Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/822 E. 2019/181 K. 20.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/822 Esas
KARAR NO : 2019/181
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 03/09/2018
KARAR :SIFAT YOKLUĞU NEDENİYLE HUSUMETTEN RED
KARAR TARİHİ: 20/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle;01/09/2016 tarihinde … Caddesi… evleri önü adresinde, davalı firma tarafından yapılan kaldırım düzenleme çalışmaları esnasında müvekkili şirketin altyapı tesisleri hasara uğratıldığını, hasar nedeniyle şirketlerinin 10.587,81 TL maddi zararı meydana geldiğini, zararlarının ayrıntılarını gösterir keşif evrakı, hasar tespit tutanağı, fotoğraflar, delil listesinin dava dilekçesi ekinde sunulduğunu, … firmasınca hasarın giderilmiş olduğuna ilişkin evraklarında sunulduğunu, alacaklarının rızaen tahsili mümkün olmadığını, hüküm altına alınmasını teminin kanuni süresi içinde iş bu davanın açıldığını, davalarının kabulüne, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla 10.587,81 TL müvekkili şirket zararının hasar tarihinden itibaren T.C Merkez Bankasının kısa vadeli avanslara uygulanan değişen oranlarda avans faizi, vekalet ücreti ve mahkeme masrafları ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA / Davalı taraf … İnşaat’a yapılan tebligatın iade olduğu, …Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkereye istinaden 11/02/2018 cevap geldiği cevap içeriğinde … kaydının bulunmadığı bildirilmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE / Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir:
“Sıfat” terimi uygulamada yerleşmiş bir terim değildir. Uygulamada sıfat için “husumet” terimi kullanılmaktadır.(Misal :Y3.HD 26.3.2015, 12514/5042.) HMK m. 327/2 hükmünde, burada incelendiği anlamda sıfat deyimine yer verilmiştir. TBK m.205, I’de de, buradaki anlamda” taraf olma sıfatı” deyimine yer verilmiştir. Sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. Bir sübjektif hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle, o hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı da o hakkın sahibine aittir(aktif husumet). Mesela, bir alacak davasında davacı olma sıfatı o alacağın alacaksına aittir. Alacak davası, o alacağın alacaklısından başka bir (üçüncü) kişi tarafından açılırsa, (dava konusu alacağın mevcut olmadığından dolayı değil) davacının davacı sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan, husumetten) dolayı reddedilir. Bir sübjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi, o hakka uymakla yükümlü (borçlu) olan kişidir. (davalı sıfatı, pasif husumet). Mesela, bir alacak davasında davalı olma sıfatı o alacağın borçlusuna aittir. Alacak davası, o alacağın borçlusundan başka bir (üçüncü) kişiye karşı açılırsa, (dava konusu alacağın mevcut olmadığından dolayı değil) davalının davalı (borçlu) sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan, husumetten) dolayı reddedilir. (Misal:” Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkesine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemeyeceğinden, dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddediler. Taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için def’i değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir olgudur” (YHGK 27.01.2016, 13/684-106). Yukarıdaki kısa açıklamanın gösterdiği gibi, bir sübjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu (yani bir davada davacı ve davalı sıfatının kimlere ait olduğu) tamamen maddi hukuka göre belirlenir. Bu nedenle , bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (sübjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur. Sıfatın usul hukukunu ilgilendiren yönü (usul hukuku bakımından önemi) şudur: Bir davanın tarafları (veya taraflardan biri) o davada gerçekten (davacı veya davalı) taraf sıfatına sahip değilse, mahkeme, dava konusu hakkın esası (mevcut olup olmadığı) hakkında inceleme yapıp karar veremez. Mahkeme, davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddine karar verir. Bu karar, davanın mesmu olmadığına (dinlenemeyeceğine) ilişkin bir karar olmayıp, gene davanın esasına ilişkin bir karardır( taraf olarak gösterilenlerden birinin taraf sıfatının bulunmadığını tespit eden bir karardır). Şüphesiz, böyle bir karar, yalnız o davada taraf olarak gösterilmiş olan kişiler arasında kesin hüküm (HMK m.303) teşkil eder; dava konusu hak ve gerçekten taraf sıfatına sahip ( ve fakat o davada taraf olarak gösterilmemiş) olan kişi bakımından kesin hüküm teşkil etmez. Bir davanın tarafları o davada gerçekten taraf sıfatına sahip ise, o zaman, mahkeme dava konusu hakkın esası hakkında inceleme yapar ve karar verir. Mahkemenin bu kararı, dava konusu hak ve davanın ( gerçek taraf sıfatına sahip olan) tarafları bakımından kesin hüküm teşkil eder( HMK m.303). Taraf sıfatı bir dava şart değildir. Çünkü, sıfat, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (subjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur. Sıfat yokluğu, bir def’i değil, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itirazdır. Hakim, kendisine sunulan dava malzemesinden (davalı veya davacının bildirdikleri vakıalardan yani dava dosyasından) bir itiraz sebebinin varlığını (sıfat yokluğunu) öğrenirse, bunu kendiliğinden (re’sen ) gözetir. Mahkeme, yapacağı inceleme sonucunda, taraflardan birinin o davada taraf sıfatının bulunmadığı kanısına varırsa, davayı sıfat yokluğundan (husumetten ) reddeder. Bu kara, ( dava şartı yokluğundakinin aksine) usulden ( davanın mesmu olmadığından dolayı) bir ret kararı olmayıp, davanın esasına ilişkin bir ret kararıdır. Bu (esastan) ret kararı, davanın tarafları bakımından maddi anlamda kesin hüküm ( HMK m.303) teşkil eder. Bir kişi davada sıfatı olmadığı halde, davacıyı, davalı sıfatı kendisine aitmiş gibi yanıltıp, kendisine karşı dava açılmasına sebebiyet verirse, davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddi halinde, davalı yararına yargılama giderlerine hükmedilemez.( HMK m.327/2).
Davacı, davalı tarafın kaldırım düzenleme çalışmaları esnasında altyapı tesislerinin zarar gördüğünden bahisle hasar zararının giderilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf ”… İnşaat” olmakla beyanda bulunulmamıştır.
Davalı taraf … İnşaat’a yapılan tebligatın iade olduğu, …Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkereye istinaden 11/02/2018 cevap geldiği cevap içeriğinde … İNŞAAT kaydının bulunmadığı bildirilmiştir. Davalı taraf teşkili açısından ticaret şirketi değildir ve ya gerçek kişi değildir. Bu durumda husumet yöneltilmesi mümkün değildir.
Dava, hasar zararının tazminine yöneliktir.
Davacı davayı tüzel kişiliği olmayan, taraf ehliyeti bulunmayan ve dava konusu olan haksız fiil tarafı olmayan … İnşaat’ a yöneltmiştir.
Haksız fiil işleyen sıfatı ile davalı sıfatı birebir örtüşmemekte davalının ticaret şirketi olmaması karşısında husumetin yöneltilemeyeceği anlaşılmaktadır. Davanın açıldığı tarihte haksız fiil işleyen ile davalı sıfatının birebir örtüşmediği ve husumetin tüzel kişiliği bulunmayana yöneltilemeyeceği bu nedenle davalının sıfatının bulunmadığı anlaşılmaktadır. İş bu davada davacının iddiası gibi davalı gösterdiği tüzel kişiliği olmayan ve taraf ehliyeti olmayan … İnşaatın husumeti bulunmamaktadır. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; yukarıdaki mevzuata ilişkin açıklanan teori ışığında davalının talebin muhatabı olamayacağı anlaşılmış pasif husumeti bulunmamasından dolayı, tüzel kişiliği olmamasından ve taraf ehliyeti bulunmamasından dolayı davacının davası husumet yokluğundan reddolunmuştur.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davanın sıfat yokluğu nedeniyle husumetten reddine,
2-6100 S HMK gereğince ve Harçlar Kanunu uyarınca karar ve ilam harcı olan 44,40 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 8,50 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ ye gelir kaydına,
3-İşbu dava nedeni ile davacı tarafından yapılan yargılama giderinin uhdesinde bırakılmasına,
4-6100 S HMK m. 333 uyarınca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen davacı gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda mahkememize yazılı / sözlü başvuru ile zabıt katibince tutanağa geçirilmek suretiyle kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul BAM’a gönderilmek üzere istinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan tahkikat sonucunda karar verildi. Karar usulen açıklandı, okundu.
Katip
¸e-imzalıdır
Hakim
¸e-imzalıdır