Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/161 E. 2020/568 K. 13.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/161 Esas
KARAR NO:2020/568

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:02/04/2015
KARAR TARİHİ:13/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM:Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle;taraflar arasında bağıtlanan 16/08/2013 tarihli hizmet sözleşmesinden doğan alacakların tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının itirazında haksız olduğunu belirterek davalının icra dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; haksız ve hukuki dayanaktan yoksun açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE :Dava, İ.İ.K.nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalının vaki itirazının iptali ve icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkindir.
…. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyası kapsamından; davacı tarafından davalı hakkında toplam 176.563,72 -TL alacağın eklentileri ile birlikte ödetilmesi istemiyle ve ilamsız takip yoluyla icra takibinde bulunulduğu, davalı tarafından yasal süresi içinde vaki itirazı sonucu icra takibinin İ.İ.K.nun 62. maddesi uyarınca durduğu saptanmıştır. İcra takibine vaki itirazın davacı tarafa tebliğ ve dava tarihine göre, takibe itirazın süresinde olduğu, itirazın iptali davasının İİK.nun 67. maddesi hükmünde öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki bir yıllık süresi içinde açıldığı tespit olunmuştur.
Mahkememizin 03/07/2018 tarih … esas sayılı … karar sayılı görevsizlik kararı davalı tarafça temyiz edilmiş, Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 27/02/2019 tarihli 2019/376 esas 2019/838 karar sayılı ilamıyla mahkememizin görevli olduğundan bahisle karar bozulmuştur.
Bozma öncesi ….İş Mahkemesince alınan 08/01/2016 tarihli raporda özetle; taraflar arasındaki ilişkide iş sözleşmesinin ayırt edici unsuru olan bağımlılık unsurunun oluşmadığı, davanın iş mahkemeleri görev alanına girmediği belirtilmiştir.
Bozma öncesi mahkememizce dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak bilirkişi raporu alınmıştır.18/12/2017 teslim tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı yana ait 2014-2015 yılı serbest meslek defterlerinin açılış tasdiklerinin yasal süresi içerisinde yapıldığı, serbest meslek defterlerinin TTK nun kapanış hükümlerine tabi defterler sınıfında yer almadığı, davacı yanın 2014 ve 2015 yıllarına ait serbest meslek defterlerinde, davacı yan tarafından dava dosyasına sunulan muavin hesap ekstresinde yer alan makbuzların kayıtlı oldukları, davalı yana son düzenlenen makbuz tarihi Aralık 2014 döneminden sonra, davacı yanın 2015 yılı içerisinde 3 farklı firmadan KDV hariç toplam 93.493,20 TL hizmet geliri elde ettiği, 2016 yılı içerisinde ise herhangi bir gelir kaydının bulunmadığı, dava dışı … Ltd. Şti. ’ne ait 2015-2016 yılı ticari defterlerinin açılış tasdikleri ile yılsonu kapanış tasdiklerinin yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, bu anlamda ticari defterlerin usulüne uygun tutuldukları, dava dışı şirket ticari defterlerinde davalı yan ile aralarında herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığı, dava dışı şirketin 2015 yılı Mayıs ayında kurulduğu, bu tarihten itibaren 2015 yılı içerisinde KDV hariç toplam 314.477,00 TL tutarında, 2016 yılı içerisinde ise yine KDV hariç toplam 284.502,08 TL tutarında hizmet geliri elde ettiği, davalı yana ait 2014-2015 yılı ticari defterlerinin açılış ve yılsonu kapanış tasdiklerinin yasal süresi içerisinde yaptırıldığı ve bu anlamda ticari defterlerin usulüne uygun tutuldukları, davalı yanın kendi ticari defter kayıtlarına nazaran, 01.12.2014 fesih ve 24.02.2015 takip tarihi itibarıyla davacı yana herhangi bir borcunun bulunmadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak feshettiği, bu nedenle davacının uğramış olduğu gelir kaybının tazmin edilmesi gerektiği, sözleşmenin feshiyle birlikte davacının üç ay içerisinde yeni bir iş bulabileceği dolayısıyla davacının talep edebileceği kar kaybının üç ay ile sınırlı olması gerektiği, bu durumda davacının talep edebileceği maddi tazminat miktarının (icra takibindeki asıl alacağın) 52.500-Euro olarak hesaplandığı belirtilmiştir.
İddia, savunma, dosya içeriği deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında 16/08/2013 tarihli 24 ay süreli yönetim danışmanlığı sözleşmesi yapıldığı, sözleşme ile davacının davalı şirkete iş yapış süreçlerinin incelenmesi, kritik süreçlerin tespit edilip iyileştirme fırsatlarının hayata geçirilmesi için danışmanlık hizmeti vermeyi, davalının da davacıya aylık 17.500,00-EURO + KDV tutarında ücret ödemeyi taahhüt ettiği, aylık ücret ek olarak hisse devrinin gerçekleşmesi durumunda başarı primi ödemeyi de taahhüt ettiği, sözleşmenin davalı tarafça sözleşmenin 12/12/2014 tarihli ihtarname ile 01/12/2014 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere feshedildiği, davacının haksız ve süresinden önce fesih nedeniyle sözleşmenin bitmesi gereken tarihe kadar olan aylık ücret alacağını takibe konu ettiği, davalının sözleşmenin davalı şirketin hisse senetlerinin tamamının üçüncü kişiye satılması işine münhasır olarak yapıldığını, davalının bu iş için aracılık ettiğini, hisse satışı yapıldığından ve sözleşmenin konusu kalmadığından sözleşmenin sona erdiğini savunduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 1. maddesinde sözleşmenin konusu, davacının; davalı şirketin iş yapış süreçlerinin incelenmesi, kritik süreçlerin tespit edilip iyileştirme fırsatlarının hayata geçirilmesi için hizmet vermesi olarak tanımlanmış, sözleşmenin ikinci maddesinde de yönetim danışmanlığı hizmetinin kapsamı ve nasıl verileceğine dair davacını yükümlülükleri düzenlenmiştir. Sözleşmenin üçüncü maddesinde aylık ücretlendirme ile aylık ücrete ek olarak hisse devrinin gerçekleşmesi halinde işlem bedelinin % 0,75’i oranında ki başarı priminin davacıya ödeneceği kararlaştırılmıştır. Sözleşme bir bütün halinde yorumlandığında, sözleşmenin münhasır olarak davalı şirketin tüm hisselerinin satışının gerçekleşmesi amacıyla yapılmadığı, bu hususun sözleşme kapsamında yükümlenilen danışmanlık hizmetinin bir parçası olarak değerlendirilebileceği, sözleşmenin asıl amacının yönetim danışmanlığı hizmeti almak olduğu, sözleşmenin tüzel kişiliği haiz şirket ile yapıldığı, hisse devri nedeniyle ortaklık yapısının değişmesinin, şirketin sözleşme ile bağlılığına tesir etmeyeceği, sözleşme içerisinde bu yönde bir hüküm de bulunmadığı tespit edilmiştir. Şu halde davalının hisse devrinin gerçekleştiğinden bahisle sözleşmeyi feshi haksızdır. Davacının davalı şirketten müspet zararını, başka ifade ile sözleşmenin haksız feshi nedeniyle uğramış olduğu gelir kaybını talep hakkı bulunmaktadır. Öte yandan mahkememizce alınan bilirkişi heyeti raporunda davacının bu türden bir sözleşmeyi bir başkası ile yeniden yapabileceği makul sürenin üç ay olduğu tespit edilmiştir. Yine her ne kadar sözleşmede aylık ücret 17.500,00-EURO+KDV olarak kararlaştırılmış ise de, dosyaya mübrez serbest meslek makbuzları ve mali bilirkişi incelemesi neticesinde, davacıya aylık 17.500,00-EURO ödeme yapıldığı, KDV eklenmediği, davacının da buna itiraz etmeyerek ödemeleri kabul ettiği, böylece aylık ücretin 17.500,00-EURO’dan ibaret olduğu hususunda tarafların zımni olarak anlaştıkları kabul edilmiştir. Buna göre davacının davalıdan talep edebileceği gelir kaybı zararının 17.500,00-EUROx3=52.500,00-EURO olduğu, davacının KDV alacağına yönelik talebinin yerinde olmadığı izah edilen gerekçe ile yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Dosyada davalı şirketin fesih ihtarı mevcut olmasına rağmen, davacı tarafından davalıya gönderildiği iddia olunan ihbarname ve tebliğ şerhi ibraz edilmemiştir. Bu nedenle davalının temerrüt tarihi takip tarihi olarak kabul edilmiş ve davacının işlemiş faiz talebi de yerinde görülmemiştir.
Dava konusu alacağın dayanağı, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle oluşan müspet zarardır. Alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden, likit olmayan alacak üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmemiştir. Davacının takipte kötü niyetli olduğu ispat olunamadığından davalının kötü niyet tazminatı talebi reddedilmiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın kısmen kabulüne, Davalı tarafından ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takibine yapılan itirazın 52.500- Euro asıl alacak yönünden iptaline, takibin bu tutara takip tarihinden itibaren 3095 Sayılıı Kanunun 4-a maddesi uyarınca TCMB’nin Euro cinsinden 1 yıllık vadeli mevduat hesabına uyguladığı en yüksek faiz oranı işletilmek suretiyle devamına, fazla talebin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, Davalı tarafından ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takibine yapılan itirazın 52.500- Euro asıl alacak yönünden iptaline, takibin bu tutara takip tarihinden itibaren 3095 Sayılıı Kanunun 4-a maddesi uyarınca TCMB’nin Euro cinsinden 1 yıllık vadeli mevduat hesabına uyguladığı en yüksek faiz oranı işletilmek suretiyle devamına, fazla talebin reddine,
2-Alacak likit olmadığından inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Yasal koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 10.099,67 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye 4.153,27-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5- Davacı tarafça yatırılan 5.946,40 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Kabul edilen tutar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 17.995,80 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7- Reddedilen tutar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 32.946,40 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen toplam 1.427,80TL yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre414,10-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen toplam 36,50 TL yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre 28,84-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-HMK 333.maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Taraf vekillerinin huzurunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıklandı.
13/10/2020

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır