ödenmemiş durumda olduğunu, mal varlığının bulunmadığını, adres olarak gösterilen binada hiç bir faaliyetin olmadığını, firmaya ulaşılamadığını, firma lehine verilen teminat mektuplarından 650.000.-Euro tutarındaki 3 adet mektubun tazmin edildiğini, bu nedenle ilgili şahıslar hakkında …. Ağır ceza Mahkemesinin … E.sayılı dosyasından dava açıldığını ve yargılandıklarını, firma hakkında alacağın tahsili için …. İcra Müd.nün … sayılı dosyası ile takibe geçildiğini ve kesinleştiğini, borca batık olduğundan tahsilat yapılamadığını, davacı bankanın bu nedenle büyük zarara uğratıldığını, TTK.nun hükümleri gereğince yönetim kurulu üyesi olan davalıların zarardan sorumlu olduklarını belirterek, 650.000.-Euro tutarındaki zararın şimdilik 15.000.-Euro’luk kısmının, teminat mektuplarının tazmin tarihinden itibaren işleyecek genel kredi taahhütnamesi hükümleri doğrultusunda ilk ay için %30 ve devamı için yıllık %30 oranında yürütülecek faiz ve eklentileri ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi istenilmiştir.
SAVUNMA /
Davalı … vekili , cevap dilekçesinde ve özetle; TTK.nun 336. maddesine göre açılmış davada , geçerli bir genel kurul kararı bulunmadığını, 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, …. Ağır Ceza Mah.nin … E.sayılı dosyası ile mükerrer talepte bulunulduğunu, belirtilen ceza davasında sanık olarak davalıların banka zararını ödemeye mahkum edildiklerini, kredilendirilen şirketin varlığının bulunmadığına ilişkin iddianın doğru olmadığını, kredinin teminatlı olup bankanın zararının olmadığını, talep edilen faizin yasal olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … ve … vekili, cevap dilekçesinde ve özetle; TTK.nun 340.maddesi yollaması ile aynı yasanın 309.maddesi gereğince 2 ve 5 yıllık zamanaşımı sürelerinin dolduğunu, …. Ağır Ceza Mah.sinin … E.sayılı dosyasında aynı şekilde talepte bulunulduğundan davanın derdestlik nedeniyle reddi gerektiğini, iddiaların geçerli olmadığını, usulsüz olduğu iddia edilen işlemlerle ilgili olarak banka yetkililerinin beyanının alınmadığını, zarar meydana gelmediğinden talebin yersiz olduğunu, bankaya zarar verici bir işlemin bulunmadığını, belirterek derdestlik , bekletici sorun, zamanaşımı ve aktif husumet itirazında bulunmuş, davanın esastan da reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, cevap dilekçesinde ve özetle; davanın 18.08.2008 tarihli denetim kurulu raporuna dayalı açıldığını, TTK.nun 309/4.maddesinde belirtilen zamanaşımı süresinin dolduğunu, bankada görev yaptığı dönemde yasa ve ana sözleşme hükümlerine uygun davrandığını, TTK.nun 336.maddesinde belirtilen koşulların gerçekleşmediğini, davada herhangi bir hukuki sebebe dayanılmadığını, rapor tanzimi sırasında banka yetkililerinin ifade ve görüşlerinin alınmayıp herhangi bir tutanak düzenlenmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, TTK.nun 336.maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, davacı bankanın yönetim kurulu üyeleri olan davalıların eylemleri sonucu bankanın uğradığı maddi zararları sebebiyle maddi tazminatın ödetilmesi istemine ilişkindir.
Dava banka adına şirket denetçileri tarafından açılmıştır. Davalıların ise bankanın yönetim kurulunun başkan ve üyeleri oldukları ticaret sicil kayıtlarına göre sabit olduğu gibi; bu husus taraflarında kabulündedir. Dava tarihi itibariyle davacı bankanın merkezinin bulunduğu yer, mahkememizin yargı yetkisinin bulunduğu idari sınırlar kapsamında kaldığından, TTK.nun 309/3 maddesi gereğince uyuşmazlığın çözümünde mahkememiz yetkili bulunmaktadır.
Anonim Şirketlerin yönetim ve denetim organlarının sorumluluk davasında asıl dava hakkına sahip tüzel kişi olan ortaklıktır. TTK.nun 341.maddesi hükmü uyarınca ortaklığın dava açabilmesi için genel kurulunca bu yönde karar verilmesi ve davanın ortaklık adına şirket denetçileri tarafından açılması gerekmektedir. Görülmekte olan dava, davacı bankanın 27.10.2008 tarihli genel kurulunda alınan 5 nolu karar uyarınca ve banka denetçileri tarafından açıldığından TTK.nun 341.maddesindeki yasal koşulların gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
Davalılar tarafından zamanaşımı def’inde bulunulmuş isede, dava konusu eylemin aynı zamanda cezayı gerektirir nitelikte olduğu, davalıların …. Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında sanık sıfatıyla yargılandıkları ve hüküm giydikleri anlaşılmakla, dava tarihi itibariyle uzamış ceza zamanaşımı dolmadığından davalıların zamanaşımı def’inin reddine karar verilmiştir.
Toplanan deliller ve bu bağlamda bilgi ve belgeler ile davacı bankanın uyuşmazlık konusu döneme ilişkin ticari defter ve kayıtları uzman bilirkişi kurulu oluşturularak incelettirilmiş ve dosyada bulunan bilirkişi raporları alınmıştır.
Anonim Şirketlerde yönetim kurulunun tazmin sorumluluğu kusura dayalı olup , maddi zararın gerçekleşmesine kusurları ile etkili olan ortaklık yönetim kurulu tazminle yükümlü olurlar. Başka bir anlatımla, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu kusura dayanan bir sorumluluktur ve yönetim kurulu üyesinin sorumlu tutulabilmesi için kusurlu bir hareketin kendisine izafe edilmesi gerekir. TTK.nun 338.maddesi hükmü, bir kusur karinesi koymaktadır; ortaklığa verilen zararların yönetim kurulu üyelerinin kusurlu davranışlarının sonucunda meydana geldiği asıl olup, yönetim kurulu üyeleri kusursuz olduklarını yasal delillerle kanıtlamadıkça kusurlu sayılırlar. Ortaklık yönetim kurul üyeleri ortaklık işlerini görürken özenli bir Anonim Ortaklık yöneticisi gibi hareket etmek zorundadırlar. Özen borcunun ise objektif olması gerekmektedir. Yani, yönetim kurulu üyeleri dikkatli ve basiretli bir yöneticinin aynı şartlar altında seçeceği hareket tarzına uygun suretle dikkat ve özen göstermelidir. Beklenen özen derecesinin belirlenmesinde her somut olayın özelliklerinin de gözetilmesi gerekir. Özetle açıklanan bu hukuksal çerçeve kapsamında somut olay değerlendirilmelidir.
08.12.2011 tarihli Bilirkişi Raporu incelendiğinde; davalı yönetim kurulu üyelerinin 31.03.2003 tarihi itibariyle özvarlığı (0) , ödenmemiş sermayesi (0) olan … A.Ş.’ne kefilsiz, teminatsız, 2.000.000.-TL tutarında gayrinakdi kredi tahsis ederek, 1.050.000.-Euro tutarında 5 adet kesin teminat mektubu vermiş olmalarının ticari hayatın olağan akışı ile bağdaşmadığı, bankacılık ilkelerine aykırı olarak verildiği, davalı yönetim kurulu üyelerinin TTK.nun 336. Maddesi gereğince, bankaya verdikleri zarardan sorumlu oldukları, davalıların dava konusu 3 adet kesin teminat mektubunun (650.000.Euro tutarında) davacı bankanın mal varlığından tazmin edilmiş olması sebebiyle oluşan zararın tamamından sorumlu tutulmaları gerektiği belirtilmiştir.
20.03.2013 tarihli Ek Bilirkişi Raporunda; teminat mektuplarının tazmin tarihi itibariyle ve bağıtlanan kredi taahhütnamesindeki koşullara göre davacı bankanın ayrıca 1.723.479,45.-Euro tutarında faiz alacağının bulunduğu hesaplanmıştır.
Getirtilerek incelenen …. Ağır Ceza Mah.sinin …-… sayılı kararında; davalılar …, …, …, …, …, …, … ‘ında aralarında bulunduğu banka görevlilerinin “5411 Sayılı Bankacılık Kanununda Zimmet” suçundan dolayı ve dava konusu olaya ilişkin olarak yargılandıkları, cezalandırılmalarına karar verildiği, ayrıca 15.093.817,20.-TL tutarındaki banka zararının ödetilmesine hükmedildiği ve bu kararın 22.06.2011 tarihinde kesinleştiği tespit edilmiştir.
Davalılar vekilleri, ceza mahkemesince davacının zararının hüküm altına alındığını ve görülmekte olan davamızda mükerrer talepte bulunulduğunu belirterek derdestlik itirazında bulunulmuşlardır. Görülmekte olan davada, TTK.nun 336.maddesine dayalı olarak talepte bulunulduğu, ceza mahkemesinde ise 4389 Sayılı Bankacılık Kanununun 22/3 maddesine dayalı olarak tazminata hükmedildiği anlaşılmakla, her iki davanın hukuki nedenleri farklı olduğundan ve mükerrer tahsilata yol açmayacak şekilde talepte bulunulmuş olmakla derdestlik itirazı reddedilmiştir.
İddia, savunma, dosya içeriği deliller ve alınan Bilirkişi Raporlarına göre, davacı bankanın yönetim kurulu başkan ve üyesi olan davalıların kusurlu davranışları ile yeni kurulmuş bulunan hiçbir mal varlığı ve ödeme gücü olmayan, … A.Ş.’ne toplam 1.050.000.-Euro tutarında gayrinakti kredi kullandırdıkları, 21.04.2003 tarihinde açılan 2.000.000.-TL tutarındaki kredilendirme kararında, yönetim kurulu üyesi olan tüm davalıların imzalarının bulunduğu, 24.04.2003 tarihli kredi komitesi kararında davalılardan … ve …’ın imzalarının bulunduğu, bu krediyi oluşturan teminat mektuplarından (3) adetde toplam 650.000.-Euro’luk teminat mektubunun tazmin edildiği ve bu şekilde bankanın zarara uğratıldığı, kredi borçlusu şirket hakkında yasal takibe geçilmiş ise de, ödeme gücü ve malvarlığı bulunmadığından adı geçen şirketle ilgili olarak aciz belgesi düzenlendiği, söz konusu alacağın banka açısından zarar olarak nitelendirilmesi gerektiği , banka zararının 4.743.510,72.-TL üzerinden kesinleştiği, bankacılık ilkelerine aykırı olarak kullandırılan ve kredi borçlusundan tahsil edilemeyen alacak nedeniyle davalı yönetim kurulu üyelerinin TTK.nun 336.maddesi gereğince davacı bankaya verdikleri zarardan , TTK.nun 342.maddesi gereğince müteselsilen sorumlu tutulmaları gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Aynı konuda ….Ağır Ceza Mahkemesinin … E.sayılı dosyasında davalılar hakkında maddi tazminata hükmedilmiş ise de, orada faiz istemi yönünden hüküm kurulmadığı ve tahsilde tekerrür olmamak üzere mahkememizce de tazminata hükmedilebileceği, faiz alacağının da hükme bağlanması gerektiği gerekçesiyle verilen karar davalı … ve … vekilleri tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 20/06/2017 tarihli 2017/1166 esas 2017/3921 karar sayılı ilamıyla bozulmuştur.
Yargıtay bozma ilamında; “Somut olayda, aynı eyleme dayalı olarak görülmekte olan ceza davasında davalıların üzerlerine atılı suçtan mahkumiyetlerine ve davacı şirket zararını ödemelerine karar verilmiş ve derecattan geçerek kesinleşmiş olmakla, işbu davada da talep edilen asıl alacağa hükmedilmesi doğru olmadığı gibi, dava konusu zararın dayanağını teşkil eden teminat mektuplarının tazmin tarihlerinden itibaren avans faiziyle tahsil hükmü kurmak gerekirken davacı tarafından dava dışı şirkete kullandırılan genel kredi taahhütnamesindeki faiz oranına hükmedilmesi de doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı … ve davalı … vekillerinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı … ve davalı … vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı … ve davalı … yararına BOZULMASINA”denilmektedir.
Mahkememizin 03/11/2020 tarihli celsesinde Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam edilmiştir.
İddia, savunma, dosya içeriği deliller ve alınan Bilirkişi Raporlarına göre, davacı bankanın yönetim kurulu başkan ve üyesi olan davalıların kusurlu davranışları ile yeni kurulmuş bulunan hiçbir mal varlığı ve ödeme gücü olmayan, … A.Ş.’ne toplam 1.050.000.-Euro tutarında gayrinakti kredi kullandırdıkları, 21.04.2003 tarihinde açılan 2.000.000.-TL tutarındaki kredilendirme kararında, yönetim kurulu üyesi olan tüm davalıların imzalarının bulunduğu, 24.04.2003 tarihli kredi komitesi kararında davalılardan … ve …’ın imzalarının bulunduğu, bu krediyi oluşturan teminat mektuplarından (3) adetde toplam 650.000.-Euro’luk teminat mektubunun tazmin edildiği ve bu şekilde bankanın zarara uğratıldığı, kredi borçlusu şirket hakkında yasal takibe geçilmiş ise de, ödeme gücü ve malvarlığı bulunmadığından adı geçen şirketle ilgili olarak aciz belgesi düzenlendiği, söz konusu alacağın banka açısından zarar olarak nitelendirilmesi gerektiği , banka zararının 4.743.510,72.-TL üzerinden kesinleştiği, bankacılık ilkelerine aykırı olarak kullandırılan ve kredi borçlusundan tahsil edilemeyen alacak nedeniyle davalı yönetim kurulu üyelerinin TTK.nun 336.maddesi gereğince davacı bankaya verdikleri zarardan , TTK.nun 342.maddesi gereğince müteselsilen sorumlu tutulmaları gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Aynı konuda ….Ağır Ceza Mahkemesinin … E.sayılı dosyasında aynı eyleme dayalı olarak görülmekte olan ceza davasında davalıların üzerlerine atılı suçtan mahkumiyetlerine ve davacı şirket zararını ödemelerine karar verilmiş ve karar Yarıgıtay incelemesinden geçerek kesinlemiştir. Bu nedenle davalılar … ve … hakkında asıl alacak olan 15.000,00-EURO yönünden açılan davanın 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-ı ve 115/2 fıkraları uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiştir. Öte yandan ….Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında asıl alacak yönünden tazminat hükmü kurulmuş ise de faiz istemi yönünden hüküm kurulmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle, faiz alacağı yönünden daha önce açılmış bir dava bulunmadığından, 15.000,00-EURO’ya 29/08/2003 tazmin tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca kamu bankalarının EURO cinsinden bir yıllık vadeli mevduat hesabına uyguladıkları en yüksek faiz oranının işletilmesine ve işleyecek faizin bu davalılardan müteselsilen tahsili ile (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar … ve … hakkında asıl alacak olan 15.000,00-EURO yönünden açılan davanın 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-ı ve 115/2 fıkraları uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine, faiz alacağı yönünden daha önce açılmış bir dava bulunmadığından, 15.000,00-EURO’ya 29/08/2003 tazmin tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca kamu bankalarının EURO cinsinden bir yıllık vadeli mevduat hesabına uyguladıkları en yüksek faiz oranının işletilmesine ve işleyecek faizin bu davalılardan müteselsilen tahsili ile (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) davacıya verilmesine,
2- Diğer davalılar …, …, …, …, … haklarında mahkememizin 2008/670 esas, 2013/102 karar sayılı ve 21/05/2013 tarihli kararı ile verilen;
“Davalı …’ın 2.2.2012 tarihinde vefat ettiği , mirasçılarının davaya dahil edilmeyeceğinin bildirildiği anlaşılmakla , ölü kişi hakkındaki davanın REDDİNE,
Diğer davalılar …, …, …, … hakkındaki davanın KABULÜNE, Fazlaya ilişkin talep hakkı saklı tutularak ve tahsilde tekerrür olmamak üzere 15.000.-Euro maddi tazminatın 29.08.2003 (tazmin tarihi) tarihinden itibaren ilk ay için aylık %30 oranında, müteakip aylar için yıllık %30 oranında gecikme faizi yürütülmek suretiyle davacı yararına adı geçen davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline,” dair hüküm temyiz edilmeyerek kesinleştiğinden bu davalılar hakkında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 54,90-TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … ve …’e verilmesine,
5-Davalı … tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen toplam 182,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine,
6-Davalı … tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen toplam 150,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine,

7-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
8-Davalı … tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde adı geçen davalıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalılar vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde mahkememize verilecek dilekçe ile Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıklandı. 03/11/2020

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır