Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/90 E. 2018/95 K. 31.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/90 Esas
KARAR NO : 2018/95
DAVA : Alacak Davası
DAVA TARİHİ : 24/01/2018
KARAR : HUSUMET NEDENİ İLE RED
KARAR TARİHİ : 31/01/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak Davası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Müvekkillerinin davalı… tarafından el konulan Bank …’nın … Nolu Mevduat hesabında bankaya el konulduğu tarih itibariyle sigorta kapsamında 65.671,97 TL mevduatı bulunduğunu, tamamının sigorta kapsamında kalan mevduatın ödenmesi davalı …’nundan talep edildiği, davalı … 06/03/2017 tarihli cevabi dilekçesiyle;çok cüz’i olan ve bankanın …’na devredilmesinden çok önce 24/09/2009 tarihinde tamamını devrederek çıktığı A grubu ortaklığından dolayı müvekkil davacının Hakim Ortak olduğunu gerekçe göstererek ödeme yapmadığını, davalı 06/03/2017 tarihi itibariyle temerrüde düştüğünü, Müvekkillerinin davacı Hakim Ortak kabul edilmesi mümkün olmayacak miktarda (Onbinde bir) sahip olduğu A grubu hisselerini bankaya davalı … tarafından el konulmasından yaklaşık yedi yıl önce devredek elinen çıkardığı gibi, çok önceden sahip olduğu A grubu hisselerin de onu ”Hakim Ortak” yapmasının mümkün olmadığını, Müvekkilinin davalının gerekçe gösterdiği hisseyi çok önceden 14/09/2009 tarihinde devrederek elinden çıkardığı gibi, bankanın yönetiminde hiçbir etkiye sahip olmayan, onbinde bire tekabül eden hisse nedeniyle bankanın yönetimine etkili olabilecek, belirleyecek nitelikte ”Hakim Ortak” olarak kabul edilmesi de mümkün olmadığını, Mevduat sigortası kapsamında olduğu halde; Haksız, usul ve yasaya aykırı bir şekilde ödenmeyen mevduatın davalıdan alınarak müvekkil davacıya verilmesini temin zımnında iş bu davayı açma zarureti hasıl olduğunu mevduat sigortası kapsamında olan 10.000,00 TL nin temürrüt tarihi 06/03/2017 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkil davacıya verilmesine, masraf ve ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Dava, henüz tensip aşamasında olup taraflara tebligat çıkarılmamıştır.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir:
Davacı, davalı taraftan; terör örgütü iltisakı nedeni ile …’ ye yönetimi devrolunan Bank… hissesi nedeniyle başvurusunun karşılanmaması sonucu sigorta kapsamında kalan mevduatının ödenmesini davalıdan talep ettiği anlaşılmaktadır.
“Sıfat” terimi uygulamada yerleşmiş bir terim değildir. Uygulamada sıfat için “husumet” terimi kullanılmaktadır.(Misal :Y3.HD 26.3.2015, 12514/5042.) HMK m. 327/2 hükmünde, burada incelendiği anlamda sıfat deyimine yer verilmiştir. TBK m.205, I’de de, buradaki anlamda” taraf olma sıfatı” deyimine yer verilmiştir. Sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. Bir sübjektif hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle, o hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı da o hakkın sahibine aittir(aktif husumet). Mesela, bir alacak davasında davacı olma sıfatı o alacağın alacaksına aittir. Alacak davası, o alacağın alacaklısından başka bir (üçüncü) kişi tarafından açılırsa, (dava konusu alacağın mevcut olmadığından dolayı değil) davacının davacı sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan, husumetten) dolayı reddedilir. Bir sübjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi, o hakka uymakla yükümlü (borçlu) olan kişidir. (davalı sıfatı, pasif husumet). Mesela, bir alacak davasında davalı olma sıfatı o alacağın borçlusuna aittir. Alacak davası, o alacağın borçlusundan başka bir (üçüncü) kişiye karşı açılırsa, (dava konusu alacağın mevcut olmadığından dolayı değil) davalının davalı (borçlu) sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan, husumetten) dolayı reddedilir. (Misal:” Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkesine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemeyeceğinden, dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddediler. Taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için def’i değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir olgudur” (YHGK 27.01.2016, 13/684-106). Yukarıdaki kısa açıklamanın gösterdiği gibi, bir sübjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu (yani bir davada davacı ve davalı sıfatının kimlere ait olduğu) tamamen maddi hukuka göre belirlenir. Bu nedenle , bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (sübjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur. Sıfatın usul hukukunu ilgilendiren yönü (usul hukuku bakımından önemi) şudur: Bir davanın tarafları (veya taraflardan biri) o davada gerçekten (davacı veya davalı) taraf sıfatına sahip değilse, mahkeme, dava konusu hakkın esası (mevcut olup olmadığı) hakkında inceleme yapıp karar veremez. Mahkeme, davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddine karar verir. Bu karar, davanın mesmu olmadığına (dinlenemeyeceğine) ilişkin bir karar olmayıp, gene davanın esasına ilişkin bir karardır( taraf olarak gösterilenlerden birinin taraf sıfatının bulunmadığını tespit eden bir karardır). Şüphesiz, böyle bir karar, yalnız o davada taraf olarak gösterilmiş olan kişiler arasında kesin hüküm (HMK m.303) teşkil eder; dava konusu hak ve gerçekten taraf sıfatına sahip ( ve fakat o davada taraf olarak gösterilmemiş) olan kişi bakımından kesin hüküm teşkil etmez. Bir davanın tarafları o davada gerçekten taraf sıfatına sahip ise, o zaman, mahkeme dava konusu hakkın esası hakkında inceleme yapar ve karar verir. Mahkemenin bu kararı, dava konusu hak ve davanın ( gerçek taraf sıfatına sahip olan) tarafları bakımından kesin hüküm teşkil eder( HMK m.303). Taraf sıfatı bir dava şart değildir. Çünkü, sıfat, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (subjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur. Sıfat yokluğu, bir def’i değil, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itirazdır. Hakim, kendisine sunulan dava malzemesinden (davalı veya davacının bildirdikleri vakıalardan yani dava dosyasından) bir itiraz sebebinin varlığını (sıfat yokluğunu) öğrenirse, bunu kendiliğinden (re’sen ) gözetir. Mahkeme, yapacağı inceleme sonucunda, taraflardan birinin o davada taraf sıfatının bulunmadığı kanısına varırsa, davayı sıfat yokluğundan (husumetten ) reddeder. Bu kara, ( dava şartı yokluğundakinin aksine) usulden ( davanın mesmu olmadığından dolayı) bir ret kararı olmayıp, davanın esasına ilişkin bir ret kararıdır. Bu (esastan) ret kararı, davanın tarafları bakımından maddi anlamda kesin hüküm ( HMK m.303) teşkil eder. Bir kişi davada sıfatı olmadığı halde, davacıyı, davalı sıfatı kendisine aitmiş gibi yanıltıp, kendisine karşı dava açılmasına sebebiyet verirse, davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddi halinde, davalı yararına yargılama giderlerine hükmedilemez.( HMK m.327/2).
Davacının dava dışı iflas eden Bank …’ dan olan hissesi nedeni ile mevduat alacağını talep ettiği ancak davalı olarak …’ yi gösterdiği iş bu davada davalı tarafın ancak iflas idaresi olabileceği davalı …’ nin sadece bankanın yönetiminde kanuni görev üstlendiği bu nedenle husumetinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; davacının talebinin muhatabı olmayan tarafı davalı olarak göstermesi nedeni ile husumeti bulunmamasından dolayı davası husumet yokluğundan reddolunmuştur.
HÜKÜM /
1-Davacının davasının husumet yokluğu nedeniyle reddine,
2-Karar tarihi itibariyle 35,90 TL karar ilam harcının peşin yatırılan 480,95 TL harçtan mahsubuna artan 137,88 TL harcın davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının HMK m. 333 gereğince kararın kesinleşmesinden sonra iadesine,
5-Kararın bir örneğinin …’ ye ve KHK İlgili Bürosuna re’ sen bildirilmesine,
Dair tarafların yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu karar verildi.
Katip
¸e-imzalıdır
Hakim…
e-imzalıdır