Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/692 E. 2022/44 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/692
KARAR NO : 2022/44

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 18/07/2018
KARAR TARİHİ : 20/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davalıya karşı herhangi bir borcunun olmadığının tespiti ile hakkında … 25. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı numaralı dosyasında başlatılan 10.000,00 TL tutarındaki … seri numaralı çeke dayalı takibe ilişkin icra dosyasından yapılacak ödemenin öncelikle yatırılacak teminat karşılığı ihtiyati tedbir yolu ile durdurularak işbu takibe dayalı hacizlerin kaldırılmasını, akabinde takibin iptaline, müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ve %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, icra dosyasına konu takibi oluşturulan … Bankası … şubesinde keşide edilen … seri numaralı 10.000,00 TL bedelli … Tic. A.Ş tarafından keşide edildiği görülen çekin arka yüzünde yer alan ve müvekkili şirket … Şirketine benzetilerek basılmış görünüm “…A.Ş” kaşesi ile bu kaşe üzerinde yer alan imza müvekkiline ait olmadığını, davalarının kabulüne karar verilmesini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından … 25. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasında davacı borçlu hakkında girişilen, çeke dayalı kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibine başlandığı ve sonrasında davacı borçlu tarafından iş bu menfi tespit davası ikame edildiği, davacı borçlu vekilinin iddialarını kabul etmenin mümkün olmadığını, … A.Ş kaşesi üzerinde yer alan imzanın davacı borçlu şirkete ait olmadığı iddiasının yerinde olmadığını, hem dosyaya celp edilecek imza örnekleri hem de Mahkeme tarafından gerekli görüldüğü takdirde yapılacak bilirkişi incelemesinde çekteki imzanın davacı borçluya ait olmadığının görüleceği, ayrıca çekteki imza vasıflı bir imza olup taklit edilmesi mümkün olmadığını, davacı tarafın iddialarına itibar edilmemesi gerektiği, davacı borçlu tarafın açmış olduğu iş bu davanın reddine, dava konusu icra takibinin devamına, kötü niyetli ve hukuki menfaati bulunmayan itiraz ve taleplerin reddine, karşı tarafın itiraz ettiği tutar üzerinden %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına ve icra takip konusu alacağın %10’u oranında para cezasına hükmedilmesi gerektiği, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosyada tarafların bildirdiği belgeler, … CBS’nin …soruşturma sayılı dosyası, … 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … esas …karar sayılı dosyası, davacı şirket yetkililerine ait ıslak imza örnekleri, bilirkişi raporu delil olarak değerlendirilmiştir.
HMK’nun 266/1. maddesi gereği bilirkişi incelemesi yaptırılmasına dair 12/04/2021 tarihli celsede karar verilmiş, bilirkişi Adli Tıp Öğretim üyesi …tarafından hazırlanan 25/06/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; İnceleme konusu çekte …Tic Anonim Şirketine atfen atılmış imza ile Şirket yetkilileri …’na ait mevcut karşılaştırma imzaları arasında yapılan karşılaştırmada; genel kabul görmüş karakteristik tanı unsurlarından; işleklik derecesi, alışkanlıklar, tersim biçimi, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından değerlendirildiğinde; inceleme konusu çekteki birinci ciranta imzanın …’nun eli ürünü olmadığı, takliden atılmış imza niteliğinde olduğu, inceleme konusu çekte … Tic Anonim Şirketine atfen atılmış imza ile Şirket yetkilileri …’na ait mevcut karşılaştırma imzaları arasında yapılan karşılaştırmada; başlangıç hareketlerinde, bitiş hareketlerinde, ara gramalarında farklılıklar görüldüğü, genel kabul görmüş karakteristik tanı unsurlarından; işleklik derecesi, alışkanlıklar, tersim biçimi, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından değerlendirildiğinde; inceleme konusu çekteki ciranta imzanın …’nun eli ürünü olduğunu gösterir nitelikte ve yeterlilikte bulgu saptanmadığı görüş ve kanaatine varıldığını mahkememize bildirmişlerdir.
GEREKÇE: Dava, icra takibi sonrası açılan kambiyo senedinden dolayı İİK’nın 72/1. maddesi uyarınca borçlu olunmadığının tespitine ve ödenen bedelin istirdatı istemine ilişkindir.
… 25. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takip dosyası celp edilmiş, dosya üzerinde yapılan incelemede, takip alacaklısı … A.Ş. tarafından takip borçluları … San. ve Tic. A.Ş., … A.Ş., … ve … aleyhine, … Bankası … Şubesi’ne ait keşidecisi … Tic. A.Ş. olan … numaralı 31/05/2018 tarihli 10.000,00 TL bedelli çek dayanak yapılarak toplam 11.644,58 TL üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile 12/06/2018 tarihinde takip başlatıldığı, 18/06/2018 tarihinde … A.Ş.’ye ödeme emrinin tebliğ edildiği, 20/07/2018 tarihinde … A.Ş. Tarafından 4.385,04 TL ödemenin icra dosyasına yapıldığı anlaşılmıştır.
… 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin …esas …karar sayılı dosyası üzerinde yapılan incelemede davacısının …A.Ş., davalısının … A.Ş. olduğu 20/06/2018 tarihinde açılan imzaya itiraz davasının yapılan yargılaması neticesinde 23/01/2020 tarihinde davacının imzaya itirazının kabulü ile davacı-borçlu hakkındaki icra takibinin durdurulmasına dair miktar itibariyle kesin olarak karar verildiği görüldü.
… CBS’nin …soruşturma sayılı dosyası, …A.Ş., tarafından … A.Ş. ve … aleyhine 18/09/2018 tarihinde resmi belgede sahtecilik suçundan dolayı suç duyurusunda bulunulduğu ve soruşturma dosyasının derdest olduğu görüldü.
Tarafların uyuşmazlık noktaları, … Bankası … Şubesi’ne ait keşidecisi … A.Ş. olan … numaralı 31/05/2018 tarihli 10.000,00 TL bedelli çekin arka sayfasında davacıya atfen atılı bulunan ciroya ilişkin imzanın davacı şirket yetkilisine ait olup olmadığı, davacının bu çek ve bu kapsamda başlatılan … 25. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası nedeniyle davalıya borçlu olup olmadığı ve icra dosyasında ödediği bedelin istirdatını talep edip edemeyeceği ve davacı tarafın İİK’nun 72/5. Maddesi uyarınca, davalı tarafın ise İİK’nun 72/4. Maddesi uyarınca tazminat talep edip edemeyecekleri hususlarına ilişkindir.
TMK’nun 6. maddesine göre “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” HMK’nun 190. maddesi gereğince de, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
Menfi tespit davalarında da, HMK’nın ispata ilişkin genel kuralları geçerlidir. Bu davalarda davacı taraf, borçlu olmadığını iddia ettiğine göre, olumsuz bir durumun ispatı mümkün olmadığından, kural olarak ispat yükü alacaklıya aittir. Başka bir ifade ile, menfi tespit davasında hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü alacaklıdadır. Bununla beraber, davacının iddiasına göre ispat yükünün yer değiştirmesi de mümkündür. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel ilişkiden doğan talep hakkına ise bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır. (HGK’nun 2011/19-473 Esas 2011/607 Karar 2003/19-781 Esas 2003/768 Karar sayılı ilamları) Bu nedenle kambiyo senetleri hakkında açılan menfi tespit davalarında, senedin dayanağı olduğu ileri sürülen hukuki ilişki ile senet metnindeki borç sebebi karşılaştırılarak, ispat yükünün kime düşeceği belirlenir.
Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan ilişki “kambiyo ilişkisi” ismiyle anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu “kambiyo taahhüdü”nde bulunmuş olur. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl /temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Kambiyo senedinin bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü kambiyo senedinin bedelsiz olduğunu ileri süren tarafa aittir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (TMK m. 6 m.). İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle ortadan kalktığını ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkâr ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle sona erdiğini ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira davacı borçlu, senedin varlığını kabul etmekle birlikte bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir. (Yargıtay HGK’nun 2017/19-821 E-2019/58 K sayılı kararı)
Davacı tarafın dava dilekçesi ile ileri sürdüğü imza itirazı ve dolayısıyla sahteciliğe ilişkin itiraz mutlak defi olup herkese karşı ileri sürülebilir. Dava konusu … Bankası … Şubesi’ne ait keşidecisi … Tic. A.Ş. olan … numaralı 31/05/2018 tarihli 10.000,00 TL bedelli çekin arka sayfasında davacıya atfen atılı bulunan ciroya ilişkin imzanın davacı şirket yetkilisine ait olup olmadığı konusunda çek aslı üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen 25/06/2021 tarihli bilirkişi raporunda cirodaki imzanın 31/05/2018 tarihi itibariyle davacı şirket yetkilileri olan … ve …’nun eli ürünü olmadığı bildirilmiştir. … 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … esas …karar sayılı dosyasında aldırılan bilirkişi raporu da benzer mahiyettedir. Mahkememizce aldırılan raporun denetime açık, yeterli, objektif ve hüküm kurmaya elverişli olması ile itibar edilmiştir. Bilirkişi raporuna davalı vekilinin teknik nitelikte olmayan itirazlarının da dosya kapsamı ile de örtüşmemesi de dikkate alınarak itibar edilmemiştir.
Davacı tarafın üzerinde bulunan ispat yükünü yerine getirdiği, dava konusu edilen kambiyo senedi niteliğindeki çekin arka sayfasındaki ciro niteliğindeki imzanın davacı şirketin yetkili temsilcilerinin eli ürünü olmadığının ispat ettiği kanaatine varılmıştır. Davacı … 25. İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı icra takip dosyasına tahsilat makbuzu ile de sabit olduğu üzere 20/07/2018 tarihinde 4.385,04 TL ödeme yapmış olup 11/09/2018 tarihli dilekçesi ile de bu bedeli faizi ile birlikte talep etmiştir.
Bu nedenlerle davanın kabulü ile, davacının … Bankası … Şubesi’ne ait keşidecisi …Tic. A.Ş. olan 2591037 numaralı 31/05/2018 tarihli 10.000,00 TL bedelli çek ve … 25. İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin iptaline, davacı tarafça … 25. İcra Müdürlüğü’nün … icra takip dosyasında ödenen 4.385,04 TL’nin 20/07/2018 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan istirdadı ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davacı tarafın tazminat talebinin yönünden İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca davanın kabulü yanında davalı tarafın haksız ev kötüniyetli olması gerekir. Davacı şirket ile davalı şirket arasında dava konusu çekte arada başka cirantaların olması dikkate alındığında davacıya atfen atılı bulunan imzanın sahte olduğunu davalı taraf çeki iktisab ettiğinde bilebilecek durumda değildir. Dosya kapsamında davalının kötüniyetli olduğuna dair bir belge veya delil de bulunmamaktadır. Bu nedenlerle de davacı tarafın tazminat talebinin koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
Davalının tazminat talebi yönünden ise İİK’nın 72/4. maddesi uyarınca tazminata hükmedilebilmesi için davanın alacaklı konumunda olan davalı lehine reddine karar verilmiş olması ve dosya kapsamında ihtiyati tedbir kararı verilmiş olması gerekmektedir. Davanın kabulüne karar verilmiş olması davalının tazminat talebinin İİK’nın 72/4. Maddesi’ndeki koşullar oluşmadığından ve ayrıca para cezası talebinin de yasal koşulları oluşmadığından reddine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davanın kabulü ile, davacının … Bankası … Şubesi’ne ait keşidecisi …Tic. A.Ş. olan … numaralı 31/05/2018 tarihli 10.000,00 TL bedelli çek ve … 25. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin iptaline, davacı tarafça … 25. İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı icra takip dosyasında ödenen 4.385,04 TL’nin 20/07/2018 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan istirdadı ile davacıya verilmesine,
2-Davacı tarafın tazminat talebinin koşulları oluşmadığından reddine,
3-Davalı tarafın tazminat ve para cezası taleplerinin koşulları oluşmadığından reddine,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 795,44 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline, 170,78 TL peşin/nispi harç ve 28,08 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 198,86 TL’nin mahsubuna, bakiye 596,58 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 170,78 TL peşin/nispi harç ve 28,08 TL tamamlama harcı 35,90 TL başvuru harcı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 220,00 TL posta ve tebligat masrafları olmak üzere toplam 1.454,76 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider-delil avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
8-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. uyarınca belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın 341/1. maddesi uyarınca 2 haftalık yasal süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/01/2022

Katip …

Hakim …