Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/448 E. 2020/508 K. 15.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/448 Esas
KARAR NO:2020/508

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:06/03/2017
KARAR TARİHİ:15/09/2020

…. İş mahkemesi’nin … esas, … karar sayılı ve 22/01/2019 tarihli görevsizlik kararı sonucu mahkememize tevzii edilen Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 31/12/2011 tarihinde …’den istifa ettikten sonra 04/01/2012 tarihinde … A.Ş.’de işe başladığını, söz konusu şirkette 02/01/2012 tarih ve 677 nolu yönetim kurulu toplantı tutanağı ile yönetim kurulu üyesi olarak atandığını, davalı kurum tarafından ihbar olunan …’ye ödeme emri gönderildiğini, dava konusu borcun amme alacağı niteliğinde olmadığını, 6183 sayılı Kanun’un tanımlanmasında ilgili primlerin bu yasa kapsamında değerlendirilemeyeceğini, ödeme emri alacağının mükerrer olarak talep edildiğini, ihbar olunan davalı şirket tarafından davalı kuruma gönderilen yazıda ödenmesi gereken bedellerin 6552 sayılı Yasa çerçevesinde yapılandırılmasının talep edildiğini, kurum tarafından verilen cevabi yazıda ödeme emri konusu alacakların 6552 sayılı Kanun’un 81. maddesi ile 5510 sayılı Kanun’a eklenen 60. maddede belirtilen yapılandırma kapsamına giren alacaklar arasında bulunmadığının belirtildiğini, davalı …’nın yapılandırma talep ederken borcun 6183 sayılı Kanun kapsamında olmadığını beyan ettiğini, daha sonra 6183 sayılı Kanun kapsamında olduğunu iddia ederek müvekkiline ödeme emri gönderdiğini beyanla haksız, mesnetsiz ve kanunsuz işbu ödeme emrinin iptaline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili kurum tarafından … hakkında 6183 sayılı Yasa’ya göre başlatılan ve sonrasında şirket yönetim kurulu üyeleri hakkında da devam eden takibe konu alacaklarının amme alacağı niteliğinde olduğunu, dava konusu alacağın yapılandırılması talebinin müvekkili kurum tarafından red gerekçesinin, dava konusu alacağın amme alacağı niteliğinde olmamasından değil, yapılandırma yasası kapsamında sınırlı olarak sayılan alacaklardan olmamasından olduğunu, müvekkili kurumun red kararının, bu alacağın amme alacağı olmadığını veya 6183 sayılı Yasa kapsamında bir alacak olmadığını kabul etmesi anlamına gelmediğini, müvekkili kurumun, borcunu tahsil etmek amacıyla hem …’ye hem de şirket yönetim kurulu üyelerine ödeme emrini gönderdiğini, 5510 sayılı Yasa’nın 88.maddesi 20. fıkrası gereğince kanunda belirtilen sürelerde ödenmeyen borç için tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri müvekkili kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur hükmünün düzenlendiğini beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava; davacı adına davalı kurum tarafından göndeirlen 27/02/2010 tarih …- E icra takip kart numaralı ödeme emrine konu borçtan ötürü davacının borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu hususlar, 6111 Sayılı Kanun ile Değişik 2918 Sayılı Kanunun 98 maddesi uyarınca, davalı Kurum’a devredilen sağlık hizmet bedelleri karşılığında, dışı … Tarafından Kurum’a aktarılması gereken ancak ödenmeyen prim katkı paylarından; dava dışı …’nin yönetim kurulu üyesi olan davacının, yönetici olduğu döneme tekabül eden tutar yönünden 5510 Sayılı Kanunun 88 ve 89 maddeleri kapsamında müteselsilen sorumlu olup olmadığı, anılan borcun amme alacağı niteliğini haiz olup olmadığı ve 6183 Sayılı Kanuna göre takip ve tahsil işlemlerinin yapılıp yapılmayacağı noktalarında toplanmaktadır.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, sicil kayıtları, ödeme emri ve ekleri, düzeltilmiş ödeme emri dönemleri celbedilmiş, dosya bilirkişi kuruluna verilerek bilirkişi raporu alınmıştır.
13/06/2018 teslim tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle; 2918 Sayılı Yasa kapsamından kaynaklanan bu alacağın ticari faaliyetten kaynaklanan alacak olması sebebiyle kamu alacağı olarak kabul edilemeyeceği, şirket yönetim kurulu üyelerinin şirket borçlarından sorumlu tutulabilmesi için VUK’nun 10.maddesi ile 6183 sayılı kanunun mükerrer 35.maddesinde öngörülen şartların bu olayda gerçekleşmemiş olduğu, davacının … Sigorta AŞ’nin 2918 sayılı yasa gereği …’ya aktarılmayan trafik sigorta primlerinden dolayı şahsen sorumlu tutulma şartlarının gerçekleşmemiş olduğu, … Hesabının … Sigorta AŞ’den devraldığı mal varlığından yapılmış ödemelerin … Hesabı Yönetmeliğindeki esaslar muvacehesinde yapılmış olup olmadığı ve … Sigorta (… Hesabı) ile davalı … arasında ….İş Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında devan eden davanın sonucunda da (VUK’nun 10.maddesi ile 6183 sayılı kanunun mükerrer 35.maddesi sebebiyle) önem arzettiği belirtilmiştir. Bilirkişi Kurulu’nda bulunan … uzmanı tarafından sunulan ayrık görüşte ise özetle; davacının dava konusu ödeme emrinde talep edilen borçtan, yönetici olduğu dönem ile sınırlı olarak müteselsilen sorumlu olduğu, davacının sorumlu olduğunun tespitine karar verilmesi halinde davacının dava dışı … Sigorta Şirketi’ndeki yönetim kurulu üyeliğine ilişkin kayıtların celbinin gerektiği belirtilmiştir.
Dava dışı …’nin(eski ünvanlar … A.Ş./… Sigorta A.Ş.) şirketinin sicil kayıtları incelendiğinde, davacının 25/01/2008-01/02/2012 tarihleri arasında şirketin yönetim kurulu üyeliğinde bulunduğu tespit edilmiştir.
Dosyaya mübrez 22/02/2017 tarihli …-E icra takip kart numaralı 6.850.423,43-TL tutarlı ödeme emri incelenmiş, ödeme emrine konu borcun 7 döneme konu 5510 Sayılı Kanunun 89 maddesine göre işlemiş faizi ile birlikte toplam 6.850.423,43-TL borç için davacıya ödeme emri gönderildiği, ödeme emrinde her bir dönem için ayrı ayrı vade başlangıç ve son ödeme tarihlerinin belirtildiği ve son ödeme tarihinden takip tarihine kadar 5510 Sayılı Kanunun 89 maddesine göre işlemiş faiz tutarlarının detaylandırıldığı, her bir dönem için son ödeme tarihlerinin sırasıyla 31/10/2011, 31/10/2011, 31/10/2011, 31/12/2011, 31/12/2011, 30/04/2012, 31/05/2012 olduğu tespit edilmiştir.
Dosyaya mübrez … tarafından dava dışı Sigorta şirketine yazılan 16/01/2017 tarihli yazı içeriğinden ise, dava konusu ödeme emrine dahil olan 2011 yılı Ağustos, Eylül, 2012 yılı Ocak ve Şubat aylarına ait yedi dönemden oluşan borcun son ödeme tarihlerinin sırasıyla 30/03/2013, 30/09/2013, 30/09/2013, 30/09/2013, 30/09/2013, 31/01/2013 ve 28/02/2013 olarak gösterildiği, ana para ve gecikme faizi tutarları ile toplam borç tutarının aynı olduğu anlaşılmıştır.
13/02/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 Sayılı Kanunun 59 maddesi ile değişik 2918 Sayılı Kanunun 98 maddesi ile trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde … Kurumu tarafından karşılanacağı; trafik kazalarına sağlık teminatı sağlayan zorunlu sigortalarda; sigorta şirketlerince yazılan primlerin ve … Hesabınca tahsil edilen katkı paylarının % 15’ini aşmamak üzere, münhasıran bu teminatın karşılığı olarak Hazine Müsteşarlığınca sigortacılık ilkeleri çerçevesinde maktu veya nispi olarak belirlenen tutarın tamamının sigorta şirketleri ve 3/6/2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14 üncü maddesinde düzenlenen durumlar için … Hesabı tarafından … Kurumuna aktarılacağı, söz konusu tutarın, ilgili sigorta şirketleri için sigortacılık ilkelerine göre ayrı ayrı belirlenebileceği, aktarım ile sigorta şirketlerinin ve … Hesabının bu teminat kapsamındaki yükümlülüklerinin sona ereceği, Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunun söz konusu tutarı % 50’sine kadar artırmaya veya azaltmaya yetkili olduğu, bu madde çerçevesinde sigorta şirketleri ve … Hesabı tarafından ödenecek meblağın süresinde ödenmemesi halinde 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin ikinci fıkrasının uygulanacağı düzenlenmiştir.
5510 Sayılı Kanunun 89/2 fıkrası; “Kurumun prim ve diğer alacakları süresi içinde ve tam olarak ödenmezse, ödenmeyen kısmı sürenin bittiği tarihten itibaren ilk üç aylık sürede her bir ay için % 3 (% 2) oranında gecikme cezası uygulanarak artırılır. Ayrıca, her ay için bulunan tutarlara ödeme süresinin bittiği tarihten başlamak üzere borç ödeninceye kadar her ay için ayrı ayrı Hazine Müsteşarlığınca açıklanacak bir önceki aya ait Yeni Türk Lirası cinsinden iskontolu ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetlerinin aylık ortalama faizi bileşik bazda uygulanarak gecikme zammı hesaplanır. Ancak, ödemenin yapıldığı ay için gecikme zammı günlük hesaplanır. Cumhurbaşkanı, ilk üç ay için uygulanan gecikme cezası oranını iki katına kadar artırmaya veya bu oranı % 1 oranına kadar indirmeye, yeniden kanunî oranına getirmeye ve uygulama tarihini belirlemeye yetkilidir. Dava ve icra takibi açılmış olsa bile, prim ve diğer Kurum alacaklarının ödenmemiş kısmı için gecikme cezası ve gecikme zammı tahsil edilir.” düzenlemesini içermektedir.
Davalı tarafça 2918 Sayılı Kanunu 98 maddesi uyarınca Kurum’a aktarılması gereken prim alacaklarının kamu alacağı olduğundan bahisle 5510 Sayılı Kanunun 88/16 ve 20 fıkraları uyarınca davacı hakkında 6183 Sayılı Kanun hükümlerine göre takip başlatılmıştır.
5510 Sayılı Kanunun 88/16 fıkrasının birinci cümlesi, “Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır” düzenlemesini, aynı Kanunun 88/20 fıkrası ise, “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” düzenlemesini içermektedir.
Yukarıda alıntılanan düzenlemelerde yer alan “prim ve diğer alacaklar” ibarelerin yorumu 5510 Sayılı Kanunun bir bütün halinde değerlendirilmesini gerektirmektedir.
5510 Sayılı Kanunun 1. maddesi “Bu Kanunun amacı, sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortası bakımından kişileri … altına almak; bu sigortalardan yararlanacak kişileri ve sağlanacak hakları, bu haklardan yararlanma şartları ile finansman ve karşılanma yöntemlerini belirlemek; sosyal sigortaların ve genel sağlık sigortasının işleyişi ile ilgili usûl ve esasları düzenlemektir.” düzenlemesi ile kanunun amacını çerçevelemiştir. Bu düzenlemeye göre 5510 Sayılı Kanuna konu sigortalardan anlaşılması gereken, … hukuku kapsamındaki sosyal sigorta kolları ve genel sağlık sigortası; primler ve diğer alacaklardan anlaşılması gereken de bu sigorta kolları ve genel sağlık sigortası nedeniyle doğan prim ve diğer alacaklardır.
Nitekim davalı tarafça dayanılan 88/16 ve 88/20 fıkralarını da içerisinde alan 5510 Sayılı Kanunun Dördüncü Kısmının birinci bölümü, “Prim Alınması, Prime Esas Kazanç, Prim Oranları ve Asgarî İşçilik” başlığını, ikinci Bölümü “Prim Belgeleri ve Primlerin Ödenmesi
” başlığını taşımakta ve her iki bölümde kısa ve uzun vadeli sigortalar ile genel sağlık sigortası için Kurumun alacağı primler ve ilgililerin prim ödeme zorunluluğu düzenlenmektedir. Tüm bu düzenlemelerin aynı Kanunun 3. Maddesinde tanımlanan kısa ve uzun vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası primlerine ilişkin olduğu, başka ifade ile 5510 Sayılı Kanundan doğan prim alacaklarına ve bunlara bağlı diğer alacaklara ilişkin olduğu açıktır.
Somut olayda davacının alacağının dayanağı 6111 Sayılı Kanunun 59 maddesi ile değişik 2918 Sayılı Kanunun 98 maddesi düzenlemesidir. Anılan düzenlemeye göre; sigorta şirketleri değişikliğin yürürlüğe girmesinden önce yapılmış ve trafik kazalarında sağlık gideri teminatı içeren zorunlu özel sigorta poliçeleri kapsamında, üçüncü kişilere karşı sağlık gideri teminatı sorumluluğundan kurtulabilmek için; yazılan primlerin ve … Hesabınca tahsil edilen katkı paylarının % 15’ini aşmamak üzere, münhasıran bu teminatın karşılığı olarak Hazine Müsteşarlığınca sigortacılık ilkeleri çerçevesinde maktu veya nispi olarak belirlenen tutarın tamamını … Kurumuna aktarmak zorundadırlar. Bu tutarlar ilgili sigorta şirketleri için sigortacılık ilkelerine göre ayrı ayrı belirlenebilir ve aktarım ile sigorta şirketlerinin sağlık gideri teminatı kapsamındaki yükümlülükleri son bulur. Başka ifade ile aktarımın yapılmaması halinde, üçüncü kişilere karşı ilgili zorunlu sigorta kapsamındaki sağlık gideri teminatı yükümlülüğü devam eder. Bu aktarım yükümlülüğünden doğan Kurum alacağının, 5510 Sayılı Kanun kapsamındaki kısa ve uzun vadeli sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortasından doğmadığı açıktır. Nitekim kanunkoyucu 2918 Sayılı Kanunun 98/3 fıkrasında, bu mahiyet farkılığından ötürü, 5510 sayılı Kanunun diğer maddelerine, bu arada 88. maddeye atıf yapmamış, sadece gecikme cezasının oran ve hesaplama yöntemine yönelik düzenlemeler içeren 5510 sayılı Kanunun 89/2 fıkrasına atıf yapmakla yetinmiş, Kuruma aktarılacak tutarların özel sigortacılık ilkeleri çerçevesinde tespit edileceğini de hükümde açıkça düzenlemiştir. … Genel Müdürlüğü’nün 05/10/2017 tarihli yazı cevabında, Kurum’a 2918 Sayılı Kanunu 98 maddesi ile talep hakkı doğuran primin tamamen özel bir sigorta branşı olan kara yolları zorunlu trafik sigortası primi olduğu, sosyal sigorta primi ile eşdeğer olmadığı belirtilmiştir.
Nitekim …. İş Mahkemesi … esas, … karar sayılı ve 22/01/2019 tarihli görevsizlik kararını, “dava konusu edilen hususta 5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 14.maddesi ile ilgili hükümler ile yine Sigortacılık Kanununa atıfta bulunan Karayolları Trafik kanunun 98.maddesi 2.Fıkrası hükmü ile Türk Ticaret Kanunu’nun Sigorta Hukuku ile ilgili maddeleri ve aynı kanunun 4.maddesi de dikkate alınarak, dava konusu uyuşmazlığı çözmekle görevli mahkemelerin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu, ….İş Mahkemesinin benzer … Esas sayılı dosyasında verilmiş olan görevsizlik kararının Yargıtay 10. Hukuk Dairesi tarafından onandığı ve mahkememiz dosyasının bu dosya ile aynı mahiyette olduğu tespit edilmekle” şeklinde gerekçelendirmiş, başka ifade ile somut uyuşmazlıkta; 5510 Sayılı Kanunun; Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesini kesin yetkili kılan 88/19 fıkrasının uygulanma olanağının bulunmadığını tespit etmiştir. Verilen görevsizlik kararına karşı Kurum tarafından yapılan istinaf başvurusu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin 2019/901 esas, 2019/1125 karar sayılı 15/05/2019 tarihli kararı ile, aynı gerekçelerle esastan ve kesin olarak reddedilmiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davalı Kurum’un 22/02/2017 tarihli …-E icra takip kart numaralı 6.850.423,43-TL tutarlı 6183 Sayılı Kanuna dayalı ödeme emrine konu ettiği alacağın 5510 Sayılı Kanundan doğan bir kamu alacağı olmadığı, 2918 Sayılı Kanunun 98 maddesine dayalı özel sigortacılık faaliyetinden doğan prim alacağı olduğu, bu nedenle bu alacağın tahsilinde 5510 Sayılı Kanunun 88/16 fıkrası atfı ile 6183 Sayılı Kanuna göre takip yapılamayacağı, yine aynı gerekçe ile dava dışı … sigorta şirketinin yönetim kurulu üyesi olan davacının 5510 Sayılı Kanunun 88/20 fıkrası uyarınca bu alacak nedeniyle müteselsil sorumluluğunun bulunmadığı anlaşılmış; davanın kabulüne; davacının 22/02/2017 tarihli …-E icra takip kart numaralı 6.850.423,43-TL tutarlı 6183 Sayılı Kanuna dayalı ödeme emrine konu takipten ötürü davalıya borçlu olmadığının tespitine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜNE; davacının 22/02/2017 tarihli …-E icra takip kart numaralı 6.850.423,43-TL tutarlı 6183 Sayılı Kanuna dayalı ödeme emrine konu takipten ötürü davalıya borçlu olmadığının tespitine,
Davalı Kurum Harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacı tarafından yatırılan 31,40-TL peşin harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 157.129,23 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen toplam 2.735,50-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Taraf vekillerinin huzurunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıklandı. 15/09/2020

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır