Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/247 E. 2021/848 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/247 Esas
KARAR NO : 2021/848

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 30/04/2019
KARAR TARİHİ : 14/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerin ortağı olduğu davalı şirketin 08/04/2019 tarihinde Genel Kurul toplantısının yapıldığını, Yönetim kurulunun müvekkillere toplantı yer ve zamanını bildirmediğini, müvekkillerden …’ya İadeli Taahhütlü Mektup ile genel kurul toplantısının bildirildiğine ilişkin bir takım evraktan sonradan haberdar olunduğunu, mektubun müvekkilin eline hiçbir zaman geçmediğini, sonradan haberdar olunan … Barkod numaralı evrak altında diğer müvekkil … adına atfen atılı imzanın …’ya ait olmadığını, Şirket Genel Kurulu Toplantısında alınan kararların 15.04.2019 tarih ve 9809 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlandığını, yönetim kurulu başkanı ve üyeleri ile yetkilernin belirlendiğini, müvekkillerin yönetim kurulu başkan ve üyeliklerine aday olma ya da aday gösterme haklarının elinden alındığını, müvekkillerinin 2016 yılından beri şirketten kar payı alamadıklarını ve şirket işlerine karıştırılmadıklarını, alınan kararların taraflarına tebliğ edilmediğini, müvekkillerin araştırmaları sonucunda gazeteden bulduklarını, şirketin %40 hissedarı olan ve %20 hissedarı olan aynı zamanda yönetimi elinde bulunduran müvekkiller dışında şirket ortaklarının 4 yıldır genel kurul toplamadıklarını, 2015-2016-2017-2018 yıllarına ait yönetim kurulu faaliyeti raporu okunması ve müzakeresi, finansal tabloların okunması ve müzakeresi, bilanço, kar zararları hakkında karar alınması, yönetim kurlu seçilmesi, görevleri, ücreti ve yetki verilmesi gündemlerinin mevcut olduğunu, Yargıtay İçtihatlarında belirttiği gibi yönetim kurulunun müvekkillerini çağırmayarak %40 gibi büyük hisseyi toplantıya çağırmamak anlayışının TMK’nun 2. maddesi bağdaşmadığını genel kurul kararlarına karşı iptal davası açma hakkının doğduğunu beyan ederek, müvekkillerinin usulüne uygun olarak çağrılmadığı ve gündemin usulüne uygun olarak ilan edilmediği davalı şirketin 08.04.2019 tarihli Genel Kurul Kararlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde … adında davacı olmadığını, vekil eden şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesi … adı altında atılan tüm imzaların kendi eli ürünü olduğunu, Genel Kurul Toplantısının Türk Ticaret Kanunu’nun hükümleri ve uygulamada öngörülen usule uygun yapıldığını, 2015-2016-2017-2018 yıllarına ait Olağan Genel Kurul toplantısının 08.04.2019 tarihinde saat 10.00 da “ …adresinde, TTK.’nın 414 . maddesine göre, yazılı gündemle ilanı yapılmasına oy birliğiyle karar verildiğini, karar ve gündemin … 6. Noterliğince … tarih … yevmiye no ile tasdik edildiğini, ilanın Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin 19 Mart 2019 gün ve 9790 sayısında yayınlandığını, keyfiyetin, her ortağa ayrıntılı, defter ve kayıtları incelemeye daveti de içerecek şekilde iadeli taahhütlü mektupla bildirildiğini, davacıların aksine tüm ortaklara da usulüne uygun tebligatların yapıldığının açık olduğunu ve haksız iddiaların kabul eedilmediğini, Genel kurul da Gündemin 10 madde olarak belirlendiğini, tümünün görüşülülüp karar bağlanmış olduğunu, davanın açıldığı mahkeme ile dosya nosu ve duruşmanın yapılacağı günü de kapsayan ilanın, hem Ticaret sicil gazetesi hem de Türkiye Genelinde yayınlanan, uygun günlük gazetede yaptırıldığını, açılan davanın geçerli dayanağı bulunamadığını beyan ederek re’sen nazara alınacak durumlar karşısında, haksız ve dayanaksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava; 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 445.maddesi hükmüne dayalı genel kuru kararının iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı şirketin 08/04/2019 günlü olağan genel kurulda alınan tüm kararların iptali koşullarının oluşup oluşmadığı hususundadır.
Davalı şirketin dava tarihi itibariyle ticaret sicilinde kayıtlı yasal ikametgahının (şirket merkezinin) mahkememizin yargı yetkisinin bulunduğu idari sınırlar içinde kaldığı saptandığından, uyuşmazlığın çözümünde HMK. nun 14/2 ve 6102 Sayılı TTK.nun 445. maddesi hükmü gereğince mahkememiz kesin yetkilidir. Davacının davalı şirketin hissedarı olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Davanın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 445.maddesinde öngörülen hak düşürücü nitelikteki 3 aylık süre içerisinde açıldığı tespit edilmiştir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış davalı şirket sicil dosyası, ana sözleşmesi ve 08/04/2019 tarihli ve genel kurul toplantısında alınan karar örneği ile hazirun cetveli dosyaya alınmış, davacılara genel kurul toplantı çağrısının usulüne uygun yapılmadığına ilişkin davacı tarafından sunulan PTT Başmüdürlüğünün 11/07/2019 tarihli yazısı dosya arasına alınmış, bu yazı da eklenerek PTT’ye yazı yazılmıştır.
PTT İstanbul Başmüdürlüğü tarafından verilen yazı cevabı kapsamından; mahkememizce akıbetleri araştırılan …, …, … barkot nolu gönderilerin dağıtıcıya kayıtlı olarak teslim edildiklerinin, ve dağıtıma çıkarıldıklarının, dağıtıcının 21/03/2019 tarihinde bu gönderilerin …’ e teslim edildiği yönünde kayıtlı maddeler listesine kayıt düştüğünü; ancak dağıtıcının yazılı beyanında bunu kanıtlayamadığını, dağıtıcının alma haber kartlarını adresteki girişte bulman masa üzerine bıraktığını, dağıtıcı gönderilerin alıcısına ulaştığı varsayımı ile hareket etmiş ise de, bu varsayım doğru bile olsa ispatı mümkün olmadığından gönderilerin dağıtıcı uhdesinde zayii olduğu kanaatinin oluştuğunun bildirildiği anlaşılmış, yazı cevabı ekinde dağıtıcının yazılı beyanının sunulduğu görülmüştür. Dağıtıcı …’nün yazılı beyanında ise; 21/03/2019 tarihinde kayıtlı ve kayıtsız postaları birlikte alıp dağıtıma başladığını, dağıtım bittiğinde gün sonu listesinde posta açığı farkettiğini, postaları kayıtsız postalarla bıraktığını düşünerek, bölgesinde dağıtıma çıktığı binalara tek tek bakmaya başladığını, postaları bıraktığı …’na geldiğinde ise …, …, … nolu gönderilere ilişkin alma haber kartlarını bina içindeki masanın üzerinde bulduğunu, bu nedenle postaları sahibinin aldığını düşünerek, alma haber kartlarını alıp merkezine döndüğünü, merkezde düşüm yaptığı sırada günü yorgunluğu ve stresi ile bir karışıklık yapıp listesindeki diğer isimle karıştırıp düşüm yaptığını, posta sahibi şahsın bir kaç gün sonra merkeze gelerek postaları almadığını beyan ettiğini, durumun kendisine bildirilmesi üzerine ilgili adrese kontrol(bina görevlisi, kamera kayıtları vs) için gittiğini, akabinde şahısla telefonda görüşüp bilgi verdiğini, görüşme öncesinde ve sonrasında şahsa hiçbir art niye olmaksızın elinden geleni yapacağını söylediğini, şahsın ise avukatı ile görüşüp geri döneceğini söylediğini, aradan üç aylık süre geçtikten sonra şahsın kendisini şikayet ettiğini, gönderici ve alıcıyı tanımadığını, kastının bulunmadığını, iş yoğunluğu nedeniyle hata yaptığını belirttiği görülmüştür.
Dava konusu genel kurul toplantısına çağrı ve gündemin 19/03/2019 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan ediliği, ilan tarihi ile toplantı tarihi arasında TTK’nun 414/1-1.cümle hükmüne uygun şekilde toplantı ve ilan günleri hariç iki haftalık süre bulunduğu tespit edilmiştir.
TTK’nun 414/1-2.cüme hükmüne göre pay defterinde yazılı pay sahiplerine toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazetelerin iadeli taahhütlü mektupla bildirilmesi zorunludur. Davalı şirket tarafından dosyaya sunulan posta gönderilerinden, tebligatların 18/03/2021 tarihinde PTT Sirkeci Şubesi’ne teslim edildiği anlaşılmıştır. Davacılardan …, … ve … adına çıkartılan …, …, … barkod nolu gönderiler ve alma haber kağıtları incelendiğinde, tamamı aynı adrese çıkartılan gönderilerde teslim tarihinin yazılı olmadığı, her üç alma tebligat üzerinde aynı parafın bulunduğu, ilgili dağıtıcının postaların …’e teslim edildiğine dair liste düşümü yaptığı; ancak bu kaydı sehven tuttuğunu, postaları kayıtsız postalarla karıştırmış olabileceğini düşündüğü için 21/03/2019 günü ilgili apartma kontrol için gittiğinde alma haber kartlarını bina içindeki masa üzerinde bulduğunu, sahibi tarafından alındığını düşünerek merkeze döndüğünü beyan ettiği, bu haliyle gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazetelerin bu davacılara iadeli taahütlü mektup ile teslim edildiğini kabul edilemeyeceği, zira evrakın kim tarafından teslim alındığının veya teslim alınıp alınmadığının tespitinin mümkün olmadığı anlaşılmış, gönderi tebliğinin ve çağrının usulüne uygun yapılmadığı kabul edilmiştir.
Davacılardan …’e gönderilen gönderinin ise 19/03/2019 tarihinde … isimli çalışana tebliğ edildiğine dair kayıt bulunduğu, bu davacıya TTK 414/1-2.cümlesine uygun şekilde bildirim yapıldığı sonucuna ulaşılmıştır.
İptali istenen Genel Kurul Kararlarının yasa, ana sözleşme ve objektif iyi niyet kurallarına uygun olup olmadığı, davacının ibra edilmeme kararına ilişkin gerekçenin yerindeliğinin tespiti yönünden dosya ve davalı şirketin 2015-2016-2017 ve 2018 yılı ticari defter kayıtları üzerinde mahkeme duruşma salonunda inceleme yapılarak bilirkişi raporu alınmış; bilirkişi Cengiz Güneş tarafından düzenlenen 02/02/2021 teslim tarihli bilirkişi raporunda özetle; 08/04/2019 tarihinde yapılan Genel Kurul ile ilgili olarak, Ticaret Sicili gazetesinde yapılan ilan ile genel kurul tarihleri arasındaki zorunlu 15 günlük süre bulunduğunu, yönetim kurulu kararı ile ilan edilen gündem maddelerinin sırasına göre ve tümü üzerinde görüşmeler yapılarak karara bağlandığını, ibra konusunda çelişki olmayıp, yönetim kurulu üyelerinin kendi hisseleri dışında, diğerleri ayrı ayrı ibra ettiklerini, mali tabloların onaylanması, ücret takdirine yer olmadığı hususlarında sırasına ve usulüne göre karar alındığını, mahkemenin ara kararında belirtilen, 6.madde de yer alan mali konularla ilgili hususların ilan edilen gündem maddelerine göre görüşüldüğünü, alınan kararın genel kurulun yetkisinde olan işlemlerden olup, aksi bir husus tespit edilmediğini, genel kurula çağrının TTK 414 maddeye göre ilanlı olarak yapılmasına karar verilmesine rağmen, aynı maddenin, son bölümünde yer alan, pay defterinde yazılı pay sahipleriyle önceden şirkete pay senedi veya pay sahipliğini ispatlayıcı belge vererek adreslerini bildiren pay sahiplerine, toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazetelerin, iadeli taahhütlü mektupla bildirilmesi gerektiği hükmüne göre, davacılara iadeli taahhütlü olarak gönderilen mektupların, ihtilaflı olarak, davacılara fiziki olarak davetlerin ulaşmadığı resmi kurum belgesi ile ispat edildiğinden, 08.04.2019 tarihinde yapılan Genel Kurulun iptali gerektiği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Dosyaya sunulan rapor mahkemece talep edilen mali değerlendirmeleri kapsamadığından teknik açıdan yeterli bulunmamakla; tarafların iddia ve savunmaları ile tüm dosya kapsamına göre , 08/04/2019 tarihli genel kurulda alınan tüm kararların iptalinin talep edildiği, buna göre 2015-2016-2017 ve 2018 yılı yıllarına ilişkin finansal tabloların TTK’nun 514, 515, maddelerine uygun şekilde, Türkiye Muhasebe standartlarına uygun şekilde, tam, anlaşılabilir, ihtiyaçlara ve işletmenin niteliğine uygun bir şekilde, şeffaf ve güveniir olarak; gerçeği, dürüst, aynen ve aslına sadık surette yansıtıp, yansıtmadıklarının; aynı yıllara ait yönetim kurulu yıllık faaliyet raporlarının TTK’nun 516 maddesine uygun ve 516/1 maddesine göre, doğru, eksiksiz, dolambaçsız, gerçeğe uygun ve dürüst bir şekilde yansıtıp yansıtmadıklarının; aynı toplantının 6 nolu maddesi ile alınan mahsup ve kar dağıtımı yapılmaması kararının , şirketin mali durumu da göz önünde bulundurularak, kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına uygun olup olmadığının tespiti için davalı şirketin 2015,2016,2017,2018 . yılı Ticari Defter ve belgeleri ile dosya üzerinde yeni bir mali bilirkişi vasıtasıyla inceleme yapılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi … tarafından düzenlenen 03/09/2021 teslim tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacılar … , … ve … ‘ya yapılan tebligatların usulsüz olup olmadığına dair değerlendirmenin TTK md 414 kapsamında sayın Mahkeme takdirinde olduğu, davacı … ile ilgili gönderilen tebligatın çalışanı …’e teslim edildiği dikkate alındığında iş bu davacı ile ilgili usulsüz tebligatın olmadığı, dava konusu genel kurulun tescil ve ilanının gerekli sürelerde yapılmış olduğu, ayrıca davacı şirketin genel kurul ile ilgili iadeli taahhütlü mektupları davalılara gönderdiği, davacılardan … ve …’ in genel kuruldan 1 hafta önce davalı şirket yönetim kuruluna genel kurulun tebligat usulsüzlüğü ile ilgili yazı yazdıkları nazara alındığında genel kurulun iptalinin nihai hukuki değerlendirmesi Sayın Mahkemeye ait olmak üzere gerekli olmadığı, dava konusu şirketin genel kurulunda alınan kararların katılanların oy birliği ile alındığı, Yöneticilerin ibrasında ise ibra edilen yönetici haricinde katılanların oy birliği ile ibraların gerçekleştiği, rapor içeriğinde açıklandığı üzere davacılardan usulsüz tebligat yapıldığı iddia olunan …, … ve … ‘nın genel kurula katılmaması durumunda dahi alınan kararların ve yönetici ibralarının TTK kapsamında nisaplarının yeterli olacağı, davacıların genel kurul iptal taleplerinin yerinde olmadığının kabulünün gerektiği görüş ve kanaati bildirilmiştir.
TTK’nun 446 maddeside; iptal davası açma hakkına sahip olanlar sıralanmıştır. Buna göre; toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten pay sahipleri, toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, yönetim kurulu, kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri iptal davası açabilir.
Buna göre toplantıya katılmayan pay sahipleri; çağrının usulüne uygun yapılmadığı, gündemin gereği gibi ilan edilmediği, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıkları, genel kurula katılmalarına ve oy kullanmalarına haksız olarak izin verilmediği iddialarından herhangi birine dayalı olarak iptal davası açabilirler. Ancak sayılan aykırılıklardan herhangi birinin varlığı genel kurulda alınan kararların iptali için tek başına yeterli olmayıp, bu aykırılığın genel kurulun o şekilde karar almasında etkili olduğunun da (etki kuralı) ispatı zorunludur.
İncelenen genel kurul toplantı tutanağı içeriğine göre davacıların genel kurul toplantısına katılmadıkları anlaşılmıştır. Yine hazirun cetveli incelendiğinde, toplantıya katılmayan davacıların paylarının şirket sermayesinin toplam %40’ına, toplantıya katılanların paylarının ise sermayenin %60’ına tekabül ettiği, toplantıda hazır bulunan pay sahipleri …, … ve …’nın aynı zamanda yönetim kurulu üyesi oldukları anlaşılmıştır. Esas sözleşmede aksi öngörülmediğinden, şirket sermayesinin 1/4’ünden fazlasının toplantıda hazır bulunduğu, TTK 418 maddesi uyarınca toplantı nisabının sağlandığı anlaşılmıştır.
Somut olayda davacılar …, …, … ve …’nin çağrının usulsüz yapıldığını, gündemin gereği gibi görüşülmediğini, finansal tabloların ve faaliyet raporlarının okunması ve onaylanması, yönetim kuruluna yetki verilmesi, yönetim kurulu üyelerine ücret takdiri, yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi gibi hususlarda etkili olamadıklarını, yönetim kuruluna aday gösterme ve görüşülen konularda oy kullanma haklarının ellerinden alındığı iddia ederek, tüm kararların iptalini talep etmişlerdir. Davacılar …, … ve … yönünden çağrının usulüne uygun yapılmadığı mahkememizce kabul edilmiştir. Yukarıda da izah edildiği üzere çağrı usulsüzlüğü tek başına iptal sebebi olmayıp pay sahibine iptal davası açma hakkı verdiğinden, her bir genel kurul kararı yönünden iptal koşullarının oluşup oluşmadığı tek tek değerlendirilmek gerekecektir.
Gündemin 1 ve 2 nolu kararları toplantı başkanı, oy toplama memuru ve tutanak yazmanı seçilmesi ile tutanakların imzalanması için toplantı heyetine yetki verilmesine ilişkin olup, toplantıya katılan ve sermayenin %60’ını teşkil eden pay sahiplerinin oybirliği ile alınan bu kararların karar nisabına uygun olduğu, davacıların tamamı, yani sermayenin %40 ını teşkil eden pay sahipleri toplantıya katılmış ve olumsuz oy kullanmış olsalardı dahi, kararların TTK 418/2 bendi uyarınca, toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile ve oy çokluğu ile bu şekilde alınabilecekleri anlaşılmış ve bu kararlar yönünden iptal koşullarının oluşmadığı tespit edilmiştir.
Gündemin 3 nolu maddesi, davalı şirketin 2015,2016,2017,2018 yıllarına ilişkin yönetim kurulu faaliyet raporlarının okunup müzakere edilmesine ilişkin olup, oylamaya sunulan bir karar bulunmadığından, iptali gereken bir karar da mevcut değildir.
Gündemin 4 nolu kararı, davalı şirketin 2015,2016,2017,2018 yıllarına ait finansal tablolarının okunup, müzakere edilmesine ve onaylanmasına ilişkin olduğu, mahkememizce alınan 03/09/2021 teslim tarihli mali bilirkişi raporunda; finansal tabloların TTK’nun 514, 515 maddelerine aykırı düzenlendiklerine dair herhangi bir tespit bulunmadığı, toplantıya katılan ve sermayenin %60’ını teşkil eden pay sahiplerinin oybirliği ile alınan bu kararın karar nisabına uygun olduğu, davacıların tamamı, yani sermayenin %40 ını teşkil eden pay sahipleri toplantıya katılmış ve olumsuz oy kullanmış olsalardı dahi, kararın TTK 418/2 bendi uyarınca, toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile ve oy çokluğu ile bu şekilde alınabileceği anlaşılmış ve bu karar yönünden iptal koşullarının oluşmadığı tespit edilmiştir.
Gündemin 6 nolu kararı; davalı şirketin 2015,2017,2018 yıllarına ait finansal tablolara göre; TTK ve Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca ayrılması gereken karşılıklar ayrıldıktan sonra kalan kardan 2016 yılı zararının mahsup edilmesine, kalan karın, şirket yatırımlarında ve yapacağı işlerde kulanılması, şirketin nakit ve kredi sıkıntısı çekmemesi, devamlı olarak gelişmesi ve gelecek yıllarda daha verimli kar dağıtımı yapılabilmesi amacıyla, dağıtılmayarak olağanüstü ihtiyatlara ayrılmasına ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Mahkememizce alınan 03/09/2021 teslim tarihli mali bilirkişi raporunda; davalı şirketin kayıtlı 1.734.767,98-TL’lik ödenmiş sermayesinin bulunduğu, bunun haricinde sermaye yedeklerinde 7143 Sayılı Kanun kapsamında emtia özel karşılık hesabında 461.607,05-TL’nin bulunduğu, şirketin ödenmiş sermaye ve toplam sermaye yedeğinin toplam 2.196.375,03-TL olduğu, şirketin dağıtılabilecek karının bulunmadığı, 2016 ve 2018 yılı zararlarının yasal yedek tutarını(461.607,05-TL) aştığı tespit edilmiştir. Şu halde şirketin dağıtılabilecek karı bulunmadığından, kar dağıtımı yapılmasına yönelik kararda kanun, ana sözleşme ve objektif iyi niyet kurallarına aykırılık bulunmamaktadır. Öte yandan toplantıya katılan ve sermayenin %60’ını teşkil eden pay sahiplerinin oybirliği ile alınan bu kararın karar nisabına uygun olduğu, davacıların tamamı, yani sermayenin %40 ını teşkil eden pay sahipleri toplantıya katılmış ve olumsuz oy kullanmış olsalardı dahi, kararın TTK 418/2 bendi uyarınca, toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile ve oy çokluğu ile bu şekilde alınabileceği anlaşılmış ve bu karar yönünden iptal koşullarının oluşmadığı tespit edilmiştir.
Gündemin 7 nolu kararı yönetim kurulu seçimine ilişkin olup, davalı şirketin önceki yönetim kurulunu oluşturan üç kişi, …, … ve … yeniden yönetim kurulu üyesi seçilmişlerdir. Toplantıya katılan ve sermayenin %60’ını teşkil eden pay sahiplerinin oybirliği ile alınan bu kararın karar nisabına uygun olduğu, davacıların tamamı, yani sermayenin %40 ını teşkil eden pay sahipleri toplantıya katılmış ve olumsuz oy kullanmış olsalardı dahi, kararın TTK 418/2 bendi uyarınca, toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile ve oy çokluğu ile bu şekilde alınabileceği anlaşılmış ve bu karar yönünden iptal koşullarının oluşmadığı tespit edilmiştir.
Gündemin 8 nolu karar; yönetim kurulu üyelerine bu görevlerinden dolayı herhangi bir ücret, huzur hakkı, prim gibi mali hakların ödenmemesine ilişkin olup, toplantıya katılan ve sermayenin %60’ını teşkil eden pay sahiplerinin oybirliği ile alınan bu kararın karar nisabına uygun olduğu, davacıların tamamı, yani sermayenin %40 ını teşkil eden pay sahipleri toplantıya katılmış ve olumsuz oy kullanmış olsalardı dahi, kararın TTK 418/2 bendi uyarınca, toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile ve oy çokluğu ile bu şekilde alınabileceği anlaşılmış ve bu karar yönünden iptal koşullarının oluşmadığı tespit edilmiştir.
Gündemin 9 nolu kararı; yönetim kuruluna şirket konusuna giren işleri bizzat veya başkaları adına yapmaları ve bu nevi işleri yapan şirketlerde ortak olabilmeleri hususunda TTK’nun 395/1, 396 maddeleri uyarınca yetki verilmesine ilişkindir. toplantıya katılan ve sermayenin %60’ını teşkil eden pay sahiplerinin oybirliği ile alınan bu kararın karar nisabına uygun olduğu, davacıların tamamı, yani sermayenin %40 ını teşkil eden pay sahipleri toplantıya katılmış ve olumsuz oy kullanmış olsalardı dahi, kararın TTK 418/2 bendi uyarınca, toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile ve oy çokluğu ile bu şekilde alınabileceği anlaşılmıştır. TTK’nın ”Oydan Yoksunluk” başlıklı 436/1 maddesinde ”Pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üstsoyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hâkimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz. ” hükmü yer almaktadır. Bir an için anılan kararda yönetim kurulu üyesi olan ve toplantıya katılan pay sahiplerinin oydan yoksun olduğu akla gelebilir ise de; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin benzer uyuşmazlığa ilişkin 2018/1327 esas, 2019/8307 karar sayılı ve 19/12/2019 tarihli ilamında da değinildiği üzere; anılan karar ile, pay sahiplerinin ne kendileri ile davalı şirket arasında, ne de yine pay sahiplerinin ortağı oldukları şahıs şirketi ile hakimiyetleri altındaki şirketler arasında kişisel nitelikte bir iş görüşülüp karara bağlanmış değildir. TTK’da oydan yoksunluk haline ilişkin mevcut düzenleme, anonim şirketin pay sahiplerinin oy hakkına ve bunun doğumuna ilişkin 434. ve 435. maddeleri gözetildiğinde istisnai nitelikte olup istisna hükümlerinin yorum yoluyla kapsamının genişletilmesi mümkün değildir. Buna göre anılan karar TTK’nun 436/1 fıkrası kapsamında değerlendirilemeyeceğinden ve etki kuralı çerçevesinde davacıların toplantıya katılıp olumsuz oy kullanmış olmaları ihtimalinde dahi, karar, toplantı ve karar nisabına uygun olduğundan, kararın iptali koşullarının oluşmadığı tespit edilmiştir.
Gündemin 10 nolu maddesi dilek ve temennilere ilişkin olup, iptali mümkün br karar mevcut değildir.
Gündemin 5 nolu kararı ile, davalı şirketin 2015,2016,2017,2018 faaliyet dönemleri çalışmalarından dolayı yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkindir. Anılan kararda h yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmadıkları, diğer iki yönetim kurulu üyesinin ibrasında oy kullandıkları, böylece her bir yönetim kurulu üyesinin, sermayenin %40 ını teşkil eden pay ama aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olan pay sahiplerinin oyu ile ibraz edildiği tespit edilmiştir. TTK’nın 436/2 maddesi “şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz. ” hükmünü amirdir. Anılan yasal düzenleme uyarınca, yönetim kurulu üyeleri kendi ibralarında oy kullanamayacakları gibi, diğer yönetim kurulu üyelerinin ibrasında da oy kullanamazlar. Başka ifade ile yönetim kurulu üyelerinin her biri açısından, kendileri dahil, tüm yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin oylamada oydan yoksun hali söz konusudur. Daha önce izah edildiği üzere; mahkememizce davacılar …, … ve … yönünden usulsüz olduğu kabul edildiğinden, bu davacıların iptal davası açma hakları mevcuttur. Davacı … yönünden ise çağrının usulüne uygun yapıldığı kabul olunmuştur. Buna karşılık toplantıya katılmadığı sabit olan davacı …’nin de genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıkları kararların iptalini talep hakkı mevcuttur. Dava konusu genel kurulun ibraya ilişkin 5 nolu kararı bu türden bir karar olup, sermayenin %40’ını teşkil eden davacılar toplantıya katılarak olumsuz oy kullanmış olsalar idi, davalı şirket yönetim kurulu üyelerinin ibrasına karar verilemeyeceği, aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olan ve toplantıda hazır bulunan pay sahiplerinin ne kendilerinin ne de diğer yönetim kurulu üyelerinin ibrasında oy kullanamayacakları açık olduğundan, gündemin 5 nolu kararı bakımından kanuna aykırılık nedeniyle iptal koşullarının oluştuğu tespit edilmiştir.
Yukarıda yapılan tüm saptamalar ışığında; davanın kısmen kabulü ile davalı şirketin 08/04/2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 5 nolu kararın iptaline, fazla talebin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Davanın kısmen kabulü ile davalı şirketin 08/04/2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 5 nolu kararın iptaline, fazla talebin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 59,30-TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan harcın mahsubuna, bakiye 14,90-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-Reddedilen kısım yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 44,40 peşin harç, 44,40- TL başvuru harcı, 2.350,00-TL bilirkişi ücreti, 81,05-TL posta masrafı olmak üzere toplam 2.519,85-TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 314,98-TL’sinin davalıdan davacılara verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
7-Davalı tarafça yapılan 100,00-TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 87,50-TL’sinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
8- Davalı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansından kalan kısmın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davalı tarafa iadesine,
Dair davalı vekilinin yüzüne karşı davacı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinde itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/12/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır