Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/86 E. 2019/362 K. 04.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2018/86 Esas
KARAR NO : 2019/362DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 27/09/2017
KARAR TARİHİ: 04/04/2019
İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesinin 16/11/2017 tarih, … Esas, … Kararsayılı görevsizlik ilamı ile Mahkememize gelen dosya… Esas sayılı sırasına kaydedilmiştir. Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 29/03/2017 tarihinde müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın davalı …’ya ait … plakalı aracın çarpması sonucu maddi hasarlı tafik kazası meydana geldiğini, davalı aracın diğer davalı şirketinden trafik sigortası bulunduğu belirterek araç değer kaybı için 10.000TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınmasını istemiştir.
SAVUNMA /
Davalı sigorta vekili; dava konusu kazanın meydana geldiğinin ispat edilmesi gerektiğini, zamanaşımı nedeniyle davanın reddina karar verilmesi gerektiğini belirterek sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunmaması ve karşı araçta değer kaybı olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı vekili; dava sigorta uyuşmazlığı da içeren davalılardan birisinin sigorta şirketi olduğu bir uyuşmazlık olduğunu, dolayısıyla dosyanın görevli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, olayın oluşumunda davacının tam kusurlu olduğunu, arabayı davacının kullanmadığını, başkasının kullandığını, davacının dava açma hakkı olmadığını belirterek davanın görev yönünden reddi ile dosayının Görevli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini , haksız ve kötüniyetli açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, trafik kazası sebebiyle araçta meydana gelen hasar ve değer kaybı zararının 2918 Sayılı Kanunun 85, 91 ve devamı maddeleri kapsamında davalılardan işleten ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı sıfatıyla tazmini istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; dava konusu kazada kusur ve zarar durumunun ne oluğu noktalarında toplanmaktadır.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85 maddesinde düzenlenen motorlu araç işleten ile araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğunun hukuki niteliği ise kural olarak tehlike sorumluluğudur. Mezkur Kanunun 85/1 maddesi uyarınca “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” Yine aynı kanunun 58/son maddesi uyarınca “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” Bu düzenlemeler kapsamında motorlu araç işletenin veya teşebbüs sahibinin, motorlu aracın işletilmesi nedeniyle ortaya çıkan zararlardan sorumluluğu kusur(haksız fiil) sorumluluğu olmadığı gibi, objektif özen yükümlülüğünün ihlaline dayanan olağan sebep sorumluluğu niteliğinde de değildir. Tehlike sorumluluğu niteliğindeki bu sorumluluğun doğması için, motorlu aracın işletilmesine özgü tipik tehlikenin gerçekleşmesi yeterli olup motorlu araç işletenin veya teşebbüs sahibinin kusuru yahut objektif özen yükümlüğünü ihlali aranmaz. Motorlu taşıt işletenin olağan sebep sorumluluğu istisna olup 2918 Sayılı Kanun’un 85/3 fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre işletme haline olmayan bir motorlu aracın sebep olduğu trafik kazasından dolayı işletenin sorumlu tutulabilmesi için, zarar görenin, kazanın oluşumunda işleten veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere ilişkin bir kusurun varlığını veya araçtaki bozukluğun kazaya sebep olduğunu ispat etmesi gerekir. Somut olayda meydana gelen trafik kazası aracın işletilmesi sırasında meydana geldiğinden, işletenin sorumluluğunun tehlike sorumluluğu olduğunda şüphe yoktur. Bu sebeple işleten ancak kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilir.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesi ile motorlu araç işleten veya teşebbüs sahibine zorunlu mali sorumluluk sigortası yapma mecburiyeti getirilmiştir. Bu düzenleme ile sigortacının, motorlu taşıt işletenin veya teşebbüs sahibinin motorlu taşıtın işletilmesinden doğan sorumluluğunu teminat ile sınırlı olmak üzere karşılaması amaçlanmıştır. Aynı kanunun 92 maddesinde ise zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı tahdidi biçimde sayılmıştır. Maddeye göre; aşağıdaki hususlar zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu dışındadır:
“a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f) Manevi tazminata ilişkin talepler.
g) Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri,
h) İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri,
i) Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.”
Mahkememizin 11/10/2018 tarihli celsesinde taraf sıfatıyla davalı şirket yetkilisi …: “Ben, davalı… Şirketine ait kamyonun kaza sırasındaki şoförüydüm , halen de bu şirkette şoför olarak çalışmaktayım, olay günü ben tek şerit olan yolda Hasdal’ dan Kağıthane’ ye inerken … plakalı araç benim sağımdan geçmeye çalıştı ve bana kendi aracının sol tarafı ile vurdu, kaza olunca araçları durdurduk aracı kullanan kişi olay yerinden ayrıldı, 15 dakika sonra başka birisi geldi, genç biriydi tutanak tutmak istedi ben aracı kullanan kişi o olmadığından tutanak tutmayı kabül etmedim onun tuttuğu tutanağıda imzalamadım, aracı kullanan kişinin gelmesi hususunda ısrar ettim, kaza sırasında ben kamyonda tek başımaydım kaza olduktan sonra oğlumu çağırdım, oğlum…geldiğinde aracı kullanan kişi gitmişti, diğer genç arkadaş oradaydı, oğlumda asıl aracı kullanan kişinin gelmesini söyledi, ancak sonradan gelen bu arkadaş bunu kabul etmedi ve aracı alarak olay yerinden ayrıldı.Kazadan sonra olay yerine gelen genç kişi tutunağı hazırlayıp öyle gelmiş bu trafik sigortası tutanağıydı, bende daha önceden hazırlanmış böyle bir tutanağı imzalamaycağımı söyledim, olay yerinden önce davacı tarafa ait araç ayrıdı, biz daha sonra ayrıldık, polis tarafından tutulan tutanaktan haberim yoktur.Ben kazadan sonra sigortacımı aradım, sigortacım bana diğer araç olay yerinden ayrıldı ise herhangi bir şey yapmana gerek yok.”
Mahkememizin 11/10/2018 tarihli celsesinde taraf sıfatıyla davalı şirket yetkilisi … ise: “Ben…’nin oğluyum, olay günü babam beni aradı ve kaza yaptığını söyledi, yanına gitmemi istedi olay yerine gittiğimde babamın kullandığı kamyon ile diğer aracı sağ çekmiş vaziyette beklediklerini, olay yerinde babam ve karşı taraftan bir adam olduğunu gördüm, kaza sonrası trafik sigortası evraklarının düzenlemek için babam aracı kullanan kişinin olay yerine gelmesini aksi takdirde tutanak tutmayacağını söyledi, diğer kişi aracı kullanın patron olduğunu ve gelmeyeceğini söyledi, diğer tarafın elinde hazırlanmış bir tutanak görmedim biz olay yerinde herhangi bir tutanak tutmadık karşı taraf olay yerinden ayrıldı, akabinde bizde olay yerinden ayrıldık, babamın kullandığı kamyonda herhangi bir hasar olmadığı için polisi aramadık.” beyanında bulundukları görülmüştür.
Mahkememizce deliller toplanmış, hasar dosyası, tramer kaydı celbedilmiş, kusur ve hasar hususlarında bilirkişi raporu alınmıştır. 10/12/2018 teslim tarihli bilirkişi raporunda; 29/03/2017 tarihli trafik kazasında … plakalı kamyonunun kimliği tespit edilemeyen sürücüsünün asli ve tam kusurlu (%100 oranında) olduğu, … plakalı aracın sürücü …’ın kusursuz olduğu, … plakalı araçta meydana gelen değer kaybının Yargıtay 17. Hukuk Dairesince benimsenen metodolojiye göre 10.000,00-TL, Sigorta Genel Şartları ekinde yer alan hesap metodolojisine göre 11.946,58-TL olduğu görüşü bildirilmiştir.
Davacı vekili; 03/04/2019 havale tarihli dilekçesinde; davalı sigorta şirketinden alacaklarının tamamını tahsil etmiş olmaları sebebiyle davanın konusuz kaldığını, davalı sigorta şirketinden yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını beyan etmiştir.
Davalı Sigorta Şirketi vekili 28/02/2019 havale tarihli dilekçesinde davacı ile sulh olduklarını, davacıdan yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını bildirir beyanda bulunmuştur.
Davanın devamı sırasında, dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayri menkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun yada Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kalması mümkündür. Davanın konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde, mahkemece; esas (asıl talep) hakkında “Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin hüküm kurulması gerekmektedir. Bu tür kararlar, hükümler gibi (eda, tespit, inşai) nihai kararlardandır. Mahkeme kararı, aynı zamanda dava konusu hakkın mevcut olmadığını da tespit ettiği için tespit hükmü niteliğindedir.
Davanın konusuz kalması halinde, mahkemece; yargılamaya devam edilerek davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi, o taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekir. Başka bir deyişle, yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle konusuz kalan davada, yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde, davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden taraf lehine “maktu vekalet” ücretine hükmedilmesi, yargılama giderlerinin ise karşı taraftan tahsiline karar verilmesi gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarih, 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” belirtilmiştir.
Somut olayda, hükme esas almaya elverişli, denetime açık bilirkişi raporuna göre; dava konusu kazanın meydana gelişinde davalı… şirketine ait … plakalı kamyon sürücüsü % 100 kusurlu olduğu, kaza nedeniyle davacının aracında meydana gelen değer kaybının 11.946,58-TL olduğu, davalı… şirketinin bu zarardan işleten sıfatıyla 2918 Sayılı Kanunun 85 maddesi kapsamında, davalı sigorta şirketinin ise zorunlu mali sorumluluk sigortacısı sıfatıyla 2918 Sayılı Kanunun 91 ve devamı maddeleri kapsamında sorumlu olduğu mahkememizce sabit kabul edilmiş, ancak yapılan yargılama sırasında dava konusuz kaldığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş ise de; davacı ile davalı Sigorta Şirketi vekillerince talep edilmediğinden ve dosya kapsamına göre yapılan yargılama sonucunda davalı… Şirketinin dava konusu kaza sonucu meydana gelen zarardan yukarıda izah edilen gerekçeler ile sorumlu bulunduğu anlaşıldığından taraflar lehine vekalet ücretine hükmedilmemiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Konusuz kalan davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 44,40-TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan tahsiline, peşin alınan harçtan mahsubu ile hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde artan harcın davacıya iadesine,
Davacı ve davalı … A.Ş vekillerince talep edilmediğinden ve davalı… şirketinin haklılık durumu nazara alınarak taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Davacı tarafça talep edilmediğinden yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından geriye kalan bakiyenin hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davalılarca yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Dair, davalı… vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Katip
e-imzalı
Hakim
e-imzalı
HARÇ BEYANI /
44,40-TL. KARAR HARCI
170,78-TL. PEŞİN HARÇ
126,38-TL. KALAN HARÇ