Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/120 E. 2021/213 K. 09.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/120 Esas
KARAR NO:2021/213

DAVA:İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:06/03/2019
KARAR TARİHİ:09/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında 6361 sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu çerçevesinde Finansal Kurumlar Birliğinde 25/07/2016 tarihli, … sözleşme numaralı, … tescil numaralı Finansal Kiralama Sözleşmesi Akdedildiğini ve bu sözleşmeye konu malların karşı tarafa teslim edildiğini, davalının sözleşme gereği kira bedellerini ödemediğini, bunun üzerine …. Noterliğinden 28/11/2018 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname tebliğ ettiklerini, 60 günlük süresi içinde davalının edimini yerine getirmediği gibi; malları da iade etmediğini, 60 günlük yasal sürenin dolması nedeniyle sözleşmenin fesih olunduğunu, kiralanan malların mülkiyetinin müvekkili şirkete ait olduğunu, bu nedenlerle kiralanan mallarla ilgili olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesine ve ihtiyati tedbir kararının mahkeme kararının kesinleşeceği tarihe kadar devamına karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekilinin davaya cevap dilekçesi özetle; müvekkil şirket adına …. Ticaret Mahkemesi … esas sayılı dosyasından Konkordato davası Davası Açılmışdığını, ayrıca bu davadan dolayı müvekkil şirket aleyhine icra takibi yapılmayacağına dair; “İİK’nın 288/1 madde ve fıkrası uyarınca geçici mühlet, kesin mühletin sonuçlarını doğuracağından İİK’nın 294, 295, 296 ve 297. maddelerinin uygulanmasına; bu çerçevede mühlet içinde davacı şirketler aleyhine 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takiplerde dahil olmak üzere hangi nedene dayanırsa dayansın her türlü ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve muhafaza işlemleri de dahil tüm takip işlemlerinin yapılmasının İHTİYATİ TEDBİR YOLU İLE DURDURULMASINA karar veridiğini, ayrıca Leasing sözleşmeleri yönünden de dava komiser heyetinden rapor alınarak rapor doğrultusunda ve Kanun emri gereği 02.11.2018 tarihinde “Davacının leasing sözleşmesi ile edinmiş olduğu menkul ve gayrimenkullerin iadelerinin tedbiren durdurulmasına” karar verilerek, leasingli malların iadesinin durdurulduğunu, bu süreçte komiserler bu karara dayanarak ödeme yapılmaması konusunda müvekkile talimat verdiğini, Müvekkili şirketin Konkordato davasının ruhu gereği alacaklıları eşit derecede tutarak, alacağın ödenip ödenmemesi hususunda komiserlerin taktiri ve mahkemenin denetimine tabi tutulduğunu, davanın komiser heyetinin müvekkil şirkete bu süreçte ödemelerin yapılmaması telkinin de bulunduğunu, dolayısıyla müvekkili şirketin ödeme yasağı çerçevesinde hiç bir alacaklıya bu süreçte ödeme yapmadığını, müvekkilin isteği olmayıp, kanunun emri yerine getirildiğini, devamında komiserlerden onay alarak, leasing ödemelerini geçmiş taksitlerden başlamak üzere, ödeme yapma yoluna gidildiğini, şu an itibariyle ödeme yapıldığını, yani müvekkili şirket hakkında muaccel olan hiç bir şeyin bulunmadığını, bu sebeple muacceliyet itirazında bulunma gereği hasıl olduğunu, kaldı ki muaccel hale gelmesi için geçmiş 60 günlük süre içerisinde hiç bir ödemem almaması gerektiğini, ancak müvekkil şirketin 60 günlük süre içersinde komiserden onay aldıktan hemen aynı gün içerisinde ödeme yaptığını ve bu ödeme ödenmeyen ilk taksitten Borçlar Kanunu gereği mahsup edildiğini, müvekkilinin net olarak geçmiş 60 günlük ödemesi olmamasına karşılık malın iadesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bu sürecin tamamı hakkında davacı şirkete de bilgi verildiğini beyan ederek davacı yanın açmış olduğu davaya itiraz ettiklerini öncelikle ihtiyati tedbir kararının kanun hükmü gereğince kaldırılmasını talep ederek muacceliyet iddilarını kabul etmiyerek bu konuda sözleşmenin feshi tespiti istemi ve malın iadesi yönünden davanın reddi kararı verilmesini, yargılıma giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, 6361 sayılı Finansal Kiralama Factoring ve Finansman Şirketleri Kanununun 31 ve 33.maddesi hükümlerine dayalı olarak açılmış olup, finansal kiralama konusu malın davalı kiracıdan alınarak davacı kiralayana verilmesi istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık, taraflar arasında akdedilen finansal kiralama sözleşmesinin feshi ve sözleşme konusu emtianın geri alımı koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkindir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, 25/07/2016 tarihli, … sözleşme numaralı, … tescil numaralı Finansal Kiralama Sözleşmesi, ödeme planı, teslim tesellüm belgesi, ihtarname ve ihtarnamenin tebliğ şerhi asılları, hesap özetleri dosya arasına alınmış, … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden celbedilmiştir.
Taraflar arasındaki 25/07/2016 tarihli, … sözleşme numaralı, … tescil numaralı Finansal Kiralama Sözleşmesi 6361 Sayılı Yasanın 22. maddesi hükmüne uygun olarak yapıldığı ve sözleşmelerde yazılı taşınır mallar, kiralayan davacı tarafından kiracı davalıya teslim edildiği tespit olunmuştur.
Celbedilen … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası kapsamından; davalı şirket tarafından 27/09/2018 tarihli dava dilekçesi ile İİK 286 ve devamı maddeleri kapsamında tenzilat ve vade teklifini içerir adi konkordato talebinde bulunulduğu, mahkemece 03/10/2018 tarihli tensip tutanağı ile davalı şirkete tensip tarihi itibariyle başlamak üzere üç ay süre ile geçici mühlet verildiği, davalı şirketin mevcudunun defterini tutmak, projenin tamamlanmasına katkıda bulunmak, şirketin faaliyetine nezaret etmek ve İİK’da verilen diğer görevleri yapmak üzere geçici konkordato komiseri heyeti tayin edildiği, geçici komiser heyetinin davalı şirketin defter ve mali tablolarını inceleyerek şirketin hali hazırdaki durumu, sunulan ön projelerin defter ve kayıtlarla uyumlu olup olmadıkları, ön projelerde eksiklik bulunup bulunmadığı, şirketin kaydi değerler üzerinden borca batık olup olmadığı, ön projenin uygulanma imkanının bulunup bulunmadığı ve şirketin faaliyetleriyle ilgili ilk etapta ön rapor hazırlamalarına, sonrasında ise geçici mühlet içerisinde kesin mühlete ilişkin raporu hazırlamalarına, davalı şirketin Leasing sözleşmeleri ile edindiğini belirttiği mallara ilişkin tedbir talebinin bulunduğu gözetilerek geçici komiserlerin ön raporlarında, Sanayi bakanlığınca verilen kapasite raporu da gözeterek, Leasing sözleşmesine konu mallara ilişkin yapılan ödemeler, kalan borçlar, vadesi geçen borç olup olmadığı, işletmenin devamlılığı açısından zorunlu olup olmadığı ve fiilen kullanılıp kullanılmadığı, hususlarının değerlendirilmesine karar verildiği, ön raporun sunulmasının ardından 02/11/2018 tarihli ara karar ile davalı şirketin leasing sözleşmesi ile edinmiş olduğu menkul ve gayrımenkullerin iadelerinin tedbiren durdurulmasına karar verildiği, itiraz üzerine 03/01/2019 tarihli ara karar ile tedbirin kaldırılmasına karar verildiği, geçici komiser heyeti tarafından rapor sunulduktan sonra 14/02/2019 tarihli celsede davalı şirkete 1 yıllık kesin mühlet verildiği, 2020/162 karar tarihli 13/02/2020 tarihli karar ile konkordato projesinin tasdikine hükmedildiği anlaşılmaktadır.
Dosyaya mübrez … Noterliğinin 28/11/2018 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi kapsamından; davacının davalı ve dava dışı kefillere 15.077,39-USD kira borcu, 346,12-USD kira temerrüt borcu, 89,15-TL kira masraf temerrüt borcu, 930,03-USD sigorta bedeli, 33,36-USD sigorta temerrüt borcunun 60 günlük süre içerisinde ödenmesi, aksi halde sözleşmenin ihtarname ile feshedilmiş sayılacağı ve 60 günü takip eden üç gün içerisinde emtianın belirtilen adrese iadesinin gerektiği hususlarının ihtar edildiği, ihtarnamenin davalı şirkete 01/12/2018 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce taraflar arasındaki sözleşmenin 46.maddesinde düzenlenen delil sözleşmesi uyarınca davacının 2016 ve devamı yıllarına ait ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış; 07/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; taraflar arasında 25/07/2016 tarihli, … numaralı finansal kiralama sözleşmesi yapıldığı, davacı tarafından sözleşme konusu emtianın davalıya teslim edildiği, davacı tarafından keşide edilen ihtarnamenin davalıya 01/12/2018 tarihinde tebliğ edildiği, 60 günlük sürenin 02/02/2019 tarihinde dolduğu, ihtarname tarihi olan 28/11/2018 tarihi itibariyle davalı şirketin kira borcunun 15.077,39-USD bakiye verdiği, sigorta hesabının 930,03-USD borç bakiyesi verdiği, ihtarname tarihinden sonra Aralık 2018 ve Ocak 2019 kiraları toplamı 15.460,14-USD borç tahakkuku yapılmış olduğu, davalı tarafından 03/12/2018 tarihinde 7.730,07-USD, 04/01/2019 tarihinde 5.151,00-USD, 28/01/2019 tarihinde 2.579,07-USD olmak üzere toplam 15.460,14-USD ödeme yapıldığı; davacının ihtarnamede sigorta primi ve temerrüt faizleri ile birlikte toplam 16.836,90-USD talep edildiği, davalı tarafça bu tutarın tamamının ödenmediği, verişen 60 günlük mehlin bitim tarihi olan 02/02/2019 tarihi itibariyle davalı şirket kira hesabının halen 15.077,39-USD borç bakiyesi verdiği, sigorta hesabının ise 1.690,98-USD borç bakiyesi verdiği, 06/03/2019 dava tarihi itibariyle davalının halen temerrüt faizi hariç 3.520,11-USD kira borcu ve 2.527,87-TL masraf borcunun bulunduğu, 31/03/2020 tarihi itibariyle ise davalının tüm kira borçlarını ödemiş olduğu, davacının sözleşmenin 36.maddesi ile 6361 sayılı Kanunun 31 maddesi uyarınca sözleşmeyi fesih hakkının bulunduğu, sözleşmenin 39 ve kanunun 33 maddesi uyarınca emtianın iadesinin gerektiği kanaati bildirilmiştir.
Finansal Kiralama konusu mal, 6361 Sayılı Kanunun 23/1. maddesi gereğince kiralayan şirketin mülkiyetindedir. Anılan Yasanın 24. maddesi hükmü gereğince de, kiracı, sözleşme süresinde finansal kiralama konusu malın zilyedi olup; malı sözleşmede öngörülen şart ve hükümlere göre özenle kullanmak zorundadır.
Aynı kanunun 30/1 fıkrası uyarınca; sözleşmede aksi kararlaştırılmadıkça, sözleşme süresinin dolması, kiracının iflası, ölümü veya fiil ehliyetini kaybetmesi hâllerinde kendiliğinden sona erer. 30/2 fıkrası uyarınca Kiracının tasfiye sürecine girmesi veya tasfiyeye girmeksizin finansal kiralama konusu malın tahsis edildiği işletmesini tasfiye etmesi hâlinde kiracının talebi üzerine sözleşmede aksine hüküm yoksa sözleşme, süresinden önce feshedilebilir.
İİK’nın 296/1 fıkrası uyarınca; sözleşmenin karşı tarafın konkordato projesinden etkilenip etkilenmediğine bakılmaksızın, borçlunun taraf olduğu ve işletmesinin faaliyetinin devamı için önem arz eden sözleşmelerde yer alıp da borçlunun konkordato talebinde bulunmasının sözleşmeye aykırılık teşkil edeceğine, haklı fesih sebebi sayılacağına yahut borcu muaccel hale getireceğine ilişkin hükümler, borçlunun konkordato yoluna başvurması durumunda uygulanmaz. Sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunmasa dahi sözleşme, borçlunun konkordatoya başvurduğu gerekçesi ile sona erdirilemez.’
Taraflar arasındaki sözleşmenin 36.maddesi ile kiracı davalının konkordato talep etmesinin kiralayan davacıya tek taraflı feshi hakkı vereceği düzenlenmiş ise de; 6361 Sayılı Kanunun 30/1 ve 2 fıkraları ile İİK’nun 296/1 fıkrası düzenlemelerine aykırı sözleşme hükümüm geçersiz olduğu açıktır. Davacı, davalının konkordatoya başvurmuş olması nedeniyle, anılan sözleşme hükmüne dayalı olarak sözleşmeyi feshedemez.
Şu halde mahkememizce araştırılması gereken husus, 6361 Sayılı Kanunun 31 maddesi kapsamında sözleşmenin feshi koşullarının oluşup oluşmadığı, davalının ihtarnameye konu edilen kira borcunu verilen mehil içerisinde ödeyip ödemediğidir.
6361 Sayılı Kanunun 31/1 fıkrası uyarınca; kiralayan, finansal kiralama bedelini ödemede temerrüde düşen kiracıya verdiği otuz günlük süre içinde de bu bedelin ödenmemesi hâlinde, sözleşmeyi feshedebilir. Ancak, sözleşmede, süre sonunda mülkiyetin kiracıya geçeceği kararlaştırılmış ise, bu süre altmış günden az olamaz. Bir yıl içinde sözleşmede yer alan kira bedellerinden üçünü veya üst üste ikisini zamanında ödememesi nedeniyle ihtara muhatap olan kiracılarla yapılan sözleşmeler kiralayan tarafından feshedilebilir. Aynı Kanunun 24/4 fıkrası ile sigorta primlerini ödeme yükümlülüğünün kiracıya ait olacağı düzenlenmiş; ancak 31/1 fıkrada sigorta primlerinin ödenmesinde temerrüde düşülmesi durumunda kiralayana tek taraflı fesih hakkı tanınmamıştır. Başka ifade ile kiralayanın tek taraflı fesih hakkı, finansal kiralama bedelinin ödenmesinde temerrüde düşülmesi ve verilen mehil içerisinde bu borcun ödenmemesi hali ile sınırlıdır.
6361 Sayılı Kanunun 30/2 fıkrasına göre ise; taraflardan birinin sözleşmeye aykırı harekette bulunduğu hâllerde, bu aykırılık nedeniyle diğer tarafın sözleşmeyi devam ettirmesinin beklenemeyeceği durumlarda sözleşme feshedilebilir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 37 maddesinde; kiracı davalının sigorta primlerinin ödenmesinde temerrüde düşmesi ve verilen 60 günlük mehil içerisinde de prim borcunun ödenememesi halinde bu durumun 6361 Sayılı Kanunun 31/2 fıkrası kapsamında kalacağı kararlaştırılmıştır.
Dayanak ihtarname incelendiğinde; ihtarnameye konu edilen alacak kalemlerinin 15.077,39-USD kira borcu, 346,12-USD kira temerrüt borcu, 89,15-TL kira masraf temerrüt borcu, 930,03-USD sigorta bedeli borcu ve 33,36-USD sigorta temerrüt borcu olduğu görülmektedir. Başka ifade ile ihtarnameye konu toplam kira borcu temerrüt faizi ile birlikte; 15.423,51-USD’dir. Sigorta prim borcu ise temerrüt faizi ile birlikte toplam 963,39-USD’dir. Yukarıda özetlenen bilirkişi rapor kapsamında davalı yanın 60 günlük ihtarname müddeti içerisinde toplam 15.460,14-USD ödeme yaptığı, başka ifade ile ihtarnameye konu edilen kira bedeli borcunu tamamen ödediği görülmektedir. Şüphesiz ihtarname tarihinden sonraki dönemler için tahakkuk etmiş kira bedelleri eldeki davanın konusunu teşkil etmemektedir. Yapılan bu saptama karşısında davacının taraflar arasındaki sözleşmeyi 6361 Sayılı Kanunun 31/1 fıkrasına göre fesih hakkı doğmamıştır.
Eldeki davada tartışılması gereken son husus, verilen 60 günlük mehil içerisinde temerrüt faizi ile birlikte toplam 963,39-USD nin ödenmemiş olmasının sözleşmenin 37 maddesi ve 6361 Sayılı Kanunun 31/2 fıkrası kapsamında davacıya tek taraflı fesih hakkı verip vermeyeceğidir. Yukarıda da izah edildiği üzere; 6361 Sayılı Kanunun 24/4 fıkrası ile sigorta primlerini ödeme yükümlülüğünün kiracıya ait olacağı düzenlenmiş; ancak 31/1 fıkrada sigorta primlerinin ödenmesinde temerrüde düşülmesi durumunda kiralayana tek taraflı fesih hakkı tanınmamıştır. Aynı Kanunun 31/2 fıkrasında ise; kira bedelinin ödenmemesi hali dışındaki sözleşme ihlallerinin taraflardan birine tek taraflı fesih hakkı vermesi; bu ihlalin, sözleşmenin karşı tarafından sözleşmeyi devam ettirmesini bekleyemeyecek ağırlıkta olması koşuluna bağlanmıştır. Bu düzenleme sürekli sözleşme ilişkilerinde mevcut olağanüstü fesih hakkının tekraraından ibarettir. Finansal Kiralama Kanununa sona erme halleri tahdidi olarak sayılmış değildir. Sözleşme serbestisi ilkesi çerçevesinde tarafların, kanunda öngörülmeyen sona erme hallerini kararlaştırmaları mümkün olduğu gibi, olağanüstü fesih hakkını doğuracak haklı sebepleri, bu arada sözleşmeyi çekilmez kılacağı kabul edilecek halleri de önceden kararlaştırmaları mümkündür. Bu saptama karşısında, taraflar arasındaki sözleşmenin 37 maddesi ile kiralayanın sigorta sigorta prim borcunun ödenmesinde temerrüde düşmesi ve verilen mehil içerisinde borcun ödenmemesi halinde davacının fesih hakkının doğacağı açıktır. Başka ifade ile bu durumun gerçekten çekilmez olup olmadığının, haklı nedenle fesih hakkının doğup doğmadığının mahkemece tartışılmasına olanak bulunmamaktadır. Ne var ki TMK’nun 2.maddesi uyarınca herkes haklarını kullanırken ve borçlarını ifa ederken dürüstlük kuralına uymakla yükümlüdür. İşte mahkemece doğmuş bulunan bu fesih hakkının dürüstlük kuralına uygun şekilde kullanılıp kullanılmadığı tartışılabilecektir. Somut olayda taraflar arasındaki kira sözleşmesinde toplam kira bedeli ekli ödeme planlarına göre 695.365,98-USD’dir. Yaptırılan bilirkişi incelemesi ve ihtarname kapsamından, ihtarname tarihi itibariyle davalının 15.077,39-USD kira borcu, 346,12-USD kira temerrüt borcu, kira masraf temerrüt borcu, 930,03-USD sigorta bedeli borcu ve 33,36-USD sigorta temerrüt borcu bulunduğu, 60 günlük mehil süresi içerisinde kira borcunun temerrüt faizi ile birlikte ödendiği, sadece sigorta prim borcunun ödenmediği, 60 günlük mehlin bitim tarihi olan 02/02/2019 tarihi itibariyle davalı şirket kira hesabının, vadesi ihtarname tarihiden sonra gelen ve tahahhuk ettirilmiş kira bedelleri nedeniyle 15.077,39-USD borç bakiyesi verdiği, sigorta hesabının ise 1.690,98-USD borç bakiyesi verdiği, 06/03/2019 dava tarihi itibariyle davalının temerrüt faizi hariç 3.520,11-USD kira borcu ve 2.527,87-TL masraf borcunun bulunduğu, sigorta borcunun bulunmadığı, 31/03/2020 tarihi itibariyle ise davalının tüm kira borçlarını ödemiş olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre sözleşmede asli edim yükümü olan kira bedeli ödeme borcunun verilen mehil içerisinde ifa edildiği, dava konusunu oluşturmamakla birlikte, devam eden dönemde tahakkuk ettirilmiş kira bedelleri için ayrıca çekilmiş bir ihtarnamenin dosyaya sunulmadığı, nitekim ihtarname sonrası döneme ilişkin tüm kira bedellerinin ödendiği, sigorta prim borcunun ise ihtarname ile verilen mehil müddeti içerisinde olmamakla birlikte daha sonra ödenerek kapatıldığı, şu halde toplam 695.365,98-USD kira bedelli sözleşmede, salt 963,39-USD sigorta prim borcunun ödenmesindeki gecikme nedeniyle, sözleşmenin 37 ve 6361 Sayılı Kanunun 31/2 fıkrasına dayalı olarak fesih hakkının kullanılmasının TMK’nun 2 maddesi uyarınca dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceği anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M/Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 11.954,88-TL harçtan mahsubu ile artan 11.895,58-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürülükte bulunan AAÜT uyarınca 52.050,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerine bırakılmasına,
Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinde itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/03/2021

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır