Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/133 E. 2020/234 K. 03.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/124 KARAR NO : 2020/238

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/03/2019
KARAR TARİHİ : 03/03/2020

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9.maddesine göre Türk Milleti adına yargılama yetkisini kullanan bağımsız ve tarafsız İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin kararıdır.
Davacı vekili dava açan dilekçesinde özetle;
Davacı …’nın …Şirketi’nin eski ortağı olup eşi …’dan boşanmış olduğundan aile şirketindeki hisselerini … Noterliğinin 27.11.2015 tarih ve … yevmiye no lu hisse devir sözleşmesi ile devrederek ortaklıktan ayrıldığını, davacının şirkette ortaklığının bulunduğu dönemde davalı bankadan taşıt kredileri kullanıldığını, bu krediler için genel kredi sözleşmesi ve takibe konu senetlerin imzalatıldığını, kredilerin teminatı olarak hem şirketin ve hem de …’ya ait taşınmazlar üzerine ipotekler konulduğunu, imzalanan genel kredi sözleşmesi yanında 2 adet 250.000,00 TL lik bononun teminat senedi olarak verildiğini, bonoların vadelerinin açık bırakıldığını, bonoların verilmesine neden olan kredilerin ödendiğini, davacı şirket ortaklığından ayrıldıktan sonra şirketin davalı bankadan krediler kullandığının öğrenildiğini, ödeme günü gelip de aksayan herhangi bir kredinin bulunmadığını, senetlerin verilmesine sebep olan kredinin geri ödenmiş olması ve her hangi bir borcun bulunmaması nedeniyle davacının senetlerden kaynaklanan borcunun bulunmadığını beyanla, davacının İstanbul…İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına konu alacak nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
Müvekkili bankaya borçlu dava dışı kredi lehtarı… Şirketi’nin müvekkili bankaya 10.07.2014 tanzim tarihli, 11.05.2018 vadeli 250.000,00 TL bedelli, 10.04.2017 tanzim tarihli 15.05.2018 vadeli 250.000,00 TL bedelli iki adet bono verdiğini, işbu bonolar üzerinde davacı …’nın …olarak imzalarının bulunduğunu, bonoların vadesinde ödenmemesi üzerine alınan ihtiyati haciz kararına davacının itiraz ettiğini, itirazının reddedildiğini, müteakip davacının başlatılan icra takibinin iptali isteminin de mahkemece reddedildiğini, müvekkil bankanın dava dışı kredi lehtarı şirketten faiz ve masrafları hariç 5.465.884,68 TL alacağının olduğunu, dolayısıyla davacının …olduğu bonolardan dolayı borcun devam ettiğini, davacının bonoların bedelsiz kaldığını kanıtlaması gerektiğini, başlatılan takibin kesinleşmiş olması nedeniyle borcun varlığına ilişkin itirazın yerinde olmadığını, alacağın tahsili için İstanbul …İcra Md. … E. sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla, İstanbul …İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile rehnin paraya çevrilmesi yoluyla ve İstanbul …İcra dairesinin… esas sayılı dosyası ile kambiyo senedine dayalı olarak icra takipleri başlatıldığını, bonolar üzerinde teminat senedi için verildiğine ilişkin bir şerhin/kaydın bulunmadığını, açılmış olan davanın yerinde olmadığını beyanla, davanın reddine, davacı aleyhine tazminata hükmedilmesine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini, talep ve beyan etmiştir.

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ :
Davacının açtığı dava, İcra İflas Yasasının 72.maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, davacının davalıya icra takibine dayanak alınan bonolardan dolayı borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.
İcra İflas Yasasının 72/1.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığının ispatı için menfi tespit davası açabilir. Anılan yasanın 72/7.maddesi gereğince de takibe itiraz etmemiş veya itirazın kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek zorunda kalan kişi, ödediği tarihten itibaren 1 yıl içinde genel hükümler kapsamında paranın geri alınmasını isteyebilir.
Taraflarca gösterilen deliler toplanmış, davalı banka kayıtları ve dosya üzerinde inceleme yapılarak bilirkişi raporu alınmıştır.
18/12/2019 teslim tarihli bilirkişi raporunda özetle;
Davalı banka ile dava dışı asıl kredi borçlusu/kredi lehtarı … Şirketi arasında Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, sözleşmeyi davacı kefilinde müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduğu, anılan sözleşme kapsamında kullandırılan kredilerin öngörülen süre içinde ödenmemesi nedeniyle, davalı bankanın davacı/kefil-… hakkında takip ve dava hakkının bulunduğu, davalı bankanın dava dışı kredi lehtarı şirketten bono bedellerinden çok daha fazla alacağı bulunduğu, kambiyo senedine dayalı olarak açılan takibin yerinde olduğu, yönünde görüş açıklandığı anlaşılmıştır.
15.05.2018 vadeli 250.000,00 TL bedelli ve 11.05.2018 vadeli 250.000,00 TL bedelli senetlerde yapılan inceleme de, senet ön yüzünde davacı …’nın adının yazılı olduğu ve imzalandığı, Türk Ticaret Kanununun 701/3.maddesi kapsamında davacının imzasının aval şerhi niteliğinde olup avale ilişkin biçim koşulları itibariyle her hangi bir noksanlık bulunmadığı, anlaşılmıştır.
Elde ki davada, 15.05.2018 vadeli 250.000,00 TL bedelli ve 11.05.2018 vadeli 250.000,00 TL bedelli bonoların davacı banka ile dava dışı… Şirketi arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi nedeniyle dava dışı şirkete kullandırılan kredinin geri ödemesine dair düzenlendiği, davacının imzasının aval şerhi niteliğinde olduğu hususunda yanlar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Yanlar arasında ki uyuşmazlık, senedin teminat senedi olup olmadığı, davacının; dava dışı şirket ile banka arasında düzenlenen kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcunun bulunmaması nedeniyle senetlerin bedelsiz kaldığı yönünde ki iddia ve savunmasının yerinde olup olmadığı, nihayetinde davacının …olduğu senetler nedeniyle borçlu olup olmadığıdır.
Öncelikle belirtilmelidir ki, gerek senet metinlerinde ve gerekse davalı banka ile dava dışı şirket arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesi kapsamında uyuşmazlığa konu senetlerin teminat senedi olduğu yönünde bir ibare yada sözleşme hükmü bulunmaması nedeniyle senetlerin teminat senedi niteliğinde olmadığı, senetlerin davacı banka ile dava dışı … Şirketi arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi nedeniyle dava dışı şirkete kullandırılan kredinin geri ödemesine dair düzenlenmiş olmasının senetlere teminat senedi niteliği vermeyeceği, dolayısıyla teminat senedi mahiyetinde düzenlenmeyen senetlerle yanlar arasında kambiyo hukukuna özgü, davalı ile dava dışı şirket arasında ki ilişkiden bağımsız yeni bir ilişkinin doğduğu, bu suretle davacının senetlerin teminat senedi olduğu iddiasının yerinde olmadığı, sonucuna varılmıştır.
Türk Ticaret Kanununun 701/3.maddesinde, muhatabın veya düzenleyenin imzaları hariç olmak üzere poliçenin yüzüne atılan her imzanın aval şerhi mahiyetinde olduğu, 701/4.maddesinde, kimin için aval verildiğinin belirtilmediği durumlarda avalin düzenleyici için verilmiş sayılacağı 702/1.maddesinde ise, aval veren kişinin taahhüt altına girdiği kişi gibi sorumlu olacağı, 702/2.maddesinde, aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerli olacağı, kabul edilmiştir. Somut olay bu doğrultuda değerlendirildiğinde, davacı aval verenin teminat altına aldığı borç sebebiyle Türk Ticaret Kanununun 702/2. maddesi kapsamında ancak şekle ait bin noksanlık sebebiyle borcun geçerli olmadığına dayanabileceği, başkaca bir sebebin hamile karşı ileri sürülemeyeceği, davacının ise az önce açıklanan yasa hükmüne aykırı olarak senedin teminat senedi olmasına ve davalı ile dava dışı şirket arasında ki genel kredi sözleşmesi gereğince kullandırılan krediler sebebiyle borç ilişkisinin sona ermesine dayandığı, kaldı ki davacının; kredi borcunun bulunmaması halinde avalistin borçtan kurtulacağı ve senedin bedelsiz olacağı iddiası kabul edilse dahi, bilirkişi raporunda açıklandığı üzere, davalı ile dava dışı şirket arasında ki genel kredi sözleşmesi gereğince kullandırılan krediler sebebiyle borç ilişkisinin sona ermediği, davalının kredi sözleşmelerinden kaynaklanan ve senet bedellerini aşan alacağının bulunduğu, davacının iddiasının bu yönden de yerinde olmadığı sonucuna ve vicdani kanaatine varılarak aşağıda ki karar verilmiştir.

H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1)Açılan davanın reddine,
2)Davacının dava açmakta kötü niyeti olduğu ispat edilemediğinden davalı tarafın bu yöndeki tazminat isteminin reddine,
3)Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına
4)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 54,40-TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan tahsiline, peşin alınan harçtan mahsubu ile hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde artan harcın davacıya iadesine,
5)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 42.050,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6)Hukuk Muhakemeleri Yasasının 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye avansın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
7)Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından ve yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Davacı vekilinin huzurunda,davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıklandı.

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır

HARÇ BEYANI /
8.538,75 TL PEŞİN HARÇ
54,40 TL KARAR HARCI
8.484,35 TL. TALEP HALİNDE İADE HARÇ