Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/290 E. 2020/349 K. 19.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/290 Esas
KARAR NO : 2020/349

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/05/2019
KARAR TARİHİ : 19/06/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Müvekkili şirket tarafından … numaralı Yurtiçi Taşıyıcı Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalanan sigortalı …. A.Ş …’ya ait emtiaları, nakliyesi için fiili nakliyeci … ile anlaştığını, emtiaların nakliyesi esnasında hasar uğradığı nakliye işlemi …’in sorumluluğunda gerçekleştiğini, fatura ve yapılan tespitler gereğince sovtaj durumu da dikkate alınarak 36.025,26 TL (asıl alacak) sigortalı zararı, müvekkil şirket tarafından tazmin edildiği, TTK ve poliçe hükümleri ile ibraname ve banka ödeme dekontu halefiyet kuralları ve sigortalının temlik talebi gereğince TBK ilgili hükümleri temlik esasına göre sigortalısının haklarının devralan müvekkilin TTK ve ilgili konvansiyon hükümleri ile davalıya rücu hakkı olduğunu, davalıya müracaatta bulunulduğu, akabinde arabuluculuk görüşmesi yapıldığı ancak sonuç alınamadığını, davalı sigortalıya kesmiş olduğu nakliye faturası ve taşıma irsaliyesi gereğince sorumlu olduğunu davalıya fiil taşıyan sıfatıyla dava açıldığını, nakliye esnasında sıvı temasına maruz kaldığını, emtialar ıslanma neticesinde zayi olduğunu, sigortalı firma tarafından emtiaların hasara uğradığı tespit edilmiş ekspertiz çalışması yapılmış, hasarın ıslanma neticesinde meydana geldiği eksperlerce tespit edildiğini, konu ile ilgili sovtaj araştırması neticesinde tüketimi uygun olmadığı, imhasının uygun olduğu tespit edilerek 1.399,32 TL sovtaj bedeli hasar hesabında dikkate alındığını, davalıların basiretli bir taşıyıcı olarak gerekli dikkat ve özeni göstermemiş olması neticesinde işbu hasar meydana geldiğini, öncelikle meydana gelen hasar nedeniyle fiili taşıma işini gerçekleştiren …’in sorumluluğu bulunduğunu, açıklanan nedenlerle müvekkilinin davalıdan olan 36.891,35 TK alacağına ilişkin icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline, %20 den az olmayan oranda icra inkar tazminatı yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine, 1136 sayılı Avukatlık kanunun uyarınca karşı taraf vekalet ücretini adına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı … tarafından 16/07/2019 havale tarihli dilekçesi ile dava konusu olayın … sınırları dahilinde meydana geldiğini, bu nedenle söz konusu davanın …’de görülmesi gerektiğini, dosyanın yetkisizlik kararı verilerek dosyanın …-Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, davacı … tarafından kendi sigortalısına ödenen bedelin 6102 sayılı TTK’nun 1472. maddesi kapsamında üçüncü kişiden rücuen tazmini talebiyle girişilen icra icra takibine vaki itirazlarının iptali istemine ilişkindir.
Davalı vekili HMK.nun 116/1-a bendine uygun olarak yetki ilk itirazında bulunmuştur. Yetki itirazı HMK.nun 117/1 maddesinde belirtilen yasal süresinde ileri sürülmüştür.
Yargıtay 17. HD’nin 11/10/2017 gün ve 2016/17378 E.-2017/8966 K. Sayılı kararında özetle; “…Dava, 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi gereğince sigortalıya ödenmiş olan hasar bedelinin haksız fiil sorumlularından rücuen tazmini istemine ilişkindir.
Trafik kazası nedeniyle oluşan hasar nedeniyle sigortalısının zararını karşılayan kasko sigortacısının ödediği miktarı davalı işleten ve sürücüden rücuan tazminine yönelik davanın temeli, motorlu araç kazasından dolayı hukuki sorumluluğa dayanmaktadır(YHGK., 25/12/2002 tarih, 2002/11-1105 Esas, 2002/1102 Karar).
TTK’nun 1301. maddesi (6102 sayılı TTK m. 1472) hükmü gereğince kasko sigortacısı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve bu sebeple sigortalı mal sahibinin hak ve yetkilerine sahip olur. Bu halefiyet ilkesi gereğince, sigortalı zarar sorumlusuna karşı tazminat davasını hangi yer mahkemesinde açması gerekiyor ise, kasko sigortacısının da rücu davasını aynı yer mahkemesinde açması gerekir.
1086 sayılı HUMK’nın 9. maddesinin 2. fıkrası; “Davalı birden fazla ise, dava bunlardan birisinin ikametgahı mahkemesinde açılır. Şu kadar ki, kanunda dava sebebine göre, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme kabul edilmiş ise, davaya o mahkemede bakılır. Ancak davanın sırf davalılardan birini kendi mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı anlaşılırsa mahkeme onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir” hükmünü içermektedir (6100 sayılı HMK m. 6, 7). Yine aynı Yasa’nın 21. maddesinde ise “Haksız bir fiilden mütevellit dava o fiilin vuku bulduğu mahal mahkemesinde ikame olunabilir” hükmü yer almaktadır(HMK m. 16). Diğer taraftan, 2918 sayılı KTK’nun “Hukuki Sorumluluk ve Sigorta” başlıklı sekizinci kısmının beşinci bölümünde “Ortak Hükümler” ana başlığı altında “Yetkili Mahkeme” alt başlıklı 110. maddesinde ise; “Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi,kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir” ifadesine yer verilmiştir.
Bilindiği gibi ilke olarak bir davada, davalı sayısı birden fazla ise, dava bunlardan birisinin ikametgahı mahkemesinde açılabileceği gibi (HMK m. 7/I; HUMK’nın m. 9/II.c.1), aynı Kanun’un 16. maddesi uyarınca haksız fiilin vuku bulduğu, zararın meydana geldiği, zararın meydana gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Bunların yanında ve öncelikle 2918 sayılı KTK’nın 110. maddesi uyarınca, motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, ihtiyari ve zorunlu sorumluluk sigortası yapan şirketler aleyhine de işleten ve sürücü ile birlikte açılması halinde hem bu kanun hemde HUMK’nın 9. maddesi (HMK m.6) uyarınca bu davalılardan birinin ikametgahı mahkemesinde de açılabilir. KTK’nın 110. madde son cümlesinde yer alan kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de, dava açılabileceği kuralı kesin yetki kuralı olmayıp, davacıya tanınan bir seçimlik haktır. HMK’nin haksız fiillerde yetkiyi düzenleyen 16. maddesinde de esasen HMK’nin 7/I-2. cümlesindeki düzenleme anlamında kesin yetki sözkonusu değildir. Yasa koyucunun maddenin düzenlenmesinde ortaya koyduğu gerekçeden de bu durum anlaşılmaktadır. Adalet Komisyonu Gerekçesinde haksız fiilden doğan davalarda uygulamada ve doktrinde oluşan görüşler dikkate alınarak haksız fiilin işlendiği yer dışında zararın meydana geldiği yer, gelme ihtimalinin bulunduğu yer ve karşılaştırmalı hukuktaki örnekler de dikkate alınarak zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkili olarak kabul edilmiştir.
Bu anlamda dava sebebi olan haksız fiil halinde dahi HMK’nin 16. maddesi gereğince birden fazla mahkemenin yetkili kılınarak davacıya bir seçimlik hak tanınmış olması gözönüne alındığında bu maddenin amacına aykırı bir yorumla HMK 7/I. maddesi gereğince haksız fiilin vuku bulduğu yerin tüm davalılar için kesin yetkili mahkeme olarak kabul edilmesi ve HMK’nin 6. maddesinde düzenlenen genel yetkili mahkeme yetkisinin kaldırdığı şeklindeki bir yorum mümkün değildir.(H.G.K. 2013/11-2359 E.-2015/1443 K.)
Bir dava için birden fazla (genel ve özel) yetkili mahkeme varsa, davacı, bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasının bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiç birisinde açmaz ve yetkisiz bir mahkeme de açar ise, o zaman seçme hakkı davalılara geçer…” denilmiştir.
Bu itibarla, 6102 sayılı TTK’nun 1472. Maddesi (mülga TTK’nun 1301. Maddesi) hükmü gereğince yurtiçi taşıyıcı sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında sigortacı olan davacının, sigorta bedelini kendi sigortalısına ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve bu sebeple sigortalı mal sahibinin hak ve yetkilerine sahip olur. Bu halefiyet ilkesi gereğince, işleten ve sürücüye yöneltilen davada, davacı … şirketinin sigortalısının zarar sorumlusuna karşı tazminat davasını hangi yer mahkemesinde açması gerekiyor ise, davacı sigortacının da rücu davasını aynı yer mahkemesinde açması gerekir.
Buna göre, iddia edilen dava konusu hasarın …’de meydana geldiği, davacının zarar gören sigortalısının yerleşim yerinin Kemalpaşa/İzmir olduğu, davalının yerleşim yerinin … olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu haliyle, davacı tarafça eldeki dava yönünden yetkili olmayan … Mahkemeleri’nde dava açılmış olup, davalının yasal cevap süresi içerisinde usulüne uygun yetki itirazında bulunmuş olması ve seçme hakkının davalıya geçmiş olması sebebiyle … Mahkemelerinin yetkili olduğu anlaşıldığından davalının yetki itirazının kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM/ Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davalının yetki itirazının KABULÜNE, Mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 20. maddesi uyarınca yetkisizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde davacı tarafından mahkememize başvurularak dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesi talep edildiğinde dava dosyasının görevli ve yetkili … NÖBETÇİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE gönderilmesine, usulünce başvuru yapılmaması halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin bildirilmesine,
3-6100 sayılı HMK’nın 331/2 maddesi gereğince harç ve yargılama giderlerinin yetkili mahkemece dikkate alınmasına,
Taraf vekillerinin huzurunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıklandı.

Katip
e-imzalıdır

Hakim
e-imzalıdır