Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/810 E. 2020/175 K. 18.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/810 Esas
KARAR NO : 2020/175

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan), Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 28/08/2018

BİRLEŞEN İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2018/894

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/10/2018

BİRLEŞEN DAVA İSTANBUL 15.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2018/790 ESAS

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 31/08/2018
KARAR TARİHİ : 18/02/2020

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9.maddesine göre Türk Milleti adına yargılama yetkisini kullanan bağımsız ve tarafsız İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin kararıdır.
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle;…A.Ş. dava konusu anlaşmadan alacağı geri ödemeyi 25.12.2017 tarihli temlik sözleşmesiyle müvekkili …ne devrettiğini, davalının gerçekleştiremeyeceği hususlar hakkında vaatlerde bulunarak … A.Ş’ni dolandırdığını,…A.Ş.’nın idare ile yapmış olduğu anlaşma gereğince; … Köyü, 12687 Ada, 5 Parsel, 18395 metrekare arsayı 30.04.2003 tarihinden itibaren 49 yıllığına daimi ve süreli üst hakkı … lehine tesis edilmiş, …adına tahsisli bulunan arsa üzerinde … Otelin inşaa edildiğini, gelişen süreçte … Otel’in tahsisiyle ilgili problemlerin yaşandığını … lehine tesis edilen üst hakkının iptal edildiğini, davalının …’ın tahsis ihyasının bakanlıktan onayı konusundaki çaresizliğinden faydalanarak, hileli davranışlarla, gerçekleştiremeyeceği hususlar hakkında vaatlerde bulunarak; …anlaşma konusunda ikna ettiğini, davalının tutanakta kendi şirketi olduğunu iddia ettiği…’yi sözleşme tarafıymış göstermeye çalışsa da davayı açmadan önce yapılan araştırma sonucunda davalının tutanakta belirttiği … Limited diye bir şirketin TTK kapsamında kurulmadığı, bu ismin …’ı dolandırmak uydurulmuş bir isim olduğu tespit edildiğini, davalının, bu şekilde …’ı dolandırmaya çalışmış olduğunu ortaya koyduğunu,… A.Ş., davalının bakanlıktan ilgili onayı alacağı inancıyla davalıya 24.08.2017 tarihinde 176.000 USD (o tarihteki 150.000,00 Euro karşılığı döviz) ön ödemede bulunduğunu, davalının aldığı 176.000,00 USD karşılığı olan 150.000,00 Euro değerindeki bedeli faiziyle birlikte …’a iade etmek zorunda olduğunu, davacının, davalıya yapacağı ödemeyi 24.08.2017 tarihinde gerçekleştirdiğinden; 150.000,00 Euro bedel, davalı açısından 08.09.2017 tarihinde muaccel hale gelmiş bu tarihten itibarende faiz işlemeye başladığını, davalının geri ödeme yükümlülüğünün 08.09.2017’de başlamasına karşın şirket, itibarına ve hukukçu kimliğine güvendiği iyi niyetle davalıya süre tanındığını,davalıya defaatle ve defalarca ihtarname, E-mail yollanmışsa davalı …’ün ödeme yapmaya yanaşmadığı gibi sudan bahaneler ve olmayan yalan gerekçelerle ödeme yapmaktan kaçındığını belirterek davanın kabulüne, davalı tarafından …’a geri verilmeyen bedelin davalı tarafından tahsilinden itibaren işlenmiş yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkil şirkete verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Birleşen İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/894 esas sayılı dosyada; davacı vekili dava dilekçesinde özetle:…A.Ş.’nin dava konusu anlaşmadan alacağı geri ödemeyi 25.12.2017 tarihli temlik sözleşmesiyle Müvekkili şirket …’ye devrettiğini, anılan temlik sözleşmesiyle birlikte 150.000 Euro için alacağın müvekkili şirkete devredildiğini, dava konusu diğer bedel olan 166.015,00 USD’nin halihazırda zaten müvekkili şirket tarafından gönderildiğini, işbu davada dava ve tasarruf sıfatının tamamen müvekkili şirkete ait olduğunu, dava dışı …ve …’ün gerçekleştiremeyeceği hususlar hakkında vaatlerde bulunarak … A.Ş’yi dolandırdığını, dolandırma kapsamında ön ödeme adı altında ödemeler aldıklarını, … adına tahsisli bulunan arsa üzerinde … Oteli inşaa edildiğini, gelişen süreçte … Otel’in tahsisiyle ilgili problemler yaşanmış olup, … lehine tesis edilen üst hakkının iptal edildiğini, dava dışı … ve …’ün , …’ın tahsis ihyasının bakanlıktan onayı konusundaki çaresizliğinden faydalanarak, hileli davranışlarla, gerçekleştiremeyeceği hususlar hakkında vaatlerde bulunarak; …’ı anlaşma konusunda ikna ettiğini, müvekkilleri de …’ün ve …’ün tahsis ihyasını gerçekleştireceğine inanarak muhtelif tarihlerde …’e, …’ün talimatıyla davalı …’a, ve dava dışı …’e ön ödemelerde bulunduğunu, sürekli çözüm arayışında olan …, kendisi için hayati önem taşıyan … Otel’in üst hakkıyla ilgili problemleri çözmek için … ve dava dışı … ve …’le anlaştığını, …’ın, bu sözlü mutabakatın davalının gerçekleştireceğine inanarak …’e, …’ün yönlendirmesiyle …’a ve dava dışı …’e aralarındaki anlaşmaya uygun bir şekilde ödemelerde bulunduğunu, açıklanan nedenlerle davalı tarafından …’a geri verilmeyen bedelin davalı tarafından tahsilinden itibaren işlenmiş yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkili şirkete verilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/790 esas sayılı dosyada davacı vekili dava dilekçesine ve özetle;… Şirketinin dava konusu anlaşmadan alacağı tüm hakları 25.12.2017 tarihli temlik sözleşmesiyle müvekkili …ye devrettiğini ,… A.Ş.’nın idare ile yapmış olduğu anlaşma gereğince, …Köyü, 12687 Ada, 5 Parsel, 18395 metrekare arsanın daimi ve süreli üst hakkının 30.04.2003 tarihinden itibaren 49 yıllığına kiralandığını, … adına tahsisli arsa üzerine … Otelin inşaa edildiğini, ancak arsanın tahsisinin iptal edildiğini , otelin turizm faaliyetlerinin devam etmesi adına tahsis ihyasının zorunlu hal aldığını,davalının …’ın çaresizliğinden faydalanarak, hileli davranışlarla, gerçekleştiremeyeceği hususlar hakkında vaatlerde bulunduğunu, … Otel’in tahsisinin ihyası için … Bakanlığı’nın … AŞ.’yi davet etmesi ve tahsis ihyası için bakanlık onayını sağlayacağını beyan ettiğini, anlaşma gereğince davalının yapacağı iş karşılığında …ın toplam ödenecek bedele mahsuben davalıya 150.000,00 Euro veya eş değeri ödeme ile 2 adet çeki bakanlık onayı gerçekleştirilmeden önce avans olarak vereceğini,Taraflar arasındaki anlaşmanın davalı … tarafından 23.07.2017 tarihinde bizzat imzaladığını, tutanakta ismi geçen …isimli bir şirketin bulunmadığının yapılan araştırma sonucunda tespit edildiğini… A.Ş nin davalının bakanlıktan ilgili onayı alacağı inancıyla davalıya 24.08.2017 tarihinde 176.000 USD (o tarihteki 150.000,00 Euro karşılığı döviz)ve dava konusu… A.Ş. keşideli 550.000,00 TL bedelli, 10.10.2017 tarihli, … çek numaralı … çeki ile…A.Ş. keşideli 550.000,00 TL bedelli, … çek numaralı, 30.09.2017 tarihli… çekleri verdiğini, ancak davalının sözleşme yükümlülüklerini yerine getiremediğini, çekleri iade etmesi gerekirken iade etmediğini, çekleri bankaya ibraz ederek tahsil ettiğini belirterek davalının sözleşmeye, borçlar kanuna aykırı davranması nedeniyle , fazlaya dair her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla; davanın kabulü ile müvekkili şirkete geri verilmeyen dava konusu çekler ile dava konusu çeklerin tahsilinden itibaren işleyen yasal faizin davalıdan alınarak müvekkili şirkete verilmesine,yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Asıl davada davalı cevap dilekçesinde ve özetle;
… Şti’nin İngiltere de kurulu olan servis şirketi olduğunu, davacnın …Şti ile anlaşma nedeniyle kendisine ödeme yapıldığı ise davanın şirkete karşı açılması gerektiğinden husumet itirazının olduğunu, davacının iddialarının tamamen gerçek dışı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/894 esas sayılı dosyada; davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, öncelikle zamanaşımı nedeniyle davanın usulden reddini talep ettiği, davacı ile dava dışı şahıslar arasında ne şekilde ve ne gibi bir anlaşma yapıldığını bilmediklerini, davacı yanın iddialarının tutarsız ve mantıksız olduğunu, konunun müvekkili ile bağdaştırılmış olmasını anlayamadıklarını, davacının müvekkiline ödemiş olduğu borç bedellerinin bu anlaşmaya istinaden yaptığını beyan ettiğini, ancak ödemelere ait dekontlarda davacının iddiasını destekleyecek şerh veya ize rastlanmadığını, davacı tarafın müvekkili ile ilgisi olmayan kişilerle yapmış olduğu gayri yasal vaatleri içerdiğini belirttiği bir anlaşmaya müvekkilinide dahil etmeye çalıştığını belirterek davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Birleşen İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/790 esas sayılı dosyada dava taraf teşkili aşamasında karara çıktığı için davalı tarafça cevap verilmemiştir.

