Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/433 E. 2021/39 K. 19.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/433 Esas
KARAR NO:2021/39

DAVA:Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:28/09/2017
KARAR TARİHİ:19/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; davalının davacı şirketin … imalat ve satışının yapıldığı bölümünde 24.02.2011 başlangıç tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesi ile satış ve pazarlama müdürü olarak çalışmakta olduğunu, davalının iş akdinin davacı şirket tarafından 19.09.2017 tarihinde 4857 Sayılı kanunun 25/II-e bendi gereği feshedildiğini, davalının davacı şirketteki pozisyonu gereği firmanın müşteri çevresine ve iş sırlarına nüfuz etme imkanı bulunması nedeniyle iş sözleşmesinin genel şartlar bölümünün 13. Maddesinin 4. Fıkrasına Sadakat ve sır saklama yükümlülüğü, 5. Fıkrasına rekabet yasağı maddesi konulduğunu, yasağa aykırı hareket halinde 10.000.-Euro cezai şart ödemesinin kararlaştırıldığını, davalının davacı işyerindeki kıdeminin 7. Yılında sigortalılığı devam ederken …-… ünvanlı bir şahıs şirketi kurduğu, davacı şirketin … ürünü sattığı bu müşterilerle bizzat temasa geçen davacı şirket yetkilisinin müşterilerinin artık mezkur firmadan … temin ettiklerini öğrendiğini ve davalının şirketlere kestiği bazı faturaları ilettiğini, davacının ticari kayıtları incelendiğinde fatura sahibi firmalardan … firmasının 29.06.2013 tarihinden itibaren, … firmasının 10.01.2012 tarihinden itibaren, … firmasının 19.03.2012 tarihinden itibaren davacının müşterisi olduklarının görüleceğini, davacının firmaların her biri ile ticari hacminin 60.000-TL civarında olduğunu iddia ve beyan ederek, 10.000.-EURO cezai şart ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000-TL maddi zararının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalıya yasaya uygun olarak tebligat yapılmış olmasına karşın, davaya cevap vermediğinden H.M.K.’nın 128. maddesi hükmü gereğince davayı inkar ettiği varsayılmıştır.
KANITLAR VE GEREKÇE /
…. İş Mahkemesi’nin 11/04/2019 tarih, … Esas ve … Karar sayılı görevsizlik kararı üzerine dosyanın Mahkememizin 2019/433 Esasına kaydının yapıldığı görülmüştür.
Dava, hukuksal niteliği itibariyle, TBK’nın 444’üncü maddesi uyarınca işçi ile işveren arasında düzenlenen işçinin rekabet yasağı sözleşmesine aykırılık iddiasından kaynaklanan cezai şart istemine ilişkindir.
Davalı …’ın sosyal ekonomik durumunun araştırılması için … İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne yazılan müzekkere cevabı dosya kapsamına kazandırılmıştır.
Davalı …’ın sosyal ekonomik durumunun araştırılması için UYAP entegrasyon sistemi üzerinden oluşturulan sorgu raporu dosya kapsamına kazandırılmıştır.
Davalı …’ın (…) iş kolu, faaliyete başlama tarihi, faaliyetine devam edil etmediği ve kuruluşundan bu yana yıllık kazancına ilişkin bilgi ve belgelerin gönderilmesi için … Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne yazılan müzekkere cevabı ve ekleri dosya kapsamına kazandırılmıştır.
Dosyanın, dava konusu iş sektöründe uzman bilirkişi, haksız rekabet konusunda uzman bilirkişi ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiden oluşacak bilirkişi heyetine tevdi ile bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir.
14/02/2020 teslim tarihli bilirkişi heyeti raporunun sonuç kısmında özetle; taraflar arasındaki rekabet yasağına ilişkin sözleşme hükmünün, TBK m. 445/1 hükmünde yer alan “yer, zaman ve işlerin türü bakımından” uygun sınırlamalar içeren geçerli bir sözleşme olduğu, taahhütnamenin, TBK m. 444/2 hükmünde öngörülen “müşteri çevresi veya üretim sırları ile ilgili elde edilen bilgilerin kullanılmasının işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olması” şartını da taşıdığı, dolayısıyla dava konusu 10.000,00.-EURO’luk cezai şart tazminatının ödenmesi gerektiği, cezai şart tazminatının fahiş olup olmadığının taktirinin Mahkememize ait olduğu, ancak işçi işveren arası bu gibi sözleşmelerde, bu miktarda cezai şartın yüksek olmadığı taahhüdünden ziyade, Mahkememizce hakkaniyet indirimi yapılmasının söz konusu olduğu, davalının kendi adına davacıyla aynı alanda faaliyet gösteren bir şahıs şirketi kurarak davacının müşterileriyle bağlantıya geçmesi nedeniyle haksız rekabet eyleminde de bulunduğu, taraflar arasındaki sözleşme dikkate alındığında, haksız rekabet eylemi nedeniyle uğranılan zararların da talep edilebileceği, TTK m. 56/1-e hükmü uyarınca, maddi tazminat olarak, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığında da karar verilebileceği, davalının, davacının müşterileriyle yapmış olduğu ticaretin sonucunda 1.510,40.-TL’lik fatura düzenlediği anlaşıldığından, maddi tazminat olarak bu fatura bedelinin kabul edilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bulunmuştur.