Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/12 E. 2019/105 K. 29.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/12
KARAR NO : 2019/105
DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım)
DAVA TARİHİ: 10/01/2019
KARAR TARİHİ: 29/01/2019
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Alım Satım) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı yanca müvekkili aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı dosyasına kayden başlatılan takibe süresi içinde itiraz edildiğini, davalı yanca İstanbul… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davası karşısında, davalıya karşı müvekkilinin borcu olmadığını tespite yarar işbu menfi tespit davasını açma zorunluluğunun doğduğunu, davalı firmanın çeyiz ürünleri satan ve senetle perakende satış yapan bir firma olduğunu, dava konusu gerçek olmayan borca dayanak gösterilen sözleşmenin tarihi belirtilmemiş bir sözleşme ve 30.03.2009 tarihli bir senede dayandırıldığını, bu sözleşme incelendiğinde müvekkilin, kendisinin daha önceden davalı firmayla alışveriş yapmış olması nedeniyle attığı açığa imzalardan birinin üzeri doldurularak icra takibinin başlatıldığını veya sözleşmedeki imzanın müvekkilinin imzasına pek de benzememesi nedeniyle bu imzanın kendisine ait olmadığının müvekkilce fark edildiğini, davalı yanca önceden bazı senetlere ilişkin icra takibi başlatılmışsa da müvekkil tarafından bu senetlere ilişkin açılan menfi tespit davasında bu senetlerin müvekkil aleyhine borç doğurmadığının ispatlandığını, kararın onandığını, davalı yanca senede dayanak gösterilen sözleşme incelendiğinde, bu sözleşmenin 240 adet el havlusu, 34 adet banyo havlusu, 45 adet havlu ve iki adet nevresim takımının satışı ile ilgili bir alım-satım sözleşmesi olduğu ilk bakışta düşünülse bile, bu sözleşmenin gerçeği yansıtmadığını, müvekkilin daha önceden bir tüketici olarak davalı yandan birtakım tüketici sıfatını aşmayacak düzeyde ürünler aldığını ve borcunu ödediğini ancak davalı yanca müvekkilin imzası taklit edilerek ya da açığa imzanın kötüye kullanılması suretiyle müvekkile daha önceden tarih kısımlarını boş olarak imzalattırılan senetlere dayanak oluşturulmaya çalışıldığını, her ne kadar bahsi geçen sözleşmede, davalının kendi belirttiği ve müvekkilinin sözleşmenin imzalanması sırasında değiştirtmeye imkanı bulunmayan ibareler arasında malzemelerin teslim alındığına ilişkin bir ibare varsa da, bu ibarenin geçerli olmadığını, öte yandan bahsi geçen sözleşme incelendiğinde teslime ilişkin hükmün alternatifinin matbu sözleşmeden anlaşılır olmadığını, müvekkilin davalı yan tarafından matbu şekilde hazırlanan bu sözleşmeyi hazırlarken malın teslim alınmadığını gösterir bir ibareyle sözleşmede bunu belirtme imkanının bulunmadığını, müvekkilinin yeterli derecede bilgilendirilmediği için kendisine sunulan koşulları kabul etmekten başka şansı olmadığını, davalı yanın müvekkilin imzalamış olduğu iddia edilen sözleşmeyi, davalı yanın imzası olmadan takibe koyduğunu, ortada davalı yanın irade beyanı olmadan bir sözleşmenin hüküm doğurmuş olduğu iddiasını kabul etmediklerini, öte yandan İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’ne davalı vekili tarafından sunulan sözleşme örneği incelendiğinde, bu örneğin sözleşmenin aslı olmadığını, fotokopi olduğunun görüleceğini, davanın sıhhati açısından yapılacak tüm incelemelerin sözleşmenin aslı üzerinden yapılması gerektiğini, böyle bir sözleşmenin var olmadığını, açığa imzanın kötüye kullanıldığını, sözleşmenin geçerlilik şartlarının karşılanmadığına ilişkin iddiaları nazara alındığında, bu incelemelerin sözleşmenin aslı üzerinden yapılmasının şart olduğunu, bahsi geçen sözleşmenin tüketici hukukuna göre geçerli bir sözleşme olmadığını, nitekim bir taksitli satış olan bu sözleşmenin taksitli satışlara ilişkin ilgili yönetmelik hükümleri nazara alındığında geçerli olmadığının anlaşılacağını, müvekkilin Antalya’da yaşayan bir kabin memuru iken ve uçuşta iken mevcut sözleşmeyi imzalamış olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilin tacir sıfatını taşımasının mümkün olmadığını, kaldı ki taşıyorsa bile bunun ispatına karşı yanın mükellef olduğunu beyan ederek davanın kabulü ile, müvekkilinin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nde aleyhine başlatılan icra takibinde ve davalı yanın iddialarıyla müvekkile yüklemeye çalıştığı sözleşmelerden ve senetten kaynaklı bir borcu olmadığının tespitine, işbu davanın konusu ve tarafları aynı olması nedeniyle İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …E. sayılı dosyası ile birleştirilmesine, harç ve diğer yargılama giderlerinin davalı yan üzerinde bırakılmasına, AAÜT gereğince müvekkili lehine karşı vekalet ücretine hükmedilmesini vekaleten dava ve talep etmiştir.
Dosya taraf teşkili aşamasındadır.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, İcra ve İflas Kanunun 72. maddesi hükmüne dayalı menfi tespit davasıdır.
Mahkememizce tensiben yapılan inceleme sonucunda;
19/12/2018 tarih ve 30630 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 20. maddesi ile 03/01/2011 tarih ve 6102 sayılı T.T.K.’nın 5. maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddeye göre:
“3. Dava şartı olarak arabuluculuk
MADDE 5/A- (1) Bu kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
(2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hallerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.”
7155 sayılı Kanun’un 22. maddesi ile, 07/06/2012 tarih ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 3. maddesinin 1. fıkrasına eklenen cümle uyarınca; “Şu kadar ki dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin 18/A maddesi hükmü saklıdır.”
Yine 7155 sayılı Kanun’un 23. maddesi ile, 6325 sayılı Kanun’a aşağıdaki madde eklenmiştir:
“Dava şartı olarak arabuluculuk”
MADDE 18/A- (1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi taktirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir…….
19/12/2018 tarih ve 30630 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanunun “Yürürlük” başlıklı 26. maddesi ile, bu Kanunun 10, 20 ve 21. maddelerinin 01/01/2019 tarihinde; 1 ila 9. maddeleri, geçici 1. maddesi, 18 ve 19. maddelerinin 01/06/2019 tarihinde; diğer maddelerinin yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği kabul edilmiştir.
İş bu yasal düzenlemeler karşısında;
İ.İ.K.’nun 72/1. maddesi gereğince; borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığının ispatı için menfi tespit davası açabilir. Anılan yasanın 72/7 maddesi gereğince de; takibe itiraz etmemiş veya itirazın kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek zorunda kalan kişi, ödediği tarihten itibaren 1 yıl içinde genel hükümler kapsamında paranın geri alınmasını isteyebilir.
Somut olayda dava, sözleşme ve bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti talebine ilişkindir. Davanın niteliği gereği ödeme talebi davacı tarafından değil davalı tarafça öne sürülmekte olup bu nedenle uyuşmazlığın dava şartı olan arabuluculuk kapsamında olduğu kabul edilmiştir.
Dava dilekçesinin incelenmesi neticesinde; davanın 7155 sayılı Kanunun 20. maddesi ile, 6102 sayılı T.T.K.’nın 5. maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 5/A maddesi kapsamında bir alacak davası niteliğinde olduğu, sözkonusu hükmün yürürlük tarihinin, 7155 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 01/01/2019 tarihi olarak belirlendiği ve davanın 10/01/2019 tarihinde açıldığı, dolayısıyla “dava şartı olarak arabuluculuk” kapsamında olduğu ve davacının arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı anlaşılmakla 6235 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-2 hükmü gereğince davanın dava şartı yokluğu sebebi ile usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-7155 sayılı Kanunun 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa eklenen 5/A maddesi ve 7155 sayılı Kanunun 23. maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A-2 maddesi uyarınca arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması karşısında, davanın T.T.K.’nın 5/A, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-2, H.M.K.’nın 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu sebebiyle usulden REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükle bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 44,40-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 85,39-TL harçtan mahsubu ile bakiye 40,99-TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-H.M.K.’nın 333. maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan 530,00-TL gider avansı bakiyesinin hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır
HARÇ BEYANI /
44,40-TL KARAR HARCI
85,39-TL PEŞİN HARÇ
40,99-TL KALAN HARÇ