KANITLAR VE GEREKÇE /
Asıl ve birleşen davalar sözleşmeye dayalı alacak istemlerine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; asıl ve birleşen İstanbul 15 ATM’nin 2018/790 esas sayılı dosyalarında, davacının davalı …’e … Otelinin bulunduğu taşınmazının tahsisini sağlaması için yapıldığı iddia olunan anlaşma kapsamında avans olarak ödendiği belirtilen 150.000,00-EURO karşılığı 176.000-USD nin, yine davalıya bu iş karşılığında teslim edildiği ve tahsil edildiği iddia olunan toplam 1.100.000,00-TL bedelli iki adet çek bedelinin iadesini talep edip edemeyeceği; birleşen İstanbul 12 ATM’nin 2018/894 esas sayılı dosyasında davacının aynı anlaşma nedeniyle davalı …’a ödendiği iddia olunan 328.000,00-TL, 150.000-EURO ve 166.015-USD nin iadesini talep edip edemeyeceği, asıl ve birleşen dosyalarda davalıların pasif husumet itirazlarının yerinde olup olmadığı, iade alacağının varlığına dayanak gösterilen tahsis sağlanmasına yönelik anlaşmanın mevcut olup olmadığı, mevcut ise kimler arasında yapıldığı, davalı … vekilinin zamanaşımı def’inin yerinde olup olmadığı noktalarında toplandığının tespit edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olup olmadığının tespiti için asıl ve birleşen davaların davalıları yönünden tacir olup olmadıklarına dair araştırma yapılmış, davalıların bağlı bulundukları vergi dairelerine ve…Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne yazı yazılmıştır.
…Vergi Dairesi’nin 28/05/2019 tarihli cevabi yazısı ile; davaşlı …’ın 01/01/2009 tarihinden itibaren GMSİ(Kira Geliri) yönünden mükellef olduğunun ve mükellefiyetinin devam ettiğinin bildirildiği anlaşılmış, nitekim cevap ekindeki vergi beyannamelerinden davalının kira geliri beyan ettiği görülmüştür. Davalının birinci sınıf tacir olmadığı anlaşılmıştır. … Vergi Dairei Başkanlığı … Grup Müdürlüğünün 28/05/2019 tarihli cevabı yazısı ile; davalı …’ün … adresindeki Hukuk Danışmanlığı ve Temsil Faaliyetleri (Avukatlık) faaliyetine 01/05/2012 tarihinde başladığı ve halen faaliyetine devam ettiğinin bildirildiği görülmüş, davalının birinci sınıf tacir olmadığı anlaşılmıştır.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 11/06/2019 tarihli yazısı ile davalı …’ün ve birleşen davada davalı …’ın gerçek kişi ticari işletme kaytılarının bulunmadığının, davalıların ortak oldukları şirketlerin bulunduğunun bildirildiği görülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5.maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.

Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda hangi mahkemenin görevli olduğunun belirlenmesi için öncelikle taraflar arasında varlığı iddia olunan hukuki ilişkiyi saptamak gereklidir. Asıl ve birleşen davalarda davacı, davalılar ile … Otelinin bulunduğu taşınmazın, Bakanlıkça davacıya tahsisinin sağlanması için anlaşma yapıldığını, bu kapsamda her iki davalıya TL ve döviz cinsinden ödemeler yapıldığını iki adet çek verildiğini iddia etmektedir. Başka ifade ile davacının alacağını dayandırdığı sözleşme, … Otelinin bulunduğu taşınmazın, Bakanlıkça davacıya tahsisinin sağlanması için gerekli işlemlerin yapılmasına yönelik olup, taraflar arasında varlığı iddia oluna hukuki ilişki, 6098 Sayılı TBK’nun 502 ve devamı maddeleri kapsamında vekalet sözleşmesi mahiyetindedir. Vekalet sözleşmesine dayalı uyuşmazlık, TTK’nun 4. Maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, yine aynı maddenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na atıfla mutlak ticari dava konusu kabul ettiği türden bir sözleşme de değildir. Her ne kadar asıl davada davacı, davalıya verdiği iki adet çek bedelinin iadesini talep etmiş ise de, asıl ve birleşen davalarda uyuşmazlık doğrudan bu iki çeke dayalı olmayıp, uyuşmazlığın tahsis işlemlerinin yapılması için kurulduğu iddia olunan vekalet sözleşmesi kapsamında çözülmesi gerekmektedir. Bu nedenle asıl ve birleşen davalarda toplam 300.000,00-EURO, 342.015,00-USD ve 328.000,00-TL ile birlikte 1.100.000,00-TL tutarındaki iki adet çek bedelinin, sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle iadesinin talep edilmesi karşısında, sadece bu iki çekin varlığının davayı mutlak ticari dava kılmayacağı açıktır.
Mutlak ticari dava mahiyetinde olmayan uyuşmazlığın nispi ticari dava sayılıp sayılmayacağının belirlenmesi için asıl ve birleşen davalıların tacir olup olmadıkları değerlendirilmek gerekir. Davalıların bağlı bulundukları vergi Dairesi’ne yazılan yazı cevaplarından, her iki davalının birinci sınıf tacir olmadıkları anlaşılmıştır…. Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne yazılan yazı cevaplarından ise davalıların gerçek kişi tacir kayıtlarının bulunmadığı, ancak ortak oldukları şirketlerin bulunduğu anlaşılmıştır. TTK’nun 12/1 maddesi uyarınca bir ticari işletmeyi kısmen de olsa kendi adına işleten kişi tacir sayılır. Başka ifade ile bir kişinin tacir sayılabilmesi için, bir ticari işletmenin mevcut olması ve bu işletmenin ilgili kişi tarafından kısmen veya tamamen kendi adına işletilmesi gerekir(bkz. ARKAN, Sabih; Ticari İşletme Hukuku, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayınları, 7.bası, Ankara, 2004, s. 108 ve devamı). Ticaret şirketlerinde ise, şirketin tüzel kişiliği bulunduğundan işletme şirket adına işletilir. Bunun sonucunda da yönetici veya ortaklar değil doğrudan şirketin kendisi tacir sayılır(bkz. ARKAN, Sabih; a.g.e, s. 111 ). Somut olayda gerçek kişi tacir kaydı bulunmayan davalıların, sadece ticaret şirketi ortağı olmaları nedeniyle tacir sayılamayacakları açıktır. Öte yandan varlığı iddia olunan sözleşmeden doğan uyuşmazlığın davalıların ortağı oldukları şirketlerle ilgisi de bulunmamaktadır. Davalıların tacir olmadıkları anlaşıldığından, davacı tacir olsa dahi, her iki tarafın tacir olmadığı eldeki uyuşmazlığın nispi ticari dava olarak nitelendirilmesine olanak bulunmamaktadır.
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olmakla resen dikkate alınırlar. Yukarıda İzah edildiği üzere mutlak ya da nispi ticari davalardan olmadığı anlaşılan asıl ve birleşen davaların, Hukuk Muhakemeleri Yasasının 114/1-c ve 115/2.maddeleri gereğince usulden reddine dair oy birliği ile aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM :Açıklanan gerekçeye göre;
1-)Mahkememizin görevsiz Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olması nedeniyle asıl ve birleşen davalar yönünden Hukuk Muhakemeleri Yasasının 114/1-c ve 115/2.maddeleri gereğince ASIL VE BİRLEŞEN DAVALARIN USULDEN REDDİNE,
2-)HMK.nun 20. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birisinin bu karar verildiği anda usulen başvurması halinde asıl ve birleşen dava dosyalarının görevli ve yetkili İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE, süresi içinde talep olmaması halinde dosyanın Mahkememizce resen ele alınarak davanın açılmamış sayılacağı hususunun ihtarına,
3-)HMK.nun 331/2. maddesi gereğince harç, yargılama giderleri ve bu kapsamdaki vekalet ücretinin görevli mahkemede dikkate alınmasına,
Taraf vekillerinin huzurunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri’nde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıklandı.

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır