Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/954 E. 2018/1186 K. 28.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/646 Esas
KARAR NO : 2018/1127
DAVA : Hakem Kararının İptali
DAVA TARİHİ: 21/11/2016
KARAR TARİHİ: 13/11/2018
Mahkememizde açılan Hakem Kararının İptali davasınının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
31.10.2011 Tarihinde …AŞ ile müvekkili arasında kurulmuş olan iş ortaklığı ile davalı şirket arasında “…Sözleşmesi” imzalandığını, sözleşmeye ek protokol 2 de imzalanarak protokolün 6. Maddesinde ön ödeme yapılmasının kararlaştırıldığını, müvekkili tarafından düzenlenen 2 adet teminat mektubunun davalıya verildiğini ve sürelerinin uzatıldığını, teminat mektuplarının ancak metinde kararlaştırılan koşulun yerine gelmesi ile geçerlilik kazanacağını, iptali istenen hakem kararının müvekkilinin vermiş olduğu teminat mektubunun paraya çevrilmesi talebinin hukuka aykırı olmasından kaynaklanan tahkim yargılaması sonucu verilen karar olduğunu, davalı tarafından sözleşmenin haksız şekilde feshi takiben teminat mektubunun paraya çevrilmeye kalkışıldığını, tedbiren ana tahkim dosyasında da bulunan kararla bu işlemin durdurulduğunu ve davalıya karşı tahkim yargılamasının başlatıldığını, uyuşmazlığa her iki tarafın anlaştığı şekilde 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu ve Türk Hukuku’nun uygulanacağını, hakem heyetinin Prof. Dr. …, Prof. Dr. … ve Prof. Dr. …’tan oluştuğunu, hakem heyetinin 31.10.2016 tarihinde Prof. Dr. …’ın muhalefetiyle ve oy çokluğu ile davacının iş ortağı olan …’ın verilen kesin sürede davaya dahil edememesi nedeniyle, dava şartının yokluğundan davanın reddine karar verdiğini, 4686 sayılı kanunun 15. Maddesi kapsamında tahkim yargılamasının usul hukuku bakımından kanun hükümlerine göre yürütülmediğini, 4686 sayılı kanunun 15/A 1/f bendine göre iptal edilmesi gerektiğini, kesin süreye ilişkin karar ve gerekçe de iki farklı sorun bulunduğunu, hakem heyetinin 7. Numaralı ve 19.02.2016 tarihli ara kararında kesin sürenin sonuçları açıklanmadan tebliğden itibaren 30 gün kesin süre verildiğini, kesin sürenin adil yargılanma hakkını ortadan kaldıracak şekilde uygulandığını, verilen sürenin 25. Gününde davaya dahil edilmesi gereken … hakkında iflas kararı verildiğinden bu sürenin uzatılmasının istenildiğini, verilen iflas kararı nedeniyle …’ın davaya katılmasının mümkün olmadığını, İİK 193 -194 maddesi gereğince ikinci alacaklılar toplantısının 10 gün sonrasına kadar beklenilmesi gerektiğinin belirtildiğini, buna rağmen süre uzatılmayarak geçen 25 günlük süre içerisinde adı geçen şirketin davaya dahil edilebileceğinin belirtildiğini, bu durumun dahi iptal sebebi olabileceğini, adil yargılanma hakkının bu şekilde ihlal edildiğini, hakem heyetinin 1 yıl boyunca yargılamada hiçbir işlem yapmadığını, davalı tarafın da kesin sürenin uzatılması istemine 4 ay sonra cevap verdiğini, hakem heyetinin davayı uzatacağını belirterek kesin sürenin uzatılması istemini reddettiği halde, nihai karar verilinceye kadar 2 yıl süre geçtiğini, davayı asıl hakemlerin uzattığını belirterek kamu düzenini ihlal edici nitelikte bulunan kararın mahkemece resen gözetilecek durum nedeniyle ve ayrıca diğer sebepler ile iptaline karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle;
4686 sayılı MTK’da iptal sebeplerinin sınırlı olarak sayıldığını, kanunun 15. Maddesinde sınırlı olarak sayılan ve başvuran tarafın da iptal sebeplerinin oluştuğunu ispat etmesi gerektiğini, aynı şekilde HMK’nun 439. Maddesinde iptal sebeplerinin sınırlı olarak sayıldığını, davacının tahkim yargılaması sırasında sınırlı iptal sebeplerinden birinin gerçekleştiğini kanıtlayamadığını, kesin süreye ilişkin itirazların yerinde olmadığını, davacı adi ortaklık üyesi olmasına rağmen, zorunlu dava arkadaşı … İnşaat olmadan tahkim davası başlattığını, verilen 30 günlük kesin süre içerisinde … İnşaat’ı davaya katamadığını, bu nedenle davanın usulden reddine karar verildiğini, MTK’nun 17. Maddesi uyarınca, aksine hüküm bulunmadıkça HMK hükümlerinin uygulanacağını, kesin süreyi düzenleyen HMK 115. Maddesinin bu nedenle uygulanmasının mümkün olmadığını, kaldı ki kesin süre verilmesine ilişkin herhangi bir usule aykırılığın söz konusu olmadığını, davacının verilen kesin sürede … İnşaat’i davaya katmak için yeterince süresi olmakla birlikte, iflas kararının henüz kesinleşmediğini ileri sürdüğünü, taraf sıfatına ilişkin eksikliği gidermesinin mümkün olduğunu, davacı ile müvekkili arasında doğrudan tahkim şartının bulunmadığını, usule aykırılık iddialarının kararın esasına etki etmediğini, davacının aylarca süresi olmasına rağmen diğer ortağı davaya dahil edemediğini, … İnşaat’ın hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmediğini, davalı dilekçelerinin süresinde ve usulüne uygun olarak verildiğini, davacının iddia ve savunma hakkını sonuna kadar kullandığını, davada hukuki dinlenilme hakkına ve adil yargılanma hakkına aykırı bir durum bulunmadığını, hakem heyetinin tahkim yerini tarafların rızası ile değiştirdiğini, duruşmaların İstanbul’da yapılmasına davacının bir itirazının bulunmadığını, kamu düzenine aykırılığın söz konusu olmadığını, tahkim davasının esasdan da haksız ve dayanaksız olduğunu belirterek hakem kararının iptal davasının reddine karar verilmesini istemiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava; 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu 15. Maddesi uyarınca hakem kararının iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasında yürütülen tahkim yargılamasında hakemler Prof. Dr. …, Prof. Dr. … ve Prof. Dr….tarafından verilen 31.10.2016 tarihli nihai hakem heyeti kararının iptali istenilmektedir.
Davaya konu tahkim dosyası getirtilerek incelenmiş;
İptali istenen kararın davacıya 03.11.2016 tarihinde tebliğ edildiği belirlenmiştir. 4686 sayılı M.T.K.’nun 15. Maddesinde iptal davasının tebliğden itibaren 30 gün içerisinde açılabileceği belirtilmiştir. Buna göre dava yasal süresi içerisinde açılmıştır.
Davacının hukuki dinlenilme ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiği kabul edilerek iptaline karar verilmiştir.
Mahkememizin 21/03/2017 tarih … esa …karar sayılı kararı davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 04/06/2018 tarih 2018/341 esas 2018/2345 karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Yargıtay ilamında; “6100 sayılı HMK’da tahkim yargılamasında görevli mahkeme konusunda 410 ve 439. maddelerde düzenlemeler yer almakta iken 15.03.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 7101 sayılı Kanun’un 57. maddesiyle HMK’nın 410. maddesi, 60. maddesiyle de HMK’nın 439. maddesi değiştirilmiştir. Ayrıca 53. madde ile 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu’nun 15. maddesinde yapılan değişiklik ve 54. madde ile bu Kanuna eklenen ek 1. madde ile de görevli mahkeme konusunda İhtiyari Tahkim ve Milletlerarası Tahkim arasında paralellik sağlanmıştır. Kanun’un 55. maddesiyle de 5235 sayılı Kanun’un 5. maddesinde değişiklik yapılmış ve iptâl davaları ticaret mahkemesinin heyet halince göreceği davalar arasından çıkarılmıştır.
Yapılan değişiklikler sonucu HMK’daki son düzenlemelerde; tahkim yargılamasında, mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli ve yetkili mahkemenin, konusuna göre tahkim yeri asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemesi olduğu, tahkim yeri belirlenmemiş ise görevli mahkemenin, konusuna göre asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemesi, yetkili mahkemenin ise davalının Türkiye’deki yerleşim yeri, oturduğu yer veya işyeri mahkemesi olduğu (HMK 410/1), hakem kararına karşı yalnızca iptâl davası açılabileceği, iptâl davasının, tahkim yeri Bölge Adliye Mahkemesi’nde açılacağı, öncelikle ve ivedilikle görüleceği (HMK 439/1) belirtilmiştir.
4686 sayılı MTK’daki son düzenleme ise hakem kararına karşı yalnızca iptâl davası açılabileceği, iptâl davasının, 3. madde uyarınca yetkili asliye hukuk mahkemesinin bulunduğu yer yönünden yetkili Bölge Adliye Mahkemesi’nde açılacağı, öncelikle ve ivedilikle görüleceği (15/1), bu Kanun’da asliye hukuk mahkemesine verilen görev ve yetkilerin, uyuşmazlığın konusuna göre asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemesi tarafından kullanılacağı (ek 1) şeklindedir.
Yapılan değişiklikler ile 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu ve 6100 sayılı HMK’daki tahkim konusundaki görev kuralları benzer hale getirilmiştir.
Yapılan bu düzenlemeler mahkemelerin görevine ilişkindir. Görev düzenlemesi yapılan 7101 sayılı Kanun’da görev kuralına ilişkin yapılan değişikliklerin eldeki davalara uygulanıp uygulanmayacağı konusunda bir hükme yer verilmemiştir. Sonuç olarak uygulanması gereken geçiş hükmü bulunmamaktadır. Usul kuralları ve bu kapsamda yer alan görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, aksine düzenleme yoksa derhal uygulanacağından, yapılan görev kuralı değişikliklerinin kanunda istisna niteliğinde geçiş hükümlerine yer verilmediği için eldeki davalara da uygulanması gerekir.
Davanın 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce ya da Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçtiği tarihten önce açılıp açılmadığının da bir önemi bulunmamaktadır. 6100 sayılı HMK geçici 1/1. maddede bu kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümlerinin Kanun’un yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış davalarda uygulanmayacağı düzenlemesi, geçici 3/3. maddede ise, bu Kanun’da Bölge Adliye Mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanun’un bu Kanun’a aykırı olmayan hükümlerinin uygulanacağı düzenlemeleri bulunmakta ise de bu maddeler 6100 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemelere ilişkin olup, 6100 sayılı Kanun’da değişiklik yapan 7101 sayılı Kanun hükümlerini kapsadığından söz edilemez.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde hüküm verildikten sonra yapılan kanun değişikliği ile 4686 sayılı Kanun’un 15. maddesine göre açılmış olan iptâl davasının bölge adliye mahkemesinde görülmesi zorunlu hale gelmiş olmakla mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerektiğinden hükmün sair yönleri incelenmeksizin bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının bu yönden kabulü ile hükmün temyiz eden taraflar yararına BOZULMASINA, “denilmektedir.
Mahkememizce 13/11/2018 tarihli celsesinde Yargıtay bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Dava açıldıktan sonra yapılan yasal düzenleme uyarınca 4686 sayılı MTK’nun 15.maddesine göre açılmış bulunan iptal davasının Bölge Adliye Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden mahkememizce görevsizlik kararı verilmesi gerekmektedir.
HMK nun 1. Maddesi hükmüne göre; göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden olup, aynı yasanın 114/1-c bendi uyarınca, dava şartı olan bu husus, HMK nun 115/1 maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinde araştırılır. Mahkememiz davaya bakmakla görevsiz olup, bu dava şartı noksanlığını sonradan giderilmesi de mümkün olmamakla, davanın saptanan dava şartı noksanlığı nedeni ile HMK nun 115/2 maddesi hükmü uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Açıklanan gerekçeye göre;
Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.nun 114/1-c ve 115/2 mad. uyarınca davanın usulden REDDİNE,
HMK.nun 20. mad. uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin usulen başvurusu halinde dava dosyasının görevli ve yetkili …NÖBETÇİ BÖLGE ADLİYE MAHKEMES’NE gönderilmesine, süresi içinde talep olmaması halinde dosyanın Mahkememizce resen ele alınarak davanın açılmamış sayılacağı hususunun ihtarına,
HMK.nun 331/2. maddesi gereğince harç, yargılama giderleri ve bu kapsamdaki vekalet ücretinin görevli mahkemede dikkate alınmasına,
Davacı vekilinin huzurunda, davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile Yargıtay yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. Açıklandı.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …