Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/683 E. 2019/54 K. 17.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/683 Esas
KARAR NO : 2019/54
DAVA : İİK m. 89/ 1-2-3 gereği Menfi Tespit Davası
DAVA TARİHİ: 16/07/2018
KARAR :GÖREVSİZLİK NEDENİYLE USULDEN RED
KARAR TARİHİ: 17/01/2019
Mahkememizde görülmekte olan İİK 89/ 1-2-3 maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle;İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… E. Sayılı dosyasından İ.İ.K 89 maddesi uyarınca müvekkili şirkete Üçüncü Haciz İhbarnamesi gönderildiğini, Üçüncü Haciz ihbarname ile birlikte müvekkilerinin şirket dava konusu icra takibi ve birinci Haciz ihbarnamesine 04/08/2017 tarihinde muttali olduğunu, Birinci ve İkinci Haciz İhbarnameleri taraflarına hukuka, usule uygun bir biçimde tebliğ edilmediğini, birinci ve İkinci Haciz İhtarnameleri’nin usulsüz tebliğinin tespiti ve ihbarnamelerin iptali talepleriyle İstanbul …İcra Hukuk Mahkemesi’nde… Esas ve … E. Numaralarıyla dava ikame edildiğini, hak kaybı olmaması adına yasal süresi içinde huzurdaki menfi tespit davasını ikame ettiklerini, takip borçlusu dava dışı üçüncü kişi …A.Ş ile müvekkil şirket arasında hiçbir ticari ilişki bulunmadığını, müvekkil şirket tarafından tutulan defter ve kayıtlarda takip borçlusundan alacaklı olduğuna ilişkin bir kayıt bulunmadığını, tarafların ticari defter ve kayıtları incelendiğinde de bu durumun açıkca tespit edileceğini, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalıya hükmedilmesine karar verilmesini söz konusu meblağın davalıya ödenmek zorunda kalınması halinde davalarını istirdat davasına dönüştürmeyi , davalının haksız uygulamaları, icra takibi ve ihtiyati haciz ve bu gibi nedenlerle müvekkil şirketlerinin uğradığı/uğrayacağı her türlü zarar ve ziyanların tazminini davalıdan talep etmeye ve fazlaya ilişkin her türlü dava, alacak ve talep haklarını saklı tuttuklarını, davanın mahiyeti nazarı dikkate alınarak teminatsız olarak tedbiren durdurulmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Müvekkili ile ticari ilişkin içerisinde bulunan dava dışı … A.Ş (…) alayhine İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün… E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ve takibin kesinleştiğini, akabinde müvekkil şirket tarafından 2004 sayılı İ.İ.K. 89. Maddesi uyarınca davacı şirkete yasal sırasıyla birinci, ikinci ve üçüncü haciz ihbarnameleri gönderildiği ve davacı usulüne uygun olarak kendisine tebliğ edilen 1.ve 2. Haciz ihbarnamelerine herhangi bir itirazda bulunmadığını, davacının haksız bir şekilde usulsüz tebligat yapıldığından bahisle İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesi’nde …E. Ve… E. Sayılı olarak dava ikame edildiğini, ve huzurdaki menfi tespit davası açıldığını, huzurdaki davada ise davacı … ile ticari ilişki olmadığını iddia ettiğini, ancak dava dışı … arasında ticari ilişkin bulunduğunu, İcra Mahkemesi kararları istinaf kanun yoluna götürüldüğünden istinaf başvuru sonucunun beklenilmesini, müvekkil şirketin dava dışı … ile ticari ilişkiye girdiğini, … Markalı işletmelerde kullanılmak üzere istenilen ürünleri hazırlayarak teslim ettiğini, ancak alacaklarını alamadığını, … Genel Müdürü olan … 3.kişiler tarafından ulaşılmış ve …’in Yeni firmamız … Gıdaya aynı bedeli fatura etsin en kısa zamanda ödeyelim dediği, davacının … ile bir ticari ilişkilerinin olmadığını iddia etse de e-mail yazışmalarından anlaşılacağını, davacı ile dava dışı …’in kurucuları dava dışı …ile dava dışı …arasında bir akrabalık bağı olduğu bilgilerini aldıklarını, bu nedenlerle davacı ile dava dışı … arasında ticari ilişki olduğu, şartları bulunmayan tedbir talebinin reddine, davanın reddine, davacı tarafın aleyhine asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, süresi içerisinde birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine itiraz etmeyerek işbu menfi tespit davasının açılmasına davacı şirketin sebebiyet vermiş olması ve bu sebeple yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacı üzerine yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir
KANITLAR VE GEREKÇE /
Tüm dosya kapsamı incelenip değerlendirildiğinde; tarafların iddia ve savunmalarından, anlaşamadıkları hususlar, anlaştıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler şu şekildedir.
Mahkememizin … Esas sayılı dosyasının 23/05/2018 tarihli duruşma ara kararının 1 nolu bendi ile birleşen İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin… esas sayılı dosyasının dosyadan TEFRİK edilerek yeniden esasa kaydının yapılmasına karar verildiği anlaşılmakla, dosyanın re’ sen ele alınarak Mahkememizin … esas sıra numarasına kaydı yapıldığı görülmüştür.
Hukuk mahkemelerinin hangileri olduğu ve bunların kuruluşu 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 4 ve 5 inci maddelerinde düzenlenmiştir.
Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasına göre asliye hukuk mahkemeleri, sulh hukuk mahkemelerinin görevleri dışında kalan ve özel hukuk ilişkilerinden doğan her türlü dava ve işler ile kanunların verdiği diğer dava ve işlere bakar. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2 nci maddesiyle de teyit edilmiştir. Anılan maddenin ikinci bendi Hukuk Muhakemeleri Kanununda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesinin diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğunu vurgulamıştır.
Asliye Ticaret Mahkemeleri de 5235 sayılı Kanunun üçüncü fıkrasında düzenlenmiştir ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinin 1 numaralı bendi uyarınca bu mahkemeler, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5. maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Dava; İcra ve İflas Kanunun 89/ 3. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup; menfi tespit istemine ilişkindir. İş bu eldeki dava ticari dava değildir. Dava, İİK. nun 89. Maddesine dayalı menfi tespit davasıdır. Davacı ile davalı arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmamaktadır. Uyuşmazlık takip hukukundan kaynaklanmakta olup görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Yukarıda izah olunan ticari davalardan hiç bir kategoriye de girmediği, davanın ticari dava olmadığı da değerlendirilmiştir.
Saptanan ve hukuksal durum bu olunca TTK nun 4 ve 5 maddeleri kapsamında “ticari dava” olarak nitelendirilemeyeceği ve davaya bakmanın Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevi kapsamında olduğu anlaşılmıştır. HMK nun 1. Maddesi hükmüne göre; göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden olup, aynı yasanın 114/1-c bendi uyarınca, dava şartı olan bu husus, HMK nun 115/1 maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinde araştırılır. Mahkememiz davaya bakmakla görevsiz olup, bu dava şartı noksanlığını sonradan giderilmesi de mümkün olmamakla, davanın saptanan dava şartı noksanlığı nedeni ile HMK nun 115/2 maddesi hükmü uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davacının davasının mahkememizin görevsiz olması nedeniyle usulden reddine,
2-HMK.nun 20. mad. uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin usulen başvurusu halinde dava dosyasının görevli İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE gönderilmesine,
3- Yargılama giderlerinin görevli mahkemesince hüküm altına alınmasına, HMK 20 maddesi gereğince görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde başvuru yapılmaz ise davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği ve yargılama giderleri konusunda karar verileceğinin ihtarına, (suç üstü ödeneğinden tebliğ yapıldığı dikkate alınarak)
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı tarafın yokluğunda mahkememize yazılı / sözlü başvuru ile zabıt katibince tutanağa geçirilmek suretiyle kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul BAM’a gönderilmek üzere istinaf yasa yolu açık olmak üzere yapılan tahkikat sonucunda karar verildi. Karar usulen açıklandı, okundu.
Katip …
Hakim …
¸e-imzalıdır