Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/842 E. 2020/136 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/842 Esas
KARAR NO : 2020/136

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 10/09/2018
KARAR :KISMEN KABUL-KISMEN RED
KARAR TARİHİ : 06/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Davalının müvekkili şirketten ayrıldıktan sonra rakip bir firmada çalışmaya başladığını, bu durumun taraflar arasındaki sözleşmenin 10. Maddesinde kararlaştırılan rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırılık oluşturduğunu, dolayısıyla sözleşmede kararlaştırılan son brüt maaşı üzerinden 9 aylık maaşının tutarı olan 58.000 TL’lik cezai şart tazminatını ödemesi gerektiğini belirterek bu tazminatın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline ve %20’den aşağı az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Müvekkilinin davacı ile yapılan iş sözleşmesi uyarınca 2 Mayıs 2013 tarihi itibarıyla davacı şirkette çalışmaya başladığını, 4 Ekim 2016 tarihinde davacının işinden ayrıldığını, 1 Aralık 2016 tarihinde …şirketinde çalışmaya başladığını, bunun üzerine davacının icra takibi başlattığını, cezai şarta ilişkin sözleşme hükmünün herhangi bir yer sınırlaması içermediğinden hükümsüz olduğunu, yine konu bakımından çok geniş bir iş alanını ihtiva ettiğinden müvekkilinin çalışma özgürlüğünü kısıtladığını, bu bakımdan da hükümsüz sayılması gerektiğini, kararlaştırılan cezai şart miktarının fahiş olduğunu ve müvekkilinni mahvına sebebiyet verdiğini, delil olarak sunulan e-posta yazışmalarının ve sosyal ağ görüntüsünün delil vasfının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir:
Davacı- alacaklı; İstanbul … İcra Müdürlüğünün …E. Sayılı takip dosyası ile davalı- borçlu aleyhine aralarındaki iş sözleşmesinin 10. maddesinden kaynaklanan haksız rekabet yasağına aykırılık iddiası ile 58.000,00 TL cezai şart alacağının tahsili için ilamsız takip yapmıştır.
Davalı- borçluya ödeme emri tebliğ edilmiş, davalı- borçlu ödeme emrine 7 günlük yasal sürede itiraz etmiş ve takip durdurulmuştur. Bunun üzerine davacı- alacaklı İİK m. 67 uyarınca 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davasını mahkememizde açmıştır.
Davalı taraf genel mahiyette iddia olunan vakıaları inkar etmiş, sözleşmedeki cezai şart hükmünün yer sınırlamasını ihtiva etmemesi nedeni ile çalışma özgürlüğüne engel mahiyette olması hasebi ile geçersiz olduğunu bu nedenle davanın reddini savunmuştur.
Dava; taraflar arasındaki iş sözleşmesinden kaynaklanan haksız rekabet yasağı cezai şart alacağı nedeniyle takip dosyasındaki itirazın iptaline, cezai şart alacağının varlığına varsa miktarına ilişkindir.
İİK 67 ile TMK 6 ve 7 ile HMK 187- 293. maddeleri gereğince ispat hususuna ve ispat kurallarına dikkat edilmiştir. TBK m. 444-447 hükümlerine dikkat edilmiştir. HMK m. 222 gereğince ticari defterlerin ibrazı ve delil olma vasfına dikkat edilmiştir. Elektronik ortamdaki verilerin belge niteliğinde olduğuna dikkat edilmiştir. Davalının dava dışı…şirketinde işe başladığı anlaşılmıştır. Davacı tarafından alacağının tahsiline ilişkin gönderilen ihtarname incelenmiştir. İstanbul … İcra Dairesi’ nin…E. Sayılı dosyası takip dosyası incelenmiştir.Davacının davasını ispat yükümlülüğünün davacı üzerinde olduğu değerlendirilmiştir. Bilirkişi Ekonomi ve Finans Uzmanı …’in 11/12/2019 tarihli raporu incelenmiştir.
Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir. Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz. Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir. Rekabet yasağına aykırı davranan işçi, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlüdür. Yasağa aykırı davranış bir ceza koşuluna bağlanmışsa ve sözleşmede aksine bir hüküm de yoksa, işçi öngörülen miktarı ödeyerek rekabet yasağına ilişkin borcundan kurtulabilir; ancak, işçi bu miktarı aşan zararı gidermek zorundadır. İşveren, ceza koşulu ve doğabilecek ek zararlarının ödenmesi dışında, sözleşmede yazılı olarak açıkça saklı tutması koşuluyla, kendisinin ihlal veya tehdit edilen menfaatlerinin önemi ile işçinin davranışı haklı gösteriyorsa, yasağa aykırı davranışa son verilmesini de isteyebilir. Rekabet yasağı, işverenin bu yasağın sürdürülmesinde gerçek bir yararının olmadığı belirlenmişse sona erer. Sözleşme, haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından feshedilirse, rekabet yasağı sona erer. İş bu mezkur mevzuat hükümleri uyarınca taraflar arasındaki sözleşmedeki haksız rekabete ilişkin sözleşmenin 10. maddesi hükmünün yasal şartları taşıdığı ( yer- süre- iş türü sınırlaması ve karşılıklı tarafların sözleşme akdedilmesine yönelik tüm şartları kabul eder mahiyette irade açıklamaları mevcuttur ) anlaşılmış, sözleşmenin herhangi bir nedenle feshi halinde feshi takiben 1 yıl içerisinde çalışılan- hizmet verilen müşterilerle herhangi bir surette doğrudan veya dolaylı hizmet edilmeyeceği aksi halde çalışılan dönemin brüt ücreti üzerinden 9 aylık ücretin cezai şart olacağı kararlaştırılmıştır. Son brüt ücret üzerinden sözleşmeye göre davacı tarafından 9 aylık ücret bedeli 58.000,00 TL olarak hesaplanmıştır. Davalının davacı şirket nezdinde yaklaşık üç yıl çalıştığı ve işin yapılma tekniğini hayatın olağan akışına uygun olarak kavradığı yapılan işler hakkında bilgi edindiği değerlendirilmiştir. Zararın varlığı veya zarar verebilme ihtimali de haksız rekabet kapsamında kalır. Davalının işi kavradığı ve davacı şirket müşteri çevresinde olan…şirketinde çalışması ile davacının müşteri çevresi- üretim sırları bilgilerini kullanmasının muhtemel olduğuna kanaat getirilmiştir. Alacak likit ve muayyendir. Hakkaniyet gereğince hayatın olağan akışı, yerleşik Yargıtay içtihatları, sözleşme şartının tarafların ekonomik mahvına sebep olmaması gerektiği serbestçe değerlendirilerek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutularak bu hükmün kapsamı açısından talep edilen 9 aylık ücretin fahiş yüksek tutara ( 58.000,00 TL) denk geldiği taktir edilmiş, talep edilen cezai şart alacağından % 30 hakkaniyet indirimi yapılarak talep sınırlandırılmış ve 40.600,00 TL ye hükmolunmuştur. Taraflar arasındaki rekabet yasağına ilişkin sözleşme hükmünün, TBK.m 445/1 hükmünde yer alan “yer, zaman ve işlerin türü bakımından” uygun sınırlamalar içeren geçerli bir sözleşme olduğu, taahhütnamenin, TBK .m 444/2 hükmünde öngörülen “müşteri çevresi veya üretim sırları ile ilgili elde edilen bilgilerin kullanılmasının işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olması” şartını da taşıdığı, dolayısıyla dava konusu cezai şart tazminatının ödenmesi gerektiği, cezai şart tazminatının fahiş olduğu hakkaniyet indirimi yapılmasının söz konusu olduğu, alacağın likit ve muayyen olması karşısında icra inkar tazminatı talep etme şartlarının da oluştuğu sonuç ve kanaatine varıldığını bildirmiştir. Saptanan ve hukuksal durum karşısında; davacı alacağının varlığını aşağıda hükümde belirlendiği şekilde yasal delillerle ispatlamış olup davalının takibe itirazında kısmen haksız olduğu hakkaniyet indirimi uygulanması sonucu anlaşılmaktadır. Alacağın varlığı, miktarı ve faiz taraflar arasındaki sözleşme gereğince ve kayıtlar gereğince değerlendirilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmeye dikkat edilerek TBK kapsamında bulunan tarafların aralarındaki işin değerlendirilmesi sonucu; davalının sözleşme gereğince hükümde belirlenen miktar kadar davacı tarafa borçlu olduğu, aksine ilişkin bilgi ve belge bulunmadığına kanunen kanaat getirilmiştir. Davacı tarafın davalı taraftan mevzuat ve sözleşme gereğince alacağının bulunduğu, davalı tarafın yukarıda açıklamalar ışığında hesaplanan miktar kadar sorumlu olduğu, davacının davasını kısmen ispatladığı değerlendirilerek davalı tarafın itirazında kısmen haksız olduğu ve sorumlu olduğu, alacağın belirsiz süreli iş sözleşmesine dayandığı ve likit olduğu ve tazminata hükmolunması gerektiği, ödemeye dair bilgi ve belgeye rastlanmadığı, davacının talebi dikkate alındığında ve hakkaniyet indirimi uygulandığında davanın kısmen kabulünün gerektiğine ve alacağın likit olması ve belirli olması karşısında davacı lehine icra inkar tazminatı taktir edilmesine kanaat getirilmiş, saptanan ve hukuksal durum karşısında aşağıdaki şekilde kanunen, taktiren ve vicdanen karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davacının davasının kısmen kabulü-kısmen reddi ile;İstanbul … İcra Dairesinin … E. Sayılı takibe yapılan itirazın kısmen “40.600,00 TL asıl alacak ve ferilerine ilişkin olarak” iptaline, takibin 40.600,00 TL asıl alacak ve ferileri üzerinden devamına, davacı lehine 8.120,00 TL tazminata hükmolunmasına davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-6100 S HMK gereğince ve Harçlar Kanunu uyarınca karar ve ilam harcı olan 2.773,39 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 990,50 TL icraya yatan 293,64 TL olmak üzere toplam 1.284,14 TL harçtan mahsubu ile Hazine’ ye gelir kaydına, bakiye 1.489,25 TL daha harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ ye gelir kaydına, mahsup edilen 990,50 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya iadesine, başvuru ve vekalet suret harcının davacı üzerinde bırakılmasına,
3- 6100 S HMK gereğince davacı tarafından sarf edilen bilirkişi ücreti, tebligat gideri, posta masrafı olan 1.071,20 TL yargılama giderinin davanın red ve kabul durumu nazara alınarak takdiren 749,84 TL sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmının davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4- Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve 6100 S HMK gereğince belirlenen 6.078,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve 6100 S HMK gereğince belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6- 6100 S HMK m. 333 uyarınca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran davacıya iadesine,
Dair, taraf vekilerinin yüzüne karşı mahkememize yazılı/sözlü başvuru ile zabıt katibince tutanağa geçirilmek suretiyle kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul BAM’a gönderilmek üzere istinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan tahkikat sonucunda karar verildi. Karar usulen açıklandı, okundu.
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır