Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/828 E. 2019/394 K. 17.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2018/828 Esas
KARAR NO : 2019/394
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 05/09/2018
KARAR :PASİF HUSUMET YOKLUĞUNDAN RED
KARAR TARİHİ: 17/04/2019
Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; 14/07/2015 tarihinde … adresinde davalı …Şti ‘ye ait sürücü…’in sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile yapılan kaza sonucunda müvekkil şirkete ait tesislere hasar verildiğini, müvekkili şirket personelince arızanın giderilmesi ve enerji verilmesine müteakip hasara maruz kalan tesislerin onarımı için kullanılan malzeme ve işçilik gibi bedelleri kapsayan hasar bedeli olan 15.954,27 TL hasar verenler aleyhine tahakkuk ettirildiğini, davalı borçlu tarafından hasar bedellerinin ödenmemesi üzerine borçlu aleyhine 15.954,27 TL hasar bedeli 2.262,67 TL gecikmiş gün faizi olmak üzere toplam 18.216,64 TL’nin tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyası ile ilamsız takip yapılmış ve borçluya ödeme emri gönderildiğini, davalının takibe itiraz ettiğini, takibin durdurulmasını talep ettiklerini, davalının borcunun bulunmadığını belirtmiş ise de icra takibine konu olan alacağa dayanak hasar bedeli olduğunu, söz konusu hasarlar sebebiyle borç tahakkuku ve akabinde de icra takibine geçildiğini, davalının haksız fiilden kaynaklı müvekkil kuruma vermiş oldukları zararı henüz tazmin etmediğini, hasar bedeli alacağına ilişkin icra takibine de kötü niyetle itiraz ettiğini, borçlunun itirazının iptaline ve hükmolunacak meblağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye hükmedilmesini yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı …Şti temsilen İflas İdaresi vekili cevap dilekçesinde ve özetle;Müflis …Şti’nin Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 09/01/2018 tarih… E. … K. Sayılı ilamıyla iflasına karar verildiği, anılan kararın Ankara BAM 23. HD’nin 10/05/2018 tarih ve … Esas- … Karar sayılı ilamı ile kesinleştiğini, tasfiye işlemlerinin Ankara Batı İflas Müdürlüğü’nün 2018/1 sayılı dosyası ile yürütüldüğünü, ilk alacaklılar toplantısı 10/04/2018 tarihinde, ikinci alacaklılar toplantısı ise 05/09/2018 tarihinde yapıldığını, İİK 235. Maddesi gereğince yetkili mahkeme iflas kararının verildiği Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, davacı yanın iflas tarihinden sonra davaya konu alacakla ilgili olarak öncelikle iflas masasına alacak başvurusunda bulunması, bu başvuruya ilişkin İflas İdare Memurluğunun vereceği karara dair de İİK. 235 madde hükmüne göre işlem yapılması gerektiğini, davacı yan bu kanuni prosedürü işletmek yerine doğrudan dava açarak usule aykırı işlem yaptığını, bu nedenle de davanın reddinin gerektiğini, İİK. 193. Maddesine göre iflas kararının kesinleşmesiyle borçlu/müflis aleyhine yapılan takipler düştüğünü, düşmüş bir takip hakkında itirazın iptali davası açılması da ayın şekilde icra inkar tazminatı talebi de yasaya ve usule aykırı olduğunu, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin her durumda davanın açılmasına sebebiyet veren davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Dinçer 6100 sayılı HMK m. 128 kapsamında davaya cevap vermemiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir:
Davacı- alacaklı İstanbul … İcra Dairesi’ nin… E. Sayılı takip dosyası ile davalı- borçlular aleyhine avans iadesi alacağından kaynaklanan ilamsız takip yapmıştır. Davalı- borçlulara ödeme emri tebliğ edilmiş, davalı- borçlular ödeme emrine 7 günlük yasal sürede itiraz etmiş ve takip durdurulmuştur. Bunun üzerine davacı- alacaklı İİK m. 67 uyarınca 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davasını mahkememizde açmıştır.
Davalı şirketin iflas ettiği taraf sıfatının bulunmadığı, diğer davalının 6100 sayılı HMK m. 128 kapsamında davaya cevap vermediği, kanunen iddia olunan vakıaları inkar etmiş sayıldığı değerlendirilmiştir.
Dava; İcra ve İflas Kanunun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup; İstanbul … İcra Dairesinin …Esas sayılı takip dosyasındaki itirazının iptaline, alacağın varlığına ve miktarına ilişkindir.
“Sıfat” terimi uygulamada yerleşmiş bir terim değildir. Uygulamada sıfat için “husumet” terimi kullanılmaktadır.(Misal :Y3.HD 26.3.2015, 12514/5042.) HMK m. 327/2 hükmünde, burada incelendiği anlamda sıfat deyimine yer verilmiştir. TBK m.205, I’de de, buradaki anlamda” taraf olma sıfatı” deyimine yer verilmiştir. Sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. Bir sübjektif hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle, o hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı da o hakkın sahibine aittir(aktif husumet). Mesela, bir alacak davasında davacı olma sıfatı o alacağın alacaksına aittir. Alacak davası, o alacağın alacaklısından başka bir (üçüncü) kişi tarafından açılırsa, (dava konusu alacağın mevcut olmadığından dolayı değil) davacının davacı sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan, husumetten) dolayı reddedilir. Bir sübjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi, o hakka uymakla yükümlü (borçlu) olan kişidir. (davalı sıfatı, pasif husumet). Mesela, bir alacak davasında davalı olma sıfatı o alacağın borçlusuna aittir. Alacak davası, o alacağın borçlusundan başka bir (üçüncü) kişiye karşı açılırsa, (dava konusu alacağın mevcut olmadığından dolayı değil) davalının davalı (borçlu) sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan, husumetten) dolayı reddedilir. (Misal:” Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkesine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemeyeceğinden, dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddediler. Taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için def’i değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir olgudur” (YHGK 27.01.2016, 13/684-106). Yukarıdaki kısa açıklamanın gösterdiği gibi, bir sübjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu (yani bir davada davacı ve davalı sıfatının kimlere ait olduğu) tamamen maddi hukuka göre belirlenir. Bu nedenle , bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (sübjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur. Sıfatın usul hukukunu ilgilendiren yönü (usul hukuku bakımından önemi) şudur: Bir davanın tarafları (veya taraflardan biri) o davada gerçekten (davacı veya davalı) taraf sıfatına sahip değilse, mahkeme, dava konusu hakkın esası (mevcut olup olmadığı) hakkında inceleme yapıp karar veremez. Mahkeme, davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddine karar verir. Bu karar, davanın mesmu olmadığına (dinlenemeyeceğine) ilişkin bir karar olmayıp, gene davanın esasına ilişkin bir karardır( taraf olarak gösterilenlerden birinin taraf sıfatının bulunmadığını tespit eden bir karardır). Şüphesiz, böyle bir karar, yalnız o davada taraf olarak gösterilmiş olan kişiler arasında kesin hüküm (HMK m.303) teşkil eder; dava konusu hak ve gerçekten taraf sıfatına sahip ( ve fakat o davada taraf olarak gösterilmemiş) olan kişi bakımından kesin hüküm teşkil etmez. Bir davanın tarafları o davada gerçekten taraf sıfatına sahip ise, o zaman, mahkeme dava konusu hakkın esası hakkında inceleme yapar ve karar verir. Mahkemenin bu kararı, dava konusu hak ve davanın ( gerçek taraf sıfatına sahip olan) tarafları bakımından kesin hüküm teşkil eder( HMK m.303). Taraf sıfatı bir dava şart değildir. Çünkü, sıfat, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (subjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur. Sıfat yokluğu, bir def’i değil, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itirazdır. Hakim, kendisine sunulan dava malzemesinden (davalı veya davacının bildirdikleri vakıalardan yani dava dosyasından) bir itiraz sebebinin varlığını (sıfat yokluğunu) öğrenirse, bunu kendiliğinden (re’sen ) gözetir. Mahkeme, yapacağı inceleme sonucunda, taraflardan birinin o davada taraf sıfatının bulunmadığı kanısına varırsa, davayı sıfat yokluğundan (husumetten ) reddeder. Bu kara, ( dava şartı yokluğundakinin aksine) usulden ( davanın mesmu olmadığından dolayı) bir ret kararı olmayıp, davanın esasına ilişkin bir ret kararıdır. Bu (esastan) ret kararı, davanın tarafları bakımından maddi anlamda kesin hüküm ( HMK m.303) teşkil eder. Bir kişi davada sıfatı olmadığı halde, davacıyı, davalı sıfatı kendisine aitmiş gibi yanıltıp, kendisine karşı dava açılmasına sebebiyet verirse, davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddi halinde, davalı yararına yargılama giderlerine hükmedilemez.( HMK m.327/2).
Davacı tarafından 05.09.2018 tarihinde davalı … Şirketi aleyhine ve davalı şirket yetkilisi Ramazan Dinçer’ e davanın açıldığı, davalı şirketin Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin …Esas- … Karar Sayılı dosyasında 09.01.2018 tarihi itibarı ile dava tarihinden önce iflasına karar verildiği, diğer davalının mal varlığı şirket temsilcisi olduğu öncelikle alacaklarla ilgili iflas eden şirketin iflas masasının muhatap olacağı, Ankara Batı Adliyesi İflas Dairesi’ nin … İflas sayılı dosyasında iflas ile ilgili yasal prosedüre başlandığı görülmekle; davalı tarafın ” iflas masası olması gerektiği, davacının öncelikle iflas masasına başvurusunun gerektiği ancak bu yasal prosedür atlanılarak dava açıldığı yine diğer davalı gerçek kişinin mal varlığı şirketi temsilcisi olduğu direk dava açılamayacağı sonuç olarak davacı tarafından öncelikle iflas eden şirket iflas masasını taraf gösterebileceği iflas masasının yasal temsilcisinin iflas idaresi olduğu kanunen değerlendirilmiş, saptanan ve hukuksal durum karşısında iflas sonrası açılan iş bu davada davalı olma sıfatının müflise ait olmadığı, iflas masasına ait olduğu, müflisin taraf sıfatını haiz olmadığı ( İİK 184, 226,229,235, HMK 53 ) anlaşılmıştır. Yine şirket yetkilisinin alacaktan sorumluluğu yoktur yani husumet yöneltilemez çekişme konusu alacak önce mal varlığı şirketlerinde şirkete başvuru yani dava konusu olayda iflas masasına başvuruyu gerektirir bu nedenle davalı gerçek kişiye de husumet yöneltilemez. ( Eğer dava açıldıktan sonra iflas söz konusu olsa idi HMK 53, İİK 194,238,245 gereği hukuk davalarına devam edilmesine karar verilmiş olsaydı taraf teşkili sağlanıp müflisin taraf sıfatı son bularak davaya taraf olarak iflas masasına karşı devam edilebilecekti.) Davalıların taraf olma sıfatının bulunmadığı ve iş bu davanın tarafı olmadıkları anlaşılmakla aşağıdaki şekilde davacının davasının davalıların sıfatının bulunmaması nedeni ile husumetten kanunen reddine karar verilmiştir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; davacının talebinin muhatabı olmayan tarafı davalılar olarak göstermesi nedeni ile husumeti bulunmamasından dolayı davası pasif husumet yokluğundan reddolunmuştur.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davacının davasının pasif husumet yokluğundan reddine,
2-6100 S HMK gereğince ve Harçlar Kanunu uyarınca davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre karar ve ilam harcı olan 44,40 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 311,10 TL harçtan mahsubuna Hazine’ ye gelir kaydına, bakiye 266,70 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-İşbu dava nedeni ile davacı tarafından yapılan yargılama giderinin uhdesinde bırakılmasına,
4- Davalı Müflis …Şti’ni temsilen İflas İdaresi kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve 6100 S HMK gereğince belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı İflas İdare vekiline verilmesine,
5- 6100 S HMK m. 333 uyarınca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen davacı gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve İflas İdaresinin vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda mahkememize yazılı / sözlü başvuru ile zabıt katibince tutanağa geçirilmek suretiyle kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul BAM’a gönderilmek üzere istinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan tahkikat sonucunda karar verildi. Karar usulen açıklandı, okundu.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır