Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/253 E. 2020/521 K. 22.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/253 Esas
KARAR NO:2020/521

DAVA:Menfi Tespit (Alım Satım)
DAVA TARİHİ:03/05/2019
KARAR TARİHİ:22/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Alım Satım) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM/
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ve ortağı … tarafından Adi Ortaklık olarak 20/10/2017 tarihinde kurulan … ile davalı arasında 08/03/2018 tarihinde ….Noterliğinin … yevmiye numaralı Acentelik Sözleşmesi imzalandığını, bir süre sonra taraflar arasında fesihname yapıldığını, müvekkilinin …’a yaptığı ihbarname ile Adi Ortaklığı’ndaki ortaklığını bitirmek istediğini bildirildiğini, müvekkili İstanbul da iken hakkında ….İcra müdürlüğünde takip başlatıldığını, müvekkilinin takibe konu setten icra takibinden sonra haberi olduğunu, …’a senetin aslı sorulduğunda “kendisi tarafından davalı tarafa verildiğini, teminat senedi olduğunu ve önemsenmesi gerektiğinin “beyan edildiğini, takip konusu senedin … ve davamı arasında ortaklaşa ve kötü niyetli olarak düzenlendiğini belirterek ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takibe konu senedin tüm ferileri ile birlikte takibin iptali ile müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının % 20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu senedin davacının iddia ettiği gibi teminat senedi olmadığını, davacının borcu olmadığı ve adi ortaklık sözleşmesi sona erdiğinden bonodan sorumlu olamayacağı iddiasının yersiz olduğunu, adi ortaklıkta bütün ortakların ayrı ayrı temsil ve idare yetkisine sahip olduğunu, diğer bir ifadeyle idare hakkında bir mukavele hükmü ya da ortaklık kararı yoksa her bir ortak tarafından imzalanan ve hukuki geçerliliği olan kambiyo senedinin geçerli olduğunu, ortaklık sona erse bile 3.kişilere karşı sorumluluklarının devam ettiğini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 645.Maddesinde de kanun koyucu bunu hüküm altına alındığını, davacı tarafın dava dilekçesinin ilgili bölümünde senedin geçersizliği üzerine ortağıyla olan konuşmalarının olduğunu iddia ettiği, bu hususun tanıkla ispatını sağlayabileceğini her ne kadar beyan etse de söz konusu bu durumun senede karşı senetle ispat kuralının ihlalini doğuracağını, ayrıca bu durumun taraflarınca kabul edilebilir geçerli ve hukuki bir delilde teşkil etmeyeceğini, 6100 sy. Hukuk Muhakemeleri Kanununun Madde.201’de de kanun koyucu tarafından kabul edilen senede karşı tanıkla ispat yasağı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE/
Dava menfi tespit istemine ilişkindir.
….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası celbedilerek dosya içine alınmış, incelenmesinde; “… … ve Ort.” keşideci, davalının lehdar olduğu, 500.000,00-TL bedelli, 15/03/2018 düzenleme tarihli ve 15/03/2018 vadeli bir adet bonoya dayalı olarak, her bir adi ortak ( … ve …) aleyhine kambiyo takibi başlatıldığı anlaşılmıştır.
Adi ortaklık ve acentelik sözleşmesi asılları kasaya alınmıştır. Adi ortaklık sözleşmesinin incelenmesinde, … ve …’in adi ortaklığı münferiden temsil ve ilzama yetkili olduklarının kararlaştırıldığı görülmüştür.
Mahkememizin 22/09/2020 tarihli celsesinde davacı vekiline, eldeki menfi tespit davasını adi ortaklık adına mı, müvekkili adına mı açtığı, başka ifade ile dava ve takip konusu 500.000,00-TL bedelli bonodan ötürü adi ortaklığın mı, sadece davacının mı davalıya borçlu olmadığının tespitinin talep edildiği sorulmuş; davacı vekili, dava konusu bonodan ötürü sadece müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini talep ettiklerini, davayı adi ortaklık adına açmadıklarını beyan etmiştir.
Dava konusu bono davacı tarafından değil, adi ortaklık tarafından keşide edildiğinden, bono nedeniyle açılacak menfi tespit davasının aralarında zorunluğu dava arkadaşlığı bulunan adi ortaklar tarafından birlikte ve adi ortaklık adına açılması gerekmektedir. Zorunlu dava arkadaşlığının bulunduğu durumlarda(örneğin adi ortaklık veya tereke adına açılan davalarda) zorunlu dava arkadaşlarından sadece biri yahut bir kaçı dava açmış ise, eksikliği giderilebilir dava şartı mevcut olduğundan, HMK’nun 115/2-ikinci cümle maddesi uyarınca dava açmayan zorunlu dava arkadaşlarının davaya katılımı veya açılan davaya muvafakatlerinin sağlanması için süre verilmesi gerekir. Buna karşı zorunlu dava arkadaşlarından biri davayı sadece kendi adına açmış ise artık taraf ehliyetinin varlığından söz edilemez. Somut olayda davacı eldeki davayı adi ortaklık adına değil kendi adına açmıştır. Adi ortaklık adına açılmayan dava için, diğer adi ortağın muvafakati sağlanamaz. Yukarıda izah edildiği üzere, dava konusu bono davacı tarafından değil, adi ortaklık tarafından keşide edildiğinden davacının bu bono nedeniyle açılan menfi tespit davasında taraf ehliyeti bulunmamaktadır.
HMK’nun 115/1 fıkrası uyarınca, mahkemece dava şartları yargılamanın her aşamasında kendiliğinden araştırılır. HMK’nun 114/1-d bendi uyarınca tarafların taraf ve dava ehliyetini haiz olmaları dava şartıdır. Somut olayda; davacının taraf ehliyeti bulunmadığı anlaşılmakla, davanın 6100 sayılı HMK 114/1-d ve 115/2 fıkraları uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın 6100 sayılı HMK 114/1-d ve 115/2 fıkraları uyarınca dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 54,40-TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan tahsiline, peşin alınan harçtan mahsubu ile hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde artan harcın davacıya iadesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Taraflarca yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Taraf vekillerinin huzurunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. Açıklandı.
22/09/2020

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır