Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/560 E. 2018/1091 K. 06.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/560 Esas
KARAR NO : 2018/1091
DAVA : İstirdat
DAVA TARİHİ: 17/09/2012
KARAR TARİHİ: 06/11/2018
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili, dava dilekçesinde ve özetle; davalı bankanın… Şubesi ile müvekkili şirket arasında bağıtlanan nakti ve gayri nakdi kredi sözleşmelerinin diğer davacı … tarafından 750.000,00.-TL limitle müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığını, bu sözleşme kapsamında kullandırılan kredinin ödeme planında belirtilen 30.06.2010 tarihli ilk taksidinin ödenmemesi üzerine davacı banka tarafından hesabın kat edilerek 22.07.2010 tarihinde toplam 1.223.776,00.-TL tutarında borçlu olduklarının ihtar edildiğini, ödeme yapılmaması üzerine müvekkili şirket hakkında İzmir …İcra Müd.nün… sayılı dosyası üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçildiğini, davacı … hakkında ise İst…. İcra Müd.nün … sayılı takip dosyası üzerinden ilamsız icra takibine geçildiğini, ipotekli taşınmazın satılması sonucundu 29.2.2012 tarihinde 1.786.375,34.-TL tutarında ödeme yapıldığını, buna rağmen … hakkındaki icra takibinin devam ettiğini, 22.07.2010 tarihinde kredinin garantörü olan … A.Ş.tarafından davalı bankaya 22.07.2010 tarihinde 750.000,00.-TL ödeme yapıldığını, kat ihtarı gönderilmeden ödeme yapılmakla müvekkillerinin 22.07.2010 tarihi itibariyle davalı bankaya 473.776,00.-TL borçlarının kaldığını, davalı bankanın buna rağmen 1.223.776,00.-TL asıl alacak tutarı üzerinden icra takibine geçtiğini ve ipotekli taşınmazın değerinin çok altında satılmasına neden olduğunu belirterek hesap kat ihtarnamesinden önce ödenen 750.000,00.-TL ile ilgili olarak müvekkillerinin davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, bu kısımla ilgili yapılan tüm harç ve masrafların müvekkillerine iadesine, ödemenin mahsubu ile müvekkillerine ait borç tutarının belirlenmesi ve davalı tarafından tahsil edilen fazla bedelin 29.2.2012 tarihinden itibaren yürütülecek %80 temerrüt faizi ile birlikte müvekkillerine iadesine ve %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; davacı …’ın kefaleti ile diğer davacı şirketle imzalanan Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi uyarınca 6321 nolu aylık taksit ödemenin orta vadeli kredi kulladırıldığını, borcun ödenmemesi üzerine davacının kullandığı kredinin teminatında bulunan kredi garanti fonundan 22.7.2010 tarihinde 750.000,00.-TL tahsil edilerek mevcut krediden düşüldüğünü, bakiye tutar için İzmir …Noterliği aracılığıyla 23.7.2010 tarih… sayılı hesap kat ihtarnamesinin keşide ve davacılara tebliğ edildiğini, davacıların kat ihtarnamesine itirazda bulunmadıklarını, bakiye borcun ödenmemesi üzerine İzmir … İcra Müd.nün … sayılı dosyası üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçildiğini ve taşınmazın satılarak paraya çevrildiğini, ayrıca kefil … hakkında İzmir … İcra Müd.nün … sayılı dosyası üzerinden ilamsız takibe geçildiğini ve kesinleştiğini, TBK.nun 82.maddesi uyarınca, 2 yıllık süresi içinde açılmayan davanın bu nedenle zamanaşımına uğradığını, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, İzmir Mahkemelerinin münhasıran yetkili olduğunu, mükerrer tahsilatın söz konusu olmadığını, sebepsiz zenginleşme iddialarının yerinde olmadığını, davacı borçluların takiplere şikayet veya itirazda bulunmadıklarını, tahsilat düşüldükten sonra bakiye alacak için takibe geçildiğini, müvekkili bankanın davacılardan halen alacaklı olduğunu belirterek davanın haksızlığını savunmuş ve reddine karar verilmesini istemiştir.Davacıların ayrıca kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmaları istenilmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İİK.nun 72/1. maddesi gereğince; borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığının ispatı için menfi tespit davası açabilir. Anılan yasanın 72/7. maddesi gereğince de; takibe itiraz etmemiş veya itirazın kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek zorunda kalan kişi, ödediği tarihten itibaren 1 yıl içinde genel hükümler kapsamında paranın geri alınmasını isteyebilir.
Davalılar vekilince yetki itirazında bulunulmuş ise de, bağıtlanan kredi sözleşmesi 2008 tarihli olup bu tarihte yürürlükte bulunan 1086 Sayılı HUMK.nun 22.maddesi gereğince, davacının seçimlik hakkı bulunduğu , davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan HMK.nun 5 ve 6.maddesi gereğince de davalı tüzel kişinin dava tarihi itibariyle ticaret merkezinin bulunduğu yer itibariyle mahkememizin yetkili bulunduğu anlaşılmakla itirazı 7.2.2013 tarihli oturumda reddedilmiştir.
Davanın zamanaşımına uğradığı savunulmuş ise de, dava tarihi olan 17.09.2012 tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TBK.nun 82. ve fazla ödeme iddiasının ileri sürüldüğü 29.2.2012 tarihinde yürürlükte bulunan BK.nun 66.maddesi gereğince 1 ve 2 yıllık zamanaşımı sürelerinin geçmediği, İİK.nun 72.maddesinde ise, menfi tespit davasının açılması için zamanaşımı veya hak düşürücü sürenin söz konusu olmadığı dikkate alınarak davalı yanın zamanaşımı def’inin reddine karar verilmiştir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, bağıtlandığı belirtilen genel kredi sözleşmesi örnekleri ile İzmir …İcra Müd.nün … sayılı ve aynı icra müdürlüğünün… sayılı takip dosyası örnekleri getirtilerek dosya içine alınmış ve banka kayıtları üzerinde uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılarak bilirkişi raporları düzenlenmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporlarına göre, davacı bankanın dava tarihi itibariyle davacılardan faiz ve eklentilerinden dolayı alacaklı bulunduğu, bu nedenle menfi tespit ve istirdat isteminin yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir. Davalı vekilinin tazminat istemi de yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.
Mahkememizin 21/04/2015 tarih … esas 2015/295 karar sayılı kararı davacılar vekilinin temyizi üzerine Yargıtay …Hukuk Dairesinin 13/06/2016 tarih… esas … karar sayılı ilamıyla bozulmuştur.
Yargıtay ilamında;”Davacılar ile davalı banka arasındaki kredi borcunun, yeniden yapılandırılması çerçevesinde taksitlere bağlandığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. 30.06.2010 tarihli 1. taksidin ödenmemesi üzerine davalı banka davacılar ile dava dışı … A.Ş. arasında yapılan garanti sözleşmesi uyarınca garantörden 22.07.2010 tarihinde 750.000 TL tahsilat yapmış ve bunun 315.112,28 TL’lik kısmını ödenmeyen ilk taksit, gecikme faiz ve eklerine, 243.047,41 TL’lik kısmını ise henüz muaccel olmayan 2. taksit kredi alacağına mahsup ettiğini bildirmiştir. Bu işlemlerden sonra davalı banka tarafından hesap kat edilerek tüm borç davacılardan istenmiş olup, sözleşmede bu konuda bir hüküm bulunsa da henüz 3. taksidin vadesi gelmeden ve davalı bankanın ilk iki taksit ile ilgili garantörden tahsil ettiği bedeli mahsup ettiği de gözetildiğinde hesabı kat yetkisinin kabul edilebilir sebep bulunmaksızın kullanmasında TMK’nun 2. maddesinde öngörülen dürüstlük kuralına uygun davranmadığının kabulü gerekir.
Mahkemece bu yönler gözetilmeden eksik inceleme ve somut olaya uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacılar yararına BOZULMASINA, “denilmektedir.
Mahkememizce 06/11/2018 tarihli celsesinde Yargıtay bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Taraflar arasında kredi borcunun yeniden yapılandırılması yoluna gidildiği ve borcun taksitlere bağlandığı dosya içeriği delillerle belirlenmiştir. Bu kapsamda 30/06/2010 vadeli 1. taksitin ödenmemesi üzerine davalı banka davacılar ile dava dışı … A.Ş. Arasında bağıtlanan Garanti Sözleşmesi uyarınca 22/07/2010 tarihinde 750.000,00 TL’yi garantörden tahsil etmiştir. Bu tahsilatın 315.112,28 TL’lik kısmı ödenmeyen 1. taksit, gecikme faizi ve eklentilerine, 243.047,41 TL’lik kısmı ise henüz muaccel olmayan 2. taksit alacağına mahsup edilmiş olmakla; davalı bankanın 818 sayılı BK’nın 106. Maddesinde belirtilen seçimlik haklardan “sözleşmenin aynen ifası ve gecikme tazminatı talep hakkını” tercih ettiği, bundan sonra diğer bir seçimlik hak olan sözleşmenin feshedilmesi anlamına gelen kredinin katedilmesi yoluna gidemeyeceği sonucuna varılmıştır. Buna rağmen davalı banka hesabı katederek davacılardan tüm borcun ödenmesi yolunda istemde bulunmuştur. Davalı bankanın 22/07/2010 tarihi itibariyle sözleşmeyi katetmesi haklı olmayıp, davacılardan sözleşmenin katedilmesi durumunda uygulanan faiz oranı üzerinden temerrüt faizi tahsil edilmiş olması da isabetli değildir. Kredi sözleşmesi davalı banka tarafından katedilmemiş olsa idi, davacıların borcuna kat tarihinden itibaren %80 oranında temerrüt faizi değil, %20,88 oranında akdi faiz uygulanacak olduğundan davacıların bu iki faiz oranı üzerinden hesaplanan borç miktarlarına göre, davalı bankanın davacılardan herhangi bir alacağı kalmadığı gibi fazladan tahsil edildiği belirlenen 179.879,65 TL’nin de davacılar tarafından davalı bankadan iadesinin istenilebileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Saptanan durum bu olunca, davacıların davalarında kısmen haklı bulundukları dosya içinde bulunan 07/03/2014 tarihli bilirkişi kurul raporundaki saptamanın gerekçesi ve hesaplama yöntemi itibariyle yerinde görülerek hükme dayanak alınması gerektiği, buna göre davacıların dava tarihi itibariyle davalı bankaya borçlarının bulunmadığı, fazladan tahsil edildiği belirlenen 179.879,65 TL’nin iadesinin istenilebileceği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki biçimde hüküm kurulmuştur. Islah tarihi olan 05/07/2013 tarihinden itibaren taleple bağlı kalınan yasal faiz yürütülmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
2-179.879,65 TL’nin 05/07/2013 ıslah tarihinden itibaren yürütülecek yasıl faiziyle birlikte davacılar yararına davalıdan istirdatına(tahsiline), fazla istemin REDDİNE,
3-Davanın niteliğine göre ve davalının takibinde haksız olmakla birlikte kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından davacı yanın kötü niyet tazminatı isteminin REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 12.287,57 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline, peşin alınan harcın mahsubuna,
Davacı tarafça yatırılan 11.137,50 TL peşin harcın davalıdan tahsiline,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 16.742,78 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 36.754,81 TL nispi vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen toplam 6.568,20 TL yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre % 23’ünün davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
Davalı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen toplam 930,00 TL yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre %77’sinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
HMK 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan 6.691,80 TL gider avansından geriye kalan 148,05 TL’nin hüküm kesinleştiğinde davacılara iadesine,
Davalı tarafından yatırılan 1.000,00 Tl gider avansından geriye kalan 70,00 TL’nin hüküm kesinleştiğinde davalıya iadesine,
Taraf vekillerinin huzurunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde mahkememize verilecek dilekçe ile YARGITAY temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. Açıklandı.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …

HARÇ BEYANI /
12.287,57 TL KARAR HARCI
11.137,50 TL PEŞİN HARÇ /
1.150,07 TL KALAN HARÇ

DAVACI GİDERİ /
24,45 TL BVH VE VSH.
5.850,00 TL BİLİRKİŞİ ÜCRETİ
693,75 TL POSTA MAS. /
6.568,20 TL TOPLAM

DAVALI GİDERİ /
900,00 TL BİL.ÜCRT.
30,00 TL POSTA MAS. /
930,00 TL TOPLAM