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davacı şirket ile davalı arasında 24.02.2011 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesinin imzalandığı, davalının iş akdinin davacı tarafça 19.09.2017 tarihinde feshedildiği, davalının davacının iş yerinde satış ve pazarlama müdürü olarak çalışmakta iken kendi adına …-… ünvanlı bir şirket kurduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, imzalanan sözleşmede taraflar arasındaki rekabet yasağına ilişkin taahhüt uyarınca kararlaştırılan 10.000,00-Euro tazminatın talep edilmesinin mümkün olup olmadığı, davalının haksız rekabet eyleminde bulunup bulunmadığı noktalarında bulunduğu, sözleşmeye göre davalının taraflar arasındaki hizmet ilişkisinin sona ermesini takiben 2 yıl süreyle davacının iş kolunda faaliyette bulunmamayı taahhüt ettği, TBK m 445/1 hükmünde öngörülen sürenin yer ve işlerin türü yönündeki sınırlamalara uyulduğu, bu nedenle taahhütnamedeki rekabet yasağına ilişkin hükmün geçerli olduğu, davalının, davacının işyerinde yedi yıl süreyle satış ve pazarlama müdürü olarak çalışmış olması sonucu işin yapılma tekniğini iyi tanıyan ve davacı firmanın iş sırlarını öğrenen bir kişi konumunda olduğu, dosyada bulunan vergi dairesi yazı cevabına göre davalının, 24/08/2017 tarihinde (iş akdinin feshinden önce) davacı firmayla aynı faaliyet konularında olmak üzere kişisel ticari bir işletme kurduğu ve davacı firmada edindiği tecrübe ve davacı firma nezdinde, onun çalışanı olarak birebir bağlantı kurduğu müşteri portföyünde yer alan firmalarla kendi şahıs firması üzerinden davacının müşterileriyle bağlantıya geçmesi nedeniyle sözleşmede öngörülen cezai şart bedelinin talep edilebilme koşullarının davacı lehine oluştuğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık konusu rekabet yasağını konu alan sözleşmede yasağın ihlali halinde 10.000 Euro tutarında cezai şart öngörüldüğü, yapılan zabıta araştırması ve uyaptan alınan entegrasyon raporları göz önüne alınarak talep edilen cezai şartın ekonomik olarak davalının mahvına sebep olabilecek oranda fahiş olduğu kanaatine varılarak TBK 182/3 maddesi gereğince hakkaniyete uygun olarak 1/2 oranında indirim yapmak gerekmiş ve 5.000,00.-EURO cezai şart alacağının, dava tarihi olan 28/09/2017 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince T.C. Merkez Bankası’nın bir yıl vadeli EURO mevduatına verdiği en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Davacının maddi tazminat talebi yönünden yapılan değerlendirme sonucunda; sözleşmede yer alan ceza koşulunun zararla ilişkisini düzenleyen 6098 sayılı TBK’nın 180/2. maddesine göre, alacaklının uğradığı zarar, kararlaştırılan ceza tutarını aşıyorsa alacaklının, borçlunun kusuru bulunduğunu ispat etmedikçe aşan miktarı isteyemeyeceği, davalının gerçekleştirdiği kabul edilen haksız rekabetin esasen cezai şarta hükmedilmesinin de koşulu olduğu, rekabet yasağına aykırılık koşullarının haksız rekabet ile aynı mahiyette olduğundan ve davacı tarafça da, cezai şartın bir unsuru olan haksız rekabetin gerçekleşmesi durumunda cezai şartı aşan bir zararın varlığı ispat edilemediğine göre sadece cezai şart talep edebileceği kanaatine varılarak davacının maddi tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Hakimin takdir hakkını kullanarak 6098 sayılı TBK 182/son maddesini uygulamak suretiyle yapmış olduğu indirim miktarı vekalet ücretinin hesabında dikkate alınamayacağından reddolunan kısım üzerinden davalı lehine karşı vekalet ücretine hükmedilmemiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2009/18/421 Esas, 2009/526 Karar sayılı 18/11/2009 günlü içtihadı)
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1)5.000,00.-EURO cezai şart alacağının dava tarihi olan 28/09/2017 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince T.C. Merkez Bankası’nın bir yıl vadeli EURO mevduatına verdiği en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2)Davacının koşulları bulunmayan maddi tazminat isteminin REDDİNE,
3)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 1.440,04.-TL nispi karar ve ilam harcından, dava açılırken davacı taraftan peşin alınan 717,26.-TL harcın mahsubu ile hazineye gelir kaydına, bakiye 722,78.-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4)Davacı tarafından yatırılan 717,26.-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5)Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T.’deki esaslara göre belirlenen 4.080,00.-TL maktu vekalet ücretinin, davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6)Cezai şart indirimi mahkememizin takdiri indirim hakkına ilişkin hususlardan olduğundan reddedilen tutar üzerinden karşı vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7)Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ ne göre ve red edilen maddi tazminat yönünden hesaplanan 1.000,00- TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8)Davacı tarafından yapılan 31,40.-TL başvurma harcı, 2.261,70.-TL bilirkişi masrafı, posta giderleri ve diğer giderler olmak üzere toplam 2.293,10.-TL yargılama giderinin, davadaki kabul ret oranına göre 1.119,97.-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 1.179,13.-TL’sinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9)HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından artan avans olması halinde hüküm kesinleştiğinde ve talep edildiğinde davacıya iadesine,
10)Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
11)Davalı tarafça yatırılan gider avansı olmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığını,
Dair, taraf vekillerinin huzurunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.19/01/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır