Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/913 E. 2019/462 K. 09.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/913 Esas
KARAR NO : 2019/462
DAVA : Tazminat ( Ölüm Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 27/09/2018
KARAR : DAVANI ESASTAN REDDİ
KARAR TARİHİ: 09/05/2019
Mahkememizde görülmekte olan destekten yoksun kalma nedeni ile maddi tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle;15/08/2012 tarihinde sürücü …’ın sev ve idaresindeki … plakalı traktörle … köyünde kavak taşıdığı sırada arazi yolunda traktör üzerindeki hakimiyetini kaybederek yoldan çıkıp devrilmesi sonucunda tek taraflı ölümlü yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, kaza sonucunda …’ın 15/08/2012 tarihinde vefat ettiğini, müvekkilinin eşinin böyle acı bir şekilde vefat etmesi sonucunda derin bir acı yaşadığını, vefat etmeseydi ailesine maddi ve manevi desteğini sürdürerek ailesinin her türlü ihtiyacını sağlayacağını, bu kazadan sonra bu kaybın müvekkillerine acının ve ruhsal çöküntünün karşılığı olamayacağının açıksa da müvekkillerinin acısının kısmen de olsa giderilmesinin gerektiğini, kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsünün sevk ve idaresindeki traktörün kaza tarihinde Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası bulunmadığından …’na başvuru zorunluluğunun doğduğunu, …’na başvuru yaptığını beyan ederek davanın kabulü ile vefat eden …’ın eşi… adına kazaya karışan aracın Karayolu Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası bulunmadığından …’ndan TBK m.53 uyarınca ilgili müftülükten, belediyeden veya mezarlık müftülüğünden yöre koşullarına ve geleneklere göre öğrenilmesi sonucu müteveffanın taşınması, yıkatılması, gömülmesi, mezarlık ücreti, mezar taşı, ilan giderleri, sadakalar ve din adamlarına verilen paralar ile otopsi için yapılan giderlerin tümünün avans faiziyle birlikte fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1000,00 TL tutarın, Destekten yoksun kalma tazminatının aktüer hesabı yapılarak kaza tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faiziyle birlikte fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile Eşi… için şimdilik 2.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının ve toplamda şimdilik 3.000,00 TL tutarındaki belirsiz alacak nitelikli maddi tazminatının tahsilini, tüm yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; 15/08/2012 tarihinde müteveffanın sevk ve idaresinde bulunan … plakalı traktör ile seyir halinde iken hakimiyetini kaybedip devrilmesi sonucunda meydana gelen tek taraflı kazada sürücü olan davacıların murisi vefat ettiğini, bu poliçelerden dolayı sorumluluklarının, davacının kusuru oranında olmak üzere, yaralanma ve sürekli sakatlık halinde olay tarihi itibariyle kişi başı azami 225.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, teminat limitini bildirmemiz davayı kabul anlamında olmadığını, kazaya davacıların murisi kusurlu olarak sebebiyet vermiş bulunduğunu, hiç kimsenin kendi kusurundan kaynaklanan bir sebepten dolayı tazminat talep edemeyeceğini, kazanın meydana gelişinde davacının murisi kusurlu olduğunu, yani …’ın aynı zamanda haksız fiil faili olup, 3. kişilere karşı asli sorumlu olan kişidir Teminat tutarı doğrudan davacıya ödenmediğini, davacıların kaza sebebiyle uğradıkları gerçek zararın tespiti gerektiğini, davacı tarafın vefat sebebiyle destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiğine göre; öncelikle müteveffanın davacılara destek olduğunun ispatının gerektiğini, davacıların gerçek zararının saptanması için davacıların ve ölenin yaşı, desteğin gelir durumu ve tazminata etki edecek diğer faktörler dikkate alınarak aktüer bir bilirkişiden rapor alınması gerekli olduğunu beyan ederek müvekkili Kurum aleyhine açılmış davanın tümden reddini, davacı delillerinin taraflarına tebliğini, kusur durumunun tespiti açısından ceza davası sonucunun bekletici mesele yapılmasını, davacı tarafa vefat sebebiyle … tarafından bağlanmış olan gelirlerin tespitini, davacının davasının ispatı halinde; müvekkili şirketin öncelikle ferilerden sorumlu tutulmamasını, olmaz ise, asıl alacak, yargılama giderleri ve avukatlık ücreti açısından ayrı ayrı poliçe limiti ile sorumlu tutulmasını, faizin en erken dava tarihinden başlatılmasını, davanın reddedilen kısmı açısından yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa tahmilini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir:
Davacı, 15/08/2012 tarihinde trafik kazası sonucu vefat eden eşi …’ın/ desteğinin ölümü sonucu, destekten yoksun kalındığı iddiası ile destekten yoksun kalma nedeniyle maddi zararının tazminini talep etmiştir.
Davalı taraf genel mahiyette ileri sürülen vakıaları inkar ile davanın reddini savunmuştur.
Dava, destekten yoksun kalma nedeniyle maddi zararın tazminine ilişkindir.
Türk Borçlar Kanununun haksız fiil hükümleri, Karayolları Trafik Kanununun trafik kazasında maddi tazminata ilişkin hükümleri ile Türk Medeni Kanununun 6 ve 7. Maddeleri ile Hukuk Muhakemeleri Kanununun 187- 293. Maddeleri gereğince ispat hususuna dikkat edilmiştir.
Davacının desteği …’ ın 15.08.2012 tarihli trafik kazasında kendi sevk ve idaresindeki traktörle … Köyü’ nde kavak taşıdığı esnada arazi yolunda traktör üzerindeki hakimiyetini kaybederek yoldan çıktığı ve traktörün devrildiği, tek taraflı kazanın olduğu/ vuku bulduğu , neticesinde …’ ın ölümünün gerçekleştiği , kazanın meydana gelmesinde başkalarının kusur ve etkisi olmadığı, tarafların ikrarında olup davacı tarafından dosyaya sunulan belgelerden ölen destek …’ ın kendi kusuru ile sebep olduğu kaza neticesinde öldüğü anlaşılmış, ölenin dikkatsiz ve tedbirsiz şekilde traktörün devrilmesi şeklinde gerçekleşen kazaya sebebiyet vererek sonucunda kendi ölümüne de % 100 asli kusuru ile sebep olduğuna kanaat getirilmiştir. Bu durum tarafların ikrarı ve kabulündedir.
Haksız fiil olan trafik kazasında; davacının ölen desteğinin kusuru nedeni ile davalı açısından zarar ile fiil arasındaki illiyetin kesildiği değerlendirilmiştir.
2918 Sayılı Kanun gereğince; destekten yoksun kalan hak sahibinin sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri kapsam dışıdır hükmü bulunmaktadır.
Sorumluluk hukukunun en önemli amacı, kişinin mal varlığında iradesi dışında meydana gelmiş eksilmeyi ayni veya nakdi olarak gidermektir. Zararın tazminini talep etmek hakkı doğrudan zarar görene tanınmıştır. Doğrudan zarar görenin dışında üçüncü bir kişinin tazminat talebinde bulunma hakkı, kural olarak yoktur. Bu sebeple sözleşme dışı sorumluluk hukukunda üçüncü bir kişinin maruz kaldığı yansıma zararı, prensip olarak, tazmin edilemez niteliktedir. Zira sorumluluk hukukunun temel kurallarından birini, tazminat talebinde bulunabilecek olan kişi veya kişilerin sadece doğrudan zarara uğrayanlar olması oluşturur.
Bu kurala 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 45. maddesinin ikinci fıkrasında “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde, onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir” denilmek suretiyle mağdurun ölümü sonucunda yansıma zararına uğrayan kişilerin zararlarının tazmin edilmesine istisnai de olsa imkân tanınmıştır. Böylece ölüm ile sonuçlanan haksız fiil nedeniyle; ölenin yardımından, desteğinden mahrum kalanların tazmin edilmesini talep edebilecekleri bir zararları olduklarını kabul etmiştir. Benzer düzenleme 6098 Sayılı TBK 49- 64 maddelerinde de düzenlenmiştir. Desteğin destekte bulunduğu kişinin murisi olması veya aynı aile içerisinde yer alması şart değildir. Önemli olan desteğin para, hizmet veya ayni olarak sürekli, düzenli ve karşılıksız bir şekilde desteklediği kişiye yardımlarda bulunmasıdır. İş bu davada davacının ölenin eşi olduğu anlaşılmaktadır. Bir kişinin başka bir kişiye desteği olup olmadığı fiili duruma göre belirlenecektir. Bir kişiye fiilen sürekli ve düzenli olarak bakan veya hayatın olağan akışı içerisinde o kişiye bu şekilde bakma olasılığı çok yüksek olan kişi, o şahsın desteğidir (Gökyayla, K. E.: Destekten Yoksun Kalma Tazminatı, Ankara, 2004, s. 25). Desteğin yasal bir zorunluluktan kaynaklanıp kaynaklanmadığı desteğin varlığını tespit açısından önemli değildir (Gürsoy, K. T.: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatı”, AÜHFD., 1972, C.:29, s. 147). Desteğin destek olunana yaptığı yardımın kanuni veya sözleşmeden doğan bir borcun ifası niteliğinde olmasına da gerek yoktur. Desteklenen kişinin tazminat isteme hakkına sahip olabilmesi için, destek sayılan kimsenin ya fiilen ilgiliye bir yardımda bulunması, bakması veya ileride böyle bir yardım veya bakma olasılığının ciddi bir biçimde mevcut olması gerekir (Gürsoy, s. 146). Nitekim Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu`nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının, desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.11.2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Davacı üzerinde doğan zararın niteliği de belirlenmelidir: Davacının destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdiği zarar murisin/ desteğin ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte davacı üzerinde doğan bir zarardan ayrı ve salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Böyle bir zararın davacının kendisinin sahip olacağı hakla bir ilişkisi olmadığı gibi doğrudan davacının zararıyla bağlı ve onunla sınırlı bir zarar da değildir. Davacının desteğinin ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur. Buradaki zarar, davacının salt bu sıfatla devraldıkları desteklerinin uğradığı ve ondan intikal eden bir zarar da değildir. Talep edilen destek zararı, ölenin değil üçüncü kişilerin üzerinde doğan dolaylı ve yansıma yolu ile meydana gelen zarardır.
Bu hâlde üzerinde durulması gereken en önemli husus, desteğin kanuni sorumluluğu gereği kazanın meydana gelmesinde tam veya kısmi kusurlu olmasının, üçüncü kişi durumunda bulunan desteğinden yoksun kalanlara karşı ileri sürülüp sürülemeyeceğidir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 85. maddesi, işleten ve araç işleticisinin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğunu düzenlemiştir. Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş bulunan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu ve araç işletenin sorumluluğunun, sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğu olduğu hususu bilimsel ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Eren, F.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 14. b, s.670; Kılıçoğlu,A.: Borçlar Hukuku Genişletilmiş 17. B, Ankara 2013, s.366 vd). Anılan maddede değinildiği üzere, işletenin nelerden sorumlu olduğu öngörülmüş, 86. maddede ise, işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur hükmü ile işletenin sorumluluktan kurtulma halleri düzenlenmiştir. BK.’nun 44. maddesi hükmüne göre ise zarar gören taraf, zararın doğmasına veya zararın artmasına sebep olmuş ise hâkim zarar ve ziyan miktarını indirebileceği veya zarar ve ziyan konusunda hüküm kurmaktan sarfınazar edebilecektir. Benzer düzenleme TBK m. 55 de yer almaktadır.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ışığında bir motorlu aracın işletilmesinin bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde araç işleteninin bu zarardan sorumlu olacağı düzenlendiğine göre, ilke olarak desteğin ölümünden veya desteğin sürücü olmaması ihtimalinde de işletenin kendi yasal sorumluluğu gereği bizzat işleten sıfatı ile sorumlu olduğu, dolayısıyla davacının ölen destek sürücüsünden talepte bulunma haklarının bulunmadığı, talepte bulunulması halinde bu talebin hukuken hayatın olağan akışına aykırı olacağı bunun sonucu davalıdan kendi desteklerinin sorumluluğu bulunduğu kaza nedeni ile talepte bulunamayacağı kabul edilmelidir.
Yansıma yoluyla zarar görmüş olan destek tazminatı isteyenlerin, kendisine destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olmaları mümkün değildir. Nitekim BK’nun 44/I. Maddesi ( TBK m. 55 sorumluluk hukuku), hiç kimse kendi kusurundan yararlanamaz ilkesine dayanmaktadır. Zararın artmasına veya doğmasına sebep olan kişi sonuçlarına da kendisi katlanmalıdır. Diğer bir deyişle, nasıl ki desteğin ölümü sebebiyle meydana gelen zararın yansıma yoluyla destek görenleri etkilediği kabul ediliyorsa, desteğin kusurlu davranışlarının da aynı şekilde destek görenlere yansıyacağının kabul edilmesi gerekir. Yine ha keza desteğin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu durumda da yansıma söz konusudur. Zira zarara uğramamak için gerekli özeni göstermeyen veya hatta zararın meydana gelmesini isteyen kimse, bu hareket tarzının sonuçlarına katlanmalı ve bu davranışının zararın meydana gelmesinde oynadığı role, etkisine ve derecesine göre zararı kısmen veya tamamen üzerine almalıdır. Çünkü kendi kusuruyla sebebiyet verdiği ya da artmasına neden olduğu ve ya kusursuz sorumlu olduğu zararın ödettirilmesini istemek Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen doğruluk ve dürüstlük kurallarına aykırı olacaktır.
O halde somut olayda objektif iyi niyet kurallarına (TMK m.2) göre; davacının desteğinin %100 tam kusurlu sayıldığı, kazaya ve zarara kendi kusuruyla sebebiyet verdiği zararın oluşumuna neden olduğu ve ölenin kendi sorumlu olduğu zararının ödettirilmesi mümkün değildir. Meydana gelen kaza sonucu tam kusurlu desteğin ölümü nedeni ile davacının talep ettiği destekten yoksunluk tazminatından davalı tarafın sorumluluğunun bulunmadığı kabul edilmelidir. Tazminata hükmolunması için aranan yasal şartlar oluşmamıştır. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca yukarıda izah olunan gerekçe ile davanın reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davacının davasının reddine,
2- 6100 S HMK gereğince ve Harçlar Kanunu uyarınca davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre karar ve ilam harcı olan 44,40 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 8,50 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ ye gelir kaydına, başvuru ve vekalet suret harcının davacı üzerinde bırakılmasına,
3- İşbu dava nedeni ile davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4- Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve 6100 S HMK gereğince belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5- 6100 S HMK m. 333 uyarınca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen davacı gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, Davaı vekilinin yüzüne karşı diğer tarafın yokluğunda dava konusu miktar kesin olmak üzere yapılan tahkikat sonucunda karar verildi. Karar usulen açıklandı, okundu.
Katip
¸e-imzalıdır
Hakim
¸e-imzalıdır