Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/196 E. 2020/812 K. 22.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/196 Esas
KARAR NO:2020/812

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:05/04/2019
KARAR TARİHİ:22/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanmış bulunan 01 Ekim 2014 yürürlük tarihli distribütörlük sözleşmesi olduğunu, “Sözleşme” kapsamında taraflarınca, davalı firmaya ürün satışı yapıldığını, sözleşmede yer alan ödeme koşullarının birinci maddesi uyarınca ürün satışı için düzenlenecek faturaların ödeme vadesinin 120 gün olacağının kararlaştırıldığını, yapılan ürün satışı kapsamında, davalı firmanın Eylül 2018 tarihi itibariyle vadesi geçmiş 1.799.123,45-TL tutarında borcunun oluştuğunu, bu tutarın haricinde, davalı firmanın henüz o tarihte ödeme vadesi dolmamış işbu davaya konu edilen borçlarının da bulunduğunu, davalı firma tarafından sözleşmenin 8.3.maddesi tahtında taraflarına 02.10.2017 tarihli, 1.500.000,00-TL tutarlı ve 08.02.2018 tarihli 1.000.000,00-TL tutarlı, iki adet banka teminat mektubunun teslim edildiğini, her iki banka teminat mektubunun vadesinin 02.10.2018 tarihi olduğunu, davalı firmanın Eylül 2018 itibariyle muaccel borcunun bulunduğunu, davalı firma ile öncelikle şifahi, daha sonra yazılı olarak irtibata geçildiğini, banka teminat mektuplarını derhal yenilemeleri gerektiği, ayrıca mevcut borçları ile ilgili olarak da ödeme planı sunmaları halinde değerlendirileceği bilgisinin iletildiğini, aynı e-mail ile davalı firma yetkilisi davacı firmanın merkezine 27.09.2018 tarihinde toplantı için davet edildiğini, yapılan görüşme sonucunda, davalı firma yetkilisi …’ın, söz konusu e-maile cevaben ilettiği 25.09.2018 tarihli e-mailinde belirttiği şekilde, banka teminat mektuplarını yenileyeceklerini ve ayrıca ödeme planı sunacaklarını beyan ettiğini, davacı firma tarafından gönderilen 25.09.2018 tarihli ihtarname ile sözleşmenin 8.4. maddesi uyarınca muaccel borcun derhal ödenmesi, aksi halde sözleşmenin esaslı ihlali nedeniyle mevcut tüm borçların muaccel hale geleceğini, mevcut ve muhtemel teslimatların iptal edileceğini ya da erteleneceğini, aynı zamanda banka teminat mektuplarının nakde çevrilerek tüm borçların işlenmiş faizi ile birlikte tahsili yoluna gidileceği davalı firmaya ihtar edildiğini, davalı firma, davacı firmaya göndermiş olduğu 27.09.2018 tarihli cevabi ihtarname ile mevcut borcu ödememeye gerekçe oluşturabilmek için çeşitli mazeretler ileri sürdüğünü, bununla beraber teminat mektuplarını yenileyeceklerini beyan ettiğini, davalı firmanın, söz konusu ihtarnamesinin 4. Maddesinde “Davacı şirket üzerine düşen ödemeleri yapmaya hazırdır” denilmek suretiyle borcun varlığının da kabul edildiğini, davalı firma tüm uyarılara rağmen, 02.10.2018 tarihinde vadesi dolacak olan teminat mektuplarını yenilemediğini, davacı firmaya teslim etmediğini, teminat mektuplarının son vade günü olan 02.10.2018 tarihinde, davacı firmanın görevlendirmiş olduğu yetkilisi bizzat davalı firmanın merkezine giderek, son ana kadar teminat mektubunun teslim edilmesini beklediğini, herhangi bir olumlu gelişme olmadığını, davalı firma yetkilisi … telefonundan aranmış ise de teminat mektuplarını yenilemeyeceklerini beyan ettiklerini, bu beyan üzerine daha sonra yapılan telefon aramalarına da yanıt vermeme yoluna gidildiğini, son kez uyarı amacıyla 02.10.2018 tarihinde saat 15.40’ da gönderilen e-mail ile teminat mektuplarının nakde çevrilmesi dışında bir seçenek kalmadığının iletildiğini, davacı firmanın tüm iyi niyetli çabalarına rağmen yeni teminat mektuplarının teslim edilmediğini, 02.10.2018 tarihinde banka mesai saatinin bitmesine yakın bir saatte toplam 2.500.000,00-TL tutarındaki teminat mektupları borcun tahsili için nakde çevrildiğini, davalı firmaya gönderilen 08.10.2018 tarihli ve 31.10.2018 tarihli ihtarnameler ile banka teminat mektuplarının nakde çevrilmesi sonrasında sözleşmenin 8.4 maddesi uyarınca muaccel hale gelen diğer mevcut borçların ödenmesi gerektiği ve ayrıca ticari ilişkinin devam edebilmesi için banka teminat mektubu sunulması gerektiğinin ihtar edildiğini, davalı firma tarafından gönderilen cevabi ihtarname ile borcun ödenmemesine gerekçe olarak çeşitli mazeretlerin ileri sürülmeye devam edildiğini, ancak ödeme planı sunulması niyetlerinin olduğunun da belirtildiğini, ne var ki, davalı firma işbu dava tarihine kadar, beyan ettikleri şekilde bir ödeme planını hiçbir zaman sunmadığını, davalı firmanın söz konusu ihtarnamesinin 7. maddesinde “Müvekkil şirket üzerine düşen ödemeleri yapmaya ve teminatları sağlamaya hazırdır” denilmek suretiyle borcun varlığı da bir kez daha kabul ettiğini, borç konusu faturalara ilişkin vade sonuna kadar herhangi bir ödeme yapılmadığını, ödeme planına ilişkin davalı firma tarafından bir teklif sunulmadığını ve aynı zamanda sözleşme uyarınca sunulması gereken banka teminat mektuplarının da tüm ihtarlara rağmen sunulmadığını taraflar arasındaki sözleşme 07.02.2019 tarihinde gönderilen ihbarname ile davacı firma tarafından feshedildiğini, davalı firma tarafından yapılan tüm ihtarlara rağmen ödenmemiş durumda olan faturalardan doğan asıl alacak toplamının 1.323.257,48-TL’sinin fatura vade tarihlerinden itibaren işlenmiş avans faizi ile birlikte tahsili için ilamsız icra takibinin başlatıldığını, davalı firma tarafından gönderilen ödeme emrine “Herhangi bir borcumuz yoktur” şeklinde bir açıklama ile itiraz edildiğini, bu sebeple takibin durdurulduğunu, davacı firmanın fatura konusu alacaklarının bulunduğu ve davalı firmanın da yukarıda yer alan beyanları ile borcun varlığı kabul edilmişken, bu kez davalı firmanın borcumuz yoktur şeklinde takibe itiraz ettiğini, bunun kötü niyetli ve takibi sürüncemede bırakma amacı taşıdığını, 18.06.2018 tarih, 16.10.2018 vade tarihli … numaralı 47.487,49-TL tutarındaki faturanın 27.220,81-TL tutarındaki kısmının açık kaldığını, bakiyesi teminat mektuplarının bozulması sonucu tahsil edildiğinden, yalnızca açık kalan bu kısmının takibe konu olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla öncelikle ihtiyati haciz kararı verilmesine, davalı firmanın …. İcra Müdürlüğünün … numaralı icra dosyasından gönderilen ödeme emrine yaptığı haksız ve mesnetsiz itirazının iptal edilmesine ve takibin devamına, davalı firmanın takip tutarının %20’ sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; davacı firmanın iddia ve beyanlarının haksız hukuka aykırı olduğunu ve reddedilmesi gerektiğini, huzurdaki davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davalı firmanın merkezinin ve adresinin … ilinde olduğunu, sözleşmenin ifa edildiği yerin de … olduğunu, buna istinaden huzurdaki dava konusu uyuşmazlık için yetkili mahkemelerin … Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle İstanbul Mahkemelerinde açılan davanın yetkisiz mahkemede açılmış olduğunu ve reddedilmesi gerektiğini, davacı firmanın yapmış olduğu arabuluculuk başvurusunun da yine yetkisiz bölge nezdinde yapılmış olduğunu, mahkemenize ibraz edilen arabuluculuk tutanağının da belirtildiği üzere iletilen cevapla “Başvurucu tarafın …. İcra Müdürlüğü nezdinde başlatmış olduğu icra takibinde de belirtildiği üzere yetki itirazında bulunduk ve … Mahkemeleri, İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunu bildirdik. Bunun yanında şirketimiz merkezi … da bulunmaktadır. Dolayısıyla açılacak olan davanın da … Mahkemeleri nezdinde açılması gerekmekte olup arabuluculuk için … nezdinde görüşme yapılmalıdır. Bu nedenle … ili sınırları içerisinde bulunan arabuluculuk görüşmesine katılmamız mümkün değildir. Eğer ki … ili sınırları içerisinde bir arabuluculuk görüşmesi yapılması halinde anlaşma hususu değerlendirilecektir.” ifadelerinin açıkça bildirildiğini, ancak tüm bunlara rağmen hukuka aykırı, yetkisiz bir işlem yapılmak suretiyle dava açıldığını, hukuka uygun arabuluculuk görüşmesi yapılmaması nedeniyle de davanın reddedilmesi gerektiğini, davacı firma, taraflar arasında imzalanan distribütörlük sözleşmesine aykırı davranışlarda bulunduğunu, dolayısıyla da ahde vefa ilkesine aykırı davranmış olduğunu, taraflar arasında imzalanan distribütörlük sözleşmesine istinaden …’nin görev ve yükümlülükleri bölümü 7.1.1. maddesinde “Distribütör tarafından sipariş verilen ürünleri karşılamak için ve makul olan en kısa sürede ürünleri teslim etmek için çaba göstermeyi taahhüt eder.” düzenlenmesinin bulunduğunu, yine sözleşmenin ödeme koşulları bölümünde “Distribütör tarafında …’ ye ödeme, fatura tarihinden itibaren 120 gün içerisinde, … tarafından belirlenen hesaba elektronik havale yoluyla faturalanmış para birimi üzerinden yapılacaktır.” hükmünün yer aldığını, bu hususun davacı firmanın dava dilekçesinde de açıkça belirtildiğini, davacı firma tarafından söz konusu sözleşme hükümlerinin usulüne uygun olarak yerine getirilmediğini, davalı firma tarafından sipariş edilen ürünlerin teslimi için davacı firma tarafından çaba gösterilmesi taahhüt edilmesine rağmen sipariş edilen ürünlerin faturaları hemen gönderildiği halde davacı firma tarafından ürünler fatura tarihinden 3 -4 hafta sonra teslim edildiğini, dolayısıyla da sözleşmede belirtilen 120 günlük vadeli ödeme olayı kasten hatalı olarak uygulandığını ve davalı firmanın açıkça zarara uğratıldığını, davacı firma, imzalanan distribütörlük sözleşmesine aykırı olarak etik ilkelere, eşit işlem ilkelerine aykırı olarak davrandığını, haksız rekabet ortamının doğmasına yol açtığını, bu bağlamda davacı firma, diğer bayilere eşit işlem koşullarına aykırı olarak distribütör olan davalı firmadan daha düşük tutarlardan ürün vermiş ve mal fazlası ya da promosyon adı altında avantajlar sağlandığını, davacı firma çalışanları tarafından hukuki ve steril koşullara aykırı olarak iki orijinal ürün birleştirmek suretiyle yeni bir orijinal ürün görüntüsü sağlanarak haricen düşük fiyatlarla piyasaya sürüldüğünü, bu durumda haksız rekabet koşulları oluşturularak davalı firmanın ticari itibarının sarsıldığını, sözleşmeye istinaden davacı firmanın onayı doğrultusunda girilen ihalelerde sağlanması gereken ürün tedarikinde sürekli olarak davacı firmadan kaynaklanan gecikmelerin yaşandığını ve davalı firmanın ihalelerde ceza almasına yol açtığını, davacı firmanın, davalı firmaya yaşatmış olduğu sıkıntılar ve sözleşmeye aykırı olan davranışları defalarca davacı firmaya bildirilmesine rağmen herhangi bir şekilde sıkıntıların giderilmesi için çaba sarf edilmediğini, tam tersine davalı firmanın zararına olan faaliyetlerine devam edildiğini, dolayısıyla da davacı firma ahde vefa ilkesine açıkça aykırı davranmakta olmasına rağmen huzurdaki davayı açma gereği duyduğunu, bu nedenle de davanın reddedilmesinin gerektiğini, teminat mektuplarının haksız olarak bozdurulduğunu ve davalı firmanın kasıtlı olarak zarara uğratıldığını, distribütörlük sözleşmesine göre “İşbu sözleşmenin herhangi bir nedenle feshedilmesi halinde distribütör tarafından …’ye borçlanılan tüm tutarlar derhal muaccel ve tahsili mümkün hale gelecektir.” hükmü bulunmakta olup teminat mektuplarının nakde çevrilmesi ve muaccel olmayan borçların da tahsil edilebilir hale gelmesi için taraflar arasındaki sözleşmenin feshedilmesi gerektiğini, ancak teminat mektuplarının nakde çevrildiği tarih itibariyle taraflar arasındaki sözleşme feshedilmediği gibi davalı firma muaccel olmayan alacaklarının da haksız olarak tahsil edildiğini ve davalı firma kasıtlı olarak zor duruma düşürüldüğünü, bu konu ile ilgili tanıklarımızın dinlenmesi banka kayıtlarının celp edilmesi ve de tarafların ticari defterleri incelenmesi halinde iddialarımızın haklılığı açıkça ortaya konulacak ve teyit edileceğini, dolayısıyla da davacı firma tarafın dava dilekçesinde belirtmiş olduğu tüm iddialar gerçeği yansıtmamakta olup haksız ve dayanaktan yoksun olduğunu, davacı firma, gerçeğe aykırı beyanlarda bulunmak suretiyle mahkemeyi de de yanıltmakta olup haksız bir kazanç sağlamaya çalışmakta olduğunu, bu nedenle de davanın reddedilmesinin gerektiğini belirterek; haksız ve dayanaktan yoksun davanın reddine, davacının %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava; İ.İ.K.nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalının vaki itirazının iptali ve icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkindir.
…. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyası kapsamından; davacı tarafın davalı hakkında toplam1.374.843,04 -TL alacağın eklentileri ile birlikte ödetilmesi istemiyle ve ilamsız takip yoluyla icra takibinde bulunduğu, davalı tarafından yasal süresi içinde vaki itiraz sonucu, icra takibinin İ.İ.K.nun 62. maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliği dava tarihine göre takibe itirazın ve bu itirazın iptali davasının İİK.nun 67. maddesi hükmünde öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki bir yıllık süresi içinde açıldığı tespit olunmuştur.
Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan hususlar; 01/10/2014 tarihli sözleşmenin davacı tarafından haklı nedenle feshedilip edilmediği, takibe dayanak sözleşme kapsamında düzenlenen faturalar nedeniyle davacının davalıdan alacağının varlığı ve miktarı, davalının takibe itirazının haklı olup olmadığı, temerrüt, işlemiş faiz, icra inkar tazminatı talep koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Taraflar arasında ki 1 Ekim 2014 yürürlük tarihli sözleşmenin 23.maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Yasasının 17.maddesi gereğince davalı tarafın yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, davalının ticari defter ve kayıtlarının incelemesi ve bilirkişi raporu alınması için davalı şirket adresinin bulunduğu yer itibariyle … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmıştır.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin … talimat sayılı dosyasından alının 31/12/2019 teslim tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalının ticari defter kayıtlarına göre; davacının 1.020.816,46-TL alacaklı gözüktüğü, davacının faiz dahil davalıdan olan 1.374.843,04-TL alacağını takibe ve davaya konu etmiş olduğu, sözleşmede davacı alacağına hangi faiz oranı üzerinden faiz tahakkuk ettirileceğine ilişkin bir hüküm bulunmaması nedeniyle davacının faiz alacağı ile ilgili hesaplama yapılamadığı, davacının takibe konu ettiği alacağı ile ilgili detay hesaplama yapılabilmesinin mümkün olmadığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce davacının ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmış, 28/07/2020 teslim tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı şirketin, Türk Ticaret Kanunu’na göre tutulması gereken ticari defterlerini yasal süreleri içerisinde tasdik ettirdiği dolayısıyla davacı şirketin ticari defterlerinin sahibi lehine delil olma özelliğini taşıdıkları, icra takibine ve sonrasında davaya konu faturaların davacı şirket defterlerinde usulüne uygun olarak kayıt altına alındığının görüldüğü, davacı şirketin, davalı şirketten takip tarihi (22.02.2019) itibariyle 1.323.257,48 TL asıl alacak, 51.585,56 TL (taleple bağlılık ilkesi gereği) işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.374.843,04-TL alacağının olduğu, davacının asıl alacağına takip tarihinden itibaren, 3095 sayılı yasa gereği yıllık %19,50 oranından başlayacak değişen oranlardan faiz işletilmesinin uygun olduğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Taraflar arasında 01/10/2014 tarihli distribütörlük sözleşmesinin 8.4 maddesine ile; davalının sözleşme dairesinde ödemesi gereken muaccel hale gelmiş bir ödemeyi yerine getirmemesinin, sözleşmenin esaslı ihlali sayılacağı, davacının, diğer haklarına halel gelmeksizin, daha önce mutabık kalınmış ödeme vadelerini dikkate almaksızın mevcut tüm borçların derhal ödenmesini talep edebileceği, önceden kabul edilmiş siparişler nedeniyle davalıya yapılacak teslimatları iptal edebileceği veya erteleyebileceği kararlaştırılmıştır. Yine sözleşmenin EK-5/1 maddesi ile ödemelerin vadesi fatura tarihinden itibaren 120 gün olarak belirlenmiş ve sözleşmenin 8.3 ve EK-5/3a maddesi ile davalı davacıya, ödemelerin teminatı olmak üzere teminat mektubu sunmayı taahhüt etmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin fesih başlıklı 16.maddesinin 1.bendine göre; taraflardan herhangi birinin sözleşmenin herhangi bir hükmüne aykırı davranması ve diğer tarafın bu aykırılığın düzeltilmesi için yazılı ihtarını tebliğ almasından itibaren 30 gün içinde söz konusu aykırılığı gidermemesi halinde; mağdur olan taraf, sözleşme dairesindeki veya yasal haklarına halel gelmemek kaydıyla, sözleşmeyi derhal fesih hakkına sahiptir. Ancak, taraflardan herhangi birinin sözleşmeyi esaslı bir şekilde ihlal etmesi veya sözleşmeye ikinci kez aykırı davranması halinde, mağdur taraf sözleşmeyi derhal feshedebilir.
Sözleşme kapsamında davalı tarafça davacıya 02/10/2018 vadeli, 1.500.000,00-TL bedelli ve 02/10/2018 vadeli, 1.000.000,00-TL bedelli iki adet teminat mektubu verilmiştir.
Davacı tarafından davalıya 25/09/2018 keşide tarihli … Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiği ve ödenmemiş 1.799.123,45-TL muaccel borç bulunduğunun, borcun derhal ödenmemesi halinde sözleşmenin 8.4 maddesi uyarınca muaccel olmamış borçların da muaccel hale geleceğinin, teslimatların iptal edileceğinin ya da erteleneceğinin, teminat mektuplarının nakde çevrileceğinin ihtar edildiği anlaşılmaktadır. Davalı tarafça bu ihtarnamaye karşı 27/09/2018 keşide tarihli … Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderilmiş ve davacı yanın bayiler arasında eşit işlem yapmadığı, teslimattan önce fatura gönderilmesi nedeniyle muacceliyet sorunu yaşandığı, ürün tedarikindeki gecikmelerden ötürü davalının girdiği ihalelerde sorun yaşandığı, ödemelerin planlanmasına yönelik görüşmeler yapmak yerine teminat mektuplarının nakde çevrilmesi yoluna gidilmesinin karşılıklı ticari güveni zedelediği, teminat mektuplarıın vadelerinin uzatılması için de bankalar nezdinde girişimler yapıldığı belirtilmiştir.
Davalı şirket ticari defter ve kayıtlarında yapılan mali bilirkişi incelemesi neticesinde; davalının ilk ihtarnamenin keşide edildiği tarih itibariyle davacıya 3.820.816,46-TL(muaccel ve muaccel olmayan) borçlu göründüğü, 30/12/2018 tarihinde davacı aleyhine borç kaydettiği 1.800.000,00-TL tutarındaki ve 1.000.000,00-TL tutarındaki iki kalem ile takip tarihi itibariyle davacıya olan borç bakiyesini 1.020.816,46-TL ye düşürdüğü anlaşılmıştır.
Davacı şirket ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde; davacının davalıdan ilk ihtarname tarihi itibariyle 3.823.257,48-TL(muaccel ve muaccel olmayan) alacaklı göründüğü, 02/10/2018 tarihinde nakde çevrilen iki teminat mektubunun toplam bedeli olan 2.500.000,00-TL nin kaydı ile takip tarihi itibariyle alacak tutarının 1.323.257,47-TL ye düşürdüğü anlaşılmıştır.
Taraf defterleri arasındaki temel fark davalı tarafından 30/12/2018 tarihinde kaydedilen toplam 2.800.000,00-TL ile davacı tarafından 02/10/2018 tarihinde kaydedilen 2.500.000,00-TL arasındaki 300.000,00-TL den kaynaklanmaktadır. Davalı tarafça davacı aleyhine fazladan kaydedilen bu 300.000,00-TL nin dayanağı sunulmamış ve açıklanmamıştır. Bu fark haricinde tüm faturalar ve ödeme kayıtlarının taraf defterlerinde karşılıklı olarak mevcut oldukları görülmektedir.
Davacı tarafından davalıya 25/09/2018 keşide tarihli … Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiği ve ödenmemiş 1.799.123,45-TL muaccel borç bulunduğu ihtar edilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme ile vadeler fatura tarihinden itibaren 120 gün olarak kararlaştırılmıştır. Buna göre ihtarname tarihinden geriye doğru 120 gün öncesindeki taraf defter ve kayıtlarına bakıldığında; 23/05/2018 tarihi itibariyle davacının muaccel alacak tutarı; davacı defterlerine göre 3.774.123,45-TL; davalı defterlerine göre 3.771.682,44-TL dir. Buna göre davacının ihtarnameye konu ettiği muaccel alacak tutarı, kayıtlardaki alacak tutarından düşüktür. İhtarname ile talep edilen tutar muaccel tutar olduğu gibi sözleşmede belirli vade kararlaştırılmış olması nedeniyle aynı zamanda davalının mütemerrit olduğu tutardır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 8.4 maddesi uyarınca muccael borcun ödenmemesi halinde, davacının muaccel olan olmayan tüm borçların ödenmesini talep edebileceği kararlaştırılmıştır. Davalı yanın cevabi ihtarnamesinden borcun ödenmediği ve sözleşmenin esaslı şekilde ihlal edildiği de anlaşıldığına göre, davacının muaccel olan ve olmayan tüm borçların tahsili için teminat mektuplarını nakde çevirmesinde sözleşmeye aykırılık bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 8.3 maddesine ve EK-5/3a maddesine göre; davacı taraf tüm ödemelerin güvencesini sağlamak üzere davalı yandan teminat mektubu isteyebilir, davalı bu güvenceyi sağlamayı taahhüt etmiştir. Nakde çevrilen teminat mektuplarından sonra, davacı tarafça sözleşmenin anılan maddesi uyarınca yeni teminat mektubu sunulması istenmiş, davalı tarafça taahhüt yerine getirilmemiştir.
Davacı taraf 07/02/2019 keşide tarihli … Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmenin 16.1 maddesine dayanarak derhal fesih hakkını kullanmış ve sözleşmeyi feshetmiştir. Yukarıda yapılan tüm saptamalar çevçevesinde; davalının biri esaslı ihlal olmak üzere sözleşmeye iki kez aykırı davrandığı; sözleşmenin 16.1 maddesi ile taraflardan herhangi birinin sözleşmeyi esaslı bir şekilde ihlal etmesi veya sözleşmeye ikinci kez aykırı davranması halinde, mağdur tarafın sözleşmeyi derhal feshedebileceğinin kararlaştırıldığı, buna göre davacının sözleşmeyi derhal fesih hakkının doğduğu, feshin haklı ve geçerli olduğu tespit edilmiştir.
Yaptırılan mali bilirkişi incelemeleri ile; davacının davalıdan takip tarihi itibariyle ödenmemiş 1.323.257,48 TL asıl alacak, 51.585,56 TL (taleple bağlılık ilkesi gereği) işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.374.843,04-TL alacağının bulunduğu, davacının asıl alacağına takip tarihinden itibaren, 3095 sayılı yasa gereği yıllık %19,50 oranından başlayacak değişen oranlardan ticari avans faizi işletilmesini talep edebileceği anlaşılmış, davanın kabulüne, alacak likit olduğundan, davalının alacağın %20 si oranında inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KABULÜNE, davalının …. İcra Müdürlüğü’ nün … esas sayılı takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin takipteki diğer koşullarla DEVAMINA,
Davalının 1.374.843,04-TL alacağın %20’Sİ oranında 274.968,61-tl inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına, bu tutarın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesaplanan 93.915,52-TL nispi karar ve ilam harcından 16.604,67-TL peşin harcın mahsubuna, bakiye 77.310,85-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 80.919,51-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 16.604,67-TL peşin harç, 44,40-TL başvuru harcı, 1.700,00-TL bilirkişi ücreti, 198,55-TL posta gideri olmak üzere toplam 18.547,62-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
HMK.nun 333.maddesi gereğince davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmın talep halinde ve hüküm kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, Taraf vekillerinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.22/12/2020

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır