Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/906 E. 2020/75 K. 28.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/848 Esas
KARAR NO : 2020/182

DAVA : İtirazın İptali ( Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/09/2018
KARAR TARİHİ : 20/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin borçlu/davalının kendisinden almış olduğu peyzaj düzenleme hizmeti, muhtelif bitki ve gübre malzemeleri karşılığında borçlu şirket adına 06/03/2018 tarihli,… numaralı irsaliyeli fatura düzenlediğini, bu faturada toplam borcun 12.065,00-TL olduğunu, 5.000,00-TL değerindeki kısmının ödendiğini, kalan bakiyenin 7.065,00-TL olduğunu, müvekkilinin daha sonra 05/06/2018 tarihinde… numaralı irsaliyeli fatura düzenlendiğini, 2.000,00-TL değerinde meblanın ödendiğini, kalan bakiyenin 5.065,00-TL olduğunu, müvekkilin son olarak 01/07/2018 tarihli… numaralı irsaliyeli faturanın düzenlendiğini, iş bu faturanın 7 gün vadeli olduğunu, ödenmemesi halinde borcun muaccel olmasından dolayı gecikme zammı uygulanacağının belirtildiği, iş bu faturanın borçlu şirket tarafından teslim alındığını, bu faturanın borçlu şirketni muhasebe defterlerinde kayıtlı olduğunu, muaccel hale gelen bakiyenin müvekkiline ödenmemiş olması sebebiyle davalı aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğü’ nün… esas sayılı dosyasından takip başlatıldığı davalı yanın icra takibine itirazda bulunduğunu, yapılan itirazın iptalini, takibin devamını, asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsilini, borçlu şirket tarafından haksız ve dayanaksız olarak yapılmış bulunan itiraz sebebiyle takip bedelinin % 20′ sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA /
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz mahkemede açıldığını, müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacının taraflar arasındaki ticari ilişkiyi ve müvekkil şirketten alacağı bulunduğu iddialarını kanıtlayamadıklarını, kanıtlanmayan alacağın talep ve tahsili mümkün olmadığından huzurdaki davanın esastan reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkil şirketin temerrüde düşmediğinden temerrüt faizi talep edilemeyeceğini, alacağın likit ve muayyen olmadığını bu nedenle icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiği beyan edilerek davanın reddini, davacı aleyhine alacağın % 20′ sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava İİK’nun 67 maddesi kapsamında itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; davacının takibe dayanak faturalar nedeniyle davalıdan alacağının varlığı ve miktarı, davalının borca itirazının haklı olup olmadığı, icra inkar tazminatı talep koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı tespit edildi.
Davacının iddiası ve tüm dosya kapsamına göre; ön inceleme duruşmasında tespit edilen uyuşmazlıkların halli için her iki şirketin 2018 yılı ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 02/01/2020 teslim tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı şirket defter ve belgelerini ibraz etmediğinden dolayı, alacağın davalı defter ve belgelerinde yer alıp almadığı, hangi belgelere dayandığı ve miktarı hususlarında inceleme yapılamadığını, davacının defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde, davacı tarafın davalı şirketten takip tarihi itibariyle 5.065,00-TL asıl alacak, 26,85-TL işlenmiş faiz olmak üzere toplam 5.091,85-TL alacağının olduğu, davacının asıl alacağına takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasa gereği yıllık % 19,50 oranında başlaşacak değişen oranlarda avans faiz oranından faiz işletilmesi gerektiği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Üsküdar …gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığının bildirildiği anlaşılmaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5.maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda hangi mahkemenin görevli olduğunun belirlenmesi için öncelikle taraflar arasındaki ilişkiyi saptamak gereklidir. Taraflar arasındaki hukuki ilişki eser sözleşmesidir. Davalı taraf şirket olmakla birlikte davacının tacir olmadığı, bu nedenle davanın nispi ticari dava sayılamayacağı açıktır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın TTK’nun 4. Maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı, yine aynı maddenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na atıfla mutlak ticari dava konusu kabul ettiği sözleşmelerden de kaynaklanmadığı anlaşılmıştır.
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir.Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olmakla resen dikkate alınırlar. İzah edilen nedenlerle, davanın, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;

H Ü K Ü M /
Davanın, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair davalı vekilinin yüzüne karşı davacı tarafın yokluğunda mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır